Coşkun Sapmaz

Başlatan BarışSapmaz, 24 Temmuz 2009, 14:34:11

« önceki - sonraki »

ali ihsan


mehmet yılmaz

04 Ağustos 2009, 19:48:41 #16 Son düzenlenme: 04 Ağustos 2009, 20:03:23 samsuni


Coşkun Sapmaz; Dava, Samsunspor davasıdır!..


Öncelikle şunu belirteyim 1966-70 yılları arasında Samsunspor'umuzda başarıyla forma giyen Coşkun Sapmaz amcamız oldukça kıpır kıpır, bir o kadar da karizmatik bir yapısı var. Şimdi daha iyi anlıyoruz ki o zamanın futbolcuları gerçekten farklıymış. Röportaja giderken yanımızda Samsunspor'un ve Türk futbolunun ilk amigosu olan Lazigo Yılmaz amca da vardı. Yaklaşık 30 yıldır birbirlerini görmeyen iki eski dostun buluşmalarını anlatabilmek çok zor. Öyle bir samimiyet vardı ki aralarında hemen eskileri yad etmeye başladılar. Bu güzel sohbeti bozup röportaja geçebilmeye bile zor kıydık...



* Sayın Coşkun Sapmaz öncelikle bizim için zaman ayırdığınız ve bu röportaj teklifimizi geri çevirmediğiniz için çok teşekkür ederim.

* Ben teşekkür ederim. Eğer Samsunsporlu gençlere özellikle Samsunsporlu olma adına gayret sarf etmeye bir katkım olursa çok sevinirim. Fakat çok zor sorular sorma. Sen şimdi mesleğin gereği beni sınava tabi tutarsın. Bakalım soruları bilebilecek miyiz?

* Rica ederim Coşkun amca sohbetimiz tamamen açık uçlu olacaktır. Coşkun amca kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

* 1941 doğumluyum. Bir öğretmen çocuğu olarak Havza'da doğdum. 2 yaşında Bafra'ya babamın vazifesinden ötürü yerleştik. Ve haliyle beni herkes Bafralı bilir. Gençlik yıllarımda Bafra Gençlikspor'da top oynadım. Askerden döndükten sonra 1966 senesinde Samsunspor'a transfer oldum. Ve Samsunspor'da 4 sene top koşturdum. Samsunspor'un ilk senelerinde ve o meşhur kadroda yer alma fırsatım oldu. 1970 yılında Gaziantepspor'a transfer oldum ve 1972 senesinde futbolu bıraktım. Ardından devlet memurluğu yaptım. Ve ardından emekli oldum. 1977 senesinden bu yana da İstanbul da yaşıyorum. 2 yıl Avcılarspor'u çalıştırdım. Ancak artık yapmıyorum.

* Peki, Coşkun amca askerden sonra Samsunspor'a transfer oldum dediniz. Samsunspora transferiniz  nasıl gerçekleşti?

* 1965'te Samsunspor kurulunca 1 sene sonra bambaşka bir takım kurulacaktır. Tabii ben Bafra Gençlikspor'da oynuyorum. Beni Samsunspor'un yönetimi daha askerden önce duymuş ve beğeniyorlarmış. Ama beni o zamanlar 19 Mayıs Spor kulübü almak istedi. Ben memleketimin takımı olan Samsun'umun ismini taşıyan takımı tercih ettim. Ve Gozgoz'la birlikte Samsunspor serüvenimiz başladı. Benim mevkiim tabii santrahaftı yani şimdilerde libero mu deniliyor ondan işte. Efsane olan ilk kadro bizim transfer olduğumuz 1966 senesinde kuruldu. İlk sene bir şeyler pek yoktu.

* Coşkun amca 2. ligde iken daha Türkiye ismimizi bilmezken bu çeyrek finalde elediğimiz Fenerbahçe maçını sormak istiyorum. O iki maçı biraz bizimle paylaşır mısınız?

( Coşkun Sapmazın eşi araya giriyor) İzin verirseniz, ben size bu maçlarla bir şeyler anlatmak istiyorum. İlk maç Samsun'da ve o zamanın meşhur spikeri ve Fenerli olan Halit Kıvanç maç anlatımı için meşhur Vidinli Otele gelmiştir. Ve her nedense bizim de anlam veremediğimiz bir şekilde kaleci Tekin'in eşi ve beni otele röportaj yapmak için davet etti. Biz çok şaşırdık. Neticesinde gittik. Bize tam otelden çıkarken Halit Kıvanç, "Eşlerinize güveniyor musunuz?" diye sordu. Biz de cevap verdik, "Elbette güveniyoruz hem de sonuna kadar" dedik. Biz Fener'i yeneriz dedik...
( Coşkun Sapmaz devam ediyor ) Fener o sıralar tavan yapmış bir takım fakat işleri bozuk gidiyor. Ve gittikçe de bozuluyor. Fakat karşımızdaki o zamanların iyi takımlarından Fenerbahçe var ve biz 2. lig takımıyız. İlk maç Samsun'da idi. Ve maç daha başlar başlamaz ilk dakikalardan itibaren bastırmaya başladık. Fenerlilere nefes aldırmıyorduk. Ve 1-0 öne geçtik. Tabii bu arada Lazigo tribünleri coşturuyor. Fener ardından biraz toparlanır gibi oldu. Ve 1-1 oldu haliyle. 2. devrede aynı şekilde biz büyük bir mücadele ile başladık. Ve frikik ustası Rıfat 40 metreden serbest vuruştan taktı. Ve biz artık "Allah'ım şu maç bitsin" dedik. Malum neticede 2. lig takımıyız.

2. maç 2 hafta sonra oldu. Biz İstanbul'da Çarşambalı bir iş adamının otelinde kampa girdik. Maç Ali Sami Yen stadında olacaktı. Biz otelden Aksaray'dan stada gidinceye kadar bizi gören Fenerli taraftarlar "beş...beş...beş..."  diye dalga geçiyorlardı. Tabii Fener baskılı oynadı. Biz müthiş bir savunma ve direniş yaptık. Maçta kenara kaç dakika kaldı diye sorduk. 2 dakika kaldı dediler. Bize o 2 dakika 1 saat gibi geldi valla. Ve maç bitiminde bizde ne sevinç ne sevinç... İstanbul'da  Samsun'lu hemşerilerimizin sevinci süperdi. Aksaray meydanı doldu taştı. Zurnalar davullar harika idi.

* İnşallah bizde çok yakında aynı sevinçleri hem de İstanbul sokaklarında yaşarız. Hem de bir İstanbul takımlarını yenerek yaparız bunu diyelim. Peki, Coşkun amca bu bizim tabii artık ayak seslerimiz idi. Bir takım şeylerin habercisi idi. İlk 3 yıl az farkla şampiyonluklar kaçtı. 1. lig kapısından döndük. Sizi bu durum nasıl etkiledi?

* Bizi bu durum aksine daha da kamçıladı. Biz dedik ki bu iş olacak kaçarı yok bu işin; bu iş olacak.  Biz bu lige çıkacağız. Pes etmek yok. Asıl burada Trabzon'la Giresun taş koymaya çalıştı. Dediler biz çıkacağız önce 1. lige. Bize köstek oldular yani. Yılmaz Ulusoy da hodri meydan dedi, siz mi çıkacaksınız biz mi dedi ve sonuçta biz çıktık.

* Coşkun amca 1. lige çıkarken ya da 2. lig maçlarında taraftarın etkisi sanırım çok büyüktü. O zamanlar Samsunspor taraftarı nasıldı? Lazigo Yılmaz ve ekibi mesela?

* Bir futbolcu olarak Lazigo Yılmaz ve ekibini hem içeride hem dışarıda gözlerimiz arardı ve o da bizi yalnız bırakmazdı. Yılmaz'ın tribünde bir karizması vardı. Taraftar gerçekten muhteşemdi. O zamanlar tribünle futbolcuların arası süperdi.  Bazen maç 0-0 iken onların desteği ile öne geçerdik; bize çok maç kazandırmışlardır. Biz takımdaki futbolcular taraftar üzülünce kahrolurduk. Biz o zamanlar derdik ki: ya bu adamlar biz yenilince ya da berabere kalınca para almadan aksine tribüne girerken para verirler üstüne üzülürler, biz para kazanıyoruz. Tamam, biz de üzülüyoruz ama onların üzüntüsü daha bir başka. Biz de onlar üzülmesin diye elimizden gelen tüm çabayı sarf ederdik. Seyircisiz maç asla oynanmaz.

* 1. lige çıktığımız, şampiyon olduğumuz sezondan bahseder misiniz?

* Şampiyon olduktan sonra büyük bir yük omzumuzdan kalktı bir defa. Şampiyonluk tarif edilmez doğrusu. İnanılmaz bir olay. Daha bir havamız oldu valla. İlk maçımız sanırım Eskişehir'le idi. İlk defa 1. lige çıkmışsın ve maç yapıyorsun. Bu bambaşka bir duygu idi. Tabii Karadeniz'de de ilksin bununda bir havası var elbette.

* Evet, Coşkun amca Karadeniz'de biz ilkiz. Ve bu 1. lige çıkan takımda önemli futbolcularımız vardı. Kaptan Gozgoz Yılmaz, Temel Keskindemir, Nuri Asan, Rıfat Usta ve Abidin Akmanol'u sormak isterim size. Ayrıca sizin ekleyecek olduğunuz isimler varsa da onlar hakkında görüşlerinizi almak isteriz.

* Gozgoz Yılmaz tam bir kaptandı. İyi niyetliydi. İyi niyetinden dolayı çok kişi ile de zaten papaz olmuştur. Tam bir Samsunsporluydu. Türkiye'de kaptanlık müessesesi ondan sorulur doğrusu. Bir ara bana dediler kaptanlığı sana verelim. Dedim ben her şeyi yaparım ama bu iş için utanırım valla. Gozgoz varken bize kaptanlık yakışmazdı. Rıfat Usta sol ayağı ile çok kuvvetli bir oyuncuydu.  Fakat Rıfat da biraz vurdumduymazlık vardı sanırım. Ancak süper bir oyuncuydu. Harika bir frikikçidir kendisi. Nuri Asan efendilikte bir numara idi. Topu bilerek oynardı. Roket gibiydi. Fevkalade bir futbolcuydu.  Abidin çok enerjik bir oyuncuydu. Kanı kanına sığmayan cıva gibiydi. Ayak topuna kafa uzatan bir oyuncu idi. Zaten sakatlığı yine bu tip bir pozisyonda oldu ve futbol hayatı bitti. Temel Keskindemir soy ismi gibi keskin bir oyuncu idi. Aslında o zamanlar malzemecisinden amigosuna kadar herkes bu başarıda pay sahibi idi. Yani Yılmaz Ulusoy bu başarıyı tek başına almamıştır.

* Lakabınız "Uyanık Haf" imiş Coşkun amca bu ne demek?

* Evet doğrudur. Bu lakabı idarecilerden duydum. Daha sonra etraftan da duymaya başladım. Aslında çok da fazla demezlerdi. Ama neden dediler anlatayım. Ben mevkii olarak santrahafta oynadığımdan, gelen topun nereye gideceğini çok iyi bilirdim. Sağ olsunlar topu geçirmediğimi söylerler. Yani anlayacağın uyanıktım. O yüzden bana "Uyanık Haf" demişlerdir.

* Peki o zamanlar arkadaşlık nasıldı?

* Bizim zaten asıl başarımız arkadaşlıktandır.  Bizler inançlıydık. Bizler inandık. Birbirimizi seviyor ve birbirimize saygı duyuyorduk. Bunları hep üst düzey yaşadık. Para bizim için hiç önemli değildi. Ve fedakarlık vardı. Ve herkes üzerine düşen fedakarlığı yapardı. Mesela ben bir Cuma günü evlendim. Ve Pazartesi günü Ünye'ye kampa gittik. 

* Ve bu fedakarlıklar başarıyı ve 1. ligi getirdi elbette. O sene 6. olmuştuk. Nasıl geçti ilk yılımız?

* Valla ben o sene işin açıkçası hiçbir şey anlamadım. Neden dersen o sezon 2 teknik adamla çalıştık. İlk Basri Dirimlili ile idi. 2.si ise Fenerli Lefter idi. İkisi ile de sorunlar yaşadım doğrusu. Ancak bu konuda ben de hata vardı doğrusu.  İki teknik adam da benim gibi bir çok oyuncuyu yanlış yerde oynattı. En büyük sıkıntı buydu aslında. Basri Dirimlili futbolculara çok bağırıp çağırıyordu. Bizi motive etmiyordu. Hatta bir idmanda bu tavrından dolayı tartışmıştık.  Daha sonra ben bu olaydan sonra biraz kırıldım. Ardından Lefter geldi. Lefter beni bir nevi esir almaya çalıştı. Hem beni oynatmayacak hem de bana diyecek ki seni istediğim yerde oynatırım hem de seni sezon sonunda seni iyi bir takıma vereceğim merak etme.   Bana bunları söylüyordu. Ve ardından sene sonu ayrılmak zorunda kaldım Samsunspor'dan.

* Bu sorunlar yaşanırken Yılmaz Ulusoy'la ilişkileriniz nasıldı? Biraz da Yılmaz Ulusoy'dan bahseder misiniz?

* Yılmaz Ulusoy bu takıma çok şey kattı. Sadece bana göre vurduğum vurduk kırdığım kırdık cinsten biri idi.  Ama o şekilde biri lazımdı zaten. Yılmaz Ulusoy olmasa idi o büyük başarılar yaşanmazdı. Çok genç yaşta koca takımı idare ediyordu. Bir anımı anlatayım onunla ilgili. Ben Samsunspor'dan ayrılırken önce Kayserispor bana teklifte bulundu. Ve verdikleri para Samsunspor'un bir futbolcusu olduğumuz için iyi bir paraydı. Bana ancak bonservisine karışmayız dediler. Kayseri'ye götürdüler beni. Ardından geri geldim. Yılmaz Ulusoy ve ekibi beni çağırdılar. Bana ne yapmayı düşündüğümü sordular. Ben de ayrılma istediğimi belirttim. Ve bana ne kadar verdiklerini sordu ben de teklif ettiklerinin yarısını dedim. Ve bana Yılmaz Ulusoy bırak dedi duydum şu kadar vermişler. Yani hayret hemen duymuş yani. Ben de dedim bana bonservisi ne kadara verirsin? O da bana bir fiyat verdi. Ve sonunda işte Antep 3. lig bir takımı idi ve bana Kayseri'nin verdiği teklifin aynısını artı bonservisi de ödediler. Ve beni Antep'te şimdiki futbolcuların karşılaması gibi Antep'te karşıladılar. Yani kısaca başarıda aferin diyenler o zamanlar her nedense bize sahip çıkmadılar.

* Futbolu bıraktıktan sonra ilgilendiniz mi futbolla? Samsunspor'u takip ettiniz mi?

* Futbolu bıraktıktan sonra memurluk yaptım. Futbol olarak Avcıları 2 yıl çalıştırdım. Feyyaz benim talebemdir mesela. Ben sadece Samsunspor'u medyadan takip etmeye çalışıyorum. Acaba yönetimde tanıdık arkadaş var mı yada teknik kadroda vs.  Şimdiki başkan mesela Jilet Hakkı kulüp başkanı imiş.

* Samsunspor'da unutamadığınız maçlarınız hangileri olmuştur? Bahseder misiniz?

*  1966-1967 sezonunda Bursaspor maçı var mesela. Şampiyonluk maçımız bir nevi. Zaten o sezon Bursaspor 1. lige çıkmıştı. Maçta evimizde skor 2-1 öndeyiz. Maç 90. dakika ve top karambolde yuvarlana yuvarlana 2-2 oldu. O kadar son dakika ki santra yapamadık. O derece son dakika yani. Rahmetli olan Vedat Okyar da o takımda idi. Ama bu maçta öyle bir tablo vardı ki inanılmazdı. O maçtan sonra bizi yere yığıldık 2-2 bitmişti maç. Ama tribün tellerde küçük bir kız çocuğu hüngür hüngür ağlıyordu. Bu bizi çok etkilemişti. O maçta hakemimiz almandı. Dışarıdan o zamanlar büyük maçlara yabancı hakemler getiriliyordu. Samsunspor- Bursaspor maçları büyük maçlardandı. Maçtan sonra Alman hakem ben olsam madem o kadar önemli bir maçtı o topu donumda saklar yinede o golü yemezdim dedi. Fener 0-0 lık maçı anlattım zaten özellikle son 2 dakikayı. Mesela İzmir'de Altay deplasmanındayız. Mustafa Denizli genç zıpkın gibi. Çok iyi korner atıyor. O maçta futbolcunun birisi ile çarpıştık. Kafamı sardılar. Oyuna tekrar girdim. Ama ertesi gün bizim yerel gazetelerde benim sarılı kafamın olduğu fotoyu koyarak "İşte Karadeniz Çocuğu" şeklinde başlık atmışlardı.

* Coşkun amca sizin döneminizden başka bizim biliyorsunuz 2 önemli dönemimiz olmuştur. Biri Menteşoğlu bir diğeri ise Uyanık dönemi. Bu dönemler için neler hissettiniz? Takip ettiniz mi?

* Evet, takip ettim ama özellikle Menteşoğlu dönemini biliyorum. Ama ben sanki uzaktan biri olarak takip ediyorum sanki Samsunsporumu. Biraz buruk ayrılışım bu konuda etkili tabii. Benim duyduğum Menteşoğlu futboldan anlamayan fakat maddi anlamda çok kuvvetli birisi idi. Hem takımın hem taraftarın sevgilisi olmuştu. Zaten o 2. başarı dönemi bundan gelmiştir. Takım ve taraftar bir bütün olmuş. İsmail Uyanık dönemi için bir şey diyemeyeceğim çünkü çok fazla takip edemedim. 

* Peki, son olarak Coşkun amca Samsunsporumuzun geleceğini nasıl görüyorsunuz?   

* Eğer bu şekilde giderse samimi söylüyorum daha da altlara düşeriz. Alın size Göztepe... Alın size Zonguldak örneği. Amatörde oynarsak şaşırmam doğrusu. Benim aldığım duyumlara göre sahip çıkılmıyormuş takıma. Halkın, özellikle iş adamlarımızın sahip çıkması gerekiyor. Dava Samsunspor davası. Bu dava için birlik beraberlik lazım.  Takımı eski haline getirebilmek için bu şart. Validen ziyade belediye başkanının sahip çıkması gerek. Belediye Reisi sahip çıkıyor mu takıma?

* Pek çıktığı söylenemez. İlgisiz yani...

O zaman zor... Bu iş çakıl taşı ile olmaz.


* Coşkun amca bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.

* Asıl ben teşekkür ederim. Beni eski günlere götürdünüz ve sanki o zamanlarda maç yapmış gibi heyecanlandım doğrusu...


Murat Çelebi - www.samsunspor.biz
 




















http://www1.samsunspor.biz/haber-Coskun_Sapmaz_Dava_Samsunspor_davasidir_-6147-

mehmet yılmaz

04 Ağustos 2009, 19:59:45 #17 Son düzenlenme: 04 Ağustos 2009, 20:09:00 samsuni
Öncelikle röportajı gerçekleştiren Çelebi hocama ve elbette Coşkun amca ile Yılmaz amcaya, Kodalak, Recep 55 ve Barış Sapmaz'a teşekkür ederim. Hakikaten güzel bir söyleşi çıkmış ortaya.

Coşkun amcanın anlattıklarından altı çizilesi satırlar şunlar gibi geldi bana.

FB kökenli Basri ve Lefter'in Samsunlu bir topçu olan Coşkun amcayı hatta net olarak söylenmese bile Gozgoz Yılmaz'ı yemiş olduklarını, takıma küstürdüklerini gördüm.

Gozgoz Yılmaz gerçekten bir efsaneymiş, bunu anladım...

H. rıfat Usta'nın ilk büyük golcümüz olduğu gerçeği pekişmiş oldu. ( Nasipse bir röprtaj da onunla Samsun'da yapacağız...)

Lazigo Yılmaz amcanın yalnızca bir tribün lideri değil takımın esas bir parçası olduğunu anlıyoruz.

Belediye reisi yardım etmiyor mu sorusu hayli manidar... Samsun'da bir belediye reisi olduğuna inanmıyorum ben, hem de hiç...

"Dava Samsunspor davasıdır..." Enfes bir cümle...

Aslen Trabzonlu olan başkan Yılmaz Ulusoy'un Trabzon ve Giresun'a "Hodri Meydan" çekmesi ve Samsunspor'u Karadeniz'in ilk Birinci Lig takımı yapması çok hoş...

Teşekkürler eskiler, iyi ki vardınız...

Not: Yanlış anlaşılmazsa birşey demek istiyorum. Lütfen röportajların altına sadece "çok güzel olmuş, emeğinize sağlık" yazmayın. Hatta bazıları onu da alıntı yapıyor. Üç-bş kelam edelim, güzelse nesi güzel yazalım lütfen..

berusa55

Büyük keyifle okudum. Harika bir röportaj olmuş. Gerçekleştirenlerin emeğine sağlık.

Kais

benim açımdanda süper bir röportaj.bilmediğim çok şeyide böylelikle öğrenmiş oldum.teşekkür ediyorum emeği geçen herkeze.

emre

süüper olmuşş  ;D

benım dikkatimi çeken şeylerden biriside rahmetli hasbi ağa nın düsseniz bile trabzonun üstünde olcaksınız;sevgili coskun sapmaz ın giresun a ve trabzon a hodri meydan demesi oldu.şimdiyle kıyaslarsak nelerin eksik olduğunu görebiliyoruz..

çok dolu bir röportaj olmuş gerçektende "dava samsunspor davasıdır!!!"..

Kaya

04 Ağustos 2009, 20:32:30 #21 Son düzenlenme: 21 Haziran 2012, 01:05:39 Kaya
 Çoşkun amcamız gibi sadece futbolcu değil adam gibi adamlara sahip bir takımın taraftarıyız ne mutlu ki. İnşallah gelecekte de o ve onun gibi işine saygılı canı gönülden oynadığı takıma bağlı daha nice çoşkun sapmaz,gogzgozyılmaz,nuri asan lar izlemek dileğiyle...  
Sölyeşide emeği geçen ve o güzel duyguları bizlere yansıtma fırsatını sunan herkese çok  teşekkürler biz gerçek bir aileyiz..

55.hakan

karadenizde 1.lige çıkan ilk takım olmak gurur verici bütün takımlar düşebilir ancak birşeylerin ilki olmak farklı bir duygu...yılmaz ulusoy'un söylediği trabzonlu birinin o bölgeye rest çekmesi çok anlamlı...

gozgoz yýlmaz

AlıntıDava Samsunspor davası. Bu dava için birlik beraberlik lazım.  Takımı eski haline getirebilmek için bu şart. Validen ziyade belediye başkanının sahip çıkması gerek. Belediye Reisi sahip çıkıyor mu takıma?

* Pek çıktığı söylenemez. İlgisiz yani...

O zaman zor... Bu iş çakıl taşı ile olmaz.


Ah Coşkun amcam benim...

Davası Samsunspor değil, cukka olan adamlar var bu şehrin kritik noktalarında... Samsunspor'dan esirgedikleriyle Roma'ya yol gider. Samsunspor'a dair hatırası olmayan belediyecilerle, vekilerle, bürokratlarla, bakanlarla bu işin sonu karanlık görünüyor.

Lanet olsun hepsine!


55Melek55

harkulade olmus emegi gecenler cok merci danke

FaT1h

cok güzeldi emegi gecen herkese tesekkürler

Oflu


14.basamak

Coşkun Amca 68 yaşında ama bugün sahaya çıksa oynayacak kadar zıpkın gibi duruyor, Maaşallah..

mehmet yılmaz

Akşam üzeri Coşkun amca ile görüştük... İlk başta aradığımda, basit, sallama bir şey oalcağını düşünmüş; bu kadar ciddi ve Samsunspor sevgisi dolu olacağını hiç tahmin etmemiş. Çok beğendiğini söyledi arkadaşlarımızın tavırlarını; Lazigo Yılmaz sürprizini... Sitemiz ve bizler için sitayiş dolu şeyler söyledi, mutlu oldum...

Yılların verdiği bir unutulmuşluk kırgınlığı var. Bu aslında pek çok kimsede var. Maalesef vefasız bir camiayız biz. Ancak zarardan dönmek kardır diyerek yapabildiğimiz kadar çok şey yapmak, Samsunspor'un hamurunu yoğuran, ilk harcını atan bu değerli insanları bulup, hatırlamak ve konuşturmak lazım.

Dirileceksek mazimizden kuvvet alarak oalcaktır bu...

bengülü

emeği geçen başta sayın çelebi sayın recep55 arkadaşlarımızı kutluyorum çoşkun amca ve yılmaz amca yıllar sonra tekrar buluşmuşlar ve eski günleri tekrar yaşadılar güzel bir röpartaj olmuş