Ölmez : "Kendimle gurur duyuyorum"

Başlatan supporter, 27 Mayıs 2006, 11:04:11

« önceki - sonraki »

supporter



Kongre başlığında artık yapacağını yapıp çekip giden adamdan bahsedilmesi gerekmez bence o yüzden dün yaptığı açıklamanın en çarpıcı lafını başlık olarak açıyorum. kabus gibi bir yılı artık unutmak ve önümüze bakmak zorundayız. o yüzden kongre başlığında kongreyi konuşmak gerek. Ölmez in açıklamaları aşağıda..

Herkesin hatası var kendisinin yok!
Futbol adına hiç hata yapmamış ve kendisiyle gurur duyuyormuş.
herhalde kahraman ilan edilirse tam olacak.

Alıntı yapılan: "Fanatik"Bu sektör çok kirli

Düşenin dostu olmaz derler. Belki o dostu olmadığı için düştü. Bu kirli düzenin bir parçası olmayı kabul etmediği için 'gururla' düştü. Tanıdığımıza sevindik. Söylediklerinin çoğuna hak verdik ve Ölmez'in Türk futbolundan gitmesini istemedik...

Bunu demek şu an çok doğru değil. Direkt bana gelmediler. Ama, şu takıma bu takıma teşvik götürelim diye geldiler. Karşı takıma 300-500 gibi rakamlar istediler. Ben kimseye teşvik göndermedim. Ama bu işin komisyoncuları var. Ortadaki ve yukarıdaki takımlarda bu sektör çalışmıyor. Düşme hattındaki takımlarda son haftalarda böyle bir sektör oluşmuş. İşte menaceriyle, futbolcularıyla, aracılarıyla böyle bir sektör var. Teşvik sektörü... Rakibinin rakibine para gönderme gibi, rakibinizin takımından futbolcu satın almak gibi! Bunları gördük, siz de görüyorsunuz. İşte Rize maçında gol attıktan sonraki sevinci gördünüz. Bunları bu sektörde bilmeyen kimsenin olmadığını düşünüyorum. Bu işin içinde hakem totocuları var. İşte ne bileyim kaleci satın alan totocular var. Herkes bunları biliyor ama şu anda benim "Şu bunu yaptı" demem doğru değil. Çünkü belgeli değil. Benim bu işte bir senelik tecrübem olmasına yüzde yüz inanıyorum ki, bu sektörün içinde bu organizsayon var. Organizasyonda futbolcu menaceri de var, çok önemli insanlar da var.
Bu kadar büyük paraların döndüğü bir sektördeki denetim mekanizmalarının çok yeterli insanların elinde olmadığını düşünüyorum. Denetim mekanizması çok iyi çalışmalı. çok iyi bir futbol izleyicisiydim. Ben önemli maçları keyifle seyreder, seyretmek için bile hazırlanırdım. Şimdi farklı bir psikolojiyle, sanki sonucu önceden hazırlanmış gibi seyrediyorum. Anlatamadığımız gerçekler var. Sporla, futbolla, centilmenlikle alakası olmayan herşey futbolda var.
Bana teklifler oldu, tavsiyeler oldu, "Bu işin raconu budur. Bu sektör böyle dönüyor" diye. Ama gururla söyleyebilirim: Yapmadım. Ben, "Bu takım en fazla düşer, düşerse de böyle düşer" dedim! ben bu takımın yüzde 95 düşeceğini bilerek aldım ama çekilmemdeki sebep düşmem değil, kirlilik...
HELAL 26 PUANLA DÜŞTÜK
Başarısız insanlar hep bir takım sebeplerin arkasına sığınır. Ama inanın düşmüş bir insan psikolojisiyle konuşmuyorum. İlk kamp dönemimiz iyi geçmedi. Yapılan testlerde Türkiye ortalamasının yüzde 30 gerisindeydi Samsunspor'un fizik kalitesi. Tamamen motivasyonla ilk yarıda sadece 14 puan topladık. Biz ikinci yarıda takviyelerle 22 puana ulaştık. Haksızlıklara uğramasaydık rahatça da kalırdık. Mesela Kayserispor maçında 86. dakikada bütün otoritelerin yüzde bin penaltı dediği pozisyonu hakem çalsaydı kazanmıştık. Kayserililer, "Bu puan bize haramdır" demişti. Vestel maçı biliyorsunuz evlere şenlik. Zaten hakem İsmet Arzuman ligin bitimine 3 hafta kalana dinlendirildi. Fener maçımızdan sonra ilk kez bir hakem "hata yaptım" demiştir. Zaten bizim etimiz ne budumuz ne? Biz bütün bunlara rağmen dimdik, duruşumuzdan asla taviz vermeden, helal 36 puanla küme düştük.
HAKEM HATALARI BİLİNÇLİ
Hakem hatalarının bilinçli yapıldığına inanıyorum. Zaten bu sezon başında Samsunspor'a kafalarda düşmüş gözüyle bakılıyordu. Birinci devre Samsun hakem hatasına maruz bırakılmamıştır. Çünkü düşmüş gözüyle bakılıyordu. Ne zaman ikinci yarıya iyi başladık, o zaman biz bir maç içinde birden çok bizim aleyhimize majör hatalar yapılmıştır. Bir tek maçta Samsun lehine hata yapılmamıştır. Böyle rastlantı olmaz.
HALUK ULUSOY'A KIRGINIM
Bu işe girmeden önce federasyonu futbolun otoritesi olarak algılıyordum. Futbola girip haksızlıkları görünce Sayın Ulusoy'la görüşmelerimizde kendisinin asla müdahil olamadığını, kurullarla bir kopukluk yaşandığını gözledim. Mesela kendisine bir yemekte, "Mağdur ediliyoruz, Türkiye bunu konuşuyor" dediğimde, 'Haksızlığa uğradığınızı görüyoruz ama ne yapabilirim. 3-4 tanesi cezalı 24 hakemim var. Bugün hakemim yüzde yüz hata yapsa dinlendirme şansım yok. Önümüzdeki hafta kupayla birlikte 18 maç var. Başka bir alternatifim yok' dedi. Bu psikolojideki, bu ortamdaki, bir federasyona dışarıdaki insanlar hükmedebiliyor. Kendisine tabii ki kırgınım.
DOST YOK, DÜŞMAN EDİNDİM
Futbol dünyasında dost edinmedim, düşman edindim. Mesela Ankaragücü başkanı Cemal Aydın'ı söyleyebilirim. Dostça başladık ama şimdi benimle ilgili iyi şeyler düşünmüyordur. Çünkü davranışların dostça olmadığı ortaya çıktı. Antep Ankaragücü maçını pazar gününe Mehmet Kemal Ünsal aldı. Profesyonel kurul 4 üyeden oluşuyor. Kemal Ünsal kemseye danışmadan gece yarısı bu kararı alıyor. Yardımcısı Galip Asal da kararın tek başına onun tarafından alındığını söylüyor. Bunla alakalı itirazlarda bulunduk; "Yanlış olur, hiç bir şekilde izah edemezsiniz" dedik dinlemediler. Üstelik beni karar açıklanmadan bir gün önce ulusal bir gazeteden aradılar, 'Operasyondan haberiniz var mı' dediler. "Olabilir mi" dedim, "İmkansız". Mehmet Kemal Ünsal'a "alternatif çok, zaruret yok, Trabzon-Ankaragücü maçını Cumaya alın en azından. Bunun altında ezilirsiniz" dediğimde, 'Ne yani Ankaragücü mü düşsün" cevabı verdi. Haluk Ulusoy'la konuştum, "Babam hasta, kafam dağınık, ilgileneceğim" demesine rağmen duyarsız kaldı. Benim o görüşmelerden edindiğim izlenim0 hepsi planlı yapıldı. Cemal Aydın'ın federasyondaki ağırlığı ileri derecede. Zaten Kemal Ünsal da yanlış bilmiyorsam Ankaragücü'nün eski ikinci başkanı.
ARICA VEDA BİLE ETMEDİ
5. haftada Şaban hocanın beklenen başarıyı gösterememesi üzerine değiştirdik. O gün 3 isim kaldı. Ersun Yanal, Hikmet Karaman ve Erdoğan Arıca... Yanal reddetti. Ağırlıklı tercih Arıca olduğu için onu aldık. Başarılı olma mecburiyeti olduğu için getirdik. Ankaragücü maçından sonra yapamayacağını, psikolojisinin bozulduğunu, gitmek istediğini söyledi. Gidişi güzel olmadı. En azından benimle veda etmedi.
Sezon sonuna kadar ki hakedişlerini de ödedik. Sezon sonuna kadar kalmadığı için almayabilirdi, aldı. Ben onun söylediği her şeyi yerine getirdim. Mağdur etmedim, istediği her transferi yaptım. "Başkanım ikinci devrede siz çok rahat maç seyredeceksiniz. Ben hayatımda takım düşürmedim" demiş, ama bunu başaramamıştır.
NÖBETÇİ TEKNİK ADAM ALMADIM
Ben Erdoğan Arıca'dan sonra "Nöbetçi teknik direktörleri" tercih etmedim. Böyle bir sektör de var. Samsunspor'un altyapısında 2 asgari ücretten az bir maaşla, yaklaşık 500- 600 milyona çalışan Hasan Şengün'ü getirdik. Çok da başarılı oldu. Başarıya aç, bilgili insanlara inanmak görev vermek lazım. Hasan Şengün'le Türk Futbolu'na bir teknik adam kazandırdığımızı düşünüyorum. Piyasadaki futbolcu fiyatları da bu yüzden yüksek. Hocalar kendilerini korumak için aynı kalitedeki gençler yerine biraz daha deneyimli futbolculara yer veriyor. Eğer gençler cesaretle oynatılırsa, kulüpler çok daha kazançlı çıkacak, fiyatlar da doğru yere dönecektir.
HERKES OYNUYOR
Beni bu camiada en üzen şey bu. Herkes üzerine basıldığında bağırıyor. Manisa maçında futboldan azıcık anlayan birn insanın bile hemen farkedebileceği kadar haksızlığa uğradık. Ama Ersun Yanal gibi çok tecrübeli bir hoca o maçtan sonra 'hakem çok güzel bir maç yönetmiştir" diyebilmiştir. Daha sonra Rize maçında ise bana göre küçük bir hatayla canı yanınca isyan etmiştir. Hikmet Tanrıverdi arkadaşımızla hukukumuz iyidir. Ankaragücü olayında 'neden konuşmuyorsun" dediğimde susmuştur. Çünkü o da orada ikna edilmiştir. Ama düştükten sonra bunları dile getirmeye başladı. Ankaragücü'nün 7 yabancıya lisans çıkartma olayının dosyasını bizden küme düştükten sonra iztemiştir. Denizli başkanı, "Dosyalar elimde, sonradan açıklayacağım" deyip, kümede kalınca susmuştur. Çünkü önümüzdeki sene "Canım yanar" diye korkmuştur. Bu böyle olduğunca gerçek adaleti kuramayız...
YILDIRIM'LA CANAYDIN'IN FARKI
Yaklaşık bir yıl başkanlık yaptım. Aziz Yıldırım'la tek kez konuşmadım. Benden kaynaklanımyor. Birincisi Kulüpler Birliği toplantılarına katılmadı. İstanbul'daki maçımızda çok kötü karşılandık. Bizi taraftarların olduğu kapıdan, bekleterek içeri aldılar. Protokol tribününde yanımıza gelmedi. Bir, "Hoşgeldin" demedi. Samsun'daki maça da gelmedi. Kendisini herkesten farklı bir yere koyuyor, sanki üstün-ayrıcalıklı görüyor. Fenerbahçe'ya karşı bir ittifak yok ama Sayın Başkana bir kırgınlık olduğu kesin. Özhan abi ise soğuk görünümünün aksine, çok dost çok sıcak bir insan. Görüşüyoruz ve futbolda olmasak bile görüşeceğimizi sanıyorum...
SAMSUN DÖNER
Samsunspor'un rahat bir şekilde lige çıkması için 12 trilyona ihtiyaç var. 5-6 trilyonu futbolcu ödemesi. Daha önemlisi de protokole bağladığımız devlet borçları. Şu anda maliyeye 10 trilyon borç var. Bu aksarsa, maliyeyle yapılan protokol gereği bu borç 40 trilyona gidiyor. Yani futbolcu ödemesinden de önemli. Samsun isterse bunu öder. Ama belediye katkısı olmadan, helal kazanılmış-vergisi ödenmiş helal parayla kimse 12 trilyon lirayı ödeyemez. Akla aykırı. Belediye başkanımız ve yeni gelen valimiz sıcak bakıyor. Büyükşehir belediyemiz 5 trilyon üretebileceğine inanıyor. Zaten cuma günü, valimizi başkanlığında ileri gelenlerle bir toplantı yapacağız.
BAŞKAN OLMAYACAĞIM AMA İŞİN İÇİNDE KALACAĞIM
Başkan olmayı kesinlikle düşünmüyorum Ama kesinlikle bu işin içinde kesinlikle kalacağım. Samsunspor'un en önemil sıkıntısı mali konular. Ben ekonomiyi iyi bilirim. sanayiciyim. Mali komisyonun başında ya da içinde görev almayı talep ettim. Çünkü benim para temin etme, para üretme gibi bir yeteneğim olduğunu düşünüyorum. Böyle bir komisyonla Samsunspor'un garantili bir şekilde lige çıkma ve takvime bağlanmış borçlarını ödemek için ihtiyacı olan 12 trilyoru üretebileceğimize inanıyorum.
FUTBOL ADINA HİÇ HATA YAPMADIM
Bu sene için en büyük kazanımım "batık şirket yönetmeyi öğrenmek" oldu... Futbol adına, spor adına hiçbir hata yapmadığımı düşünüyorum. Kendimle gurur duyuyorum. Hayatta bir duruş şeklim var, kalan hayatımda da bu duruşu bozmayacağım.

26 05 2006 fanatik gazetesi


tuzlalı

Aslına bakılırsa başkan mali konularda başarısız olmadı. O geldikten sonra borçlar taksitlendirildi, futbolcu alacakları hiç sorun olmadı, primler verildi, transfer yapıldı geç kalınsa bile. Sportif anlamda başarısızlık başkanın acemisi olduğu konularda teknik heyet ve ilk yarıdaki zayıf ve formsuz kadrodan kaynaklandı. İkinci yarı düşülen durumda gerekli lobi faaliyetleri de yürütülemeyinceböyle bir sonuç oluştu.

İnanıyorumki Samsunsporumuz iç sahadaki ankaraspor maçını kaybetmemiş olsaydı hiç bu durumlara düşmeyecektik. O maçın sonucu bizi ikinci lige yolladı. Bu kadar kritik bir dönem yaşadık.

Yeni dönemle alakalı başkanın mali konularda göreve talip olmasıda yaptığı çalışmaların boşa gitmesine mani olmak ve Samsunsporun kısmen bu konularda yol almışken uçuruma yeniden gitmemesi adına iyi niyetli bir yaklaşım olarak geliyor bana. Zaten şuan Samsunsporun talip olunacak son sıkıntısı mali durumu. En ağır sorun zaten bu.

supporter

sportif başarısızlık sadece acemilikten kaynaklanmış olsa diyecek fazla bir şey olmayabilirdi. ama kritik kararlar kimseyi takmadan alındı bir ara neredeyse her gün içe dönük kırıcı mesajlar verildi. acemiliğe küstahlık da eklendi. şimdi mali yardıma devam edeceğini söylemeyip ne yapacaktı? iyi niyeti bundan sonra göreceğiz. arkadaşlar Samsunspor küme düştü hem de göz göre göre.. artık laflara değil geldiğimiz noktaya bakalım. şimdi sorumlular biz yokuz diyor çekip gidiyorlar emanetçiler geçip gittiler. daha detayını anlatmaya bile gerek yok. hep aynı şeyler çünkü. Borçlar nasıl taksitlendirildi biliyoruz. Siyasi destekle. Demek ki siyaset her şey demek değilmiş. Samsunsporluluk ruhu olmadığında sonuç budur. Bu yönetimdeki SAMSUNSPORLU oranı nedir mesele burada bitiyor!

jean

baskan iyi niyteli calisti en buyuk hatasi erdogan aricayi cok takimda tuttu

oğuzhan55

AlıntıARICA VEDA BİLE ETMEDİ
5. haftada Şaban hocanın beklenen başarıyı gösterememesi üzerine değiştirdik. O gün 3 isim kaldı. Ersun Yanal, Hikmet Karaman ve Erdoğan Arıca... Yanal reddetti. Ağırlıklı tercih Arıca olduğu için onu aldık. Başarılı olma mecburiyeti olduğu için getirdik. Ankaragücü maçından sonra yapamayacağını, psikolojisinin bozulduğunu, gitmek istediğini söyledi. Gidişi güzel olmadı. En azından benimle veda etmedi.
Sezon sonuna kadar ki hakedişlerini de ödedik. Sezon sonuna kadar kalmadığı için almayabilirdi, aldı. Ben onun söylediği her şeyi yerine getirdim. Mağdur etmedim, istediği her transferi yaptım. "Başkanım ikinci devrede siz çok rahat maç seyredeceksiniz. Ben hayatımda takım düşürmedim" demiş, ama bunu başaramamıştır.

Artık Arıca konusunda başkanın sitem etmeye hakkı var mıdır?Bu adamı 3.defa takımın başına getirmekle en büyük hata yapılmıştı zaten.Şimdi takımın içine ettikten sonra kimse Arıca falan demesin.Erdoğan Arıca'nın başarısızlığı aynı zamanda sizin başarısızlığınızdır.Çünkü onu takımın başına getiren yönetim sizlerdiniz.

Başkan her konuda haklı bile olsa Arıca konusunda "hatalı bendim Arıca'yı getirmeyecektim" demeli bence.Kaç Samsunspor taraftarı Erdoğan Arıca'yı istediki o zaman teknik direktör olarak.Onlar getirdi onlar batırdı.Sonuçta getirdikleri adam onlara bir "eyvallah" bile demeden çekip gitmiş işte.