Seni seviyorum Nalan, ama Samsunspor'u daha çok seviyorum..

Başlatan yönetici, 26 Temmuz 2006, 01:08:56

« önceki - sonraki »

yönetici

AlıntıBende Mecnun'dan füzun âşıklık istidadı var
Âşık-ı sadık benim Mecnun'un ancak adı var...
Fuzuli

"Ne anlıyorsunuz canım şu futboldan? Yirmi iki adam bir topun peşinde..." yorumlarını ciddiye almayı çoktan bıraktım ben. Ortam uygun olursa da "kitlelerin afyonu" suçlamasına sağlam mesnetleri olan açıklamalar yapıyorum. Hatta karşı görüşü savunanların mühimce bir kısmın ikna dahi edebiliyorum. Ancak bütün bunların arasında kesinlikle söylemeden geçemediğim bir şey var ki; iki sevdanın bir gönülde olamayacağı cümlesiyle hülasa edilebilir.
Yani, futbol aşka manidir...


Hafta sonları, beni on bir kişiyle birden aldatıyor...

Âşıkların maşuklarına seslerini duyurabilmeleri için pek çok metot mevcut. Mektubun ucunun yakıldığı ve sembolizmin en güzel örneklerinin sunulduğu günler çoktan geride kaldı. Artık teknolojik destekli haberleşmeler ve jestler var. Son yıllarda sıkça karşılaştığımız yöntemlerden birisi de stadyumlara asılan pankartlar. Biraz dikkat ederseniz pek çok maçta da ilan-ı aşk kokan pankartlara tesadüf edebilirsiniz. Mesela bunlardan birinde taraftar, âşık olduğu Nalân'a (ismini ben değiştirdim.) onu sevdiğini yazmış. Güzel, hoş, naif, romantik vs. ama ben Nalân'ın yerinde olsam sevgili taraftarın aşkına pek güvenemem. Neden mi? Bir kere, madem Nalân'ı seviyor o halde neden güzel bir hafta sonu akşamını onunla, onun yanında, onu düşünerek, ona bir şeyler yazarak değil de stadyumun büyülü ortamında takımını seyrederek geçiriyor? Mesela, Nalân ona "bu akşam sinemaya gidelim mi?"deseydi ne cevap verecekti? Ya da "annemler seninle tanışmak istiyor. Bu akşam bize gelir misin?" deseydi... Samsunspor'un çok kritik bir maçının olduğu bir akşam Nalân onu en yakın arkadaşıyla tanıştırmak istese mesela; ya da tam maç başlarken telefon açsa ve romantik şeylerden bahsetse... Üstelik bir hayli de konuşası olsa. Ne kadar da çekilmez biri oluverir bir anda Nalân... Sonra, bizimkilerin doksanıncı dakikada gol yediği sırada her şeyden habersiz "seni seviyorum hayatım!" diye mesaj çekse... Ya da "babam sizin ezeli rakibinizi tutuyor. Ölür de bizimkilerden başkasına kız vermezmiş, benim için takımını değiştirir misin?" dese... Samsun'un şampiyonluk maçının olduğu gün, kendisini terminalde karşılamasını istese... Ve öldürücü darbe; bir yalan makinesine bağlayıp, "beni mi daha çok seviyorsun Samsunspor'u mu?" diye sorsa...
Sağlam bir taraftar bu işkenceye çok fazla dayanamaz. Çünkü, futbol inkıtaa uğrayan bir şey değildir. Pazartesi hariç hemen her gün seyredilecek bir maç rahatlıkla bulunabilir. Hafta sonları ise futbolseverler için asla başka bir randevuyla doldurulmaması gereken günlerdir. (Hele Dünya Kupası; bir aylık münzevilik dönemidir kesinlikle...) Hadi diyelim iki-üç hafta idare edildi. Sinemaydı, pastaneydi, sahildi falan, peki ya sonrası? Üstelik Nalân'ın halı sahada oynama ihtimâli medyanın tarafsız yayın yapma ihtimâli kadar düşük... İnsan bir ömür katlanamaz ki, bu ıstıraba... Önce geçerli sayılabilecek bazı mazeretler öne sürülür ve futbolla dolu birkaç hafta sonu, düşman işgalinden kurtarılabilir. Ama lig dediğimiz şey de otuz küsur hafta kardeşim...
-Efendim Nâlan... Tabii ki seni dinliyorum hayatım. Elbette buradayım.( Bedenim burada ama ruhum stadyumda...) Bu akşam mı? Maalesef gelemem. Neden mi? Eee! Şey... Bu akşam öbür anneannem vefat edecek de!..

Lafı mı olur hanım? Evlilik paylaşmaktır!

Hikâyemizin bittiğini sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz. Diyelim ki, taraftar kardeşimiz öyle ya da böyle muradına erdi. Yani, Nalân hanımefendiyle dest-i izdivac eylediler. Ancak ne onun futbol aşkı sona erer ne de Nalân'ın, eşinin bir gün elbet düzeleceği yönündeki beklentileri... Ve hikâyemiz de muhtemelen şöyle devam eder.
"Evleneli iki-üç ay olmuştu ve genç kadının o günkü mutluluğu tarifsizdi. Evin içersinde dolanıyor, gözü saatin adeta ilerlememekte inat eden akrep ve yelkovanında takılı, kulağı kapıda, eşinin dönmesini bekliyordu. Kapının çalmasıyla, uçar adım kapıya yönelmesi bir oldu.
-Hoş geldin canım! deyip adamın elindeki çantasını ve sırtındaki ceketini aldı. Ve devam etti:
-Ne zamana aldın bileti?
-Cuma gecesi saat on ikiye...
-İnan ki hayatım, beni çok sevindirdin. Ara sıra böyle sürprizler yapmalısın.
-Lafı mı olur hanım? Alt tarafı bir hafta sonu ziyareti işte. Hem biliyorsun, evlilik paylaşmaktır.
-Çok düşüncelisin. Ankara'daki kız kardeşimi düğünümüzden beri görmemiştim. Nasıl sevinecek bir bilsen! Ben hemen sofrayı hazırlayayım.
-Tamam canım. Ben de televizyona bir göz atayım.
Adam televizyonu açar açmaz hemen teletekstin futbol sayfasına girdi. Peşinden de "Oh be! Maçın saatinde bir değişiklik yapmamışlar. Ankara'daki maçımız cumartesi akşamı yedide... Neyse, şöyle dünya gözüyle deplasmanda da bir seyredelim bari bizimkileri. Nisanda da İstanbulspor maçı için İstanbul'daki kayınçolara gideriz. Gerçi, hanıma da ayıp oluyor ama ne yapalım; takım için değer valla... "diye mırıldandı. Bu arada mutfaktan bir ses;
-Hayatım yemekten sonra sana şöyle bol köpüklü bir yorgunluk kahvesi yapayım mı? diye sual ediyordu.
Mezkûr hadiseler ya da benzer versiyonları Türkiye'nin muhtelif yerlerindeki muhtelif ortamlarda defaatle yaşanmıştır eminim. Ben de zaman-ı evvelde (ve elan) bütün randevularını ve programlarını Samsunspor'un lig fikstürüne müntabık olarak hazırlayan birisi olarak fikir beyan etsem de bitaraflığımdan asla şüphe etmemelisiniz.
Peki, bütün bunları nereden mi biliyorum? Tecrübeyle sabittir diyeceğim ama eşim bu yazıyı mutlaka büyük bir dikkatle okuyacak ve sonunda "kendini yazdın değil mi?" diyecek diye endişe ediyorum...
-Efendim hayatım... Tabii ki çöpü dökeceğim ama maçın bitmesine on dakika kaldı...

mehmet yılmaz

benim babam da efsane takım zamamnında annemi ankaradaki teyzesine ya da istanbuldaki halasına Samsun'un Ankara ve İstanbul deplasmanlarına göre götürürdü. kocaeli deplasmanı da istanbul güzergahına dahildi. hayatın içinde bu anlatılanlar

south_london

denizli deplasmanı olduğu gün kız arkadaşımın doğumgünüydü.denizliye gittim kızda benden ayrıldı :)

hasselbaink

Alıntı yapılan: "55teXas55"denizli deplasmanı olduğu gün kız arkadaşımın doğumgünüydü.denizliye gittim kızda benden ayrıldı :)


yazıya da çok güldüm buna da...
abicim yeni kız arkadaşın varsa önce Samsunspor fikstürünü göster bence.

benim bir arkadaş da nişanlısı onu görmeye ta İstanbul'dan gelmişti ama o Samsun-Fener maçına gitmişti. Bana mı sordu abicim gelirken; yerim öyle sürprizi diyordu.

Alıntı yapılan: "MehmetYılmaz"
Hafta sonları, beni on bir kişiyle birden aldatıyor...


süper ya...
[/quote]

yaman55

Alıntı yapılan: "55teXas55"denizli deplasmanı olduğu gün kız arkadaşımın doğumgünüydü.denizliye gittim kızda benden ayrıldı :)
üzüldüm

Tribün_ali

samsunspor için deger
hayata iki şey sevdim biri sevdigim diyeri samsunspor sevdigim için ölürüm samsunspor için sevdigimden vaz gecerim