TFF 1.LİG 2020-2021 25. HAFTA | SAMSUNSPOR'umuz 0 - 2 Adana Demirspor

Başlatan ata55, 01 Mart 2021, 17:44:34

« önceki - sonraki »

Lusage

Takım o kadar ama o kadar kötüydüki, kadronun en vasat adamı Keremcan bile hepsinden iyi göründü..

Rezalet bir futbol, rezalet bir sonuç. Umarım bu maç bize ders olur.

Mert

Tek soru ve tek cevap,

Süperlige oynayan takım gördük mü?
Hayır!

Kendinize gelin lan kendinize... Bu işin telafisi yok! Otobüste erik dalı oynamaya benzemez bu iş.Devamını getirin lan bu işin!
Sezon sonu ya hep beraber erik dalı oynarız yada sadece size oynattırırız!!

_samsunspor_

Savicevicle Yasin'in ilk 11'de olması lazım.Savicevic en azından orta sahayı toparlamaya çalışıyor.Yasin hırslı elinden geleni yapıyor bence o yaşına rağmen.Adamın kumaşı kaliteli.Ayrıca olur da Tomane dönüp takıma katkı verirse büyük bir bonus olur.

mehmet yılmaz

Uyku tutmadı, canım çok sıkkın. Moralimiz bozuk.
Kötü oynadık, berbattık.
Ancak her şeye rağmen sezon sonunda şampiyon olacağımıza inanıyorum.
Bunun için farklı gerekçelerim var. Bu gerekçelerin hiç birisi ADS maçında yoktu ortada ancak sakin olmalıyız.
Tecrübeli bir camiayız, hocaya güvenmeliyiz. Bizi içinde bulunduğumuz vaziyete getiren o, buradan çıkaracak olan da o...

tactician

Kitabın ortasından başlayalım. Bu maç ve Keçiören maçında bu kadar kötü gözükmemizin sebebi (benim pek sevmediğim ve katılmadığım ama birçoklarımızın "takım ruhsuz" şeklinde ifade ettiği görüntünün sebebi) orta alanda Savicevic'ten yoksun olusumuzdur. Bu ilk devredeki Bursa maçının ilk yarısında da hocanın yaptığı 11 tercih sebebi ile aynı şekilde tezahür etmişti. O gün hoca tercihi ile bugün ise sakatlık nedeni ile Saviçeviç'in olmayışı geçiş oyunlarında kalite standartı vasatın altında düşen bir takım olmamıza neden oldu.

3. bölge aksiyonlarında son derece verimsiz olsa da 1. ve 2. bölgede yaptıkları ile bu takımda anahtar bir isim Savicevic. Onun olmayısı DjeDje'yi de geri çekmiş durumda. Oğuz maalesef benzer nitelikte bir oyuncu değil. İkinci lig üstünde oynama şansı da yok bence bu kalitesi ile.

Gelelim taktik analizlere ve hocanın sınıfta kaldığı noktalara. Geçen haftadan başlayalım. Keçiörenn takımını hemen herkes tanıyor artık üç aşağı beş yukarı. Liglerin en fazla pas yapan kalecisi Metin'i iki stoperin arasında alarak oyun kurar; tek regşstalı 4-1-4-1 oyununu tercih eder vs. Bun bilginin kaymağını ilk yarıda rahat kazandığımız maçta yemiştik zaten. Nereye baskı yapacağımı biliyorduk ve bu sayede de netice almıştık. Fakat Keçiören takımı da o günden sonra değişmeye ve gelişmeye devam etti. Önce tek çağasından vazgeçti, oyun açılışlarını birinci ikinci bölge geçişlerini havadan iki açık oyuncusunu merkezden buluştururak yapmaya başladı daha ziyade. Onun ötesinde, ekibe kazandırdıkları yeni isimler ile oyuncu kalitesini bu lig eşeğinin üzerine taşıdı. Ertuğrul hoca da sanırım bu nedenle ve önde baskı anlarının denge unsuru Saviçeviç'in olmayısı nedeni ile hiç ön alan baskısı yapmadan oyunun 0-0'a kitlenmesini istedi geçtiğimiz maçta. Bunu büyük ölçüde de başarmışken bireysel hataya bağlı yediğimiz bir gol yine rakibin acemice yaptığı bir savunma duruşu hatasından attığımız gol ile maç teknik ekibin arzu ettiği gibi berabere bitti.

ADS maçında ise taze hoca Samet Aybaba'nın hangi düzende sahada yer alacağı pek kestirilememiş gibiydi. Bizim oyun formatımızı son derece bozacak şekilde iyi oyuncu grubundan kurulu 3 lü merkez orta saha bloğunun ön tarafında 3 lü hareketli, hızlı ve gezgin oyuncular tercih edilmişti. Bu 6 oyuncu grubunun oyunun ikinci bölgesini o kadar güzel daralttı ki bizim orta sahalarımızın topla tek buluşma noktası savunma aralarına geldiği anlar olabildi. Geçen haftanın aksine bu hafta bekleme oyununun olması gereken hafta idi. Merkezdeki direnç nedeni ile bizim tek hücum opsiyonumuz beklerin aksiyonları idi. Burada da zaten rakibin öndeki üçlü kontraya çok yatkın tehditi nedeni ile tedirgin biçimde hücuma gitmekte zorlanan Kerem ve gittiği anlarda son derece verimsiz ortalar yapan Caner'in vasatlığı hücum tarafındaki kısırlığı perçinledi.

Altınordu ve Giresun maçlarında daha doğru oyun ile istediğimiz skorları alacağımıza inanıyorum. Ondan sonraki periyot nispeten daha fıtratımıza uygun maçları içeriyor. Sene sonunda süper lige çıkacağımıza inanıyorum ama öte yandan Ertuğrul hoca ile de bir devrim yapabileceğimizi düşünmüyorum.

orhan

Uzun zamandan sonra ilk defa yazma ihtiyacı duydum moral bozukluğu halen üzerimde. Hoca var maç kazandırır hoca var maç kaybettirir ben bu günkü maçta hocanın kararlarının etkili olduğunu düşünüyorum. Kesinlikle Bi B planı C planımız yok. Maçın 25 veya 35 dakikalarında bir şok hareketi olsun diye Guido  gökhan Karadeniz ve oğuzu oyundan alır yerine Kubilay hamron ve mathiası koyardım heleki beş oyuncu değişikliğinin olduğu bir yerde.Hatta biz ne yaptık 20 dakika kanat oyuncusu olmadan çakma kanatlarla oynadık bu maç için hocayı çok formsuz gördüm.Eleştirilen saviçeviçin bile yerine oynayanları gördükçe takım için olmazsa olmaz olduğunu anladık yapılan kadro mühendisliğinin çok kötü yapıldığı bir birinin kopyası oyuncuların olduğu  her hafta tatmin etmeyen oyun ile buraya kadar geldik. Kenar beklerimizin hucumsal özelliklerinin olmayışı ortasahada sadece Deje nin kalışı ileride gol umudu olarak nadire kalışımız kadromuzun durumunu ortaya koymaktadır. Birde mücadele gücümüzü kaybettiğimiz de mağlubiyet kaçınılmaz oluyor.İşin en acı olan tarafı ise geriye düştüğümüz maçlarda reaksiyon verememek tepki koyamamak, bu durumun şampiyonluğa oynayan bir takımda olması en son olacak şeydir.Her şeye rağmen buraya kadar gelinmiş, kalan 9 haftanın ilk iki haftasını kayıpsız geçersek şampiyonun biz olacağımıza yürekten inanıyorum tabiki hatalarımızdan ders alırsak.

SSKLA

Maçta çok ama çok kötü oynadık, bu sene beğensek de beğenmesek de Vukan Savicevic bizim için çok şey ifade ediyor. Son haftalarda ben de karşı tarafa geçip taşlamaya başlamıştım ancak görünen köy kılavuz istemiyor. Savicevic'siz 5 maç oynadık ve hepsinde de top hakimiyetine sahip olamadık. Umarım hemen döner.

Maçı yorumlamayacağım ancak umarım artık yalçın'ın bileti kesilmiştir...

Her şey bitti modundayız ama biten hiçbir şey yok. Giresun maçı da böyle biterse hafta başladığı gibi bitmiş olacak nerdeyse. Ayrıca ADS'yi de umut var ettik bu belki bize avantaj olarak bile döner. Çünkü ADS çok iyi ve doğru oynadığı için bu maç böyle bitmedi. Biz gerçekten çok kötü oynadık ve şu an ADS cephesi gaza gelmiş durumda iyiyiz şöyleyiz böyleyiz diye. Aynı durum Altay maçı öncesi Giresun'da yaşandı Hakan Keleş kötü futbol eleştirilerine iyi oynuyoruz ki bu durumdayız dedi, şu an sonuç ortada. Biz de bence biraz aynı durumdan müzdaripiz, bu ligde erken konuşan kendini nimetten sayan harcanır. Haddimizi bilelim, kendimizi bilelim, yolun sonu şampiyonluk...

eprianu

Alıntı yapılan: SSKLA - 07 Mart 2021, 14:30:10Maçı yorumlamayacağım ancak umarım artık yalçın'ın bileti kesilmiştir...

İlk golde bariz pozisyon hatası var. Defans çizgisi nerede Yalçın nerede? Bu sezon kaçıncı oldu bu? Ancak şunu da atlamamak lazım, Boli de kötüydü dün. Son maçlarda rakipler Boli'yi bir sağa bir sola yatırmaya başladı.

SSKLA

Alıntı yapılan: eprianu - 07 Mart 2021, 16:52:21İlk golde bariz pozisyon hatası var. Defans çizgisi nerede Yalçın nerede? Bu sezon kaçıncı oldu bu? Ancak şunu da atlamamak lazım, Boli de kötüydü dün. Son maçlarda rakipler Boli'yi bir sağa bir sola yatırmaya başladı.
Çünkü çoğu pozisyonda yalçın yüzünden tek stoper'e dönüyor ve rakipler için 3 e 1, 2 ye 1 pozisyonlar doğuyor. Yalçın'ın defansa verdiği hasar ciddi boyutlarda.

KareAs55

Dün bizi 1. 2. hatta 3.ligde bile kalburüstü olup yenemeyecek takım yoktur. Korkunç kötüydük,yıllarca daha kötü daha zor şartlarda maçlara çıktık ama son 10 yılın en kötü iç saha performansı olabilir.

_SoN_

Günümüz futbolunda 3 altın kural vardır bana göre 1. doğru kadro ile maça çıkmak, 2. rakibe göre doğru taktik anlayışı 3. doğru motivasyon, bazı maçlarda bunların üçü olmasada kazanabilirsin, bazı maçlarda biri olmasada kazanabilirsin, ama öyle maçlar oynarsın ki bu 3 altın kuralın biri bile yanlış olsa YENİLİRSİN, hemde çok ağır yenilgiler bile olabilir.

Biz bu maça bu kuralların üçünüde yanlış uyguladık bana göre,

birincisi kadro yanlıştı, sağ bekte erkam ofans anlamında hiç yok, defansif özellikleride kanat oyuncusu için yeterli değil, caner varken her ne kadar eski caner olmasada orada caner oynamalı, caner gerekirse 20 orta yapar , orada rakibi yorar ve birini gol yapsa bize kazanım sağlar,orta sahada oğuz save'nin görevini yapamaz, kubilayda yapamaz, save yi herkes eleştirirken o mevkide ne kadar önemli işler yaptığını uzun uzun yazmıştım, o alanda oğuz yerine daha defansif ve rakibi ısıran bir orta saha tercih edilmeliydi, gerekirse takım taktik anlayışı tekrar gelştirebilirdi. Kanatlarda hamroun gibi hızlı ve güçlü bir adam varken guido ile başlanmaz, guido her ne kadar sevsekte bu seviye için bence çok yetersiz, ilerde ise nadir bana göre maçın en büyük hatasıydı, adana demir özellikle istese ancak bu şekilde forvet ile başlardık, nadire gelen toplar orada tıkanıp kalıyor, nadir gerekli gereksiz çok geri geliyor pozisyonunu kaybediyor, ayrıca takımı özellikle atağa çıkarken frenliyor, bana göre golcü de asla değil. O mevkide mathias ile başlamalıydık, daha kadro açıklandığında mücize gerekli olduğunu zaten yazmıştım, ama bu sefer mücizede yetmedi.

İkinci olarak taktik anlayışımız rakibe göre değildi, rakip bize iyi analiz edip, orta sahada hemen oyununu kabul ettirdi,hiçbir şekilde top yapamadık,atak yapamadık, kanatlarımız çalışmadı, bu ezikliğe karşı hocamız taktik değişikliğini çok geç ve bana göre yanlış yaptı.

Üçüncü olarak bana göre en önemli husus, motivasyon eksikliğimiz vardı, takım zaten son maçlarda nasıl alarm verdiğini yazıp yazıp duruyordum, daha şampiyon olmadan havalara bindik, hem oyuncularımız hem hocamız formsuz durumda, bu maça sizce bu şekilde mi hazılarlanmak mı gerekirdi? Takımda ısıran rakibi boğan, oynanan kötü futbola isyan eden bir o tane oyuncumuz yoktu, sanki herhangi bir idman maçı oynanıyor herkez kendi havasında, sahada ŞAMPİYON YOKTU, bu motivasyon işinde her zaman övdüğümüz hocamız , özellikle deplasman maçlarında ve birkaç iç saha maçımızda maalesef iyi görüntü vermiyor. Es es maçında bile ne kadar ciddi olmamız gerektiğini uzun uzun yazmıştım, en önemli rakiplerimizden birine karşı oynadığımız maçta böylemi motive olur takım?

Hoca, her zaman kendini eleştirenlere hep sert yapmıştır, hem nalına hem mıhına vurmayı iyi bildiği içinde basın ve taraftar hep istediği gibi eleştirilerinde geri vites yapmıştır, ama biz kaç haftadır yazıyor söylüyoruz, takım ile bu kadar oynanmaz, sağ bekte erkam'ın ne işi var? Guido 20 hafta sonra nasıl ilk 11 oynuyor? mathias varken nadir ile neden başlanıyor, save neden iyi iken bile bu 11 den kesildi? Keramcem 'den memnun isen neden sol bek için mücahit alındı? bunlar gibi çoğu soru soruluyor ancak hoca yine sert yapıyor.

Özetle sadece bu maç değil son haftalarda kötü kadro, kötü taktik ve kötü motivasyon ile düşüşe geçtik arkadaşlar, inşallah bu maçın sorumluluğunu alan hocamız biran önce takımı toplar ve gerçek ve sağlam 11 ile maçlara çıkmaya başlar, şampiyon gibi oynayıp tekrar çıkışa geçeriz, yoksa yine ekran başında saç baş yonmaya devam edeceğiz .

brigand

Maçtan hemen sonra sinir veya heyecanla yorum yapmak istemiyorum. Ancak maçın tamamına baktığımızda; maç öncesi Ads'ye dair beklediğimiz ne varsa iyi şekilde uyguladılar. Hatta Traore'siz daha yumuşak bir ortasaha ile uyguladılar. Biz ise ne beklenenden ne de sahada olanlardan bir haber sadece dolaştık. Şutumuz yok. bu bile ne kadar acı bir tabloyla maçı geçirdiğimizin özeti. Maçın spikeri bile defaaten ilk pozisyonumuzu 64.dakikada bulduğumuzu söyledi. O da kornerden gelen ve Erkam'ın auta attığı top.

Bu maç özelinde herkes gibi skora, mağlubiyete değil tepki veremememize, isyan edemeyişimize, etkisiz eleman görevi görmemize sinirlendim.
Rakip az daha becerikli olsa altından kalkması zor, ağır bir sonuçla karşı karşıya kalabilirdik. Bu konuda şanslıydık.

Sadece oyuncuların, hakemlerin hatta tribünlerin değil, teknik direktörlerin de formsuz dönemlerinin olduğunu düşünüyorum. Ertuğrul Sağlam ve ekibi maalesef formlarından uzaktalar. İlk devre kısıtlı dediğimiz kadro ile yapılan planlamayla, puan kaybettiğimiz maçlarda dahi oyunun içinde kalıyor ve pozisyon üretebiliyorduk.

İstanbul - Keçiören - Ads maçlarını birleştirsek, ilk devre oynadığımız ortalama bir maçta elde ettiğimiz kadar pozisyonumuz yok.
Halbuki, mevcut orta ve ön blok oyuncu grubu ile beklenti, bu pozisyonların sayısının gözle görülür şekilde artmasıydı.

Gökhan'ın mahkum bir şekilde etkisiz kalışı, beklerin kendilerinden 3 lig üstte yer alan rakibe karşı oynuyorcasına gösterdikleri tutum, ortada devasa bir delik gibi karşımıza çıkan oyun kurucu eksikliğimiz iyice ayyuka çıktı. Ads, çok rahat şekilde bir tık hızlandırılmış pas geçişi ile güle oynaya pozisyonlara girdi.
Savicevic için hücumda hiç yok diye yapılan eleştirilere karşı çıkarken dediğim bir şey vardı. Ona verilen asli görev o değil! Tabii ki cezasahasına yaptığı koşular skoru etkilesin isterim. Bunu istemeyen hoca veya taraftar olur mu? Ama asli görevi geçişi sağlamak ve rakip ortasahanın pas trafiğini karşılayarak kesmek, pas arası yapmak. Bunu da iyi kötü yapıyordu. Oğuz'u izlerken gözlerim kanıyor. Pozisyonunu sürekli kaybetmesi, boşalttığı alanlar, pas tercihleri, ikili mücadelelerde olmayışı vs vs. 2-3.lig kapasitesiyle ancak bu kadar olur, ona suç bulmam. Beklentide olana suç bulurum. Planlamayı yapandır sorumlu olan. 

Burak'ın artık beni salın dercesine sahada ki varlığı, Guido'nun dalgalı performansı, Nadir-Mathias'ın istediğimiz forvet tipleri olmayışları vb. bir çok konuyu detay detay yazabilirim.

Fakat bu nokta bence şöyle bir adım geri atıp bakmak gerekiyor.

Yalçın, Erkam, Caner, Keremcan, Oğuz, Gökhan Alsan = çok çok çok yetersizler bizim seviyemiz için. Fiziksel, teknik, mental her açıdan yetersizler maalesef.
Mathias, Nadir, Burak, Gökhan Karadeniz, Hamroun = Hiç faydalanamıyoruz. Bu oyuncular bize gelmeden oynadığı her takıma ekstra katkı vermiş oyuncular.
Hadi Burak ve Nadir'i ayrı bir yere koyuyorum. Gökhan Karadeniz kariyerinin en faydasız dönemini bizde, şampiyonluk hedefi olan, bunu isteyen takımda geçiriyor.
Bu bana inanılmaz ilginç ve şaşırtıcı geliyor. Bu ligin gerçekten sefiri diyeceğiniz oyuncu, bizde yokları oynuyor. Sıfır, oyunda hiç yok.

Bu oyunculardan biz mi verim alamıyoruz yoksa sorun oyuncularda mı? Bunu çok net sorgulayıp cevaplandırmamız lazım.

2-3 haftadır saha içi oyun yapısı, formasyon ve oyuncu görevlerinde radikal değişiklik yapmamız gerektiğini söylüyordum. Bunu söylememin sebebi tam olarak da bahsettiğim sorunun çözümü için. Acil hamlelerle oyunculardan aldığımız verimleri yükseltip, bunları saha içinde birleştirmemiz gerekiyor. Hamroun, Gökhan Karadeniz, Mathias, Yasin, bu oyuncular özelinde alabileceğimiz maksimum verim nasıl olacaksa ona göre planlarımızı değiştirmemiz ve bunları entegre hale getirmemiz şart.

Bek oyuncularımız o kadar aciz ve yetersiz ki, hücumda ne sete dönebiliyoruz, ne cezasahasına isabetli pas getirebiliyoruz, ne arkada kademe anlayışımızı geliştirebiliyoruz. Bu kadar imkanla bu bek rotasyonunu nasıl başardık aklım almıyor. Mücahid'i neden aldık? Aldıysak neden oynamıyor? Oynatmayacaksak bu takımda işi ne? Lig bitti bu soruların cevabı yok.

İşin özeti; bir mesaj alınacaksa bu maçtan daha yerinde bir mesaj alınamazdı. Daha farklı bitecek maç 2'de kaldı.
Şurada kalan hafta sayısı 9! Ne zaman geçtiğini anlayamayız bile.
Hocanın kendine tekrar reset atıp, radikal hamleler yapma zamanı geldi de geçiyor. Geç kalmamak lazım. Reaksiyon vermemiz lazım.
Bunu yapacak belki bek oyuncularımız yok ama ofansif hattımız var. Beklerin ve ortada bir eksik oynamamızın defosunu kapatmak için bu tarz bir formül geliştirebilmeliyiz.

Son sözüm de Nurullah'a. Kendisine dair görüşüm hep aynı idi. Israr edeceğiz, kapasitesi var, gelişecek, kazanacağız. Ancak onun da motivasyon ve heyecanını kaybetmemesi lazım. Ben oldum modu insanın sonunu hazırlıyor. Bu sadece futbol için değil hayatın her alanında geçerli. Pozisyonlarda bu kadar çok tepkisiz kalıp bu kadar çok hatalı hareket etmemesi gerekiyor.

Hep beraber reaksiyon verip, hep beraber hareket edip, Altınordu maçıyla beraber mücadele eden, isteyen, bırakmayan, pes etmeyen görüntümüze dönüp bu işi birlikte başarabilmeliyiz.