Tarihler Üzerine...

Başlatan mehmet yılmaz, 10 Eylül 2009, 23:02:16

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

Tarihler üzerine...

   26 Eylül 2009


   Geçtiğimiz hafta yönetim kongre kararı aldı ve tarih olarak 19 ile 26 Eylül günlerini açıkladılar. Ancak burada gözden kaçan önemli bir ayrıntı var; 19 Eylül arefe günü ve o günün akşamında evimizde Kocaelispor maçımız var. Hadi diyelim ki, maalesef kötü bir gelenek haline gelen ilk kongrede çoğunluğun sağlanamaması durumu nedeniyle çoğunluğun aranmayacağı ikinci tarihe geçilecek. 26 Eylül Cumartesi günü çok da sıradan bir gün değil zira açıklanan fikstüre göre o gün takımımız Ankara'da Hacettepe karşısına çıkacak. Yani, yönetim o gün maçta olmayacak! Hadi onu geçtim de mesela ben bir kongre üyesi ama ondan da öte bir Samsunspor taraftarı olarak nasıl bir tercihte bulunacağım? Ankara'ya maça gitsem kongrede bulunamayacağım, kongreye katılsam takımımı takip edemeyeceğim. Acaba suçumuz delege ve taraftar olmak mıdır? Kendi delegesine adeta 'ya maç ya kongre' tercihi sunan bir anlayış nasıl izah edilebilir?
   Bu tarihlerle ilgili şikayet yerel medya aracılığıyla yönetime iletilmiş ve önce 'yeni bir değerlendirme yapılacak' denmesine rağmen sonrasında nedense geri adım atılmamış. Halbuki, birer gün önceye çekilse doğru olacaktı, hem böylece taze yönetim de seçildiğinin ertesi günü Ankara'da yer alabilirdi.
   Ne diyeyim, bizim gibi cebinde fikstürle gezen; planını, programını, misafirini, tatilini Samsunspor'un maçlarına göre ayarlayanlar için çok dikkat edilmesi gereken bir ayrıntıya gereken hassasiyet gösterilmemiş maalesef.
   Maç mı, kongre mi? Gel de çık işin içinden!

   16 Kasım 2008

   16 Kasım 2008 günü size pek bir şey ifade etmiyordur muhtemelen; etmesi de düşünülemez zaten. Ancak bu tarih Samsunspor'un deplasmanda son defa maç kazanabildiği tarih. O gün Altay'ı 2-1 mağlup eden takımımız yaklaşık 10 aydır dışarıdan üç puan getiremiyor. Zaten bu kadrodaki oyuncuların çoğunun da görebildiği tek deplasman galibiyeti bu. İnanması güç değil mi? Bir zamanlar İstanbul deplasmanlarında bile geri vites yapmadan, hücum futbolu oynayan, galibiyetler alan Samsunspor 10 aydır deplasmandan maç getiremiyor. Tipik bir dipteyim, sondayım, deplasmandayım durumu... Rize deplasmanı öncesinde hiç de iç acıcı bir tablo değil ama takımın ciddi bir psikolojik çöküşü var dış sahada. Bunu engelleyebilmenin yolu seriyi kırmaktan geçiyor ama bu oyuncu yapısı ve psikolojisiyle bu nasıl olacak bilemiyorum... O maçtan sonraki 12 deplasmanda 9 mağlubiyet ve sadece 3 beraberlik var!

   13 Nisan 2009

   Deplasmanda kuzuyuz da içeride kurduz sanmayın sakın. 13 Nisan 2009'daki Diyarbakırspor galibiyetinden bu yana içeride de üç puanımız yok. O maçın ardından 4 maç yapıp 2 beraberlik alabilmişiz. Yani bir Samsunspor taraftarı olarak tam 5 aydır galibiyet görememişim. Hakkı Tomaç'ın önce eşbaşkan sonra da tek başkan olduğu kongre Mart ayında idi ve Rize maçının hemen öncesine denk gelmişti. Dolayısıyla Hakkı Tomaç yönetimin göreve başlamasından bu yana takım tam 12 lig maçı yapmış ve bunlardan sadece 2'sini kazanabilmiş. ( Malatya ve D.Bakırspor ) Birisi tuhaf bir Adana maçına denk gelen 3 beraberlik ve 7 mağlubiyet var ortada. Attığımız 10 gole karşılık kalemizde gördüğümü gol sayısı ise 20... Tablo karanlık yani, kaldı ki geçen yıl ligin en kötü deplasmancısı idik ve bizi ligde iç saha performansımız tutmuştu; bu sezon da böyle olabilir mi? Maalesef zor...

http://www1.samsunspor.biz/koseyazisi-Tarihler_uzerine-6350-

ali ihsan

Deplasmanda kalabalık orta saha ve tek forvet düzeni ile sahaya çıkmazsak 3 puanı zor görürüz.

İç sahaya gelirsek ,eğer içerde maç oynayabilirsek !!! puan yükümüzü gene içerisi çeker lakin geçen sene ki performans olur mu içeride tartışılır ...

En önemlisi Hakkı Tomaç varken bize gülmek haram.Adam uğursuz birader.

gozgoz yýlmaz

Hakkı Baba'nın karnesi süper :) Aslında yapacaksın bunu Trabzona baskan, bak bakalım bir gün yüzü görebiliyorlar mı?

ali ihsan

Alıntı yapılan: gozgoz yılmaz - 10 Eylül 2009, 23:25:32
Hakkı Baba'nın karnesi süper :) Aslında yapacaksın bunu Trabzona baskan, bak bakalım bir gün yüzü görebiliyorlar mı?


Bi kırmızı kurdalesi eksik  :)