Yargıdan TÜRK Açılımı..!

Başlatan ahk34, 23 Ekim 2009, 14:56:26

« önceki - sonraki »

ahk34

Her şehit için beş DTP'li öldürülsün,
Yerel gazetede 'Her şehit için beş DTP'li öldürülsün' yazan köşe yazarı hakkında önce savcılık sonra mahkeme takipsizlik verdi.
Son olarak dosyayı inceleyen Yargıtay da bu yazıda suç bulmadı

Yargıtay, demokratik açılım tartışmalarının sürdüğü bir ortamda, çok tartışılacak bir karara imza attı. Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, Düzce Ağır Ceza Mahkemesi'nin ardından Yargıtay da 'şehit edilen her asker için beş DTP'li öldürülmeli' çağrısında suç unsuru bulmadı. Yargıtay 8. Ceza Dairesi, Adalet Bakanlığı'nın Düzce Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği takipsizlik kararının bozulması için yaptığı 'kanun yararına bozma' talebini reddetti. Kararda, yerel mahkemenin verdiği kararda isabetsizlik görülmediği belirtildi.

TEK TEK HEDEF GÖSTERDİ
Yerel Bolu Expres gazetesinin yazarlarından Işın Erşen, 7 Ekim 2007 günü, Gabar Dağı'nda Bolu 2. Komando Tugayı'na mensup 13 askerin şehit edilmesinin ardından yayımladığı 'Türk, işte karşında düşmanın' başlıklı yazısında, PKK ile sürdürülen mücadeleyi anlattıktan sonra, DTP milletvekillerin MYK üyelerinin ve Belediye başkanlarının isimlerini tek tek sıralamış ve şöyle devam etmişti: "Türk Ulusu, işte karşında düşmanın. 'PKK bölücü terör örgütüdür, onun mensupları da vatan hainidir' demedikten sonra bunların topu Türk düşmanı olarak bundan sonra 'sivil yurtsever' unsurların hedefi olacaktır. Kahpece pusu kuran dağdaki teröristin peşinde koşmaktansa üç-beş mikrobu temizleyip bundan sonra bir bizden, beş sizden, tamam mı, devam mı? demek gerekir. Bunu yapacak ve diyebilecek yurtsever unsurlar da çıkar elbet. Toplumun arzusu, yoğun olarak bu yöndedir. Bundan böyle şehit edilen her güvenlik görevlisine karşın, bunlardan birinin aynı kaderi paylaşması toplumun çoğunluğunun isteği haline gelmiştir. Artık kangren olmuş uzuv veya uzuvların kesilip atılma zamanı gelip geçmiştir."

SUÇ UNSURU YOK
Söz konusu yazı üzerine DTP Grupbaşkanvekili Selahattin Demirtaş, avukatı Faruk Duran aracılığıyla 24 Kasım 2007 günü Bolu Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusunda "Basın yoluyla hakaret, suç işlemek için alenen tahrik, halkı kanunlara uymayaya tahrik" suçlamaları nedeniyle Erşen'in cezalandırılmasını istendi. Savcılık, altı ay süren soruşturmanın ardından yazıda suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verdi. Karara yapılan itirazı Düzce Ağır Ceza Mahkemesi karara bağladı. Yerel Mahkeme de savcılığın kararının yerinde bir karar olduğunu belirterek, "İncelenen soruşturma evrakına göre, itiraza konu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararında isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, itirazın reddine karar verildi" dedi. Böylece verilen takipsizlik kararı kesinleşmiş oldu.

BAKAN ŞAHİN BAŞVURDU
Söz konusu kararın kamuoyunda geniş yankı uyandırması üzerine, Adalet Bakanlığı harekete geçti. Dönemin Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, yazının 'fikir ve düşünce açıklama' kapsamında değerlendirilmesini doğru bulmadığını belirterek, takipsizlik kararına yönelik itirazı reddeden mahkeme kararının kaldırılması için yazılı emir yoluyla Yargıtay'a başvurdu. Söz konusu dosya önce Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin gündemine geldi. Ancak daire bu konuda görevsiz olduğunu karar vererek, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'ne gönderdi.

YARGITAY: KARAR YERİNDE
Daire, dosya üzerinde incelemesini tamamladı. Daire, yerel mahkemenin verdiği kararın yerinde olduğunu belirterek "Düzce Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararda herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle yazılı emir yoluyla yapılan bozma talebinin oybirliği ile reddine karar verilmiştir" denildi. Demirtaş'ın avukatı Duran kararı 'skandal bir karar' olarak niteleyerek, "Hangi açılım, hangi demokratik açılım söz konusu olursa olsun değişme direnen çağın gereklerine uygun bir şekilde kendisini yapılandırmayan bir yargı anlayışı olduğu müddetçe bu tür kararlar verilmeye devam edilecektir" diye konuştu.

http://www.ensonhaber.com/Ic-Haber/236245/her-sehit-icin-bes-dtpli-oldurulsun.html

ahk34

İşte 7 Ekim tarihli yazının tamamı..!
Not: Yargıtay kararı ile bu yazıya yorum yapmak, okumak ve belgelendirmek suç ve cezai unsurları taşımamaktadır.

TÜRK, İŞTE KARŞINDA DÜŞMANIN

İşte size son birkaç günün gazete başlıkları:
Diyarbakır Lice'de mayın patladı. 1 astsubay şehit, 3 er yaralı.
Beytüşşebep'da iftar vakti köylerine giden 12 köy korucusu öldürüldü.
Van'ın Başkale ilçesinde askeri birliğe roketatarlı saldırı, 1 asker şehit.
Şırnak'ın Namaz dağı bölgesinde mayın patladı, 1 uzman çavuş şehit.
Şırnak'ın Gabar dağı bölgesinde pusu, 13 asker şehit.
Bunlar, son bir hafta veya on gün içinde bizim gazetelerde tesadüfen rastladıklarımız.
Araştırsak, hiç şaşmam belki bir bu kadar daha çıkar.
25 seneye yakın zamandır, "kanları yerde kalmayacak" , "mücadele kararlılığımız daha da arttı" veya "kökünü kazıyacağız" gibi yutturmacalar la avutup, geçiştirdiniz hep.
Yeter be, yetsin artık şu palavralarınız, masallarınız.
Sivili de, askeri de,
Sizler çocuk mu avutuyorsunuz?
Yoksa milletle dalga mı geçiyorsunuz?
3 bin veya beş bin tane "çapulcu" ile baş edemeyen devlet veya ordu olur mu?
Edemediniz, edemiyorsunuz işte, yazıklar olsun hepinize.
Devletseniz, devletliğinizi, yasama organıysanız, kanun koyuculuğunuzu, hükümet iseniz, hükümetliğinizi bilin. Yargıysanız, yargının, hukukun gereklerini yerine getirin.
Ama yetti, artık bardak taştı.
Geçtiğimiz pazar gecesi, Bolu 2. Komando Tugayına mensup 13 askerimizin şehit edilmesi haberini duyunca çıldırdık.
Nasıl delirmeyelim ki?
TBMM çatısı altında, askerimizi, polisimizi, koruyucumuzu, sivil halkı gözlerini kıpmadan öldüren teröristlerin "azmettiricileri" varken;
Bu terörist katillere "kardeşim" diyebilen, bunların akıl hocalığını yapabilen,
Askerlerle girdikleri silahlı çatışmada geberen teröristlerin "leşlerini" derede yıkayan DTP İl, İlçe ve Belediye Başkanları varken,
Dağdakilerin peşinden koşturmak ne derece doğru oluyor? Gerçek katil tetikçiler mi?
Esas katiller kimler, biliyor musunuz?.
Partilerinin flamasına "PKK çaputlarının" rengi, sarı yeşil ve kırmızıyı koyan, PKK'lı, eli kanlı bu "piçlerin" sıktığı her kurşunun arkasında olan, onlara "kardeşim" diyen, bu cinayetleri işletenler; "azmettiriciler"
Başta, Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk. Partinin Milletvekilleri Ayla Akat Ata, Bengi Yıldız, Mehmet Nezir Karabaş, Akın Birdal, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak, Aysel Tuğluk, Pervin Buldan, Sebahat Tuncel, Emine Ayna, Sırrı Sakık, M. Nuri Yaman, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Sevahir Bayındır, Hasip Kaplan, Şerafettin Halis, Fatma Kurtulan, Özdal Üçen.
Demokratik Toplum Partisi Merkez Yürütme Kurulu, Nurettin Demirtaş, Mustafa Sarıkaya, Saadet Becerikli, Bayram Altun, Selma Irmak, Sibel Öz, Pelgüzar Kaygusuz, Kamuran Yüksek, Yücel Genç, Ömer Ağın, Kemal Aktaş, Siracettin Irmak, Kemal Çolgan, Gülay Calap, Hüseyin Cengiz, Ayfer Ekin, Besime Konca, Ahmet Aday ve Çimen Işık.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, DTP'li tüm belediye başkanları, bu partinin il, ilçe başkan ve yönetimleri.
Türkiye'yi bölmeye, tarih sahnesinden silmeye çalışan "dış mihraklar" ve bunların içteki uşakları, maşaları...
Yüce Türk Ulusu, işte karşında düşmanın.
"PKK bölücü terör örgütüdür, onun mensupları da vatan hainidir" demedikten sonra, bunların topu Türk düşmanı olarak, bundan sonra "sivil yurtsever" unsurların hedefi olacaktır.
Kahpece pusu kuran, dağdaki teröristin peşinde koşmaktansa, üç-beş mikrobu "temizleyip" bundan sonra "bir bizden, beş sizden" tamam mı, devam mı? demek gerekir. Bunu yapacak ve diyebilecek "yurtsever" unsurlar da çıkar elbet. Toplumun arzusu, yoğun olarak bu yöndedir.
Bundan böyle şehit edilen her güvenlik görevlisine karşın, bunlardan birinin aynı kaderi paylaşması toplumun çoğunluğunun isteği haline gelmiştir. Artık, "kangren olmuş uzuv veya uzuvların" kesilip atılma zamanı gelip geçmiştir.
Türkiye'nin sınır ötesi sıcak takibine soğuk bakan ABD", dünyanın öbür ucundan geldiği Irak'ta ne "be,o,ke" işi olduğunu izah etmelidir.
Bunun yanı sıra; hala sınır ötesi harekata hayır diyen ABD'nin elinden İncirlik Üssünün alınması, Habur Sınır Kapısının da kapatılması, Mersin Serbest Bölgede faaliyet gösteren bazı Kürt gurupların temizlenmesi ABD ve Barzani'nin "çanına ot tıkamaya" yeter de artar bile...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugüne kadar ABD'siz de, AB olmadan da yaşamıştır bundan sonra da yaşayacaktır. Hepsi yerin dibine batsın. ABD'nin ve AB' nin, boyunduruğu altında, kişiliğimizi yitirip "sömürge" konumunda olmaktansa, ulusça "Metal Fırtına"yı yaşamayı tercih ederiz.
Allah'tan tüm şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, sabırlar diliyor ve acılarını yürekten paylaşıyoruz. Aynı şekilde, Bolu 2 nci Komando Tugayına da, başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Yarın Mübarek Şeker Bayramı. Şırnak'ın Gabar Dağında, bu vatan için canını veren O 13 yiğit aslandan birinin anası, babası, kardeşi siz olsaydınız, nasıl bayram yapardınız? Bir de onu düşünün. Bu bayram burukta olsa, acılı da olsa herkese kutlu olsun. 

#BAFRALI#

Alıntı yapılan: ahk34 - 23 Ekim 2009, 15:03:47
İşte 7 Ekim tarihli yazının tamamı..!
Not: Yargıtay kararı ile bu yazıya yorum yapmak, okumak ve belgelendirmek suç ve cezai unsurları taşımamaktadır.

TÜRK, İŞTE KARŞINDA DÜŞMANIN

İşte size son birkaç günün gazete başlıkları:
Diyarbakır Lice'de mayın patladı. 1 astsubay şehit, 3 er yaralı.
Beytüşşebep'da iftar vakti köylerine giden 12 köy korucusu öldürüldü.
Van'ın Başkale ilçesinde askeri birliğe roketatarlı saldırı, 1 asker şehit.
Şırnak'ın Namaz dağı bölgesinde mayın patladı, 1 uzman çavuş şehit.
Şırnak'ın Gabar dağı bölgesinde pusu, 13 asker şehit.
Bunlar, son bir hafta veya on gün içinde bizim gazetelerde tesadüfen rastladıklarımız.
Araştırsak, hiç şaşmam belki bir bu kadar daha çıkar.
25 seneye yakın zamandır, "kanları yerde kalmayacak" , "mücadele kararlılığımız daha da arttı" veya "kökünü kazıyacağız" gibi yutturmacalar la avutup, geçiştirdiniz hep.
Yeter be, yetsin artık şu palavralarınız, masallarınız.
Sivili de, askeri de,
Sizler çocuk mu avutuyorsunuz?
Yoksa milletle dalga mı geçiyorsunuz?
3 bin veya beş bin tane "çapulcu" ile baş edemeyen devlet veya ordu olur mu?
Edemediniz, edemiyorsunuz işte, yazıklar olsun hepinize.
Devletseniz, devletliğinizi, yasama organıysanız, kanun koyuculuğunuzu, hükümet iseniz, hükümetliğinizi bilin. Yargıysanız, yargının, hukukun gereklerini yerine getirin.
Ama yetti, artık bardak taştı.
Geçtiğimiz pazar gecesi, Bolu 2. Komando Tugayına mensup 13 askerimizin şehit edilmesi haberini duyunca çıldırdık.
Nasıl delirmeyelim ki?
TBMM çatısı altında, askerimizi, polisimizi, koruyucumuzu, sivil halkı gözlerini kıpmadan öldüren teröristlerin "azmettiricileri" varken;
Bu terörist katillere "kardeşim" diyebilen, bunların akıl hocalığını yapabilen,
Askerlerle girdikleri silahlı çatışmada geberen teröristlerin "leşlerini" derede yıkayan DTP İl, İlçe ve Belediye Başkanları varken,
Dağdakilerin peşinden koşturmak ne derece doğru oluyor? Gerçek katil tetikçiler mi?
Esas katiller kimler, biliyor musunuz?.
Partilerinin flamasına "PKK çaputlarının" rengi, sarı yeşil ve kırmızıyı koyan, PKK'lı, eli kanlı bu "piçlerin" sıktığı her kurşunun arkasında olan, onlara "kardeşim" diyen, bu cinayetleri işletenler; "azmettiriciler"
Başta, Demokratik Toplum Partisi Genel Başkanı Ahmet Türk. Partinin Milletvekilleri Ayla Akat Ata, Bengi Yıldız, Mehmet Nezir Karabaş, Akın Birdal, Selahattin Demirtaş, Gülten Kışanak, Aysel Tuğluk, Pervin Buldan, Sebahat Tuncel, Emine Ayna, Sırrı Sakık, M. Nuri Yaman, Osman Özçelik, İbrahim Binici, Sevahir Bayındır, Hasip Kaplan, Şerafettin Halis, Fatma Kurtulan, Özdal Üçen.
Demokratik Toplum Partisi Merkez Yürütme Kurulu, Nurettin Demirtaş, Mustafa Sarıkaya, Saadet Becerikli, Bayram Altun, Selma Irmak, Sibel Öz, Pelgüzar Kaygusuz, Kamuran Yüksek, Yücel Genç, Ömer Ağın, Kemal Aktaş, Siracettin Irmak, Kemal Çolgan, Gülay Calap, Hüseyin Cengiz, Ayfer Ekin, Besime Konca, Ahmet Aday ve Çimen Işık.
Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Batman Belediye Başkanı Hüseyin Kalkan, Şırnak Belediye Başkanı Ahmet Ertak, DTP'li tüm belediye başkanları, bu partinin il, ilçe başkan ve yönetimleri.
Türkiye'yi bölmeye, tarih sahnesinden silmeye çalışan "dış mihraklar" ve bunların içteki uşakları, maşaları...
Yüce Türk Ulusu, işte karşında düşmanın.
"PKK bölücü terör örgütüdür, onun mensupları da vatan hainidir" demedikten sonra, bunların topu Türk düşmanı olarak, bundan sonra "sivil yurtsever" unsurların hedefi olacaktır.
Kahpece pusu kuran, dağdaki teröristin peşinde koşmaktansa, üç-beş mikrobu "temizleyip" bundan sonra "bir bizden, beş sizden" tamam mı, devam mı? demek gerekir. Bunu yapacak ve diyebilecek "yurtsever" unsurlar da çıkar elbet. Toplumun arzusu, yoğun olarak bu yöndedir.
Bundan böyle şehit edilen her güvenlik görevlisine karşın, bunlardan birinin aynı kaderi paylaşması toplumun çoğunluğunun isteği haline gelmiştir. Artık, "kangren olmuş uzuv veya uzuvların" kesilip atılma zamanı gelip geçmiştir.
Türkiye'nin sınır ötesi sıcak takibine soğuk bakan ABD", dünyanın öbür ucundan geldiği Irak'ta ne "be,o,ke" işi olduğunu izah etmelidir.
Bunun yanı sıra; hala sınır ötesi harekata hayır diyen ABD'nin elinden İncirlik Üssünün alınması, Habur Sınır Kapısının da kapatılması, Mersin Serbest Bölgede faaliyet gösteren bazı Kürt gurupların temizlenmesi ABD ve Barzani'nin "çanına ot tıkamaya" yeter de artar bile...
Türkiye Cumhuriyeti Devleti bugüne kadar ABD'siz de, AB olmadan da yaşamıştır bundan sonra da yaşayacaktır. Hepsi yerin dibine batsın. ABD'nin ve AB' nin, boyunduruğu altında, kişiliğimizi yitirip "sömürge" konumunda olmaktansa, ulusça "Metal Fırtına"yı yaşamayı tercih ederiz.
Allah'tan tüm şehitlerimize rahmet, kederli ailelerine başsağlığı, sabırlar diliyor ve acılarını yürekten paylaşıyoruz. Aynı şekilde, Bolu 2 nci Komando Tugayına da, başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Yarın Mübarek Şeker Bayramı. Şırnak'ın Gabar Dağında, bu vatan için canını veren O 13 yiğit aslandan birinin anası, babası, kardeşi siz olsaydınız, nasıl bayram yapardınız? Bir de onu düşünün. Bu bayram burukta olsa, acılı da olsa herkese kutlu olsun.