Beş yıl aradan sonra gelen şampiyonluk taraflı tarafsız herkesi mutlu etti...
Samsun'da yaşayan, ya da yaşamayan, gönlü Samsunspor sevgisiyle dolu olan onbinlerce kişi için geçtiğimiz pazar, doğum günü idi adeta...
Maç günü protokol tribünü her zamankinden daha fazla sayıda konuk ağırladı...
O ana kadar Samsunspor ismini ağızlarına dahi almayanlar kırmızı beyazlı kaşkollarını boyunlarına takıp koltuklara kurulmuşlardı...
Hele içlerinden bazıları vardı ki;
Sorsanız "19 Mayıs Stadı nerededir ?"
Eski Stadın yerini gösterir...
Sorsanız, "Samsunspor Kulübü nerededir ?"
İtfaiyenin üzerinde der...
Sorsanız, "Samsunspor'dan üç futbolcu sayarmısınız ?"
Temel, Hamdi, Abidin diye sıralar...
Samsunspor'un en sıkıntılı dönemlerinde kafasını deve kuşu gibi gömenler, şampiyonluk günün de kuruldukları kırmızı derili koltuklardan başlarını zürafa gibi uzatarak, yüzlerinde gülücükler, çevredekilerin kendisini görmesi için çaba sarfediyorlardı...
Maç sonu çekilen mutluluk fotoğrafında yer almak için çırpınış içerisinde ki hallerini gördükçe öldüm gülmekten...
O fotoğrafta olması gerekenler bu ibret tablosunu kenardan öfke ile izliyorlardı...
Ne kadar tirajikomik bir durum değil mi ?
KALPAR'IN ÖFKESİ
----------------
Maç öncesi, Kalpar hoca kendisi lehine yapılan tezahuratlara karşılık vermek için tribünlere doğru giderken aklımdan "hoca şu an ne düşünüyor?" diye bir soru geçiriyor, sorunun cevabını bulamıyordum...
Sezonun başlarında, hatta ortalarında o tribünlerden az istifaya çağırılmamıştı...
Huzurevine bile gönderilmişti...
Maç sonrasında zafer kazanmış komutan edasıyla kameraların karşısına çıkan tecrübeli hoca konuşma sırasının bu kez kendinde olduğunun altını çizerek herkese gider yaptı...
Sorumun cevabını almıştım...
Bir konuştu, pir konuştu...
Güngören yenilgisi sonrası arkasından kuyu kazarak yeni hoca arayışına giren yöneticisini bir kenara koyup -herhalde onu sonra halledecek, aleyhine tezahurat yapan taratarlara, hakkında ileri geri yazan gazetecilere bir güzel giydiriverdi...
Hani derler ya, "derviş dervişin arkasına sırayla geçer"...
"Bu kez sıra bende" diyen, hoca da aynen öyle yaptı...
Haklıdır, ya da değildir...
O kötü günlerde yaşadıklarını, hissettiklerini ancak o bilir...
Şimdi gelin son gülen taraf olan hoca için akıllara gelen bir soruya birlikte cevap arayalım....
Kalpar ve ekibinin yeni sezonda devam edip etmeyeceği belli değil...
Benim şahsi düşüncem istikrar adına hocanın ve ekibininin devam etmesi gerektiği yönünde...
Hüseyin hoca bu konuşma tavrıyla yanlış yapmış olabilir mi ?
Eğer gitmeyi düşünüyorsa "hayır", kalacaksa "evet" diyebilirmiyiz ?...
Önemli olan haklı olmak mıdır ?
Ya da haklı kalmak mı ?
İşte bütün mesele budur...
Resul AKÇAY
http://www.halkgazetesi.com.tr/author_article_detail.php?id=7035 (http://www.halkgazetesi.com.tr/author_article_detail.php?id=7035)
Kalpar Hocanın gitmesi gerekiyordu bence
Bence kalmaliydi Takimi ve şehri biliyordu Ama gitti yapacak bişey yok galatasarayda lucescu ya aynısını yaptı pişman oldu Insallah biz pişman olmayız
ben şuna şaşırıyorum dükkanlarının işyerlerinin reklamını yapmak için bu sene SAMSUNSPOR bayrağı yaptrıp asanlar evlerine reklamsız fener bayrağı asıyor şerefsizler reklamınız için bayrağımızı asmayın
Çakma,şizofren, kolpalıklarla dolu hayatlarında kendi egolarını okşamak için başka renklere gönül veripte Samsunspor'u eşontiyon niyetine gören,kendi menfaati peşinde koşanların Allah cezasını versin !
evet malesef heryerde olduğu gibi çakma samsunsporlular var tabi samsunsporu direkt değilde ikinci takımı olarak görenler bunlar bukalemun gibiler , kimin atınabinerse onun düdüğünü çalarlar birazda
Bu kişiler, özellikle protokol tribününde fazlasıyla mevcut. Son birkaç haftadır türediler.