ÇANAKKALE 18 MART HAFTASI (ÇANAKKALE GEÇİLMEZ)

Başlatan celebi, 18 Mart 2008, 11:42:43

« önceki - sonraki »

celebi

18 Mart 2008, 11:42:43 Son düzenlenme: 18 Mart 2008, 14:04:42 berusa55
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir, savrulur enkaz-ı beşer
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.
Kafa göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Gerisini okumaya gerek yok sanırım. Türk tarihinin en önemli savaşlarından birinin, hatta belki en önemlisinin bir şair kalbindeki yansımaları bunlar.
Bu savaş yalnızca Türklüğün değil bütün bir Avrupa milletlerinin de kaderini etkileyen savaştı. İstanbul'u yeniden Konstantinepol yapabilmenin beş yüz yıllık rüyasını sayıklayan Avrupa'nın bütün gücüyle yüklendiği, ama Türk adı önünde eğilmeye mecbur kaldığı bir savaştı. O yalnızca İtilaf devletleriyle hasta adamın savaşı değil, ham hayaller ile biçare hakikatlerin; tanrılaştırılmış madde ile Tanrı'ya iman eden gönüllerin; gurura kapılmış mahmuzlu çizmeler ile altı delik yemenilerin de savaşı idi. İtilaf devletleri her şeyleriyle yükleniyor, bombalıyor, yakıyor, yıkıyor; dahası, siperlerden gelen cılız karşılıklarla alay bile ediyordu. Amiral Robeck 18 Mart'ta Çanakkale'yi geçerek yakında Konstantinepol'de olacağına dair telgrafı Londra'ya çekmiş Queen Elizabeth, Inflexible, Lord Nelson, Agamemnon, Ocean, Irresstible, Wengeance Majestic, Prince, Bouvet, Suffren gibi savaş gemilerinden oluşan üç filoluk gemilerini yola çıkarmıştı. Ama Robeck, bu arada küçük bir şeyi unutmuştu: Savaştığı millet Türk milletiydi. Kaşgarlı Mahmud'a göre adını bizzat Ulu Tanrı'nın verdiği bu millet, tarih sahnesinde bulunduğu hiçbir dönemde esaret altına alınamamış, özgürlüğünden hiç vazgeçmemişti. Ve şimdi de Çanakkale'de olup bitenleri, özgürlüğüne vurulmak istenen bir zincir gibi görüyordu. Bu yüzden Bedr'in aslanları kadar şanlı bir orduyu orada şehit verdi, hilal uğruna güneşlerini feda etti. Ve tarih, o gün bir ismi hafızasına kaydetti: Nusret.
Nusret, teknoloji yüklü gemiler yanında muhallebi çocuğu cesametinde bir mayın gemisiydi ama bağrında aslan yürekler taşıyordu. O serdengeçti ruhtur ki yarı aydınlık bir gecenin sonrasında düşmanın haşmetli gemilerinden bazılarını Boğaz'ın derinliklerine gönderdi. İtilaf devletlerinin mağrur kumandanları Boğaz'dan öte yol bulunamayacağını anlayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale'de kara savaşları başlı­yordu. Atatürk'ün, cephanesi biten askerlere:

- Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum, dediği gündü o gün.

Bütün cephelerinde 250 binin üzerinde askerimizin şehit düştüğü Çanakkale Savaşları bir destanın ta kendisidir. Ve o destanı yaratanlar 'Çanakkale geçilmez' derken bu ülkenin Müslüman-Türk kimliğine vurgu yapıyorlar, geçilemeyecek olan hattın bir kuru toprak parçası değil o toprağın içini dolduran ruh olduğunu düşünüyor ve o uğurda çarpışıyor, vuruşuyor, şehit oluyorlardı. Şairin;

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın

dediği Mehmetçik, işte o ruh uğruna can vermişti.

Peki şimdi bir kere daha soralım kendimize: Çanakkale geçildi mi?

Çevrenize bakınız, geleceğimizin teminatı olacak gençlerimizin eğlence biçimlerine, eroin partisinde can veren çocuklarımıza, televizyon ekranlarından üzerimize sıçrayan bayağılıklara, turistik (!) ülkemizde yine turistik diye her türlü rezalete baş üstüne deyişimize, internet cafelerde sigara dumanlarına esir olan yavrularımıza, topluma örnek gösterilen insanların sapkınlıklarına veya sapkın insanlara, okumayı unutan toplumumuza, alışveriş merkezlerini mabet haline getiren halkımıza... Ayrıca burada anmaya gerek görmediğimiz onlarca, yüzlerce çarpık uygulamaya bakınız, bakınız da Çanakkale geçilmiş mi; geçilememiş mi kendinize yeniden sorunuz. Galiba İstanbul'un Müslüman kimliğinden rahatsız olup onu Konstantinepol yapmak isteyenler Çanakkale'yi geçmişler.


CUMHURİYETİ BÖYLE (Mİ) KURDUK
Her yıl 18 Mart yaklaştığında yayın organlarında çıplak ayaklı, yırtık giysileriyle iki çocuk askerin resimleri yayınlanır. Altında da genellikle şöyle bir cümle olur: "Cumhuriyeti biz böyle kurduk." Bazı resimlerde de aynı türden yoksul halkın askere mermi taşıyan kağnılar başındaki pejmürde halleri, kadınların ve çocukların trajediyi andıran görüntülerini görürsünüz. Vatanseverliğin bu siyah beyaz fotoğrafları, o insanların siyah beyaz kaderleri misali ne yazık ki amacının dışında kullanılmaya başlandı. Bazı sergilerde, afişlerde, pankartlarda sloganlara dönüştürüldü. İşin hazin tarafı, bütün bunları hazırlayanlardan çoğu, maalesef Çanakkale'den düşmana geçit vermeyen o asil ruhun hatırlatılmasına karşı çıkmaktadır. Mesela Çanakkale'de şehitliklerin mahşer kalabalıkları gibi ziyaretçi bulmasından rahatsız olurlar. Şehitlerin ruhuna Fatiha okuyan insan manzaraları onları rahatsız eder nedense. Çünkü altına sloganlar yazdıkları resimlerden hiçbiri onların dedelerine ait değildir. Ankara'da Cumhuriyet'i kuranlar ile Çanakkale'de, Sakarya'da, Arabistan'da, Galiçya'da Cumhuriyet'in kurulması için can verenler arasında bir statü farkı, bir er-zabit rütbesi, bir seçkin-köylü ayrımı vardır. Cumhuriyet kurulduktan sonra bunlardan birileri yöneten, diğerleri yönetilen rollerine geri döndüler. Garip olanı, şimdi o resimlerden pankartlar üretenler, aynı pankartları o resimlerin asıl sahiplerine karşı açmaktalar. Resimlerin sahiplerine gelince; onlar tarihin hiçbir döneminde vatan uğruna can vermenin adını anmadılar, can vermekle yetindiler.


18 Mart 2008, Salı

İSKENDER PALANIN YAZISI




arkadaşlar biliyorsunuz bugün şu anda rahatlıkla ülkemizde yaşıyorsak nefes alabiliyorsak rahatlıkla işimizi gücümüzü yapabiliyorsak tüm bunları borçlu olduğumuz atalarımız dedelerimizin gözlerini kırpmadan canlarını seve seve verdiği ÇANAKKALE SAVAŞLARI HAFTASI (GÜNÜ).

tüm bu savaşta ve doğuda şehit düşen askerlerimizin, atalarımızın dedelerimzin ruhları şad olsun.  :-[ :-[ :-[ :-[ :-[

samsunmania

18 Mart Türk'ün gücünü tüm dünyaya bir daha gösteren eşsiz bir örneklemdir. Başka Atatürk ve tüm silah arkadaşları olmak üzere, iç güvenlik harekatlarında ve diğer görevlerde şehit olan vatan evlatlarının ruhları şad olsun.
Ne mutlu Türküm diyene.

pitbul055


berusa55

18 Mart 2008, 14:08:51 #3 Son düzenlenme: 18 Mart 2008, 17:10:16 berusa55
Bizler, su an bu ülkede hiç kimsenin esareti altında olmadan özgürce yasıyorsak bunu Çanakkale'de İnönü'de Sakarya Meydan Muharebesi'nde ve daha bir cok savasımızda ölümü hiç korkmadan göze almıs sehit vatan evlatlarına borcluyuz. Onlar, Allah bu ülkeyi sonsuza dek Türk yurdu kalması icin vazifelendirmiş ölümsüz sehitlerimiz, onlar Mehmetçiğimiz!

Ne mutlu Türk'üm diyene!

King Of The North

Az önce Cebeci Şehitliğinden geldim,ÇOK DUYGULANDIM, gerçekten hepimizin hatırlaması gereken bir gün,18 Martta onlara minnet borcumuzu kabirlerine ziyaretle bile ödeyemeyiz.
ÇANAKKALE GEÇİLMEZ!

deli 55

Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. :-[bu vatan size minnettardır...

King Of The North


Recep

Bu vatan için gözünü kırpmadan canını veren kahraman türk milletinin asil evlatlarını
ve minnetle anıyor hepisine yüce RABBİMDEN rahmet diliyorum.RABBİM bize onların şefaatini nail eylesin

MeL_55


harbisamsunsporlu5517

berusa55 de dediği gibi şuanda bu sanlı topraklarda huzur içinde yasıyorsak 250 bin ölümsuz   mehmetciğimiz sayesındedır bırakın minnettarlığı onların hakkını bin yasin-i şerif hedıye eylesek bile ödeyemeyiz ne mutlu turkum dıyene

mehmet yılmaz

Atatürk'ün Nutuk'ta anlattığı:

"Siperler arasıdaki mesafe sekiz metre, yani ölüm muhakkak...Birinci siperdekiler hiçbiri kurtulmamacasına kamilen düşüyor.İkinciler onların yerine geçiyor...Fakat, ne kadar gıpta edilecek bir itidal ve tevekkülle biliyor musunuz?...Öleni görüyor, üç dakikaya kadar öleceğini biliyor, hiç ufak bir korku ve endişe göstermiyor,  sarsılmak yok... Okumak bilenlerin elinde Kur'an-ı Kerim cennete gitmeye hazırlanıyorlar. Bilmeyenler kelime-i şehadet getirerek yürüyorlar. Emin olunuz ki, Çanakkale Savaşlarını kazanan bu yüksek ruhtur."

Çanakkale Muharebelerini kazanan bu yüksek ruh hiç ayrılmasın göğümüzden; Allah bütün şehitlerimize rahmet eylesin.


Sadece Samsunspor

18 Mart 2008, 17:37:39 #11 Son düzenlenme: 18 Mart 2008, 18:04:38 berusa55
Bugün Türkiyenin gücünün tüm dünyaya gösterildiği gündür. Bugün Mustafa Kemal Ğasanın adını bütün dünya duymustur

Bütün sehitlerimizin ruhları sad olsun

erkan55

Cennet vatanın kutsal topraklarını kanlarıyla sulayan tüm şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz.
Bugün varsak, onlar sayesinde varız.
Ezelden beri hür yaşıyorsak, vatan uğruna canlarını verenler sayesinde yaşıyoruz.
DUR YOLCU! bilmeden gelip bastığın bu toprak bir devrin bittiği yerdir.

ali ihsan

TÜRK'ÜN GÖNÜL YARASI  ;  ÇANAKKALE

Vatan,bayrak,ezan,namus ... Onlara emanetti
Ölmeden emanete sahip çıkamayacaklarını anlayınca eve dönmekten vazgeçtiler ...


   Çanakkale bu vatanı karşılıksız seven yiğitlerin hikayesidir.Henüz hayatlarının baharında , filiz gibi delikanlıların vatan için,bayrak için,din için,Türk'ün karakteri olan bağımsızlık için şehadet şerbetini içtiği kutsal mekandır. General Mac Arthur'un  "...Anlamıyor musunuz? Biz Çanakkale'de Türklerle değil, Allah ile savaştık..Tabii ki yenildik!" dediği yerdir Çanakkale !
İman erlerinin göğüslerini mermilere siper ederek savunduğu,metrekareye  6000 evet tam 6000 bin merminin düştüğü,annelerin saçlarını kınalayarak vatana feda olsunlar diye cepheye gönderdiği gencecik Mehmetlerin  "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" diye dünyaya haykırdığı yerdir; Çanakkale !
Çanakkale Savaşı, dünya tarihinde her yönüyle oldukça önemli bir yere sahiptir.İtilaf devletlerinin bozguna uğradığı  bu savaşın sonucunda dünya dengeleri değişmiştir.Bu konuyla ilgili Winston Churchill'in açıklamaları ibret vericidir... "Çanakkale Savaşı, yenilmez donanmamızın üçte birini suya gömen, üçte birini de kullanılamaz hale getiren bir savaş oldu. Çanakkale'yi geçemememiz, önce beni politikanın 25 sene dışına itti. Savaş, 2.5 sene uzadı; 8.5 milyon Avrupalı öldü; Rusya komünist oldu. Rusya komünist olurken 30 milyon; Çin'i komünist yaparken de 50 milyon insan öldü. Çanakkale geçilemeyince Müslümanlar ve üçüncü dünya milletleri güneş batmayan İngiliz İmparatorluğu'nun gücünden ve Avrupa'nın ihtişamından şüphe etmeye başladılar. Bu şüphe, onların bağımsızlık arzularını fişekledi. Öyle ki, biz, Pakistan, Hindistan, Bangladeş ve Arap ülkelerini; Hollanda, Endonezya'yı, Belçika da Kongo'yu kaybetti".
Peki bir çok milletin kaderini bu kadar değiştiren, bağımsızlıklarına kavuşmalarına vesile olan Çanakkale'yi ve orada şehit olan 253 bin vatan evladını ne kadar tanıyoruz ? Onların 1915'te uğrunda ölmek için gözlerini dahi kırpmadığı değerlerimize, bugün bizler ne kadar sahip çıkıyoruz ? Acaba aziz şehitlerimize layık birer evlat olabildik mi?Bunları hiç düşündünüz mü?
Turgut Özal'ın başbakan, Vehbi Dinçerler'in milli eğitim bakanlığı yaptığı dönemde,Türkiye'ye Japonya'dan bir eğitim heyeti gelir. Temas ve incelemeler yapacak, neticeyi yetkililere aktaracaklardır. Gerektiği kadar da ikili işbirliği gerçekleştireceklerdir. İşler buraya kadar iyi...
Japon heyeti yurdumuzun bazı bölgelerinde gerekli incelemeleri yapar. Sonra Bakanlıkta toplanırlar. Heyetin tespiti ilginçtir: "SİZİN ÇOCUKLARINIZDA MİLLİ ŞUUR YOK!" bizimkiler şaşırır! Bizim çocukların damarlarındaki kan milli duygumuzun kaynağıdır.
Yine de fazla ses çıkarmazlar! Ne de olsa misafirdir!... Bizimkiler sorar, " Sizin gençlerinizde milli şuur var mı? Neler yapılması gerekir? Japon uzmanlar anlatmaya başlar:
"Biz gençlerimize ilk mektebe başlamadan önce "şok testler" uygularız. Mesela uçak gibi hızlı giden trenlerimize bindirir, bir tur yaptırırız. Çok katlı yollardan da geçen tren, onları şöyle bir sarsar. Mini mini çocuklarımız teknolojinin bu baş döndürücü neticesini görerek bir şok olurlar. Sonra son teknoloji ile üretim yapan fabrikalarımızı gezdiririz. Bu ikinci şoktan sonra...Hiroşima'ya götürürüz . Bölgeyi aynen koruyoruz. Bombalanmış bu bölge hakkında bilgilendirir; değil hayvan, bitkinin bile yeşermediğini gösteririz ve deriz ki "Eğer sizler çalışmaz, sizden öncekileri geçmezseniz vatanınız, işte böyle düşmanlar tarafından bombalanır. Hiçbir canlı yaşamayacak biçimde size bırakıp giderler. Çalışırsanız, bindiğiniz hızlı trenleri bile geçecek vasıtalar yaparsınız. Gerisi sizin bileceğiniz iş."                  Çocuklarımız bununla bir şok daha yaşarlar.
Sizlere şunu hatırlatalım ki, Türkiye'de bir çok teknik elemanlarımız bulunmaktadır. Bunların herhangi birine bu konuyu sorabilirsiniz.
-Peki Türkiye için tespitiniz var mı? Gözlemleriniz nedir?
Japonlar "elbette var" derler. "Bizimkinden çok daha önemli. Bir tanesi Çanakkale savaşlarının olduğu bölge. Bu bölümü gençlerinizin şok olması için yeter de artar bile. Bir metrekareye altı bin merminin düştüğü savaşta, Türkler her şeye rağmen galip çıkıyor, olmazı olur hale getiriyorlar. En son teknolojiye ve donanıma meydan okuyarak, inancın galip geldiğinin ispatını yapıyorlar. Üstelik karşılarında tek bir düşman değil, müttefik güçler;sizin tabirinizle yetmiş iki millet var." Evet , Japonların seneler evvel yaptığı bu tespitlere katılmamak elde değil.Değil mi?O halde yapılacak iş Çanakkale ruhunu tekrar yakalamak ve gelecek nesillere bunu aktarmaktır.Eğer bu topraklarda bağımsız olarak yaşamak ve düşman kuvvetlerini tekrar kıyılarımızda görmek istemiyorsak buna mecburuz.O halde haydi hep birlikte Çanakkale'ye.



Kadir ÇELEBİ

Çanakkale Şehitleri

Gök kubbe altında ne müthişti harp,
Destan sende pişti, hey Çanakkale!
Nuh tufanı sanki! Semirmişti garp,
Yahya Çavuş Coştu hey Çanakkale!

Şahlanmıştı ceddim, batıl Hak gördü,
Kükredi Seyidim, bir koca ordu,
Ya Allah! Deyince sırtına vurdu,
Gör Akdeniz taştı, hey Çanakkale!

Ya İstiklal şarkım, bestesi ölüm,
Cihad-ı Ekber hey! Vuslattır gülüm,
Yezitleşti Churchill bitmişti zalim,
Ruhum destanlaştı hey Çanakkale!

Malazgirt şahlandı Çanakkale'de,
Alparslan canlandı Çanakkale'de,
Bir devir sonlandı Çanakkale'de,
Mehmet Aslanlaştı, hey Çanakkale!

Son kozuydu garbın iğrençti karar,
Ne istiyor Anzak, Yunan ne arar,
Torun gelmiş garptan dedeyi sorar,
Sordu torun şaştı, hey Çanakkale!

Ben Haçlıya değil bize şaşarım,
Maziyle kavgalı soysuz taşırım,
Ben Çanakkale ben! Senle yaşarım,
Görev kime düştü, hey Çanakkale!

Satılmış kalemler satarlar her gün,
Şehit Çanakkale! Şehitler sürgün!
Bu devran dönecek elbette bir gün,
Tekbirler ağlaştı, hey Çanakkale!

Hey Seyidim hey! Erlerin eri,
Sen ulu davanın son yadigarı,
Yedi düvel gördü ulu çınarı,
Aşk arşa ulaştı, hey Çanakkale!


Ömer Ekinci Micingirt