Samsun milletvekillerinden utanıyorum.

Başlatan kayacan, 05 Şubat 2008, 13:39:06

« önceki - sonraki »

kayacan

05 Şubat 2008, 13:39:06 Son düzenlenme: 05 Şubat 2008, 22:50:43 kayacan
ÇED Raporuna bakılacak
Samsun´da kurulması planlanan 5 termik santral ile ilgili tartışmalar devam ederken, AK Parti Samsun Milletvekilleri Ahmet Yeni ve Suat Kılıç, termik santrallerin kurulup kurulmayacağının ÇED raporuna bağlı olduğunu söyledi.Milletvekili Yeni, hazırlanacak olan raporda termik santrallerin çevreye zarasız olduğu yönünde bir sonuç çıkması halinde termik santrallerin kurulacağını belirtti. Yeni, "Termik santrallerin kurulması ÇED raporuna bağlı. ÇED raporunda termik santrallerin zarasız olduğu çıkarsa sadece Samsun değil Türkiye´nin her yerine termik santral kurulur. Fakat hazırlanacak olan raporda olumsuz bir sonuç çıkarsa termik santraller kurulamaz. Bilimsel verilere göre hareket edilir" dedi.

Biz de Samsun´u düşünüyoruz
Yeni, kendilerini eleştiren sivil toplum kuruluşlarına da tepki göstererek, "Sivil toplum kuruluşlarının Samsun´u, köylüyü, çiftçiyi düşündüğü kadar biz düşünmüyor muyuz? Bilime inanan biri olarak ÇED raporuna göre gereken yapılacaktır" diye konuştu.

Rapor olmadan çivi çakılmaz
AK Parti Samsun Milletvekili Suat Kılıç ise, bir bölgede termik santral kurulabilmesi için ÇED raporu alınması gerektiğini belirtti. Kılıç, "Sanayi yatırımlarında olduğu gibi termik santral yatırımlarında da ÇED raporu alınması gerekir. ÇED raporu verilirken sanayi sektöründe ortaya koyacağı üretimin çevre üzerindeki olumsuz etki açıp açmayacağı değerlendirilir. Samsun´la ilgili olarak da termik santral kurmak için lisans alan firmaların bugünden yarına termik santral kurmak üzere ilk kazmayı vuracakları anlamına gelmiyor. ÇED raporu olmadan bir çivi bile çakılması mümkün değil" dedi.


Mobil santralede ÇED raporu verilmedimi.ÇED raporu verilmiş santralin o bölgenin içine nasıl ettiğini Samsunlu bilmiyor gidip görmeyen bilmiyor.Bizimkilerde böyle rahat konuşabiliyor.Oradan arabayla geçilmiyor duman insanın genzini yakıyor ama vekillerimizden bir tanesi bacaya çıkıp bu zararsız deme gafletini gösterebiliyor.Bu gafletten birkaç ay sonra üniversiteden çevre kirliliği yaptığını kesinleştiren rapor çıkıtyor ama vekilimizden ses seda yok.Mobil santrale verilen rapporun termik santralede verileceği kesin iken vekillerimizin böyle bir konuşma yapması bir Samsunlu olarak beni utandırdı.Samsunda yaşayan herkesi safmı zannediyorlar anlamıyorum. Bu santrali Orduya kursunlar.Yada kimin gücü yetiyorsa kaba tabirle sıkıyorsa Orduya kurdursunlar.Ben cumhuriyet meydanında dansöz kıyafeti giyip basınıda çağırıp oynamazsam namerdim. Vekillerimize seslenmek istiyorum. Tıbbın babası Hipokratın meşhur sözünü hatırlatıyorum.Primum Non nocere. Yani önce zarar verme. Samsuna faydadan boş geçtik bari zarar vermeyin.Allahınızı kitabınızı seviyorsanız zarar vermeyin.500000 kişiyi kanser riski altına atmayın. Bu santrallere çed raporu verileceği kesinken bu lafları söylemeyin. Ne yapayım ben bilmiyorumki yazık günah yahu.


kayacan

AlıntıSamsun'un Tekkeköy ilçesinde bulunan mobil santrallerle ilgili Samsun Barosu'nun açtığı dava kapsamında Ankara 10. İdaresi Mahkemesi, 'teminat aranmaksızın yürütmeyi durdurma' kararı verdi.
Samsun Baro Başkanlığı, mobil santrallerin çalışmalarının durdurulması için Çevre ve Orman Bakanlığı ve mobil santrallerin sahibi olan Cengiz İnşaat A.Ş. ve Aksa Enerji Üretim A.Ş. hakkında Ankara 10 İdari Mahkemesi'ne, 'yürütmenin durdurulması' istemiyle dava açtı. Baro Başkanlığı'nca mahkemeye sunulan istemde şu ifadelere yer verildi:
"Çevre ve Orman Bakanlığı'nın 23.08.2006 gün ve 6876 sayılı yazısı ile verilmiş bulunan nihai çevresel durum değerlendirme raporundaki taahhütlere uyulması kaydıyla sakınca olmadığına ilişkin karar ile söz konusu projeler hakkında bakanlıkça sakınca olmadığına dair verilen kararın 'ÇED olumlu kararı' veya 'ÇED gerekli değildir kararı' ile eşdeğer karar olduğuna ilişkin 9.9.2006 gün ve 7411 sayılı işlemin; mobil santrallerin sabit olduğu, mobil santral teknolojisinin dünyada eskidiği ve ekonomik
katkısının önemsiz olduğu, Çevre Kanunu'nun 10. maddesine aykırı olarak ÇED raporunun terk edilerek çevreyi kirletecek artık ve atıkların ne şekilde zararsız hale getirileceğinin belirsiz hale getirildiği, söz konusu tesisin şehir içinde meskun mahallin içinde çalıştığı, yakıt olarak kullanılan 6 nolu fuel-oilin kalorifer yakıtı olarak bile kullanılmasının yasak olduğu ileri sürülerek iptali ve yürütmenin durdurulması ile 2872 sayılı Çevre Kanunu'na 5491 sayılı kanunla eklenen geçici 2. ve 3.
maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurularak, iş bu davanın bekletici meselesi yapılması istenmektedir."
Ankara 10. İdare Mahkemesi, yürütmenin durdurulmasıyla ilgili dava devam ederken, 22.01.2008 günü ara karar kapsamında 'tedbiren yürütmeyi durdurma' kararı verdi. Bu karara göre nihai karar verilene kadar mobil santrallerde çalışmaların durdurulması gerektiği ifade edildi. Mahkeme ayrıca, 2577 sayılı Yasa'nın 27. maddesinde aranılan koşullar birlikte gerçekleştiğinden, davacının yürütmenin durdurulması isteminin teminat aranmaksızın kabulüne oy birliğiyle karar verdi.
Mobil santrallerin faaliyetlerinin durdurulması için Samsun Baro Başkanlığı tarafından Samsun İdare Mahkemesi'ne 11 Mart 2002 tarihinde açılan davada, Samsun İdare Mahkemesi açılan yürütmeyi durdurma talepli iptal davasında yetkili olmadıklarını belirterek, dosyayı Ankara 10. İdare Mahkemesi'ne göndermişti. Danıştay 10. Dairesi de, dava konusu uyuşmazlığın görüm ve çözümünde Ankara İdare Mahkemesi'nin yetkili olduğuna oy birliğiyle karar vermişti. Bunun üzerine Ankara 10. İdare Mahkemesi, dava dosyasının
2003/130 sayılı esasına kaydederek 20 Şubat 2003 tarihinde oy birliğiyle 'görevlilik kararı' verirken, mahkemenin kararı kapsamında mobil santrallerin çalışması durdurulmuştu. Her iki mobil santrale Ekim 2003-Temmuz 2007 döneminde faaliyetleri durdurulduğu için devlet tarafından karşılıksız olarak toplam 128 milyon 199 bin 310 dolar ödenirken, daha sonra mobil santraller 1 Ağustos 2007 tarihinde tekrar faaliyete geçirilmişti.

Mahkeme kapatma kararı verdi artık vekillerimiz bacaya çıkıp zararsız demez heralde.Bacaya herkes çıkar çünki rüzgar arkadan esiyor önemli olan o dumanın gittiği yere gitmek önünde durmak.Samsun ordu karayolunun o bölgesinde durun zararsız deyin bakalım diyebiliyormusunuz.

Tribün_ali

askere gitmeden sivil toplum örgütleri falan toplanalım yürüüş yapalım arkadaşlar ne dersiniz basına da söylenmeli

kayacan

AlıntıElektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Suat Yılmaz, EMO olarak Samsun-Tekkeköy'de kurulmak istenen ithal kömür santralına lisans verilmesine karşı Danıştay'a dava açtıklarını açıkladı



Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) Samsun Şube Başkanı Suat Yılmaz, Samsun Çevre Birlikteliği üyeleri ile birlikte yaptığı basın açıklamasında serbest piyasa uygulamaları nedeniyle elektrik açığı sorunuyla karşı karşıya kalan Türkiye'de günübirlik ve kamu yararına aykırı uygulamaların yaygınlaştırıldığı söyleyerek, yıllardır doğalgaz üzerinden tartışılan enerjide dışa bağımlılık sorununun ithal kömür santrallerine verilen lisanslarla daha da derinleştiğini öne sürdü. Yılmaz, EMO olarak Samsun'un Tekkeköy ilçesinde kurulmak istenen ithal kömür santralına lisans verilmesi işlemine karşı Danıştay'a dava açtıklarını kaydederek "İthal kömür santralı için Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'nun verdiği lisansın iptali ve yürütmesinin durdurulması istenen davada ithal kömür tercihinin 'ülke ekonomisi, enerjide dışa bağımlılık ve enerjide arz güvenliği' açısından kamu yararına aykırı olduğu vurgulanmaktadır" dedi.



ENERJİ KAYNAKLARI ATIL DURUMDA
Türkiye Elektrik İletim A.Ş.'nin (TEİAŞ) yasal mevzuat gereği hazırladığı üretim planlaması (2005-2020) ile projeksiyonda (2007-2016) arz güvenliği açısından ithal enerji kaynağı miktarının kontrol edilmesine vurgu yaptığına, yerli ve yenilebilir kaynaklara öncelik verilmesini öngördüğüne dikkat çeken Yılmaz, dava dilekçesinde, her iki raporda da Türkiye'nin enerji politikaları açısından yerli kaynakların kullanımının ön plana çıkartıldığı dile getirdi. Yılmaz daha sonra dilekçede yer verilen ifadeleri açıklayarak "Nitekim bugünkü koşullarda ülke elektrik enerjisi kurulu gücünün yüzde 45 civarında ithal kaynaklara dayalı olduğu, gerçekleşen üretim açısından ise ithal kaynak oranının yüzde 55'in üzerine çıktığı görülmektedir. Özellikle doğalgaza bağımlı elektrik üretimi, Rusya ve İran gibi doğalgaz tedarikçisi ülkelerle sık sık yaşanan krizlerle tehlikeye girmektedir. Öte yandan, ülkemizin akarsu ve kömür başta olmak üzere zengin enerji kaynakları halen atıl konumda beklemektedir." dedi.



MOBİL SANTRALLERE DİKAT ÇEKİLDİ

EMO'nun dava dilekçesinde TEİAŞ'ın, 'Enerji Bakanlığı'nın enerji politikası gereği' olarak elektrik üretiminde kullanılacak ithal kömür kısıtlamasına dikkat çekildi. TEİAŞ'ın planlamasında yer verdiği iki çözümden birinde yeni kurulacak tesisler kapsamında hiç ithal kömüre dayalı santral kurulumuna yer verilmezken, diğerinde de ancak 2017 yılından sonra ithal kömüre dayalı santral kurulumu öngörüldüğüne vurgu yapıldı. İthal kömüre dayalı santral öngören çözümde de 2017 için 500 megavat, 2018 için 1000 megavat, 2019 için 1000 megavat ve 2020 yılı için 2 bin megavat olarak ithal kömüre dayalı santral kurulumunun sınırlandırıldığı belirtildi. Dilekçede ayrıca Türkiye'nin gündemde olan Kyoto Protokolü'ne taraf olması durumunda ithal kömür kullanımı nedeniyle karbondioksit emisyonunu da ithal etmiş olacağı ve bu nedenle karbon vergisi olarak ek bir maliyet üstleneceği bildirildi. Dava dilekçesinde termik santrallerin kurulmasının düşünüldüğünü bölgede halen mobil santrallerin bulunduğuna da değinilirken, "Tekkeköy daha bugünden mobil santrallerin varlığı nedeniyle hava kirliliğiyle mücadele etmektedir ve dava konusu lisans verme işleminin uygulanması sonrasında, kurulacak kömür santrali bölgeyi yaşam açısından son derece tehlikeli bir noktaya götürecektir." ifadeleri dikkat çekti.

Ben önümüzdeki hafta bu kararı mahkemeye vermeye hazırlanıyordum.Benden önce davranmışlar.Bunu yapanları tek tek kutluyorum.Elleriniz zihinleriniz dert görmesin.Hepinizden Allah(c.c.) razı olsun.