Şiirler-Makaleler-eğitici yazılar

Başlatan kral55, 01 Temmuz 2005, 23:40:30

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

03 Nisan 2010, 18:26:58 #45 Son düzenlenme: 03 Nisan 2010, 18:29:15 samsuni
Hangi bahardan çaldın o yeşil gözlerini
Gözlerin benim için ab-ı hayattır gülüm
Bunu bilseydi bahar verir miydi yerini?
O gözler ki uğruna, ölüm murattır gülüm

Rüyama, dülüme karışan güzel/ Söyle Melek msin söyle nur musun?
Hayal alemimle yarışan güzel / Aybükem, gülbükem sen olur musun?
Sensin benim için yüce mefkure / Onulmaz derdime bulunan çare
Kahrından çatlasa bütün yerküre / Gelip gözlerimde kaybolur musun?

***

Her bir bölümü şiirdeki bir mısranın başlık olacağı, 8 bölümden oluşan bir uzun hikaye yazmak isterdim, belki de yazarım, hatta belki de yazmışımdır :)

Fecr_55

Iyi bilinen bir konusmaci, seminerine 20 dolarlik bir banknotu göstererek basladi. 200 kisinin bulundugu odaya, "Bu parayi kim ister?" diye sordu ve eller kalkmaya basladi. Konusmaci: "Bu parayi sizlerden birine verecegim, fakat öncelikle bazi seyler yapacagim" dedi. Parayi önce burusturdu, ve dinleyicilere "Hala bu parayi isteyen var mi?" diye sordu, eller yine havadaydi.

Bu sefer, konusmaci "Peki bunu yaparsam?" dedi ve 20 dolari yere atti, onun üstüne basti, ezdi, pisletti ve para simdi pis ve burusuktu, fakat eller yine havadaydi ve o parayi herkes istiyordu. Ardindan konusmaci söyle dedi "Arkadaslarim burada çok önemli bir sey ögrendiniz. Burada paraya ne yaptiysam hiç önemli degil onu yinede istiyorsunuz, çünkü benim ona yaptigim seyler onun degerini düsürmedi, o hala 20 dolar!"

Hayatimizda çogu kez verdigimiz kararlar veya hayat sartlari nedeniyle hirpalanir, canimiz acitilir, yerden yere vuruluruz, kendimizi kötü hissederiz, fakat ne oldugu ya da ne olacagi önemli degil, hiçbir zaman degerimizi kaybetmeyiz, temiz ya da pis, hirpalanmis ya da kirilmis, bunlarin hiçbiri önemli degildir.

Seni sevenler senin ne kadar degerli oldugunu her zaman bileceklerdir, hayatimizin degeri ne yaptigimiz, veya kimi tanidigimizla degil, "kim oldugumuzla alakalidir"..

Sen mükemmelsin, bunu asla unutma. Her zaman elinde olanlari düsün, olmayanlari degil..

alinti..

Fecr_55

Davulla, zurnayla, kemençe ile askerini uğurlayan..
"Seni bu vatan için yetiştirdim" diyen..
Eline kına yakıp Mehmetçik yapan..
Gözündeki yaşlar gül olup akan..
Dünyada tek millettir TÜRKİYE..

Asker ocağı, Peygamber ocağı diyen..
Vatanı, bayrağı canından aziz bilen..
Mehmetçik vatanı beklerken rahat uyuyan..
Ölürse şehit, kalırsa gazi olma onuru yaşayan..
Böyle büyük bir milletin vatanı TÜRKİYE..

"Ben seni bu vatana asker yetiştirdim" diyen..
Askerlik yapmayana ak sütünü helal etmeyen..
Vatan borcu, namus borcu diye bayrakla yürüyen..
Askerine gururla Mehmetçik diyen..
Dünyada tek millet TÜRKİYE..

Vatanı, bayrağı anası, namusu bilen..
Vatan için alnından vurulup toprağa düşen..
Türk bayrağına sarılı tabutu öpen..
Şehit oğluna sarılıp, "Vatan sağolsun" diyen..
Onurlu bir milletin vatanı TÜRKİYE..

Tarihe şan veren bir milletin torunlarıyız..
Fatihler, Yavuzlar, Kanuniler, Atatürkler..
Doğuran anaların kahraman evlatlarıyız..
Yunus'un, Mevlana'nın işaret ettiği yoldayız..
İmanlı, inançlı bir milletin vatanı TÜRKİYE..

Atatürk'ün çizdiği aydınlık yolda yürüyen..
Laik Cumhuriyeti canı gibi koruyan..
Vatan, bayrak, ezan için şehitler veren..
Bu uğurda rütbelerin en büyüğüne eren..
Mehmetçik diye askerini baş taçı eden..
Kahraman bir milletin vatanı TÜRKİYE..


NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE..

Fecr_55



Hilalle yıldızın şehit kanına
Düşerek çizdiği nakıştır bayrak..
İslam şan katıyor onun şanına,
Türk İslam ruhuna akıştır bayrak..

Yiğidin evidir koyu gölgesi..
Okşar dalga dalga ezanın sesi..
Varlığın ispatı Türk'ün nefesi..
Sevdayla göklere bakıştır bayrak..

Ne ana, ne evlat, ne de yar gibi..
Sana mesken olmaz bu diyar gibi..
Dalgalan; şehidim hep duyar gibi..
Sevginle şahlanıp kalkıştır bayrak..

Hem ay yıldızımız, hem güneşimiz..
Yan baksa kurşun yer öz kardeşimiz.
Uyurken gözetir onu düşümüz..
Hür olup, dünyada kalıştır bayrak..

Titrer yere düşsen toprak dayanmaz..
Şehit kanı yoksa al'a boyanmaz..
Düşman uyumuyor, dostun uyanmaz..
Gökte şimşek olup çakıştır bayrak..

Sensiz adı olmaz yurdun, yuvanın..
Özüsün Türklüğün, bütün davanın..
Süsüsün dağların, yeşil ovanın..
Yokluğu, can çıkışıdır bayrak.

Kanım boyan, fırçam elimde durur..
Dalgalan göklerde en büyük gurur..
Kalender işte can deyip haykırır..
Varını uğrunda yıkıştır bayrak.

alinti..

Fecr_55

Şeyh EDEBALİ'den Osman Gazi'ye...


Ey Oğul!

Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adalet sana.. Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana.. Üşengeçlik bize; uyarmak, gayretlendirmek, şekillendirmek sana..

Ey Oğul!

Yükün ağır, işin çetin, gücün kıla bağlı, Allah Teala yardımcın olsun. Beyliğini mübarek kılsın. Hak yoluna yararlı etsin. Işığını parıldatsın. Uzaklara iletsin. Sana yükünü taşıyacak güç, ayağını sürçtürmeyecek akıl ve kalp versin. Sen ve arkadaşlarınız kılıçla, bizim gibi dervişler de düşünce, fikir ve dualarla bize vadedilenin önünü açmalıyız. Tıkanıklığı temizlemeliyiz.

Oğul!

Güçlü, kuvvetli, akıllı ve kelamlısın. Ama bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen sabah rüzgarlarında savrulur gidersin.. Öfken ve nefsin bir olup aklını mağlup eder. Bunun için daima sabırlı, sebatkar ve iradene sahip olasın!.. Sabır çok önemlidir. Bir bey sabretmesini bilmelidir. Vaktinden önce çiçek açmaz. Ham armut yenmez; yense bile bağrında kalır. Bilgisiz kılıç da tıpkı ham armut gibidir. Milletin, kendi irfanın içinde yaşasın. Ona sırt çevirme. Her zaman duy varlığını. Toplumu yöneten de, diri tutan da bu irfandır.

İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, akşam ezanında ölürler.
Dünya, senin gözlerinin gördüğü gibi büyük değildir. Bütün fethedilmemiş gizlilikler, bilinmeyenler, ancak senin fazilet ve adaletinle gün ışığına çıkacaktır.
Ananı ve atanı say! Bil ki bereket, büyüklerle beraberdir.
Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.
Açık sözlü ol! Her sözü üstüne alma!
Gördün, söyleme; bildin deme!
Sevildiğin yere sık gidip gelme; muhabbet ve itibarın zedelenir...

Şu üç kişiye acı:

Cahiller arasındaki alime, zengin iken fakir düşene ve hatırlı iken itibarını kaybedene.

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Haklı olduğun mücadeleden korkma! Bilesin ki atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

En büyük zafer nefsini tanımaktır. Düşman, insanın kendisidir. Dost ise, nefsi tanıyanın kendisidir. Ülke, idare edenin, oğulları ve kardeşleriyle bölüştüğü ortak malı değildir. Ülke sadece idare edene aittir. Ölünce, yerine kim geçerse, ülkenin idaresi onun olur. Vaktiyle yanılan atalarımız, sağlıklarında devletlerini oğulları ve kardeşleri arasında bölüştüler. Bunun içindir ki, yaşayamadılar..
İnsan bir kere oturdu mu, yerinden kolay kolay kalkmaz. Kişi kıpırdamayınca uyuşur. Uyuşunca laflamaya başlar. Laf dedikoduya dönüşür. Dedikodu başlayınca da gayri iflah etmez. Dost, düşman olur; düşman, canavar kesilir!..

Kişinin gücü, günün birinde tükenir, ama bilgi yaşar. Bilginin ışığı, kapalı gözlerden bile içeri sızar, aydınlığa kavuşturur. Hayvan ölür, semeri kalır; insan ölür eseri kalır. Gidenin değil, bırakmayanın ardından ağlamalı... Bırakanın da bıraktığı yerden devam etmeli. Savaşı sevmem. Kan akıtmaktan hoşlanmam. Yine de, bilirim ki, kılıç kalkıp inmelidir. Fakat bu kalkıp-iniş yaşatmak için olmalıdır. Hele kişinin kişiye kılıç indirmesi bir cinayettir. Bey memleketten öte değildir. Bir savaş, yalnızca bey için yapılmaz. Durmaya, dinlenmeye hakkımız yok. Çünkü, zaman yok, süre az!..

Yalnızlık korkanadır. Toprağın ekim zamanını bilen çiftçi, başkasına danışmaz. Yalnız başına kalsa da! Yeter ki, toprağın tavda olduğunu bilebilsin. Sevgi davanın esası olmalıdır. Sevmek ise, sessizliktedir. Bağırarak sevilmez. Görünerek de sevilmez!.. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilemez.

Osman! Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın.

Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın...

YaşarDoğu

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman



Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü
Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü
Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü
Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana
Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ay, şafağa yakın bir mum gibi erimeden
Dağlar çivilendikleri yerde çürümeden
Bebekler hayta hayta yürümeden
Geleceğim diyorum, geleceğim sana
Ne olur kesin bir takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Beklesen de olur, beklemesen de
Ben bir gök kuruşum sırmalı kesende
Gecesi uzun süren karlar-buzlar ülkesinde
Hangi ses yürekten çağırır beni sana
Geleceğim diyorum, takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bu şiir böyle doğarken dost elin elimdeydi
Sen bir zümrüd-ü ankaydın, elim tüylerine deydi
Sevda duvarını aştım, sendeki bu tılsım neydi?
Başka bir gezegende de olsan dönüşüm hep sana
Kesin bir gün belirtemem, n`olur takvim sorma bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Eski dikişler sökülür de kanama başlarsa yeniden
Yaralarıma en acı tütünleri basacağım ben
Yeter ki bir çağır beni çiçeklendiğin yerden
Gemileri yaksalar da geleceğim sana
On iki ayın birisinde, kesin takvim sorma bana
-Ihlamur çiçek açtığı zaman.

Bak işte, notalar karıştı, ezgiler muhalif
Hava kurşun gibi ağır, yağmursa arsız
Ey benim alfabemdeki kadîm Elif
Ne güzellik, ne de tat var baharsız
Güzellikleri yaşamak için geleceğim sana
Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman
Ben güneş gibi gireceğim her dar kapıdan
Kimseye uğramam ben sana uğramadan
Kavlime sâdıkım, sâdıkım sana
Takvim sorup hudut çizdirme bana
Ben sana çiçeklerle geleceğim
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.

Bahaeddin KARAKOÇ
(Uzaklara Türkü)




Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman II



Bilirsin ki burda değilim artık
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...
Gelir benim yüreğimde toplanır,
Dağların üstünden sıyrılan duman.
Bir yanım mosmordur, bir yanım beyaz,
Bir yanım karakış, bir yanım ilk yaz.
Can evime bakışların saplanır;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Ihlamurlar çiçek açtığı zaman;
Ne sen gurbetçisin, ne ben sılacı.
Senden gayrısına bakmam mümkün mü;
Gözlerimi esir alan dağlardan.
Kapımı üç defa çalan postacı
Adresinde yok! Diye notlar düşer,
Eski adresimde bir hüzün eser;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Eski adresimse kurumuş bir gül,
Gizemli bir ıtır, domur domur kan,
Yaba yaba yelde savrulur gönül,
Firkatli turnalar geçer uzaktan.
Dalgınlığım debimetre tanımaz,
Başım çarpar bir gemi bordasına
Düşerim bir girdabın ortasına
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Birden bezeklenir sevda haritam,
Ihlamurlar çiçek açtığı zaman...
Lâleler toplarım ben tutam tutam,
Bizim için çalar kıvrak bir keman.
Gök papatya, yer ise lâle bahçesi,
Aşka ışık dokur kuşların sesi.
Seninle hep aynı yerde oluruz;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Kumaşı eprimiş üç mevsim geçer,
İlkyazla uyanır derin uyuyan.
Tan sesine cıvıldaşır serçeler,
Sevdadır anlıma namlu dayayan.
Havuzuma ay ışığı dökülür.
Bilirsin ki burda değilim artık,
Ruhum yağmur yağmur göğe çekilir;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Gülde çiy damlası... Buzum sırçayım;
Güneşe çarpınca param parçayım.
Bir gün Emirgândayım, bir Kanlıcada,
Üsküdarda, Beykozda, Çamlıcada.
Şehir bir hançerken kan burgacında.
Mekâna sığar mı bu deli yürek?
Bir sevda çeşmesi, bu deli yürek.
Baylanır, beklerken baygın düşerim;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Bahaettin KARAKOÇ (Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman/Ayışığında Serenatlar-Sıla Kitapları)

Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman III



Saçlarına pütür pütür yapışmış,
Gözlerinin rengi ile sıvanmış
Bir avuç kuru çiçek topladım.
Kırılıp dökülmesinler diye
Sevgiyle, özenle tek tek topladım.
Yürek fideledim zamana ve mekâna,
Hasat vakti geldi yürek topladım.
Belli ki bu yıl da vuslat gecikecek
Aşıdır, serumdur, besindir her umut,
Ey sevgili umudunu diri tut! ...
Bedenim hür değil, mühlet ver bana,
Er veya geç çıkıp geleceğim sana;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

Mevsimi geçiyormuş, geçsin varsın,
Hep böyle dönüyor zaman tekeri.
Biri gider, biri gelir mevsimlerin,
Sonsuzluğu, diri aşklarla kucaklarsın.
Acılardan damıtırsın şekeri,
Sabrı da güzel olur çeyizi hazır kızların.
En ışıltılı çağında yıldızların
Kaç bıldır öteden göz kırpar bana,
Her umut bir yoldaş, her dert âşina.
Sorma ıhlamurlar ne zaman çiçek açar? ...
Beni güneşin ortasına atsalar da
Yanarım, pişerim, gelirim sana;
-Ihlamurlar çiçek açtığı zaman! ...

BAHAETTİN KARAKOÇ (Ihlamurlar Çiçek Açtığı Zaman/Ay Işığında Serenatlar - Sıla Kitapları)

İbrahim sadri "ıhlamurlar çiçek açtığı zaman"

berusa55



KÖR MÜSÜN

Ey Türkoğlu Kendine gel kendine,
Devletini deliyorlar kör müsün,
Düşmeyelim şu batının fendine,
Kırk elekten eliyorlar kör müsün?

Batı hep böyledir borç verir önden,
Vatan ister vatan Yurt ister senden,
İktisadi yönden coğrafi yönden,
Kuşatmaya alıyorlar kör müsün?

Türkiye Türklerden nasıl alınır,
Hesabı yapanla dost mu olunur,
Hangi dağda hangi maden bulunur,
Bizden iyi biliyorlar kör müsün?

Batılı diyor ki şu kanun gerek,
Bizde sanıyoruz bal ile börek,
İnsan hakkı demokrasi diyerek,
Ne hainler buluyorlar kör müsün?

Hain çünkü bunlar almış doları,
Alınca batıya vermiş yuları,
Bunlar şu ab nin kadim kulları,
abee abee diye meliyorlar kör müsün?

Bazınız belki der kim bunlar nerde,
Nerde deme nerde bunlar her yerde,
Şehirde kazada hatta her yerde,
Akılları çeliyorlar kör müsün?

Bunların içinde kim yokki off off,
Kimisi medyatör kimisi prof,
Seçtiklerin bile kof çıktılar kof,
Aynı telden çalıyorlar kör müsün?

Son seçimde vebal attın boynundan,
Müslüman seçmiştin emindin bundan,
Bunun bile haç çıkıyor koynundan ,
Frenk kıçı yalıyarlar kör müsün?

İşte bu abci aydın zevatlar,
Abyi överken göbeği çatlar,
Pamuklar yamuklar bazı kavatlar,
Ermenici oluyorlar kör müsün?

Ab için her bağımız hiç artık,
Kan bağıymış dil bağıymış geç artık,
Türkiye de Türküm demek suç artık,
Türk adını siliyorlar kör müsün?

Ab ne yapıyor bak vurup vurup,
Mozaik diyorlar mermeri kırıp,
Kürtü Türkten, Türkü kürtten ayırıp,
Dilim dilim diliyorlar kör müsün?

Sonra kürtün çocuğunu kandırıp,
Hasan Sabah gibi tam inandırıp,
Büyütüp besleyip silahlandırıp,
Üstümüze salıyorlar kör müsün?

Bırak be milletim gafleti bırak,
Aç gözünü artık şu piçlere bak,
Vatanımda bayrağımı yırtarak,
Ay yıldızı yoluyorlar kör müsün?

Açık artık felakete gittiğin,
Günden güne tükendiğin bittiğin,
Davul zurna ile asker ettiğin,
Evlatların ölüyorlar kör müsün?

Kör müsün diyorum hiç kızma affet,
Zıvanadan çıktım nedir bu gaflet,
Savaş var karşında devlet yok devlet,
Sinsi sinsi geliyorlar kör müsün?

Bakın yankilerle verip elele,
Çakalken it oldu iki hergele,
Talabani bile barzaani bile,
Paçamıza dalıyorlar kör müsün?

Zaten pkkyı kuranda batı,
Kurup arkasında duranda batı,
Bizi sırtımızdan vuranda batı,
Ensemizde soluyorlar kör müsün?

Bitsin artık dostuz mostuz marvalı,
Gördük işte en dost olan düveli,
Başımıza kim geçirdi çuvalı,
Birde kıs kıs gülüyorlar kör müsün?

Vaşinkton sıtrazburg roma,
Arif bunlar dost mu olur adama,
Felaket tellalı değilim ama,
Türkiye yi bölüyorlar kör müsün?

OZAN ARİF

babasamsunlu

Baban maaşıma harçlık diyormuş,
Anan onbinlerce başlık diyormuş,
Kısacası bu iş olamıyormuş,
Bir araya gelemeyiz,bir araya gelemeyiz sevgiliiimm ..
                                 
                                     O.Gencebay..

Nerden geldiyse birden aklıma :):)

realfans

"Çocuklar neden cesurdur bilir misin?
Bilmedikleri için..
Bir çocuk susadığı zaman su ister annesinden,
Oturup da bir köşeye ağlamaz,
Sen ise bana susadığın halde,
Beni benden isteyemiyordun..
Oturup bir köşeye ağlıyordun"

Ama artık farklı herşey...
Biliyorum ki o gözler benim için yaşıyor artık,
O yürek kendisine susayan bu yürek için çarpıyor artık...
Ve ben..Ve ben....

Aşıklar neden ağlar bilir misin?
Bahar için..
Sevdikleri için..
Sevip de kavuşamadıkları için..
Kavuşup da sarılamadıkları için..
Ve bazen de mutluluktan ağlarlar,
Sarılıp da baharı getirdikleri için...
Ben de ağlıyorum şimdi biliyor musun..
Çünkü sevdalıyım ben de,
Ve sevdalılar hep ağlar,gerçek aşıklar hep ağlarlar,
Hem de yalansız,
Hem de riyasız ,
Lekesiz ağlarlar..

Bugün bir başka güzel hiç sevmediğim sonbahar,
Bugün başka güzel ağaçlar,tükenmiş olsa da yapraklar,
Bugün herşey bir başka güzel...
Sen başka güzelsin bugün PRENSESİM..
Ve güzel olmayan iki şey kaldı hayatımda,
Yıllarımın boşa geçmesi birincisi,
Seni daha önce tanımamam...
Ve ikincisi yanımda olmaman be SEBEBİM..
Yanımda olmaman...

Yağmur başladı duyuyor musun?
Sevda yağıyor gökyüzünü yararcasına..
Ve ben ıslanıyorum..
Delicesine,
Doya doya ıslanıyorum hasret kaldığım yağmurlarla..
Ve hiç üşümüyorum artık,
Gözlerinin sıcaklığı yetiyor dünyamı ısıtmaya,
Bazen yakıyor taa içimi,
Yanmak hiç bu kadar güzel olmamıştı be SEVDAM...
Bir iki haftadır işlerle ilgilenmiyormuşum,
İyice umursamaz olmuşum,
Bugün ortağım sitem etti daha önce hiç kızmadık birbirimize...
Bilmiyor ki tam aksine umursamak kelimesini yeni öğrendiğimi,
Yeniden doğduğumu anlamaz ki anlatsam sabahlara kadar,
O hiç sevmedi ki böylesine,
Sarmadı ki yüreğini hiç kaybetme korkusu,
Yanmadı ki be SEVDİĞİM,
Yanmadı ki hasret ateşiyle,delicesine...

Yeni bir kalem aldım bugün,
Ve çöpe attım kırık kalemimi..
Seni daha güzel yazayım diye,
Ama olmuyor,
Anlatamıyorum o güzel gözlerini,
Yok ki anlatacak,
Dünyamı aydınlatanı ifade edecek iki kelime...
Ama yüreğimden kopan bir iki kelime var sadece haykırmak istediğim,
Ve bir gül..
Seni seviyorum PRENSESİM...
Seni seviyorum SEBEBİM...
Seni seviyorum SEVDAM...
Seni seviyorum SEVDİĞİM..
Seni seviyorum HERŞEYİM..

Ajan

Bir Fotoğrafa

Karşımdasın işte...
Bana bakmasan da oradasın, görüyorum seni.
Ah benim sevdasında bencil, yüreğinde sağlam sevdiğim.
Kalbime gömdüm sözlerimi, ceset torbası oldu yüreğim.
Tıkandığım o an,
Elimi nereye koyacağımı şaşırdığım o an işte,
Aklımdan o kadar çok şey geçti ki takip edemedim.
Ellerim boşlukta, ben darda kaldım.
Ellerim buz gibi, ben harda kaldım.
Bir senfoni vardı kulağımda çalınan,
bitti artık hepsi...

Köşeme çekildim, hani hep kaldığım köşeme.
Bakış açım belli oldu yine.
Geride kalan, ardından bakar gidenlerin.
Bir meltem olacak rüzgarım dahi kalmadı benim.
Dağlara çarptım her esişimde.
Yollara küfrettim her gidişinde.

Demiştim sana hatırlarsan:
"Önemli olan 'zamana bırakmak' değil,
'zamanla bırakmamak'tir.."
Şimdi bana, geçen o zamanın
Unutulmaz sancısı kalır

Gittiğim eğer bensem, söyle bana kimden gittim?
Sende yoktum zaten ben, ben yine bende bittim...

Nazım Hikmet Ran

Fecr_55

Akıllara Ziyan bir hesaplama ve Muhteşem Aşk..


Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca'da "Güneş ve Ay" anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan'dır.

Padişah kızını Rüstem Paşa'ya verir.
Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah Sultan'a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını, olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır.

Üsküdar'a, Saray'ın isteğiyle elbet, 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii'nin temelini atar ve 1548'de bitirir. Camiyi yaparken, eserine sanki "etekleri yerleri süpüren bir kadının" dış çizgilerini verir.
Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı'da, pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul'un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan'a. Cami küçücüktür. Minaresi otuz sekiz metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse yüz 61 pencere, camiin iç güzeliğini aydınlatır. İçerdeki sarkıtlar ve minare kenarlarındaki işlemeler Mihrimah Sultan'ın topuklarını döven saçlarını anımsatır insana. İşte, aşka adanmış iki eser.

Şimdi, gidin Edirnekapı ve Üsküdar'daki camileri aynı anda görebileceğiniz bi yer seçin. Ve 21 Mart'ta, yani geceyle gündüzün eşit olduğu günde seyreyleyin. Unutmadan, 21 Mart Mihrimah Sultan'ın doğum günüdür.
Göreceğiniz manzaraysa şudur mirim:

Edirnekapı camiinin tek minaresi ardından tepsi gibi kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar'daki camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah eşittir Güneş ve Ay.

Bu nasıl akıllara ziyan bir hesaplamadır; nasıl bir güzellik anlayışıdır..

Gidip görmek lazim..

eren55

Küçücük bir kuştu,
Gönlümün dalına konmuştu.
Sonra bir gün küstü,
Acep ne olmuştu?


Ancak bu kadar oluyor ne yapalım?:D :D :D