Yüksel Yıldırım - Başkan

Başlatan _SoN_, 01 Mart 2020, 17:23:33

« önceki - sonraki »

Sadece Samsunspor

Biri kubilayla neden sozlesme uzatmiyoruz yazmis. Baskanda cevap vermis biz istiyoruz ama kubilaya sorun diye

eprianu

Soruyu soran hesap birkaç gün önce açılmış. Ümraniye maçındaki skandallar karşısında sosyal medyada tek kelam etmeyen Yüksel Yıldırım soruyu cevaplamış. Ne kadar ilginç değil mi?

İsmail Uyanık'ı sevdiğim için demiyorum ancak keşke Uyanık'ı yanında tutsaydı da kulüp başkanlığı nasıl olur diye biraz tecrübe edinseydi. İsmail Uyanık 2 yıl önce Play-Off'tan elendikten sonra futbolcuların özel hayatlarına yapılan eleştirilere karşı çıkmıştı. Uyanık, her türlü eleştiriyi hak eden futbolcuların özel hayatlarına müdahalenin yanlış olduğunu söylerken Yüksel Yıldırım her geçen gün daha da parlayan bir futbolcuyu sosyal medyada "meze" durumuna getiriyor. Aradaki on farkı değil, uçurumu bulun.

Kubilay sözleşme uzatır, uzatmaz. Bu kendi bileceği iş. Teklifini yaparsın, cevabı beklersin. Ancak önümüzde bu kadar kritik maçlar varken bu konuyu sosyal medyada gündeme getirmek yanlış. Zaten kadroyu yeni yeni oturtuyoruz, Kubilay gibi bir oyuncuyu kaybetme lüksümüz yok.

Sadece Samsunspor

Başkan Allah sana sabır versin. Biz yine tahammül ediyoruz bi şekilde de. Sen bi ton para yığdın takım menemen karşısında böyle top oynuyor. Korona dan kurtardın şükür ama kanser olmazsan iyi.

eprianu

Altınordu ve Giresun maçından sonra kart gören futbolcuları kadro dışı bırak dediğimizde "Bana söz verdiler, şampiyon olacaklar" demiştin ya heh işte o futbolcularla birlikte sana mutluluklar dileriz başkan!

##kdc##

Ya bu adamı çok iyi kazıklıyorlar; ya da takım üzerinden para aklıyor. Bu kadar vasıfsız adama bu kadar büyük paralarla transfer yapılmasının başka açıklaması yok..

jean

Ertugrul saglamgitse kim gelecek yucel ildiz bile 30 tane adam aldirdi beceremedi bu ligi tanidigi halde

Ayberk

Şimdi sıra geldi buraya yazmaya. Sayın başkanım geldin kurtarıcı oldun sağol varol vs. Parası olmayan konuşmasın minvalinde demeçlerin oluyordu zaman zaman. İçimizden bu sözlerine destek verenler de oldu. Şuan oyuncu güruhu her Ne kadar suçlu ise de, atladığımız bir nokta var diye düşünüyorum. Bu kadar "para" odaklı takımı taraftar olarak biz kurmadık. Kulübü ticari artı eksi olarak ise hiç görmedik. Oyuncular yerden göğe haksız çıkıp işlerini yapmalılardı buraya kadar tamam. Peki maddi olarak hiçbir sorunu olmayan kulüp neden bu durumlara geldi?

Her neyse en radikal karar neyse onu verirler umarım. Ama bu taraftar sandıkları kadar aptal veya balık hafızalı değil.

eprianu

İsmet Özel'in bir sözü var, "Allah insanı iddiasından vurur" der. Sosyal medyada sürekli para muhabbeti yaptın, şu kadar harcadım, paramı verin gideyim falan dedin, futbolcular da seni para konusunda zora soktu. Demek ki neymiş her şey para değilmiş sayın başkan!

olcay

Başkanın yürüyüşü stepaj yürüyüşü. Düşük ayağı olmuş.
Nasıl ağır bir yoğun bakım dönemi geçirmiş belli.
Ben olsam s.çmışım takımınıza deyip bırakırdım, bu karaktersiz futbolcu müsveddeleri ile uğraşacağıma.

Lusage

Ahhh başkan ahh.. Haftalardır bu taraftarın gördüğünü sende görüyormuşsun, e ne diye bu kadar sabrettiniz? Şu işi daha önce yapsaydınız çoktan işi bitirmiş, keyifle çekirdek çitliyorduk..

tactician

20 Nisan 2021, 10:32:59 #130 Son düzenlenme: 20 Nisan 2021, 10:46:44 tactician
Dünyaca ünlü yönetim bilimcisi Peter Drucker'ın, "Kurum kültürü, stretijiyi kahvaltı niyetine yer" diye çok bilinen bir sözü vardır. Bu asla, stratejinin önemsiz olduğuna dair bir vurgu olarak algınlanmamalı; sağlam temelleri olan ve güçlenen bir kurum kültürünün, organizasyonel başarı için emin bir rota olduğunu anlatmak için edilmiş bir söz olarak okunmalıdır.

Bu alıntı'dan yola çıkarak futbol kulüplerinde de, kültür inşaasının sürdürülebilir başarı için yegane anahtar olduğunu ispata çalışacağım.

Beton tribünlerde maç izlediğimiz yıllardan bugünlere kadar sayısız hoca değişti, yüzlerce futbolcu geldi gitti, başkanlar, yönetimler devir teslim yaptı, fakat başarısız sonuçları yorumlama biçimi değişmedi. 30 yılı aşkındır Samsunspor'u takip ederim, çocuk yaşlarımda dahi duyduğum, "ruhsuz futbolcular", "teknik direktörü göndermek için oynamıyorlar", vs gibi söylemler dünden bugüne aynı tazelikte yaşıyor. Etrafınıza bakın her şey ama her şey değişiyor. Futbol'un kendisi ve kimyası da değişiyor aslında ama futbola bakış açımız bir türlü değişmiyor.

Bu düzen Samsunspor'da böyle de, diğer takımlarda çok mu matah bir seviyede? Bir iki kulüp haricinde hepsinde düzen aynı. O bir iki kulübün şansı da sanıyorum baskı oluşturacak nitelikte büyük ve köklü camialar olmamaları.

Para-menejer-futbolcu-transfer denklemi ile gelmedik mi bugüne kadar? Kulüplerimiz Afrika ülkelerindeki yıllık gayri safi milli hasıla mertebesinde borçlara bu düzen ile ulaşmadı mı? Yıllara sari onlarca kulüp bu nedenler ile kepenk kapatıp, ikinci versiyonları ile yeniden peydah olmadı mı?

Dibe vurmuş bir Samsunspor için yeni kurulan yönetim modeli çok büyük bir şanstı. Sadece Samsunspor'u değil, Türkiye'deki futbol yönetim biçimini de değiştirmek için büyük bir şans. Hem Yüksel Bey'in, hem de İsmail Başkan'ın söylemleri de bu yönde değil miydi? Samsunspor'u öyle bir yönetecektiler ki, diğer takımlara ders olacaktı.

Fakat maalesef kollar bir ekol oluşturmak için değil yine geçici başarılar için sıvandı. Tonlarca para harcandı ve tabiri caizse başarılar(!) yine satın alındı ya da alınmaya çalışıldı. Alt ligler nispeten insaflı para harcadığınız yerler, ya süper lig. Orada da başarıyı satın almaya çalışırsanız, sizin de bazı ülkelerin ekonomik büyüklüğü kadar borçlanmanız gerekeceğini unutmamalısınız.

İsmail Uyanık'ın yıllar önce kendisine belirlediği bir Ajax modeli vardı, meşhur. Altyapıdan gelen veya alt liglerden transfer edilen isimler, A takımda seviye atlıyor ve iyi bonservis ücretleri ile transfer ediliyordu. O dönemde el yordamı ile işletilmeye çalışılan bu sistem, finansal yetersizlikler, başkan'ın bir yönetim ekibi oluşturmayıp tek adamlığı seçmesi ve şehrin dinamiklerinden bağımsız içe dönük aristokratik bir kulüpçülük anlayışı nedenleri ile güdük kalmış ve serpilememişti.

Bugüne geldiğimizde, Yüksel Başkan farklı bir yoldan aynı hatalı sonuca gidiyor. Gerek para merkezli söylemler, gerekse de monarşik yönetim biçimi, uzun vadeli ve kalıcı bir yapının tesisi için hayal kurmamızı engelliyor.

Adanmış bir ekip, doğru planlama, sürekli iyileştirme ve sabır organizasyon kültürünün yapı taşlarıdır. Bu süreçte en önemli şey başarı tanımının ne olduğunun idrak edilmesi ve başarı kriterlerinin yeniden dizayn edilmesi olmalıdır. Tek geçer akçenin para olmadığı, paydaşlarının daha büyük bir ülküye inandığı bir organizasyon yapısı, kalıcı ve sürdürebilir başarılara imza atabilir ancak. Tutkulu, gencecik futbol adamları var dışarıda, görüyorum. Bir felsefesi olan, okuyan, kendini geliştiren ve bir ekol oluşturmak için uygun zemin arayan kişiler.

Bu noktadan sonra temel amaç, bir organizasyon kültürü, kulüp geleneği ve futbol ekolü inşa etmek olmalıdır. Günlük skor ve başarıyı öncelikleyen populist bir yaklaşımın, dönüp dolaşıp geleceği yer başladığı nokta olacaktır, zira. Bu sürece liderlik edebilecek futbol akıllarını sisteme dahil etmek, onların her koşulda arkasında durmak ve bu grubun hedefe odaklanabildikleri uygun bir ortam hazırlamak; bence işte gerçek vizyon böyle olur. Teknik direktörünün futbolcular üzerindeki otoritesini hiçe sayıp oyuncu grubuna müdahale ederek değil. 3-5 çapulcunun karşısına futbolcuları çıkartıp parmak sallatarak hiç değil...

jean

Param bitti borc alip samsunsporu oyle goturuyorum muhabbeti inandirici gelmedi ama oyle konusmasi normal insanlar bol parasi var sanmasin diye

eprianu

20 Nisan 2021, 18:56:10 #132 Son düzenlenme: 20 Nisan 2021, 19:03:30 eprianu
Alıntı yapılan: tactician - 20 Nisan 2021, 10:32:59Teknik direktörünün futbolcular üzerindeki otoritesini hiçe sayıp oyuncu grubuna müdahale ederek değil. 3-5 çapulcunun karşısına futbolcuları çıkartıp parmak sallatarak hiç değil...

Yüksel Yıldırım 3 yıldır bu kulübün dolaylı veya doğrudan başkanlığını yapıyor. İlk kez takıma doğrudan müdahale etti. Burada söylenecek olan cümle şudur: "Ertuğrul Hoca işini adam gibi yapsaydı, müdahale ettirmeseydi".

Uzun uzun yazmışsınız, sonuna kadar katılıyorum ama daha önce belirttiğim gibi son kısmına katılmıyorum. Bursaspor maçından önceki futbol ile Bursaspor maçındaki futbol farkının izahını ne ile yapabilirsiniz? Niye bu takım haftalardır top oynamazken aynı hoca ve neredeyse aynı kadro ile güzel bir futbol sergiliyor? Yüksel Yıldırım hocayı çiğneyerek o müdahaleyi yapmasaydı, Bursa maçı da gitmişti.

Yüksel Yıldırım hangi oyuncu grubuna müdahale etti? Siz çalıştığınız kurumda patronunuz veya müdürünüz için "O görür, onunla görüşeceğiz, hevesini kursağında bırakacağım" diyebilir misiniz? Yüksel Yıldırım bu terbiyesizliğe muhatap oluyorsa bunun sebebi öncelikle Ertuğrul Sağlam'dır.

Söylediğiniz şeyler hiç de ütopik şeyler değil. Aslında İsmail Uyanık ve Yüksel Yıldırım geldiği günden bugüne kadar takıma doğrudan müdahale etmediler. Hatta biz zaman zaman takıma müdahale etmediler diye kızdık bile. Velhasıl bahsettiğiniz şekilde uzun vadeli hedefler koyamamanın sebebi bizim nezdimizde en büyük sebebi karakter, haysiyet ve şeref yoksunu futbolculardır. Bilerek kırmızı kart görüp, takımı sabote eden isimlerle değil uzun vadeli bir yıllık bile plan yapılmıyormuş, ne güzel öğrenmiş olduk.

Ertuğrul Sağlam bu camia için uzun vadeli hedefler koyma konusunda ideal isimdi. Kaldı ki 5 yıllık sözleşme de bunu gösteriyordu. Olmadı. Ancak bu olamayacağı anlamına da gelmiyor. İlhan Palut gibi, Okan Buruk gibi genç hocalar ve gittikleri takıma etki edebiliyorlar. Ancak teknik direktörlük sadece saha içinde takımı yönetmek değilmiş ki bunu bu sezon acı tecrübelerle öğrenmiş olduk.

Sözün özü bu ülkede futbol konusunda uzun vadeli planlar koymak zor ama yapılamayacak bir şey değil. Ben Yüksel Yıldırım ve öncesinde de İsmail Uyanık'ın bu konuda gereken ortamı oluşturduğunu ancak futbolcu kitlesinin düzgün seçilemediğini düşünüyorum. Daha önce basının önünde kulüp başkanıyla para tartışması yapmış bir ismi transfer edip, üstüne bir de kaptan yaparsanız sezon sonunu bile getiremezsiniz.

İdeal bir hoca ve alt yapıdan takıma katılacak oyuncularla muhteşem olmasa da Samsunspor'a özel güzel bir sistem oluşturmak, uzun vadeli planlar yapmak bence hala hayal değil. Uzağa gitmeye gerek yok, Trabzonspor kendi ekolünü oluşturma aşamasında. Ünal Hoca ile iyi bir hava da yakalanmıştı. Farklı nedenlerle olmadı. Ancak yine iyi bir hoca getirdiler ve yetiştirdikleri oyuncularla yine iyi bir konumda olacaklar. Bunu da sıralama anlamında söylemiyorum.

Bahsettiğiniz konular  yine yazınızda belirttiğiniz gibi ülke futbolunun genel problemi. Sanırım Önder Özen söylemişti; "Ülkenin futbol toplamı bu. Futbolcusu, hakemi, hocası ile". Bataklığa dönmüş bir düzende iyi şeyler yapmaya çalışıyorsunuz, haliyle kolay değil. Teknik direktörü futbolcusunu az koştu diye uyardığı zaman futbolcu kendisini geliştirmek ve düzeltmek yerine takımdan ayrılmayı seçiyor. Bahattin'den bahsediyorum. Haliyle bazı şeyleri değiştirmek kolay değil.

eprianu

Dün akşam canlı yayında yine ipin ucunu kaçırmış. Tuzlaspor, Menemenspor ve Balıkesir ile oynayacağımız maçlar öncesinde bu takımların futbolculara uçuk primler verdiğini ve bu paranın da başka yerden geldiğini söyledi. İsim vermedi ama ADS'li taraftarlar Twitter'da ortalığı ayağa kaldırdı. Teşvik primi doğru olsa bile kanıtlayamayacağı için bu söylem başına sıkıntı olabilir.

Ertuğrul Sağlam'ın performansını biz de eleştiriyoruz. İstifa etmesini dahi istedik. Ancak adamın bir onuru, gururu var. Canlı yayında Yüksel Yıldırım'ın Ertuğrul Hoca hakkında söyledikleri hoş değil. O benim çalışanım ifadesi hoş değil. Israrla aynı şeyi söylüyorum: Burası şirket değil.

Hala para hesabı yapıyor. İsmail Uyanık'a verdiği borcu, Ertuğrul Sağlam'dan aldığı borcu söylüyor. Bu para muhabbetlerine tv başında girmesi hiç hoş değil. Para konusunda taraftara da laf göndermiş. Parayı ben veririm, taraftar bir şey diyemez tarzında ifadeler kullanmış.

Dün Twitter'da resmen bizi aşağıladılar. Her doğrunun her yerde söylenmeyeceğini İnşallah öğrenir yoksa daha çok rezil olacağız.

celebi

Yorum yapmayacağım. çünkü ortada yorum yapılacak bir kişilik göremiyorum