Samsunspor'un Mali yapısı, Genel Durumu ve yönetimin 3 aylık faaliyet raporu

Başlatan yusuf celebi, 17 Eylül 2008, 12:39:53

« önceki - sonraki »

ahk34

Ne kadar çok Trabzon sevdalısıymışsınız siz maşallah bide sözüm ona samsunlu by başkanı övenlerde çıktıya süpersiniz ya,
biraz gerçekleri görün bizi kim temsil ediyor milletvekillerine bir bak kadın milletvekli seçildiği gün ben izimirin 25. milletvekiliyim dedi kaç tane milletvekili var samsunlu, siyasi partilere bir bakın yönetiminde kaçtane samsunun öz evladı var.
sonra taraf tutmak başarıya endeksli diyen arkadaşım,
neden hala samsunsporlusun bak amatöre kadar gidiyoruz neden samsunsporlusun,kozmapolitigi molitiği yok abicim samsunsluyuz, samsunsporluyuz
ha anti bizanz ha anti pontus aynı yolun yolcuları ne değişir

ahk34

Alıntı yapılan: Baskent_Samsunspor - 19 Eylül 2008, 09:25:57
yusuf ziya çarşambalı birader nerden çıkardın trabzonlu olduğunu hem açılan davada samsun-trabzon savaşında adamı yıkamadılar bakma adam samsunspora yardım etmiyor ama .....aslında yardım için çok uğraştı inanın ama bizim çok bilmiş sözde samsunlu bazı taksicilerimiz ve dolmuşçularımız bizden zorla samsunspor için para toplanıyo diye şikayet etttiler adam bundan sonra küstü bana bir daha samsunspor demeyin dedi ve bizim söde basınımız bunu manşetlere taşımadı ... en büyük sorun samsunun kozmopolitliğinde

Kardeş seni bir an Yusuf ziya Yılmaz sandım kendini savunmaya çalışan zanlılar gibisin,
bak sana ne diyecem burda sen kimin başkanısın diye bir forum açılmas orda bi yorumlara bir bak istersen

yusuf celebi

Toplam borç miktarımızın 6 trilyon civarında olduğu o dönemden itibaren süre gelen uyarılarımı Samsunspor yönetimine defalarca konumum elverdiğince yaptım,yapmaya çalıştım.
Şu anda Samsunspor'un 36 trilyon olduğu beyan edilmiştir.Bu borç Samsunspor gibi bir anadolu takımı için devasa bir rakamı ifade etmektedir.

Bu borç stoğunun tehdit olmaktan çıkarılması için neler yapılabilir....


* Samsunspor camiasının güvenini tesis edecek Samsunspor bilincine ve ruhuna sahip 
   yönetim ilk olmassa olmazımız.

* Samsunspor taraftarı tabelaya göre stadı doldurma geleneğini terk etmeli,her şartta stad 
   full olmalıdır,iyi gün dostu olma yerine zor gün dostu olmalıdır,basit bir hesapla ortalama 
   onbeş bin kişi ve on milyon TL ortalamayla yüz elli milyar maç başı gelirle aylık üç yüz 
   milyar aylık gelir sağlayabilme pozisyonunda olmalıyız.

* Samsunspor storeler muhtemel ilgisizlik bakış açısına göre değil azar azar da gelir getirecek 
   olsa çok çeşitliliğe önem verilmeli.

* Transfer yapılacak oyuncular değişik mekanizmalar işletilerek mümkün olan en az maliyetle
   kulübe kazandırılma sistemini kurmak.

* Kadromuzda barındırdığımız oyuncularımızın Samsunspor bilinci ve ruhu aşılanması
   noktasında gerekli altyapının oluşturulması ve  eğitimi konularıyla oyuncularımızı milli   
   düzeye yükseltecek mekanizmanın kurulması ve sürdürülmesi.

* Kulübün mali yapısının şeffaf olmaması çok önemli bir konu bu güvensizliğin ortadan 
   kaldırılması mali konularda önemli bir değer katacak.

* Yurt içinde Samsun insanının yaşadığı ağırlıklı illerde faaliyetlerin yürütülebilmesi için 
   temsilcilikler veya bu faaliyetleri yürütebilecek ortamların oluşturulması.

* İstanbul gibi üçyüzbinin üzerinde Samsunlunun yaşadığı şehirde mutlaka bu potansiyeli değerlendirebilecek 
  futbol okulu kurulması bu okulla ilgili yönetici ataması yapılması bu okul vasıtasıyla hem maddi katkı sağlanması
  hemde Samsunspor ruhu ve bilincinin yerleşmesine katkıda bulunmalı.

Devamı gelecek...



mehmet yılmaz

19 Eylül 2008, 17:00:10 #18 Son düzenlenme: 19 Eylül 2008, 17:10:31 samsuni
Benim en başından beri anlamadığım, anlayamadığım şey şu; birisi çıkıyor Samsunspor yönetimine giriyor. Sonra yönetimde bulunduğu süre içinde takıma para veriyor. Yöneticiliği bitince de bunu geri istiyor.

Hadi isim verelim. Örneğin Olcay İnanç. 16.000 lira temlik koydurmuş. Ayıptır, günahtır. İki dönem yöneticilik yaptın. Erol Kapusuz gibi kazmalara 6 aylığına 300.000 lira, teknik direktö Mustafa Uğur'a 4 maç için 120.000 lira  ödemeyi taahhüt eden yönetimde yer aldın. ( Paraları da ödemediniz ve TFF'de davalık oldu takım, bu öynetim ödedi dünyanın eski borcunu. ) Bu sayede her gün gazetelere çıkıyorsun, itibar görüyorsun. Ya 16.000 liranın peşinde koşacak kadar zor durumdasın ya da Samsunsporlu falan değilsin.

Ayrıca kulübe bağış veren iş adamları afedersiniz enayi mi oluyor? Yani onların paraları bağış olurken sözüm ona yönetici olanların ki alacağa yazılıyor.

Samsunspor'un yönetici alacakları diye bir gündemi hiç olmamalı. Vermiyoruz kardeşim, veremiyoruz... Yönetime giren adam da bu bilinçle girecek. Verdiğimi geri istemeyeceğim diyecek.

O zaman biz de bu siteden bir yönetim çıkarabiliriz pekala. Ben arabamı satarım, biraz da kredi çekerim, yöneticilik yaparım. Yürekten Samsunsporlu olarak da gayet iyi yaparım valla, bu mantıkla. Nasılsa verdiğimi borç yazıyorum Samsunspor'a...

Ayrıca bu işin özeti mözeti yok arkadaşlar. Bu işin çözümü Samsun Büyükşehir Belediye Başkanının değişmesi ve yerine Samsunspor'u seven, dert edinen birinin gelmesidir. Benim isimlerle işim olmaz. İcraatlara bakarım. Samsunspor'un önce vites düşürmesinde, ardından küme düşmesinde, onun ardından da isminin kirletilip, içeride Giresun'dan 4 yemesinde birinci derecede suçlu ilgili şahıstır. Kaldırım yapmış, park yapmış, yol yapmış hikaye... En azından bu forumda hikaye. Çünkü bu forum SAMSUNSPOR TARAFTARININ FORUMU, sıradan Samsunlu vatandaşların değil. Hayvanat Bahçesini, teleferiği gidip Samsun Forumlarında konuşun, burada önce Samsunspor ve çıkarları gelir.

Kayseri Bş. Bld. başkanı Kayserispor'a tam destek verip, iş adamlarını da harekete geçirene kadar Kayserispor'u kim takardı? Türk futbolunda Kayserispor demek "Kayseri ıh ıh" demekti. Bursa Bş. Bl. Başkanı Hikmet Şahin, Vakıfköy Tesisleri var olmasına rağmen 5 yıldızlı otel kalitesinde Özlüce Tesislerini yaptırdı. Ve buraya dikkat, dedi ki; lütfen kimse bize bu tesis için teşekkür etmesin. Çünkü bu bizim görevimizdi. Bursa'nın en büyük markası Bursaspor'a yardım etmek belediyenin birincil görevidir.

Bizim başkanımız ise Samsun'un en büyük markası Samsunspor değil Samsun Belediyesi hatta bizatihi kendisi olsun istiyor.

Ama biz bunu istemiyoruz...

Son olarak Samsunkopat'ın dediği birşeyin altını çizmek istiyorum. Bu şehirde bir Samsunsporluluk potansiyeli var, ölmedi, öldüremezeler de. Ama bu şehirde maalesef bir "başarılı olsun peşinden gideyim" mantığı da var. "Peşinden gidersem başarılı olur" demiyor insanlar, bu yüzden önce takım çıkış yapabilmeli, herkes bizim gibi deli değil, bile bile azap çekmek istemiyorlar. Önce Birinci Lig standartlarında güçlü, vurduğunu deviren bir takım yapmak lazım.

Yalnızca BİZ

Söylemleriniz güzel ama bilinçli yönetici yok ki SAMSUN ilimizde...

samsunmania

Samsunkopat çok haklı.Fakat bu yatırımlar için elimizden tutması gereken bir bediye başkanına, bir ticaret sanayi odasına ihtiyacımız var. Buralar ele geçmeli ki yaptıklarımızın meyvesini hızlıca toplayabilelim. Bu hedeflerin ilki 2009 yerel seçimler. Samsunspor'u çok seven bir belediye başkanı diliyorum.

ahk34

işin ilğinç olanıda şu seçimler yaklaşıyo ve hala belediye başkanından tık yok bak kolpaeline karaosmanoğlu başkanı seçim turuna bi çıktı ilk liğe çıkması için parayı bastı sonra liğe çıktı serhatıdır bilmem neyidir getirdi ve klüp bir kuruş vermeden, statda küfür edilen belediye başkanı şimdi büyük başkan bizi bırakma diye tezaurat yapıyolar
bizimki galiba üçüncü dönemini düşünmüyo ama neyapsın bu saaten sonra yedi yiyecegini

gozgoz yýlmaz

Samsunspor'un mali yapısının düzelmesi için öncelikle Samsun'un mali yapısının düzelmesi lazım. Bu şehir çok ciddi bir istihdam sorunu yaşıyor. Belediyenin makyajları sadece şehri güzelleştiriyor, o kadar... İnsan emeğinin bu kadar ucuz olduğu, dersanelerin bedava öğretmen çalıştırdığı, muhasebecilerin 500 lira, otomobil yetkili satıcılarının 400 lira alabildiği bir şehrin futbol takımı mali olarak nasıl güçlü olabilir ki? İl dışındaki Samsunlulara büyük görev düşüyor burada. Bir de kalıcı gelirler sağlanması lazım. Bunu finanse edecek, olmadı organize edecek oaln kurumlar bellidir. Bunlar içinde en büyük görev ise Büyükşehir Belediyesine düşer. Ancak onun hal-i pür melali ortadadır.

Açık ve net söylüyorum, adam Samsunspor düşmanı. Takımımız amatöre düşse keyif alır.

Samsun ili ekonomi olarak 1990'ların ortasında küme düşürülmüştür. İsmail Uyanık ise adeta tek başına küme düşen şehrin takımını yaklaşık bir 10 sene daha Süper Ligde tutabilmiştir. Eğer o değil de normal bir başkan olsa idi şu an yıllardır alt liglerde seyreden bir takım olurduk.

yusuf celebi


Samsunspor'un mali yapısının kırılma noktası elimizdeki oyuncuların bedava fiatına gitmesiyle oldu.İlhan,Tümer vs. gibi oyunculardan maalesef almamız gereken miktarda para alınamadığı için mevcut olan borçlarımızın üzerine borçların ilave edilmesiyle ve sonrasındaki yönetimlerinde yanlışlarıyla bu günlere geldik.

Bugün baktığımızda transfer edilen onbir oyuncu için kulüp birbuçuk trilyon ödeme altına girmiş durumda.
Baktığımızda bu onbir oyuncu için bir buçuk trilyon çok fazla bir rakam gibi görülmesede işin bir diğer boyutu şu.Yapılan bu transferlerden dört beş tanesinin takım olma başarısını gösterebilirsek iyi oyuncular olduğunu bunlardan verim alabileceğimizi düşünüyorum diğer oyuncuları tam tanımadığım için bir şey söylemek istemiyorum fakat vasatın altında olanlar var onların dışındakiler Samsunspor'da oynayacak kalitede ve kapasitede değilse kulüp hem genç oyuncusunun önünü kesmiş oluyor hemde mali anlamda boş yere para ödemiş oluyor borçların yükselmesine vesile oluyor.

Onbir oyuncu alınacağına altı oyuncu alabilirdik bir tanesi orta alan oyuncusu Zafer'den biraz daha üstün ve geri kalan mevkiilerede genç oyuncularımzla takviye edebilirdik.Ama olanlar oldu yönetimdekilerinde arasıra yanlış yapma hakları olduğunu her zaman ifade ediyorum.

Samsunspor için umut yok dememiz tabiki yanlış olur ama daha önceki yazılarımdada ifade ettiğim gibi bu durum sadece yönetimleri ilgilendirmiyor herkesin imkanları ölçüsünde yapabileceği bir şeyler var.Taraftar üzerine düşeni yaparak...maçlara biletle girerek stadı doldurarak,ürünlerini alarak,tabelaya göre değil her daim destek vererek,yönetimleri yanlışa zorlamayarak,stadtaki kötü hadiselerin olmaması için her ailenin gönül rahatlığı içinde çocuklarını stadlara gönderme durumuna gelmeleri ile sağlanacak katkı vs. ile verilebilecek bu katkıları maksimum düzeye çıkartarak geniş kitleleri katılımcı ruhla işin içine çekebildiğimiz  sürece umutlu olabiliriz.....


Devamı gelecek....



Tribün_ali

Yıllardır borcumuz aynı duruyor ilerleme yok şehirde ses yok belediye başknları,milletvekilleri ve sivil toplum örgütleri el atmassa bu böyle devam eder kimse gelip o borcu kapamaz samsunspor babasının oglu degil taraftardan toplamaylada olmaz dedigim gibi belediye başkanları.milletvekilleri ve sivil toplum örgüleri olmassabu iş yürümez

CeLiL_55

herkes güzelce fikirlerini sunmuş ama bence bütün bunların olması için öncelikle Yönetiminin burda duyarlı olması lazım ve Samsun halkını bilinçlendirip yardım istemesi gerekir ve Belediye başkanı,Sivil toplum kuruluşları v.s yerlerden Maddi destek alınmalı bunların olması içinde aklı başında işi bilen bi yönetim gerekli..

yusuf celebi

06 Ekim 2008, 09:20:30 #26 Son düzenlenme: 06 Ekim 2008, 09:27:39 yusuf celebi
Dünyanın en büyük futbol kulüplerinden Barcelona, 1990'ların sonunda girdiği krizi Mavi Fil hareketiyle aşıp, tekrar zirveye çıktı. Bu model Samsunspor için de örnek olabilir.


Daha önceki yazılarımda aktarmaya çalıştığım üzere, endüstri haline gelerek yapı değişikliğine uğrayan ve ekonomik gerçeklerin ön plana çıktığı günümüzün "yeni futbol" kurallarıyla birlikte ortaya çıkan iş modellerinin ana prensibi, medya platformları, içerik sağlayıcılar, reklamcılar, sponsorlar ve organizatörler gibi destek unsurlarını optimum şekilde kullanılarak, "Futbol Şovunu" yaratmak, oynatmak ve sonuç olarak diğer alternatif eğlence/spor türleriyle rekabet ederek ticaretleştirmekten geçmekte. Bu haftadan itibaren, bu yeni futbol düzeninde kendilerini yeniden yapılandırarak başarılı olan FC Barcelona, Real Madrid, Manchester United, Chelsea, AC Milan, FC Bayern, Ajax ve Olympic Lyon gibi kulüplerin birbirinden farklı iş modellerini, organizasyon yapılarını inceleyerek, kendi yollarını yaratarak nasıl başarıya ulaştıklarını irdelemeye çalışacağım.

Bu hafta FC Barcelona'nın ("Barca") uzun yıllar sonucunda köhneleşen ve imajının ciddi oranda sarsılmasına yol açan eski yönetim modeli ile organizasyon yapısından bahsedecek ve bir avuç Barca sevdalısının bu yapıyı değiştirmeye yönelik uzun vadeli stratejilerini anlatacağım.

FC Barcelona tarihi

İspanya'nın en köklü kulüplerinden olan Barca, 1899'da İsviçreli bir işadamı olan Hans Gamper tarafından kuruluyor, Gamper'in büyüdüğü Zürih şehrinin bordo mavi renklerini alan Kulüp, Barcelona şehrinin armasını ilk formasına taşıyarak bu güzel Katalan şehrine olan bağlılığını ortaya koyuyordu. 1910'da kulübün kendi arması olmasına karar veriliyor ve ortaya günümüzde kullanılan meşhur arma çıkıyordu. 1909 yılından 1922'ye kadar Katalonya Şampiyonluğu'nu 8, İspanya Şampiyonluğu'nu ise 5 kez kazanma başarısını gösteren Barca, yeni stadına taşınmasıyla popüleritesini artıracaktı.

Kuruluşundan bu yana farklı yerlerde oynayan Barca'nın "Les Corts" adı verilen ilk stadı 1922 yılında açılacak ve önce 20.000 birkaç yıl sonra ise 60.000 kişilik kapasitesiyle Barcelona şehrinin futbola tutku derecesinde aşık halkı tarafından bir futbol katedrali olarak anılmaya başlanacaktı. Bu muhteşem stad aynı zamanda Barca için sosyal büyümenin merkezi olacak ve 1924'e gelindiğinde kulübün üye sayısı 12.000 kişiyi aşacaktı. Barca 1928-29 sezonunda İspanya Ligi'nin ilk oluşumunda Şampiyon olacak, ancak 1936'da ülkenin iç savaşa sürüklenmesiyle, Katalonya Eyaletinin önde gelen simgesi Barca'nın Başkanı o dönemde İspanya'yı diktatörlükle yöneten Franco'nun askerleri tarafından vurulacak, futbol takımı ise Meksika ve ABD'yi kapsayacak uzun bir turneye çıkmak durumunda kalacak, bu durum kulübün ekonomik durumunu kurtaracak ancak takımın yarısının Meksika ve Fransa'ya iltica etmesiyle, ekibin kaybedilmesine yol açacaktı.

1950'ye gelindiğinde Barca'nın üye sayısı 26.000 kişinin üzerine çıkıyor ve Kulübün ilk yıldız oyuncusu olan Macar Ladislao Kubala'nın gelişiyle birlikte 1951-53 yılları arasında önüne gelen tüm kupaları kazanıyor, 1951-52 sezonunda ise İspanya Lig Kupası, İspanya Kupası, Latin Kupası, Eva Duarte Kupası ve Martini Rossi Kupası'nı kazanarak ulusal ve uluslararası düzeyde bir sezonda alınabilecek muhtemel 5 Kupanın tamamını kaldırıyordu. Üst üste gelen parlak başarılar, Barca'yı gelirlerini artırmak adına yeni ve daha büyük bir stada taşınmaya teşvik edecek ve 1957'de tamamı koltuk kapasiteli olan 120.000 kişilik Nou Camp (Yeni Kamp) Stadı'nın kapıları açılacaktı.

Sportif açıdan zayıf geçen 1960'lardan sonra Barca, 1973'de dönemin efsanevi futbolcusu Hollandalı Johan Cruyff'u transfer ederek yeniden yükselişe geçecek ve ulusal, uluslararası organizasyonlarda art arda şampiyonluklar elde edecekti. 75. kuruluş yılında 70.000 üye sayısına ulaşan Barca, 1982'de Maradona'nın kadroya dahil oluşuyla yeni bir atağa kalkacak ve 1990'ların başlarında Johan Cruyff'ün teknik direktörlüğünde oluşturduğu "Rüya Takımla" Avrupa'nın önde gelen futbol ekolleri arasındaki haklı yerini alacaktı.

Barca'nın altın dönemi

Barca'da değişim sloganıyla 1978'de Başkanlık koltuğuna oturan, Josep Lluis Nunez'in dönemi 22 yıl sürecek, bu dönemin başlarında Kulüp gelirlerinde ciddi bir büyüme yakalayacak, finansal açıdan düzlüğe çıkacak, üye sayısını ve aktiflerini de önemli oranda artıracak, tüm bu değişimin sonucu olarak 1997'de Futbol Tarihi ve İstatistiği Uluslararası Federasyonu (IFFHS) tarafından sportif başarıları nedeniyle "dünyanın en iyi kulübü" seçilecekti. Bu dönemin en özel ve başarılı yılları ise 1990-94 arasında "Rüya Takım"ın 4 kez üst üste İspanya Ligi Şampiyonluğunu kazanması ve aynı zamanda Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonu olmasıyla yaşanacaktı. 

Parlak sportif başarılarla adeta bir rüya gibi geçen yıllardan sonra, 1995'de sıfır finansal borç ve 30 milyon euro nakte sahip Barca, Nunez yönetiminin son dönemlerinde yapılan yanlış transferler ve beceriksiz yöneticilerin kötü yönetimiyle ulusal ve uluslararası organizasyonlarda sportif başarısızlıklığın da önemli katkısıyla hızlı bir düşüş dönemine giriyor, sadece birkaç yıl içerisinde 90 milyon euroya ulaşan borçların da etkisiyle, kulüp tarihinde görülmemiş bir şekilde üyeler arasında kutuplaşmalar oluşmaya başlıyordu.

Elefant Blau Platformu

Birkaç yıla sığan son derece kısa bir dönem içerisinde, Barca'nın yüzyıllık değerlerindeki hızlı erozyon ve Katalonya açısından büyük önem taşıyan sosyal sorumluluk misyonundaki azalmayla, bir kaos ortamına itilen Kulüpte tepki gecikmiyor ve Barca değerlerine büyük bir tutkuyla bağlı, onu bir hayat şekli olarak benimsemiş 5 kişilik devrimci küçük bir zümre, Elefant Blau Platformu (Barcelona şehrinin simgelerinden Mavi Fil), uzun vadeli stratejik hareketlini 1998 yılında başlatıyordu. Barcelona'lı genç bir avukat olan Joan Laporta liderliğinde, her biri finans, pazarlama, danışmanlık ve denetim alanlarındaki kariyerleriyle kendilerini kanıtlamış olan Elefant Blau Platformu, mevcut yönetimin icraatleriyle Barca'da kuruluşundan beri var olan demokratik kültürü sistematik bir şekilde yok ettiğini ve bu talihsiz gidişatın Kulübü büyük bir ekonomik girdaba sürüklediği gibi, Kulübün gerçek ekonomik durumu hakkında üyelerin her geçen gün daha az bilgiye sahip olma durumunda kaldıklarını öne sürerek, Nunez'in Başkanlıktan istifasını istiyorlardı. 

Oyunu kurallarına göre organize bir şekilde oynayan Elefant Blau, Mart 1999'da 4.600 üyenin imzasıyla bir gensoru önergesi veriyor ve kulübün yüksek borçları neticesinde bir ekonomik krize girmesinin önlenmesi amacıyla Başkan Nunez'in istifasını resmen talep ediyordu. Laporta ve arkadaşları, Barca'nın önümüzdeki yıllarda belli bir kesim tarafından yönetilmesi ve başka kimsenin bu işe yeltenmemesi amacıyla yüksek borçlanmanın kasden yapıldığını iddia ediyorlar ve 20 yıldan fazla süredir Başkanlık koltuğunda oturan ve yozlaşan Nunez'in artık bu işi götürmemesi gerektiğini üyelere anlatıyorladı. Oylanan önerge 14.000'den fazla üyenin Nunez'in istifası lehine oy kullanmasıyla sonuçlanacak ve 2000 yılı başında Nunez Kulüp Başkanlığından istifa edecekti. Barca hızla yeni Başkanlık seçimlerine gidecek ve Nunez'in 2. Başkanı Joan Gaspart ile Elephant Blau Platformu'nun desteklediği matbaacı ve reklamcı Luis Bassat kozlarını paylaşacaklar, kıran kırana geçen yarışı ise Nunez statükosunun devamı olan Gaspart, oyların yüzde 55'ini alarak kazanacaktı.

Statüko devam ediyor

Finansal durumu düzlüğe çıkarmak adına, yeni Başkan Gaspart biraz da hazırlıksız olarak Barca'yı yeniden organize etmeye soyunuyor ve bu kapsamda kulübü; Spor Branşları; Ekonomi & Finans; Pazarlama; Sosyal İletişim ve Aktif Yönetimi olmak üzere 5 ana birime ayırıyor ve tüm birimlerin başına 5 Başkan ve 5 Başkan Yardımcısı atıyordu. Gaspart ayrıca Barca'nın tüm faaliyette bulunduğu alanları 100 direktörün kontrolüne alıyor ve belirsiz görev tanımları nedeniyle efektif olarak çalışma şansı olmayan bu sistemi aradan bir yıl dahi geçmeden lav ediyordu. Gaspart'ın ilk yılı olan 2001'de 92 milyon euroluk futbolcu transferi yapılıyor, 2002'de ise transfer ücretleri astronomik bir artışla 189 milyon euroya ulaşıyor ve böylelikle 2 yılda 281 milyon Euro'luk transfer harcaması yapılıyordu. Gaspart Başkanlığa geldiğinde 82 milyon euro seviyesinde olan net borç, 2 yıl içerisinde 181 milyon euroya çıkıyor ve karşılığında günah keçisi olarak 6 ayda bir değişen 4 teknik direktörle birlikte hiçbir sportif başarı gelmediği gibi, Kulüp üyeleri ve taraftarlar arasında daha da derin bir kutuplaşma neticesinde kaos ortamına sürükleniyor, İspanyol basınında alay konusu olarak başarılarla dolu şanlı tarihine rağmen sıradan bir kulüp olma yolunda tam gaz ilerliyordu. Kulübün gelirleri de önemli oranda düşüş gösteriyor ve üyeler ile taraftarların Kulübün kötü yönetimiyle Barca aşklarına gem vurarak Nou Camp'ı boş bırakmak ve kulüp logolu ürünlere itibar etmemek üzere Kulüplerine yabancılaşmaları, Barca'yı dünya kulüpleri gelir liginde, 2002 yılında 13. sıraya kadar geriletiyordu.

Aralık 2002'ye gelindiğinde hasarlı finansal duruma ve bölünmeye artık yeter diyen 133 Barca taraftar organizasyonu ve 200 üye bir manifesto verecek ve Başkan Gaspart'ın istifasını isteyecekti. Şubat 2003'de açıklanan finansal tablolarla, Barca toplamda 230 milyon euro ile İspanya'nın en yüksek borca sahip Kulübü talihsiz ünvanını eline geçirecek ve ardından Barca camiasında en azından demokrasinin temel kuralları işleyecek ve böylesine başarısız bir tabloya imzasını atmış olan Gaspart Başkanlıktan istifa edecekti.

Elephant Blau sahnede

Ağır finansal yüklerin etkisiyle sosyal açıdan kırılma noktasına gelen Barca'da yeni seçimler Kulübü düzlüğe çıkarmanın belki de son şansı olarak büyük bir önem kazanıyor ve Barca'nın bu zor gününde 6 aday seçimlere girmeye karar veriyor, en büyük aday ise bir önceki seçimleri kıl payı kaybetmiş Bassat oluyordu. 

İşte bu aşamada Elephant Blau Platformu, Barca'nın geleceğini şekillendirecek stratejik bir karar alacak ve genç olmaları nedeniyle Kulüp içerisinde tam olarak tanınmamalarına rağmen, bir önceki seçimlerde Bassat'ı desteklediklerinde, Bassat'ın kendi seçim stratejisini kullanarak platformlarını pasifize etmesi neticesinde göz göre göre gelen sandık yenilgisi nedeniyle derslerini acı olarak aldıklarını düşüncesinden hareketle, 6 aday içerisinde kendilerine şans tanımayan yakın çevrelerinin yeniden Bassat'ı destekleme yönündeki telkinleri kulak ardı ederek, 2003 seçimlerine bu sefer tek başlarına girmeyi tercih edeceklerdi. Rakiplerine göre farklıklarını tüm Barca camiasına göstermeye ant içmiş Elephant Blau Platformu, Barca tarihinde bir ilki gerçekleştirecek ve uzun zamandır bir gölge kabine şeklinde takip ettikleri Kulüplerinin finansal durumunu düzeltmek amacıyla Kulübün finansal modelini yeniden kurgulayacaklar ve ortaya en ince detaylarıyla çalışan bir iş planı çıkacaktı. 

Makrodan mikroya gelerek futbol endüstrisini mercek altına alan iş planın öncelikli tespitleri; futbolun dünyada yılda yüzde 10-25 arasında büyüyen önemli bir endüstri haline gelmesi; futbolun iş modelinin ulusaldan ziyade uluslararası bir kimliğe bürünmesi gerekliliği; futbol endüstrisinin global olarak büyük kulüpler ve diğerleri olarak bir yol ayrımına gitmekte olduğu ve Barca'nın yeniden dünyanın büyük kulüpleri arasındaki yerini almak üzere yeni bir strateji geliştirmesinin elzem olduğu olacaktı. Bu yeni stratejilerini ise: en iyi oyuncuları almak; ulasal ve uluslararası şampiyonlukları kazanmak; global bazda Barca'ya sadık bir taraftar kitlesini oluşturmak, gelirleri artırmak ve yeniden en iyi oyuncuları almak gibi başlangıçta basit gözüken fakat başarısı detaylarda gizli bir fasit döngü yaratma üzerine oturtacaklardı.

Elephant Blue Platformu, Laporta'nın liderliğinde 2003 Başkanlık seçimlerine hazırlanırken hiçbirşeyi şansa bırakmayacak, attığı her adımı önceden planlayarak stratejik düşündüğünü Barca camiasına kanıtlayacaktı. Öncelikle avukat, danışman, spor yöneticisi, küresel şirketlerde ve bankalarda yöneticilik yapmış, Barca değerlerine sahip çıkan ve Kulübü hayatının önemli bir parçası olarak gören koyu Barca taraftarı ve üyesi sıkı bir takım biraraya geliyor ve birbirine bağlı, farklı özellikleri nedeniyle birbirini tamamlayan bu anahtar ekibe, ABD Başkanlık seçimlerinde Bush'un danışmanlığı yapmış politik danışmanlarda seçim için destek veriyordu. 

Barca'nın mevcut durumunu detaylı olarak irdeleyen ve kritik durumdan çıkış stratejilerini net olarak anlatan 100 sayfalık iş planının Barca tarihinde bir ilk olarak hazırlanarak, tüm üyelere gönderilmesi, "komple değişim" mesajlarının altının zamanı belirlenmiş projelerle doldurularak kamuoyuna yansıtılması, yapılan toplantılar ve ülke basınının efektif olarak kullanılmasıyla, yapılmak istenenlerin başta üyeler olmak üzere Barca taraftarlarıyla açık olarak paylaşılması gibi hedefe ulaşan rasyonel stratejilerle Laporta ve arkadaşları, seçim kampanyalarının başında anketlerde yüzde 2 civarında olan oy oranlarını, 2 ay gibi kısa bir sürede yüzde 30'lara çıkararak, ana Başkan adayı Bassat'la olan arayı kapatacak ve Haziran 2003'de yapılan seçimlerde, Barca tarihinde rekor sayıda üyenin (27.138) oylarını alarak, yüzde 53'e karşı yüzde 32 ile Bassat'a açık bir üstünlük sağlayarak yönetimi devralacaklardı. Artık Barca'da değişim rüzgarları bütün süratiyle esmeye başlamıştı.

Barca, 164 milyon euro borçtan Avrupa'nın krallığına çıktı (23.02.2008 REFERANS)

Geçen hafta FC Barcelona'nın ("Barca") 1899'da kuruluşundan bu yana geçen koca bir asır sonucunda köhneleşen ve imajının ciddi oranda sarsılmasına yol açan eski yönetim modeli ile organizasyon yapısından bahsetmiş ve bir avuç Barca sevdalısının bu yapıyı değiştirmeye yönelik uzun vadeli stratejileri neticesinde Barca tarihinde rekor destekle yönetime gelişlerini anlatmıştım. Bu hafta ise Kulübü yönetmeye başlayan Laporta ve arkadaşlarının yıllardır Kulübün içerisinde oluşmuş ve Kulübü rekabetçi yapıdan uzaklaştıran statükoyu kırarak büyük bir başarıyla uyguladıkları köklü reform stratejilerinden bahsedeceğim.

Barca'nın yeni yönetim ekibinin reform stratejilerinin altında İspanyol futbolunu, özellikle de La Liga'nın genel yapılanmasını iyi etüd etmesi yatmaktaydı. Tarihsel olarak İspanya'da spor dernekleri, kar amacı gütmeyen sosyal organizasyonlar olarak faaliyetlerine başlamışlar ve adına "soci" denilen dernek üyeleri tarafından sahiplenilmişler ve bu tarihsel yapı herhangi bir kişi veya kurumun Kulübün sahibi olmasının engellenmesinin sigortası olmuştur. 1990'ların başında İspanyol ekonomisinin periyodik olarak yaşamakta olduğu ekonomik krizlerden biri sırasında, İspanyol Hükümeti spor kulüplerini A.Ş. statüsüne geçmeleri için zorlayacak ve bunun neticesinde sadece 4 büyük İspanyol kulübü, Barca, Real Madrid, Athletic de Bilbao ve Osasuna, kamuoyundaki güçlü etkileri sayesinde ayrıcalıklı olarak muamele görerek bu akıbetden paçayı sıyıracaklardı. Bu 4 büyük Kulüp, yüzyıl kadar evvel kuruldukları şekilde "Spor Derneği" olarak eski yönetim tarzlarıyla yönetilmeye devam edeceklerdi.

Eski organizasyon

Barca'da seçimler 4 yılda bir Başkan ve Yönetim Kurulu'nu belirlemek üzere yapılmakta, en az 1 senelik üye olan 18 yaşın üzerindeki Kulüp üyeleri seçimlerde oy kullanabilmekte. Her 2 yılda bir, noter huzurunda rastgele çekilen kura ile belirlenen 2.500 Kulüp üyesi, en kıdemli 600 üye ve Yönetim tarafından seçilen 60 üye bir Kongre çatısı altında biraraya gelerek, Kulübün idari organını oluştururlar ve periyodik toplantılar ile Yıllık Olağan Genel Kurul Toplantısı'nı yaparak yönetimin icraatlerini denetlerler. Sözkonusu 3.160 Kulüp üyesinin en fazla yüzde 10'unun toplantılara katılmasının olağan karşılanmasıyla birlikte, toplantılara katılan üyeler Kulübü ilgilendiren tüm hususları aralarında tartışırlar ve gerektiğinde karar alınması için oylamaya başvururlar. Organizasyon şemasına gelince, Kulüp tüzüğüne göre Başkan, 3.160 üyeden oluşan Kulübün İdari Organı'na rapor etmekte ve 14 kişiden oluşan Yönetim Kurulu ile birlikte herhangi bir ücret almadan görev yapmaktaydı. Barca tarihi boyunca Yönetim Kurulu düzenli olarak toplanmakla birlikte, Yönetim Kurulu üyelerinin zamanlarının çok az kısmını Kulübü yönetmek için kullanması son derece doğal karşılanan bir davranıştı. Bu davranış kalıbının doğal bir sonucu olarak sorunlara kalıcı çözüm bulunmadan anlık aksiyonlarla gün kurtarılıyor, projeler ciddiyetle ele alınmıyor, Kulüp işleri Yönetim Kurulu üyelerinin tanıdıkları olan yetersiz profesyonellere teslim ediliyor, yıllık hedefler doğru olarak belirlenemiyordu. Dolayısıyla, konulan hedefler takip edilmiyor, başarılar karşısında ödül, başarısızlıklar karşısında ise ceza sistemi mevcut olmadığından, kimin ne yaptığı tespit edilemiyordu. Yanlış kararlar neticesinde borçlar tavan yapıyor, karşılığında sportif başarı gelmiyor, üyeler içten içe bölünerek Kulüplerinden uzaklaşıyor ve bu kaos ortamı içerisinde Kulübü yönetmek imkansız bir hale geliyordu.

Laporta ve arkadaşları

Laporta ve arkadaşları kulübün uzun zamandır etüt ettikleri ve endüstriyel futbolun gerçekleriyle uyuşmayan bu gayriciddi yönetim felsefesini rasyonel yönetim kalıplarıyla değiştirmek üzere işlerine dört elle sarılarak başladılar. 15 Haziran 2003'deki seçim sonrası hemen iş başı yapan, seçim öncesinin eski gölge kabinesi, sonrasının ise yeni Yönetim Kurulu aralarında daha önceden kararlaştırdıkları görev dağılımını hızla efektif hale getirecekler ve detay diagnostik bir çalışmayla 45 maddelik acil bir uygulama planını devreye sokacaklardı. Yapılan çalışmalar neticesinde kulübün gerçek ekonomik durumu birkaç hafta içerisinde tespit edilecek ve gerçek zararın, bir önceki Yönetimi tarafından 72 milyon euro olarak açıklanan resmi rakamdan da fazla, gösterilmeyen vergi ve bazı fonların maliyetleriyle, sözleşme imzalanan futbolcuların tazminatlarını da dikkate alınca 164 milyon euro olduğu görülecekti. Laporta ve arkadaşları iş başına gelmeden önceki 2002-03 sezonunda Barca'nın gelirleri sadece 125 milyon euroda kalıyor, yanlış sporcu transferlerinin yoğun etkisiyle giderler 195 milyon euroya ulaşıyor ve kulüp 70 milyon euro zarar ediyordu. Kulübün zarar etmeye devam etmemesi için, 30 Haziran 2003'de iş başına gelindiğinde 1. objektif "sıfır bütçe açığı" olarak belirleniyor ve ne olursa olsun zarar edilmemesi önceliğinin sağlanması için Yönetim kendisine tam olarak 12 ay limit koyuyordu.

Bankalarla anlaşma

Durum tespitinden sonra, yönetim kendi kaynaklarından 25 milyon euroyu sıcak para olarak kulübün kullanımına sunacak, bununla birlikte, yönetim, kulübü karlı çalışan bir hale sokan stratejik iş planını tüm detaylarıyla borçu bankalarla paylaşacak ve iş planına onları da inandırarak, Ağustos 2003'te kulübün iştiraklerine yapacakları avans ödemesi olan 35 milyon euroyu temmuzda yapmaları sağlanacak ve böylelikle yeni yönetim finansal darboğazın aşılması için gerekli nakit akımlarını yaratarak neredeyse çıkmaza girmiş olan ekonomik sistemi döndürmeye başlayacaktı. Yeni organizasyonun beyni olan 5 kişilik anahtar ekip direktör pozisyonlarını doldurmak üzere işlerinden istifa edecek ve herhangi bir ücret almadan, tahminlerinden de kötü olan durumu tersine çevirerek ilk 1 yıllık büyük değişimi kurgulayabilmek ve yönetmek üzere için tüm mesailerini Barca'ya vereceklerdi. Kulübün yeniden kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamak amacıyla kendilerine 12 aylık bir süre tanıyan yeni yönetim, yeni organizasyon modelinde ağırlıklı olarak eski yönetimlerin akraba ve tanıdıkları, ambiane bir tanımla "adamları" olan Kulübün tüm eski profesyonel yöneticilerinin görevlerine son verecek, belirlenen yeni organizasyon şemasını geçiş döneminde kendileri doldurarak, iş planlarının "şok fazı" adı verilen başlangıç döneminde 6 ayda organizasyonu ayağa kaldıracaktı. Seçilmiş yönetim her bir ana fonksiyon alanı için çalışma grupları oluşturuyor ve en ağır hasarın olduğu hayati öneme sahip finansal alanda en yoğun çalışmalarını gerçekleştiriyordu.  Kulüpte bir devrim niteliği taşıyan reform projesinin en önemli kısımlarından biri personelin iyi profesyonellerden oluşması olarak ele alınırken, değişen bu durum kısa bir sürede finansal sonuçlara da yansıyor, Kulüp yeni kurulmuş gibi davranarak, futbol bilgisi limitli olsa da profesyonel kariyerleri başarılı yeni personelin arasına katmaya devam ediyor ve bu yeni Ekibin yarattığı farklılığın etkisiyle, Kulüp ilk seneden operasyonel açıdan kara geçiyordu.

Üç alanda hedef Yeni yönetim hedefini, uygulayacağı küresel marka stratejisiyle Barca'yı ekonomik anlamda başarılı bir Kulüp haline getirmek olarak belirliyor ve bu hedefe ulaşmak için ekonomik, sportif ve sosyal olmak üzere 3 ana fonksiyon alanı oluşturuyordu. Ekonomik alanda, rekor yıllık zarar eden yüksek mali borca sahip Barca'da öncelikli hedef maliyetleri kısma, gelirleri artırma ve borçları uzun vadeye yayarak yeniden yapılandırma olarak belirleniyor, bu hedefler için ayrı stratejik planlar ortaya konuluyor ve son tarihleri de belli olmak üzere iddalı bir program en ufak detayıyla çiziliyordu. Sportif alanda yetkili teknik sekreterlik pozisyonu oluşturuluyor, teknik direktörün sekretere rapor etmesi kararlaştırılıyor ve finansal hedefler doğrultusunda sadece 1 yıldız alımı hedefleniyor, sportif başarı hedefi ise ilk yıl için 2. planda tutuluyor, İspanya Ligi'ni ilk 4 arasında bitirerek Şampiyonlar Ligi'ne katılma hakkını elde etmek tek başarı kriteri olarak belirleniyordu. Sosyal alanda ise hedef, yoğun bir kutuplaşma yaşanan taraftar ve üyeler arasındaki ilişkiyi düzelterek bunları birbirlerine ve Kulübe entegre etmek olarak belirleniyor ve son yıllarda unutulmaya başlanmış Barca değerlerinin yeniden ön plana çıkarılması olarak amaçlanıyordu. Son derece detaylı olarak hazırlanış ve saat gibi tıkır tıkır işleyen iş planı meyvelerini vermekde gecikmeyecek ve banka borçları 151 milyon euroluk bir sendikasyon kredisiyle 2010 yılına kadar yayılacaktı. "Sıfır" bütçe açığı hedefiyle, başta futbolcular olmak üzere sporcu sözleşmeleri, kendileriyle yeniden görüşülerek pazarlık edilecek ve neredeyse tamamının kabulüyle garantili ödeme yerine performans bazlı ödeme sistemine geçilecek ve böylelikle sporcu ücretlerinde yüzde 23'lük azalma sağlanacak, özellikle futbolun yönetiminde büyük önem taşıyan ücret/ciro rasyosu yüzde 88'den, önemli bir düşüşle ideal bir oran olan yüzde 50'ye indirilecekdi.


Aidatlar arttı....

Haftalık raporlama ile giderler kuruşu kuruşuna takip edilecek, gelirleri artırmak için ise üye aidatları yüzde 40 oranında yükseltilecek, aidiyet duygusunu artırmak ve Barca'nın en önemli aktifi olarak öne çıkan üye unsurunu daha efektif olarak kullanmak üzere Kulübe 50.000 yeni üye kazandırılarak, üye sayısı 150.000'e çıkarılacaktı. 2006-07 sezonunda, her kulüp üyesi Barca'nın bir parçası olma onuruna ulaşmak amacıyla yılda 142 Euro (250 YTL) öderken, Barcelona şehri dışında yaşayan üyeler lokal üyeler kadar ekonomik avantajlara sahip olmamakla birlikte; bedava müze turu, maç günü biletlerini almada öncelik, indirimli maç günü bileti alma gibi maddi, biraz uzakdan da olsa camianın bir parçası olma gibi manevi avantajlar elde ediyorlardı. Sezonluk futbol biletlerin de daha ilk yıldan önemli oranda zam yapılacak, eski Yönetimlerin tanıdıklarına verilen bedava biletler bıçak gibi kesilecek, Kulüpte yıllardır beklenilen köklü ve olumlu değişimi fark eden üye ile taraftarlar ise bu tarihi dönemeçte kendi paylarına düşen rolü oynamak üzere 98.800 kişi kapasiteli Nou Camp'da doluluk oranını yüzde 100'e taşıyacaktı. Bu arada stadda 36 yeni loca inşa edilecek ve hemen satılacak, şimdiye kadar sadece futbol katedrali olan Nou Camp, firmalar için düzenlenen akşam yemekleri, toplantılar, galalar, havai fişek şovları ve futbolcuların hazır bulunduğu imza toplantıları gibi aktivitelerle haftanın 7 günü 24 saat durmadan çalışan ve para kazanan bir eğlence merkezi haline dönüşecekti.

TV De Catalunya ile 5 yıllık, yıl başına 54 milyon euroluk yayın anlaşması yapılacak ve kısa süreye sığdırılan bu inanılmaz atılımla, gelirler 1. yılın sonunda yüzde 37 oranında artarak, Kulübün 1,5 milyon euro operasyonel kara geçmesini sağlayacaktı. 5 yıllık sözleşmeyle takımın teknik direktörlüğüne getirilen sadece 41 yaşındaki Rijkaard liderliğinde sanki bir kolej takımıymış gibi birbirlerine kitlenen ve Nou Camp tribünlerinin yoğun desteğini alan tek yıldızı Ronaldinho'nun da önemli katkısıyla, futbol takımı 2003-04 sezonunu Real Madrid'in ardından 2. sırada bitirerek uzun yıllar sonra Şampiyonlar Ligi vizesi alınıyor, böylelikle sportif başarı hedefini tutturan Kulüp önemli bir gelir kalemine daha kavuşuyordu. Reformlar 1. yıl sonrasında Barca'da devam ediyor, kriz yılını borcun yeniden yapılandırılması ve üyelerden yeni kaynak girişiyle bertaraf eden Kulüp, TV kanalı Canal Barca'yı kuruyor ve 25.000 öde-izle müşterisiyle ilk yıldan karlı bir hale getiriyordu.

Laporta ve arkadaşlarının iş başına gelerek köklü değişimi başlattıkları, 2003 Haziran'ında toplam 230 milyon euro borç, 110 milyon euro oyuncu ücreti (yüzde 88 ücret/ciro rasyosu), sadece 123 milyon euro ciro, 164 milyon euro gerçek zarar ve 1999-2003 arası "sıfır" kupa ile 2003 sezonunda lig 6.cılığından; sadece 4 yılda gelinen tabloda; ciro 290 milyon Euro'ya ulaşmış, dünya gelirler liginde 13.'lükten 3.'lüğe gelinmiş, yüzde 50'ye düşürülen ücret/ciro rasyosunun da olumlu etkisiyle bütçede hiçbir yıl açık verilmemiş, yeni borç alınmamış; ilk yıldan itibaren operasyonel karlılık sağlanmış; her gelir kaleminde 2 kattan fazla artış yaşanmış; bunlar yapılırken Kulübün hiçbir varlığı satılmamış ama yeni tesisleşme yatırımları yapılmış; taraftar ve üyeler arasında birlik sağlanmış, üye sayısı artmış ve "bir futbol kulübünden çok daha fazlası anlayışı" sadece sportif başarı endeksli anlayışın yerini almıştır.  İşte tüm bu önemli başarılar, son dönemlerde dünya kulüplerinde yaşanan değişimler içerisinde Barca'yı farklı bir konuma getiriyor ve mükemmel bir şekilde organize edilen değişim süreci Barca markasını küresel bazda değerli bir konuma taşıyarak, tüm spor kulüpleri için önemli bir gösterge ve rol modeli haline getiriyordu. Ne diyeyim, darısı Samsunspor'un başına...


Katkılarından dolayı sevgili roligan'a teşekkürler....



yusuf celebi



Bu yazıda özetle Real Madrid takımının ekonomik yönetim reçetesi;

Perez önemle üzerinde durduğu marka ve içerik yönetimini, dünyanın bu alanda bir numaralı kulübü olan Manchester United'ın (Man. U.) modelini etüt ederek Real'e kadrodaki yıldızları üzerinden katma değer yaratacak şekilde uyarlaması neticesinde son derece büyük bir başarıyla gerçekleştirecekti. Kulüp yönetimi ana fonksiyonunu içerik sağlayıcı olarak tanımlayacak, organizasyon yapısı profesyonelleştirilerek kendi alanında en iyi yöneticilerden oluşan ve yönetim kuruluna rapor eden 4 kişilik bir icra komitesi kurulacak ve bu komitenin başarılı ve verimli çalışmaları neticesinde, Perez'in başkanlık yaptığı 5.5 yılda:   

Real'in gelirleri 138 milyon eurodan (dünya 6'ncısı), 276 milyon euroya (dünya 1.'cisi) çıkacak, ticari gelirler ise 3 kat artacaktı.

Real, 2005-06 ve 2006-07 sezonlarında da dünyanın en fazla gelir elde eden futbol kulübü sıralamasında, 1.'cilik unvanını, Man. U. ve Barca'nın önünde sürdürecekti.

Eski antrenman sahasının satışından gelen nakit enjeksiyonu ile borçlar sıfırlanmış, kalan nakit ise doğru bir iş planıyla yönetilerek markalaşma ve ticari gelir artırma stratejisine kanalize edilecekti.

Real 23 milyon euro operasyonel zarardan 71 milyon euro operasyonel kâra geçecekti.

Gider yönetimi disiplin altına alınacak, ücret/ciro rasyosu yüzde 100'lerden, 2003 sonunda yüzde 73'e, 2005 sonunda ise ideal oran olan yüzde 50'nin de altına inerek yüzde 46 gibi son derece başarılı bir orana ulaşacaktı.

Los Galacticos üzerinden yaratılan "yıldız modeli" gelirlerin küreselleşmesini sağlayacak, Uzakdoğu ve Güney Amerika turları ve lisanslı ürün satışları gelirleri dünyaya yayılarak, yeni ve önemli gelirleri ortaya çıkaracaktı.

Sportif başarı önceki dönemlere göre önemli bir farklılık göstermeyecek, bununla birlikte gelir artışı ve kârlılığın esas kaynağı yönetimin ticari başarısı olacak, ticari gelirler her yıl yüzde 34 oranında büyürken diğer gelir kalemleri yüzde 11 oranında artış gösterecekti.

yusuf celebi


Kulübün mali konularda şeffaf davranmasını sağlamak hepimizin görevi olsa gerek.

Takımın aldığı haftalık skorlara takılıp kalmamak gerekir.Takımın mali yapısı sürekli güncel tutulmalı kulübe kaynak yaratacak fikirlerin sürekli tartışılması gerekir.

Takımın başına trilyoner insanların geçmesini beklemek gibi hayalperest düşüncelerden uzak gerçekçi bakış açılarıyla kulübü yönlendirme çabası içinde olmak daha mantıklı olsa gerek.

Takımın mali yapısı konusunda net bilgilere sahip olabilmek için birimiz çıkıpta kulüpten döküm isteme teşebbüsünde bulundukmu böyle bir teşebbüste bulunanlara kulüp yetkilileri nasıl bir yaklaşım gösterir bunları anlamak için böyle bir mücadeleye girecek olanlarımız varmı?.

Kulübün mali yapısı hakkında döküm isteme hakkına kimler sahip bu konuyu gündeme taşımak istiyorum.
Samsunspor'un sahipleri taraftardır denir ama ne hikmetse o taraftar sahibi gibi neden hareket etmez sadece aldığı sonuçlarla ilgilenir.

Takımın sahibi taraftarsa o zaman gereğini yerine getirmek için adımlar atmaya bir yerlerden başlamak gerekir.

Kadir ÇELEBİ

kesinlikle Doğru kulup yonetimi aylık mali rapor hazırlayıp bunu  basın aracılığıyla taraftarını bilgilendirmelidir ortaya konulan projelerin durum değerlendirmesini rakamsal olarak yansıtmalıdır ben resmi sitedeki sevgi noktalarını bir resimde toplayıp içersinde kaçtane sevgi noktamız var saymak zorunda olmamalıyım her konuda daha şeffaf olunmalı eski fotbolcu celil sagır alacakları hakkında bilgi sahibi olmalıyım... taraftarımıza orantısız guc kullanan polis memuru hakkında bilgi sahibi olmalıyım ben taraftarım unutmuyorum takip ediyorum bunlardan haberdar değilsem bunun sorumlusunun kulup oldugunu düşünüyorum..