Şu An Hangi Kitabı Okuyorsunuz?

Başlatan Clint_Eastwood, 31 Temmuz 2008, 22:05:10

« önceki - sonraki »

BigBadMama5552

J.K. Rowling - Harry Potter ve Azkaban Tutsağı'na yeni başladım.

AlıntıYeni Hayat'ı dün bitirdim. Evet, sadece Samsun değil bir sürü yer konu edilmiş. Ama Karadeniz adına sadece Samsun'un olması hoşuma gitmedi değil. Yalnız Samsun'da eski çarşı diye bir yer var da biz mi bilmiyoruz, eski çarşıdaki pastaneden bahsetmiş. Halbuki Çiftlik'teki pastene dese olurdu, orası pek olmamış...

Esere gelince, Orhan Pamuk'un daha önce Beyaz Kale ve Kar'ını okumuştum. Yeni Hayat iginç bir kitap; başarılı bir eser. Biraz fantastik, biraz gerilimli. Tuhaf bir hikaye anlatıyor, bazen aşırı ayrıntıcı ruh hali tasvirleri var. İlk 80-90 sayfaya kadar, "artık bitse de gitsek" diye düşünüyor insan. Sonrasında hikaye daha hızlı akmaya başlıyor. Sonu ise "bunun olacağı belliydi ama olmasa iyi olurdu" denilebilecek bir son olmuş.


Samsun SSK Hastanesi'ndeki bir doktor da konu ediliyordu ama sadece 1,5 sayfa sürdü orası. Ben ilk 120 sayfada normalin aksine çok yavaş ilerledim, hatta bir an kitabı bırakmayı bile düşündüm ama sonra birdenbire kitap akıcılaştı. Ben Orhan Pamuk'un Cevdet Bey ve Oğulları, Saf ve Düşünceli Romancı ile İstanbul kitaplarını okumuştum, Cevdet Bey ve Oğulları hoşuma gitmişti çok, onu önerebilirim. 


germencisse

"Uçurtma Avcısı" şiddetle tavsiye ederim..



Kısaca Konusu:

Emir ve Hasan, Kabil'de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır.

Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip California'ya giderler. Emir böylece geçmişinden kaçtığını düşünür. Her şeye rağmen arkasında bıraktığı Hasan'ın hatırasından kopamaz.

Uçurtma Avcısı arkadaşlık, ihanet ve sadakatin bedeline ilişkin bir roman. Babalar ve oğullar, babaların oğullarına etkileri, sevgileri, fedakârlıkları ve yalanları... Daha önce hiçbir romanda anlatılmamış bir tarihin perde arkasını yansıtan Uçurtma Avcısı, zengin bir kültüre ve güzelliğe sahip toprakların yok edilişini aşama aşama gözler önüne seriyor.

Uçurtma Avcısı'nda anlatılan olağanüstü bir dostluk. Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü...

mehmet yılmaz

@bigmama

Evet, kitabı bırakmayı düşünüyor insan. Sonraki bölümlerde bir akıcılık oluşmaya baslıyor. Pamuk'un en güzel eseri Cevdet Bey ve Oğulları denilir genelde. İlginçtir, ilk eserlerinden biridir aslında. DEmek ki sonra geriye gitmiş :)

@germencisse

Uçurtma Avcısı deme bana :) İçim yanıyor halen. Güzel bir kitap. Tavsiye ederim. Bir de Afgan yazar Halit Hüseyni'nin Uçurtma Avcısından çok daha hazin bir kitabı var, Bin Muhteşem Güneş... Çok dokunaklı, başarılı bir diğer kitabı da odur.

mehmet yılmaz

Metin Soylu - Yüzbaşı Mehmet Muzaffer

Tarihi belgelere dayanarak kurgulanmış bir roman. Edebi olarak başarısız ama önemli değil. Önemli olan burada hepimizin Çanakkale Savaşları sırasında askeri otomobil lastiği alabilmek için yahudi bir tüccara kendi eliyle çizdiği ve üzerine 'bedeli Çanakkale'de ödenecektir' yazdığı sahte parayla tanıdığımız bir kahramanı anlatıyor olması. Bu gerçekten de alkış layık bir çaba.

Ancak kurgu, zaman-kişi uyumu gibi ciddi sıkıntıları olan bir kitap. ( 1948'de yazılan bir dilekçeden sonra artık 32 yaşında olan oğlunun halen üniversite öğrencisi gibi anlatılması vs. ) Özellikle tarihi gerçeklere dayandığı söylenen bir eserde Mehmet Muzaffer'in oğlu ve Bağdat Büyükelçiliği kısmı anlamsız olmuş. Orası da mı tarihi gerçek, anlamak mümkün değil.

Özetle, çaba ve amaç 10, eser kalitesi 5 diyebiliriz.

mehmet yılmaz

İletişim Yayınları - Memleket Garları

Açıkçası beklediğim tadı alamadığım bir kitap oldu. Eğer bir demiryolcu değilseniz, çok da ilginizi çekeceğini sanmıyorum. Samsun Garı yazısı diğerlerine göre daha iyiydi çünkü insan hikayeleri vardı içinde, garın kendi hikayesi kadar...

Stoper

Radyocu Zeki Kayahan Coşkun'un kitabı-Yiyemeyeceğin Muzu Soyma.

Gördüklerini,duyduklarını,okuduklarını,yaşadıklarını eğlenceli bir şekilde kaleme almış.Renkli,düşündürücü,mesaj veren bir kitap.

Kitabın arka kapağında yazanları paylaşayım.

AlıntıKesin, keskin ifadelere sahip olabilmek bir başarıdır.., Bir konukluk halinde misal... Ne içersin sorusuna 'farketmez' cevabını vermek soruyu soranı türlü düşüncelere itmese de, tuhaf bir durumda bırakır... Kişi ne istediğini bilmeli... Bir bardak çay veyahut kahve istemek, isteyebilmek önemlidir... Kimse gücenmesin diye 'hayır' diyememek, en çok kendine yazık etmektir... 'Yiyemeyeceğin muzu soymak'tır... 'Al başına belayı'dır... 'Sonra uğraş dur'dur... İşte bu kitap dâhilinde, yiyemeyeceği muzu soyanlara itiraz vardır... 'Yapma, etme allasen' vardır... Bol bol neşeli durum tespitleri vardır... Daha ne olsun?..



samsunum

Tolstoy - diriliş

Çok güzel bir roman tavsiye ederim

Zor ve acımasız hayat koşulları Katyuşa'yı bir hayat kadını yapar. Randevuevi sahibi bir kadınla tanışır ve burada çalışmaya başlar. Bir gün çalıştığı randevuevinin zengin müşterilerinden biri soyulur ve öldürülür. Olaydan bir gece önce Katyuşa işi gereği adamla birlikte bir otelde birlikte olmuştur. Adam Katyuşa'dan çok memnun kalmış ve bir yüzük hediye etmiştir. Bu kötü tesadüf nedeniyle suç Katyuşa'nın üzerine kalır. Mahkemeye çıkarılan Katyuşa suçsuz olduğunu, adamı kendisinin öldürmediğini ve yüzüğün de hediye olarak kendisine verildiğini söylese de kimseyi inandıramaz. Mahkemedeki jüri üyelerinden biri de Nehludov'dur. Nehludov, Katyuşa'yı görür görmez hemen tanımıştır ama Katyuşa durumun farkında değildir. Nehludov, Katyuşa'nın düştüğü bu durumdan kendisini sorumlu tutmaktadır. Onun serbest kalması için elinden geleni yapar. Ancak mahkeme genç kadını suçlu bulur ve Sibirya'da kürek cezasına mahkûm eder.

BigBadMama5552

Barış Uygur - Feriköy Mezarlığı'nda Randevu.

Aslında Barış Uygur Uykusuz dergisinde öyle çok beğenerek takip ettiğim bir yazar değil ama, yine de merak edip aldım. Polisiye okumayı severim zaten. Barış Uygur'u da Anadolu takımı tuttuğu için hep takdir etmişimdir (Eskişehirsporlu). Bu da kitabın arkasındaki yazı;

AlıntıGüzel ve kirli İstanbul, uyumayan şehir, lanet şehir! Caddelere sıralanmış adalar, balkonlara serilmiş, vitrinlere istiflenmiş hayatlar. Alışılmış ıstıraplar, canhıraş ve beklenmedik çığlıklar, siren sesleri, Marmara Denizi. Herhangi bir yerden herhangi bir yere giden yolcular ve güzeller güzeli kayıp bir kadın. "Bulabilir misiniz?" 2002 yazı, Dünya Kupası, Kemal Derviş, İsmail Cem, şu, bu... Borsa inip çıkıyor; CMUK zuhur etmiş, Ece Ayhan ölmüş. Nerde bu kadın?
Süreyya Sami, beyhude zaman usancıyla televizyonu zaplarken, sağa sola bakınırken, iş işte, o kadının peşine düşüyor. Yanında yıkık dökük senelerle dolaşan, cehalet ambarlarında gezinirken hiç susmayan sinik bir adamla tanışıyoruz. Teşkilattan ayrılmış, kendiye konuşmaktan yorulmuş, uzun cümleler kuramayan bir adamın polisiye defteri açılıyor böylelikle. Barış Uygur, memleket polisiyesinin yeni yazarı.

mehmet yılmaz



Hüseyin Nihal Atsız tarafından muhtelif tarihlerde muhtelif dergi ve gazetelerde neşredilmiş tarih makalelerinin toplandığı bir kitap. Atsız'ın tarihe bakış açısını göstermesi bakımından önemli bir eser. Türk tarihinin bütünlüğü tezi önemli bir iddia burada; yani 16 Devlet iddiası reddediliyor ve tarih boyunca birisi Türkistan, diğeri de Türkiye'de olmak üzere sadece 2 Türk devletinin kurulduğu, değişenin sadece hanedanlar olduğu söyleniyor. Osmanlı'ya derin bir saygı besleyen Atsız, özellikle Sultan II. Abdülhamid ile ilgili hayli olumlu şeyler söyülyor ve kendi tabiriyle ululuyor onu. Tarihe ilgi duyanlar için ilgi çekici bir eser.

emre

John Verdon- Aklından Bir Sayı Tut 'u okudum ben de iftarı beklerken yapacak iş aradığım bugünlerde.

Pek kötü bir yorum duymamıştım hakkında ama ben beğenmedim açıkçası. Yazarın ilk romanı, sürükleyicilikten başka bir özelliği yok. Adının aklından bir sayı tut olması dolayısıyla sayılarla ilgili bir şeyler olabileceği de cezbetmişti beni ama küçük bir ayrıntıdan başka bir şey değilmiş. Neden böyle ufak bir detayı kitabın adını verdi anlamadım.

Mükemmel bir kurguyla başlıyor izlenimi verip daha sonra tipik bir seri katil hikayesiyle bitiyor. Çevirisi de sıkıntılı. Çok boş vaktiniz olmadıkça tavsiye etmem.  :)

BigBadMama5552

Chuck Palahniuk - Dövüş Kulübü.

Meşhur "Dövüş Kulübü" filminin kitap hali. Henüz 3. bölüme yeni geçtim, şimdilik iyi gidiyor gibi.

germencisse

Alıntı yapılan: samsuni - 16 Temmuz 2012, 00:18:45
@bigmama

Evet, kitabı bırakmayı düşünüyor insan. Sonraki bölümlerde bir akıcılık oluşmaya baslıyor. Pamuk'un en güzel eseri Cevdet Bey ve Oğulları denilir genelde. İlginçtir, ilk eserlerinden biridir aslında. DEmek ki sonra geriye gitmiş :)

@germencisse

Uçurtma Avcısı deme bana :) İçim yanıyor halen. Güzel bir kitap. Tavsiye ederim. Bir de Afgan yazar Halit Hüseyni'nin Uçurtma Avcısından çok daha hazin bir kitabı var, Bin Muhteşem Güneş... Çok dokunaklı, başarılı bir diğer kitabı da odur.


Evet abicim dedigin gibi cok surukleyici kitap birde,şimdi "Bin Muhtesem Guneş"e başladım oda aynı devamı niteliğinde bir kitap.. :)

mehmet yılmaz

Resat nuri'nin aksam gunesi'ni epey gecikmeli de olsa yeni okudum. Resat nuri cok basarili bir yazar. Kendine has uslubu olan bir isim. 1926'da nesrettigi bu romani da onun cizgisine uygun. Hareketli bir gencligin ardindan adeta inzivaya cekilen eski bir zabitin gonul hikayesi var eserde. Bir acimak, calikusu seviyesinde degil ama basarili bir roman.

Ajan

Kitapyurdun'dan Kelepir kitap almayı tavsiye eder misiniz abiler?

mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: Ajan - 27 Ağustos 2012, 00:35:45
Kitapyurdun'dan Kelepir kitap almayı tavsiye eder misiniz abiler?


Eğer bildiğin, iyi olduğunu düşündüğün kitaplara rastlarsan hiç düşünme al derim. Ama sırf ucuz diye öylesine kitap almanın da hiç bir anlamı yok bence.