Bilmem ki sen yoksan ne kaldı bana?

Başlatan yönetici, 07 Haziran 2007, 12:48:38

« önceki - sonraki »

yönetici

AlıntıO zamanlar ben küçüktüm ama Samsunspor çok büyüktü...
TRT 1 tek kanaldı ve Pazar akşamları Spor Stüdyosunda önce Samsunspor'un maçları veriliyordu; çünkü Samsunspor genelde lider bitiriyordu haftayı. TRT sunucusunun hemen arkasında küçük bir ekran belirirdi ve Samsunspor'un parçalı kırmızı-beyaz formasını giymiş birileri yenmek için karşılarına aldıkları rakipten birleriyle yan yana görünürdü orada. Sonra babam devam ederdi; bak şimdi ne gol atacağız?.. Maça girmek için saatlerce turnikede beklemiş olan babam eve gelince golleri anlatırdı bana ve akşamda videoya kaydederdi mutlaka.
Güzel yıllarmış, insan kaybedince daha bir anlıyor bunu!..
İyi de nereden çıktı durup dururken bu geçmiş hasreti diyebilirsiniz. Belki bugünkü halimizin verdiği azap da bir nebze etkili bunda ama asıl tetikleyici unsur birkaç ay önce radyoda tesadüfen dinlediğim bir Ayşe Tunalı şarkısı oldu. Çoğunluk "iyi de kim bu Ayşe Tunalı?" diyebilirler. Ayşe Tunalı'yı tanıyor ve şarkılarını dinliyorsanız seksenlerin Samsunspor fırtınasına da az buçuk aşinasınız demektir. Sadece Ayşe Tunalı mı? Hayır... O zamanlar, yani bizim borumuzun öttüğü zamanlarda şimdiki gibi pop müzik fırtınası yoktu. Bazılarımız arabesk dinliyorduk, bazılarımız sanat müziği bazılarımız ise ikisi bir arada. Ecnebi parça denilince lambada, ecnebi şarkıcı denilince de Samantha Fox'tan gayrısını tanımaz, bilmezdik...
Samsun, Türkiye'nin önde gelen 7-8 şehrinden birisiydi. Çarşambaspor 2. Ligin tozunu atıyordu, voleybolda Irmak Sanayi kafaya oynarken, Bafraspor da gerilerden el sallıyordu bu şehre. Tanju TRT'de "Emirhan Kaynak Suyu" reklamına çıkıyordu, Samsunspor idmanı sonrası kana kana su içerken. Okçulukta Türkiye'nin en büyük yıldızı Samsunspor için yarışıyordu; Elif Ekşi... Spor komple bir unsurdu Samsun'da.
Harlem Yıldızları da geliyordu bazen, Zeki-Metin tiyatrosu da. Konak Sinemasına nezaret eden bir de Zafer Sineması vardı Gazi Caddesinde. Menteşoğlu'nun fabrikalarının yanı sıra Tekel, Azot, Bakır ve Yem fabrikalarının da dumanları tütüyordu. Amasya'nın, Sinop'un, Tokat'ın, Çorum'un esnafı Samsun'a geliyor, işini burada görüyordu; şimdiki gibi Tokat'tan ta Kayseri'ye gitmiyorlardı! İlçeleri geçtim de Ordu'dan, Giresun'dan Samsunspor'u seyretmeye minibüsler kalkıyordu. Fuarı görmek için gelenlerin ise haddi hesabı yoktu. Altından tren yolu geçen o ahşap köprünün gıcırdaması meğer bize bir veda imiş de anlayamamışız...
Ümit Besen'in "Ay Lav Yu" su çalardı statta devre arasında, bazen de sözlerini Çarşambalı Cemal Safi'nin yazdığı ve yılın şarkısı seçilen "Seni Görmem İmkansız, Rüyalarım Olmasa" gelirdi peşinden... Muazzez Abacı, Sanat Müziği okurdu mesela ve biz kah Yüksel Uzel'i kah Emel Sayın'ı kah Samsunlu Yıldırım Bekçi'yi dinlerdik. Küçük Emrah'ın, Ferdi Tayfur'un ve Samsunlu Orhan Baba'nın yeni kasetleri piyasaya çıkınca bir de içinde şarkıların bulunduğu video filmi çıkardı. O zamanlar klipler toptan çekilirdi yani, sizin anlayacağınız. Faruk Tınaz, Zekai Tunca, Ahmet Özhan... Bir incelik vardı işte sanat müziği olan o yıllarda; tamam yine düzen İstanbul'dan yana idi ama çıkıp çatır çatır topunu oynayabiliyordun az da olsa...
Neyse, biz yine dönelim Ayşe Tunalı'ya. Ne diyordu biliyor musunuz beni maziye götüren şarkısında? Elbette bilmiyorsunuz... Buyurun öyleyse;

Seni Çok Özledim Bak Koştum Sana
Umudumdun Benim Sevdadan Yana
Kaybettim Mi Seni Bulamıyorum
Bilmem Ki Sen Yoksan Ne Kaldı Bana?

Saatler Mi Durmuş Yoksa Zaman Mı?
Umutlar Tükenmiş Halim Yaman Mı?
Her Şey Susmuş Ne Var Neler Oluyor?
Mektuplar Yırtılmış Artık Tamam Mı?

O Sözler Yeminler Yalanmış Meğer
Sevenler Hüsranla Başını Eğer
İnsan Bin Ağlarsa Bir Kere Güler
Bir Sevgi Uğruna Dünyalar Değer

İnsanın normal şartlar altında sevgilisini düşünerek dinlemesi gereken bir şarkı bu ama ben bu şarkıyı yıllar sonra tesadüfen dinlediğimde sadece Samsunspor'u düşündüm. Eskilerden manidar bir selam getiren şarkının sözleri ise bugüne fazlasıyla uyuyordu.
Artık devir değişti; futbol endüstrileşti, popüler kültür sadece müziğe değil taraftarlığa da yansıdı. Malum takımları desteklemek popülerleşirken, şehrinin takımını tutmak bile bile çileyi sahiplenmek oldu. Birileri dünyanın en iyi sol bekini almanın mutluluğunu yaşarken bizler bir kere güldük ya, bin ağlamaya devam ediyoruz; Samsunspor'umuz için para topluyoruz. Bırakın milyon dolarlık transfer yapmayı bizi Lig A'da bıraktıkları için her birine müteşekkir olduğumuz topçuların alacakları için... Tabii bir de Samsunspor'umuzun itibarı için!
Ayşe Tunalı bence yeni kaset çıkarmaz; yalvarsak yakarsak da çıkarmaz hatta. Yüksel Uzel yıllar evvel yerleştiği Güney Afrika'dan dönmez; Emel Sayın bile sanat müziği okumuyor artık... Kapanan sadece bu şehrin fabrikaları, fuarı değil aynı zamanda bahtı da olmuş sanki.
Haksızlık etmeyelim, 1993-2006 arasını da hasret ve gururla anıyoruz tabii ki. Lakin biz bu sanat müziği eserlerini dinlerken bunun için keyif alıyormuşuz demek ki! "Git diyemem kal diyemem/sen goncasın gül diyemem" demek kalede Fatih, geride Yovanovski, Zafer, Muzaffer, Yaşar; "Kapat gözlerini kimse görmesin" demek, orta sahada Emin, Rıfat, Savaş, Erol; "Ne kadar zulmetsen ah etmem sana/Her iki cihanda gül kana kana/Seninle cehennem ödüldür bana/Sensiz cennet bile sürgün sayılır" demek ise ileride Tanju ve Orhan var demekmiş aslında.
Ve ben bunu aradan 20 yıl geçtikten sonra yine kaybedilmiş bir maç sonrası evime giderken otomobilde tesadüfen dinlediğim bir Ayşe Tunalı parçasıyla idrak edebildim.
Çok özledik seni; Samsunspor'umuz!..
Dar-ı dünyadaki aşkımız.

Mehmet YILMAZ
Zaman - Sporvizyon
www.samsunspor.biz

bluegreen55

Ne vardı şu günleri yaşayabilmiş olsaydık.

Duygulandım valla ...

ozkan17

Gercekden ya keske o gunleri yaşayabilseydık helede bı cumle cok dıkkatımı cekdı samsunsporu yenmek ıcın gelmıs takımla yanyana arkadaki ekranda olan resım benı samsunsporumuza bı kat daha asık ettı ya
Kötü gününde olsanda senınleyız hep cünkü biz GERÇEK SAMSUNSPORLUYUZ

samsunmania

Sene 87-88 herhalde. Ailemle Sivasta bir restorantda yemek yedik.Hesabı istedik.Hesap çok cüzi bir miktar geldi. Garsonu çağırdık.Garson da patronu çağırdı. Adam bizim konuşmalardan Samsunlu olduğumuzu anlamış.Babama sizin Samsunsporunuz var.O yüzden hesabı az aldım dedi.O zamanlar Anadoluda çok taraftarımız ve sempatizanımız vardı.Çok güzel günlerdi o zamanlar. Üniversitedeyken de keko İstanbul takımı fanatiklerinin az yemeğini yemedim.Ölümüne iddiaya girerdim Samsunspor için. İşallah o günler yine gelecek.Bu takım yok olamaz.

lucapicola

Sevgili Mehmet Yılmaz 'ın yazısını okuyunca ben de zihnimde geçmişe doğru bir yolculuk yaptım.
  Samsunsporumuzun 1. ligde şampiyonluğa koşturduğu zamanlarda bizim de Bulvar caddesinde ekmek fırınımız vardı.Maçlar genelde pazar günü oynanırdı. Maç günü babamların işi öğleye yakın biterdi.Soluğu hemen dolmuş sırasında alırdık. Dolmuşlar da Anadol marka. Sadece maça gitmek için Anadollara bindiğim için bu arabaya çocukluğumdan kalma sempatim vardır.
 Maçlarda galibiyet dışında bir ihtimali aklımdan geçirmezdim. Bol gol atmamız için dua ederdim. Tabi ki Samsunspor da beklentilerimizi boş çıkarmazdı...
 Hey gidi günler heyyyyyy...

edmontdante

AlıntıO zamanlar ben küçüktüm ama Samsunspor çok büyüktü...
Fuarı görmek için gelenlerin ise haddi hesabı yoktu. Altından tren yolu geçen o ahşap köprünün gıcırdaması meğer bize bir veda imiş de anlayamamışız...  


Geçenlerde  bu köprüyü hiç görmemiş olan  kardeşlerime özlemle tarif etmeye çalışmıştım.Altında  bulunan mısır satıcılarını,civarında beyaz  kaplarda satılan salatalık turşularını.Tabik anlamakta epey zorlandı çocuklar.Demek ki hepimizin özlemi aynıymış.Bölge için  bu kadar önemli bir değeri hangi akla hizmet ederek yok ettiler anlamak gerçekten zor.

Menteşoğlu'nun SERA isimli deterjan markasının çiftlik caddesinde  tanıtıldığını ve  bu ürünün satıldığı bir mağazanın açıldığı günü hatırlıyorum.Tanju'lu günler hatta Tanju açılışın en önemli ismi.Ve  oyuncak dağıtılıyor  şeffaf küp şeklinde içi su dolu.Hani olur ya  suyun içinde halkalar direklere geçirmen gerekir işte onlardan.O zaman  bu dönerciler şimdi Haşet kitabevinin bulunduğu  binanın olduğu yerde bulunan küçük ahşap görünüşlü dükkanlarda döner satıyorlar.

Tabiki değişen çok büyük bir şey daha var hepimizin bildiği.Futbolcuların anlayışları,iş ahlakları,paranın bu kadar ön planda olmaması.Futbolcunun takımın başarısını önemsemesi.Başarı  için elinden geleni yapması.Bunu gören taraftarın  takımına ve futbolcusuna daha çok güvenmesi ve onunla kader birliği yapması.

Mehmet YILMAZ  bunları yazdıkca  biz de duygulanıyoruz ve  hafızamızın köşelerinde kalan bir kaç şeyi ortaya çıkarıyoruz yada yazılanlar bunları hatırlamamıza neden oluyor.

edmontdante

Transfer Gelişmeleri Başlığına şunları yazmıştım.Sanırım bu başlıkla daha fazla bağdaşıyor.Özellikle futbolun endüstrileşmesi ile.

"Artık futbola eskisi gibi heyecan duyarak bakamıyorum.Sanki Süper lige çıksakta Timofte'lerin Milinkoların dönemlerindeki heyecanı duyamayacağımı düşünmeye başladım neredeyse.Bunun tek nedeni bu futbolcu takımının parayı herşeyden üstün tutan davranışları.

İşte Antalyaspor'lu Ali BİLGİN'in yaptıkları bunun en güzel örneği.Bizim takımda olanlar da bundan daha farklı olsada futbolcuların tavırları açısından benzerlik gösteriyor.

Tamam bu adamlar futboldan para kazanıyorlar,bundan geçiniyorlar bunu kabul ediyoruz.Ama aldıkları paranın yanında unuttukları bazı şeyler var.Formasını giydikleri takım,o takımın camiası,takımın aldığı skorlar sevinen yada hayatı zaman zaman zehrolan taraftarları,takımın mazisinde bu takımın başarısı için ter dökmüş meslektaşları,aldıkları para karşılığında vermeleri gereken şeyler vs vs.Bunları hatırlayan yok.Varsa yoksa aldıkları para yada geciken taksitleri.Ne takımın başarısı önemli çoğu için ne taraftarın durumu.Hiç birşey önemli değil.Parayı alacaklar sonrada takım ne olursa olsun.Hafta içi uydurma antrenmanlar hafta sonu 90 dakika sahada kalacaklar,ne yaptıkları önemli değil nasıl olsa öyle veya böyle paralarını alacaklar.

Futbolcunun parayı ön planda tutmasını anlamak aslında zor değil hepimiz para için çalışıyoruz ama bu kadar ön planda tutarak adam gibi adam olmanın bazı gerekliliklerini unutmanın ,yaşamından çıkarmanın anlamı yok.

Bu para olayının dışında bir nokta daha var.Sanki bu adamlar uzaydan gelmiş havalarındalar.Halktan tamamen soyutlar(gerek saçları ile gerekse kıyafetleri ve davranışlarıyla).Kendini takımın,yaşadığı şehrin halkının,taraftarının üzerinde görüyorlar.Tek vasıfları futbolcu olmak olan bu adamlar.(Bu seneki oyuncularımıza futbolcu sıfatını vermek hakiki futbolculara büyük saygısızlık olacaktır )

Bu yapıdaki futbolcular varken futbola eskisi gibi heyecan duyarak bakmamız en azından benim açımdan imkansız.Attığımız gole sevinmek,gol yediğimizde içimize düşen ağırlığı hissetmek pek mümkün gelmiyor artık bana.Çünkü sahadaki oyuncu varını yoğunu takımına vermiyor,hafta içi hergün konuşulan konu ödenmeyen transfer taksitleri(sanki sezon başı çoğumuzun yanyana göremeyeceği miktardaki peşinatlarını almamışlar gibi ),maçın sonucunu dolayısıyla takımı ve camiayı önemsemiyor.Sahada böyle oyuncuların olduğunu bilerek aynı heyecanı duymakta mümkün olmuyor.

Örnekler önümüzde.Evren,Ömer ATEŞ,G.Kaba,Burhan,Sinan ÖZKAN,Feridun vs vs Hangi biri ne yapmış ki bu takım için utanmadan para istiyorlar.Utanmıyorlar çünkü varsa yoksa para,İş ahlakı yada gurur vs birşey yok.İnsan bir bakar ben bu takıma ne verdim der.

Herkesin aklına Samsun'un çocuklarından oluşturulan bir takım geliyor.Trabzonspor da senelerdir aynı şeyleri söylüyor.Ama bence bu konuda da yanılıyoruz.Samsun'un çocuğu dediklerimizin bu durumları parayı bulana kadar sürüyor.Parayı bulduğunda o da kendini herşeyin üzerinde görmeye başlıyor.Takımı küme düşürdüğü halde adam olup nasıl düşmesinde rol oynadıysa çıkmasında da rol oynayacağı yerde hatta bu onun için bir mecburiyet olması gerektiği halde başka takıma transfer olabiliyor.

Tüm bunları yazarken hala adam gibi adam olabilen ve sayıları bence çok az olan hakiki futbolcuları bunların dışında tutuyorum."

alWays

bu adam harbiden yazdıklarıyla bizi içimizden vuruyor kalemine sağlık

Tribün_ali

O günleri görebilseydim ama ne zaman nasip olur bilemem şidi ise hep ist takımlarının haberleri ve macları veriliyor anadolu kuluplerinin ismi cok na dir geciyor anti ist ÖLÜMÜNE SAMSUNSPOR

kerem55

babamın omuzunda seyrettiğim 4-0 lık fener maçları geldi aklıma.

jean


King Of The North

Teşekkürler Mehmet Yılmaz,bu yazıyı birçok siteye kopyaladım.Maziye baktıkça daha bir hüzünleniyor insan nerelerden nerelere.

ozkan17

Eski gunler diyince benımde aklıma yaşım ıtıbarıyle cokda eskii olmayan besıktası hükmen yendıgımız macda stadda yedıgımız kartopları ve koltuklar geldı :D  :D  :D

m.yilmaz

yazıyı okuyan ve yorum yazan herkese teşekkürler.

bazı yazılar vardır ki yürektentir. kelimeler bir şiir ilhamı gibi dizilir insanın içine. bu yazı onlardan birisiydi kesinlikle. gecenin ikisinde yazılmış ve eski bir aşkın özleminin kavurduğu birisinin derunundan gelen hislerdi.

nasip olursa benzer bir yazıyı temmuz ayında ulusal medyada da yer bulması için Sporvizyon'da da kaleme alacağım.

yazının sonunda dendiği gibi;
Seni çok özledik Samsunspor'umuz
Dar-ı dünyadaki sevgilimiz...

King Of The North

Eski günleri özlüyorum ben Mehmet abi
Eski heyecanlarımı
55 gördüğümde
Kırmızı-Beyaz gördüğümde
Yüreğim hop hop atsın istiyorum eskisi gibi.