TFF 1. LİG 2020/2021 5. HAFTA | SAMSUNSPOR'umuz 0 - 3 İstanbulspor

Başlatan cembaba, 06 Ekim 2020, 12:26:51

« önceki - sonraki »

Sol Açık

Dün maç bitiminde buraya birşeyler yazdım, gönderdim ve kapattım bilgisayarı sinirle işe gittim. Ama mesaj bir şekilde gitmemiş. Az önce Yalçın ile ilgili bir yorum yazdım ve farkettim ki, Yalçın oyunda değil ama skorda takımın/takımların önüne geçmiş... Ondan Yalçınla ilgili yazdığımı önce buraya aktarıyorum:

"İlk 50 dakikasını hiç de kötü oynamadığımız bir maçın kaybedilmesinin yegane sebebiydi. Bu tür maçlarda kaleci, stoper ve santrafor çok belirleyicidir. İlk ikisi durduk yere gol yemenize sebep olabilirken, sonuncusu ise uğraşıp didinerek ürettiklerinin sonuca yansımamasına neden olabilir.

Yalçın dün ilk golde faul almaya çalışarak rakibe geçildi ve savunma dengesiz yakalandı. Bir stoperin savunma yapmak yerine faul almaya çalışması kadar akılsızca bir iş olduğunu düşünmüyorum! O pozisyonda bal gibi ayakta kalabilirdi ve kalsaydı belki de dünkü sonuç farklı olurdu.

İkinci golde Yameogo rakibi kontrol ederken, gitti orta sahaya yakın bir bölgeye kadar açıldı ve onun bıraktığı boşluğa atılan tek pasla rakip kalenin içine girdi! Böyle bir ciddiyetsizlik olmaz, ne işin var orada.

Üçüncü golde, sanki adamdan 2 gol yemiş ve dersini almamış gibi, ortasahada rakibi kontrol edeceğine gereksiz bir hamle yaptı ve çalımı yedi ve rakip tüm savunmanın arkasına sarkmış oldu.

Daha 20.dakikada yok yere yaptığı ama hakemin es geçtiği anlamsız penaltıyı konuşmuyoruz bile...

Sadece kötü değil, aynı zamanda dikkatsiz ve daha da önemlisi ciddiyetsizdi! Önce rakibi ciddiye alacaksın, kendini abartmayacaksın ve elinden gelen en iyi oyununu oynayacaksın. Hakemle falan değil, topla ve rakiple!!!"

Gerçekten dün kötü değildik. Geçen sezon alt ligdekinden daha zayıf bir 11 ile çıktık maça ve gol olabilecek 3-4 pozisyon da bulduk. Rakibe sadece yok yere bir penaltı pozisyonu verdik o kadar. Ama 2.yarı üst üste Yalçın'ın hataları ile geriye düştük. Ve açıkçası geriye düştüğümüz, hele de İstanbulspor gibi dengeli bir takıma karşı hem de 2 farkla geriye düştüğümüz bir maçı çevirebilecek bir kadromuz sahada yoktu. Bunu zorlayacak bir hücum planı/taktiği de görülmüyordu. Yani 0-2'den sonra zaten kaybettik maçı...

Buna karşın Yameogo'yu beğendim, 19 yaşında potansiyelli bir oyuncu. Gyasi'yi hazır bulmadım, ama 0-2'den sonra birşey yapabilecek birisi gibi görünmüyor. Yine de pas alışverişlerini ilerisi için iyi buldum. Saviçeviç forumda pek beğenilmese de ben herşeye rağmen iyi buluyorum.

Çok karalar bağlanacak bir durum değil. Önemli bir maç kaybettik, ama bu yenilgi önceki yıl içerideki Sancaktepe yenilgisi gibi değil. O maçta rezil oynamıştık. Ya da geçen yılki içerideki Manisa beraberliği gibi değil. Çünkü o maçta tesadüfen berabere kalmıştık ve rakibimiz bizi oyun olarak ezmişti. Bu sefer çok eksik bir kadroyla ilk 50 dakikası üstün bir oyun oynadık, ama basit bireysel savunma hatalarının kurbanı olduk.

Kadromuzdaki eksikliklerin azalması gerek ve görünen bu biraz zaman alacak. Bu koşullarda önümüzdeki 2 maçta, 2 galibiyet bize ilaç gibi gelir...

Stoper

Altay'da Yekta
Adana Demirspor'da Gökhan İnler, Hasan Kılıç
Bizde Muhsin..

Olmaz abi, ilk yarı sonuna kadar üstlerde olup, devre arası transfer sart.

_SoN_

Maç başlığında yazdığım tüm mesajlarımda maçın çok önemli olduğundan, rakibin güçlü olduğundan ve bizim eksik olduğumuzdan bahsettim, bu eksiklikle rakibi durdurmanın tek yolu vardı iki defansif orta saha ile oyuna başlamak ve bu şekilde oyunu tutup devam etmek. Oyuna hoca mantıklı olan 4-2-3-1 11 i ile başladı, önde elimizde bu işi en iyi yapacak ferhat ile başlamayacağını bildiğimiz için muhsin oğuz demiştik, o şekilde başladı ve ilk yarıyı fazla ezilmeden ki bana göre rakip yine bizden daha fazla oyuna hakimdi , ilk yarıyı tamamladık, bir iki pozisyonda bulduk.

İkinci yarıya başladığımızda hocanın takıma her pozisyonda kızmasının sebebi anlaşıldı, oyuncuları ileri gitmediği kendi sahamızda oyunu kabul ettiğimiz için kızıyormuş, ve kızgınlığı ikinci yarıya hem taktik hemde oyuncu anlamında değişiklikler başladı, bizi orta sahada yıkacak rakibinde en fazla istediği, defansif orta sahalı oyun anlayışından kanatlara oyunu yayıp ofansif anlayışı tercih etti, ona göre ilk yarıda kızdığı oyunu kendi sahamızdaki kabul etme durumu tam tersine dönecekti! Çok yanlış bir taktik anlayışıyla ikinci yarıda gereksiz bir risk alarak oyunu ve skoru rakibe teslim etti.

Bana göre bu 0-3 ün en büyük sorumlusu olarak, her zaman beğendiğim Ertuğrul Sağlam yazılır.


Kovid den ve oyuncularımızın beraber oynamaması sonucundaki doğan takımdaki olumsuz durumu rakibi kendi sahamızda ve orta alanda savunarak azda olsa yaptığımız ataklarla gol arayarak tersine çevirebilirdik. Hem takım eksik, hem güçsüz, hemde beraber oynamamış, ilk yarıda bağıra çağıra takımı ileriye çıkması için uyarıyorsun! Sonra kızıp takımı ve taktiği tamamen değişiyorsun. Elinde buna göre kullanılacak kadro ve güç yok ki, takım kovidden çıkmış sahada ayakta duramıyor. Rakip ligin en iyilerinden.

Daha önceki maç yorumlarımda Ertuğrul Hocanın basın toplantısında çok stresli olduğunun, bununda sebebinin takımdaki yetersizliği görmesi olduğundan bahsetmiştim, bu stresli durumu takıma ilk yarıdaki tepkileriylede netleşti, bu durum ikinci yarıdaki değişim ve hareketleriyle takıma olumsuz yansıdı.

Bu maça diğer maçlardaki taktiğini değiştirip iki defansif orta saha ile başlaması ne kadar doğru bir kararsa, hala Ferhat'ı o bölgenin en iyi ismi olarak kadroya almaması da o kadar yanlış bir karardır. İkinci yarıda muhsini yada oğuzu çıkaracaksan takımızda o bölgede bu işi en iyi yapacak olan Ferhat'ı neden hala kadroya almıyorsun.Bu Ferhat'ın durumu nedir?

Hocanın basın toplantısındaki gördüğüm durumu maalesef bu maça olumsuz yansıdı, alın işte Kubilay'ı görün der gibi oldu şimdi, forvetmi varda oynatalım der gibi oldu, biz uzay takımı değiliz siz ne sanıyorsunuz dediği çıktı !

Ama mevzu bu değil, biz ilk yarıdaki taktiği korusaydık, kızgınlıkla hiç yapmadığı sayıda oyuncu ve taktik değişikliği ile hazırlık maçı havasına sokmasaydık bu önemli maçı, en az beraberlikla ayrılırdık, galipte gelebilirdik. Biz bir taraftar olarak bunları görüyorsak, "1,5 saat maç izleyip bizi eleştiriyor" dediği taraftar bunu görüyorsa, Hocanında görmesi lazım.

Bu olumsuz stresli havanın, özellikle hoca için, biran önce dağılması ve beraber oynayan oyuncularımızın, belli bir ilk 11 in, biran önce oturması, rakibe göre taktiğin belirlenmesi gerçeğinin unutulmaması, maçlara çıkmadan önce rakinin silahlarının bilinmesi ve önlem alınması, ilk yarıda oyunculara kızıp ASIL GEREKLİ OLAN TAKTİKTEN vazgeçilmemesi, oyuncularla kişisel problem varsa (ferhat gibi) bunların bir kenara bırakılması ve sezonun inşallah en az ilk 6 da tamamlanması dileğiyle.

GEÇMİŞ OLSUN SAMSUNSPORUM.

atalay

Şöyle başlayayım:

Hedefe camia olmayı başaranlar ulaşır, bu her zaman böyle olmuştur.

Hepiniz bilirsiniz, iyi bir kadro yalnızca "gerekli" şarttır ama "yeterli" şart değildir. Asıl rekabet camialar arasındadır.

Camia kavramı Başkan, yönetim, teknik yönetim, futbolcu kadrosu, taraftar ve hepsinden önemlisi tüm dinamikleriyle birlikte "şehir" anlamına gelir.

Kısacası camia "ruh" demektir; şehirin ruhu...

Bu ruhu oluşturabilirseniz eğer hedefe ulaşırsınız.

Ben size 1986'lı yıların kadrosunu saysam, tek tek futbolculara baktığınızda "o takım mı 23 hafta lider kaldı Süper Ligde?" dersiniz. Çünkü o kadroda yıldız yoktu, en azından yıldız olarak gelen yoktu, onları Samsunspor yıldız yaptı ve yıldız olan bir şey varsa o da bir bütün olarak Samsunspor'un kendisiydi.

Bu camiayı şimdi başarıya ulaştıracak Yüksel Yıldırım'dır. "Yetersiz" olarak nitelendirilen oyuncuları ve kadroyu da yıldız yapacak Ertuğrul Sağlam'dır. Ve kesinlikle başaracaklardır. Bu konuda hiç kuşkum yok.

Zaten geleceğe yürüyen bir Samsunspor'dan, bir büyük projeden bahsediyorsak eğer bu hedefe ancak sözünü ettiğim ruhla ulaşılabilir. Ve bu projenin tek maçlık sonuçlarla hiç bir ilgisi yoktur.

Yapılması gereken şehrin birlik olması ve takımın arkasında durmasıdır.

Aksi halde, yani bu birliktelik sağlanamazsa kolayca  gözden çıkarılırsınız. Samsunspor yöneticiliği yaptığım dönemlerde sözünü ettiğim bu birliktelik sağlanamadığı ve "camianın gücü" gösterilemediği için nasıl çelmelendiğimize bizzat tanık olmuş biriyim.

Geçtiğimiz yıllarda, play off maçlarında yaşadıklarımız henüz capcanlı hafızalarımızda. O nedenle yapmamız gereken en öncelikli şeyin kenetlenmek ve gerekli "HAVA" yı yaratmak olduğunu düşünüyorum.

Ne yapıp yapıp bu olumsuz havadan çıkmalı, takımın etrafında kenetlenmeli ve birlik olmalıyız.

Bütün rakiplerimize saygı duyuyorum elbet ama hiç bir rakibimizin ne başkanının, ne teknik direktörünün, ne kadrosunun, evet tekrar ediyorum, ne kadrosunun, ne tarihinin ve ne de hikayesinin bizden üstün olduğunu kabul etmiyorum.

Hiç bir transfere, şu ya da bu oyuncuya, oyun planına ya da "taktik" hiç bir hususa değinmediğimi farketmişsinizdir.

Paylaştıklarım bir Samsunsporlu
arkadaşınız, kardeşiniz olarak yalnızca "stratejiye" ilişkin naçizane kişisel görüşlerimdir ve sizlerle paylaşmak istedim.

Çok teşekkür ederim.

brigand

Olağanüstü bir dönemden geçerken oyuncular özelinde, kadro istikrarında, oyun disiplininde elbette eksiklikler, hatalar olacaktır. Buna bir sözüm yok.
Bir süre sonra form tutacak, başlangıçlarını unutturacak oyuncularımız da olacak büyük ihtimalle.
Ancak şu noktaya kimse kılıf uydurmasın. Bu takımın orta sahası YOK.
Resmen yalvardık; tecrübeli, ayaklarına hakim bir lider ortasahaya ve güçlü, temposu yüksek, tamamıyla defansif bir ön liberoya muhtacız diye.
Bu maç özelinde bile şunu gördük. Bazen şansızlık, bazen bireysel hatadan elbette gol yiyeceğiz. Ancak ortasahada direnç yaratacak, alan kapatacak, oyunu lehimize dinlendirip takımı ileriye taşıyacak bir tane bile oyuncumuz yok. Hedefiniz şampiyonlukken bu konuda Oğuz'a, Muhsin'e güvenmek bana çok absürt geliyor.
Bilmediğimiz oyuncu olsa gerçekten görsek mi acaba derim ama hala ne bekleniyor bu insanlardan.
Tüm takımlar iyi kötü ellerinden geldiğince göbeğe belirttiğimiz tarzlarda transferler yaptılar yada kadrolarını bu şekilde kurguladılar.
İlk devre için elimizdeki Ercan ve Yameogo'yu kullanarak belki geçici çözüm oluşturabiliriz.
Ama sağlam bir ortasaha kurgumuz ve oyuncu grubumuz olmadığı sürece kimse ne savunmadan ne de hücum hattından ekstra işler beklemesin.
3-4 haftaya biraz daha derli toplu bir görüntümüz olacaktır. Tek temennim devre arasına üst gruptan koparak girmememiz.
Sezon başı yapmadıklarımızın, hatalarımızın ceremesini çekme pahasına da olsa, devre arasında bolca transfer ihtiyacımız var görünüyor.

ata55

Alıntı yapılan: atalay - 19 Ekim 2020, 01:24:31Şöyle başlayayım:

Hedefe camia olmayı başaranlar ulaşır, bu her zaman böyle olmuştur.

Hepiniz bilirsiniz, iyi bir kadro yalnızca "gerekli" şarttır ama "yeterli" şart değildir. Asıl rekabet camialar arasındadır.

Camia kavramı Başkan, yönetim, teknik yönetim, futbolcu kadrosu, taraftar ve hepsinden önemlisi tüm dinamikleriyle birlikte "şehir" anlamına gelir.

Kısacası camia "ruh" demektir; şehirin ruhu...

Bu ruhu oluşturabilirseniz eğer hedefe ulaşırsınız.

Ben size 1986'lı yıların kadrosunu saysam, tek tek futbolculara baktığınızda "o takım mı 23 hafta lider kaldı Süper Ligde?" dersiniz. Çünkü o kadroda yıldız yoktu, en azından yıldız olarak gelen yoktu, onları Samsunspor yıldız yaptı ve yıldız olan bir şey varsa o da bir bütün olarak Samsunspor'un kendisiydi.

Bu camiayı şimdi başarıya ulaştıracak Yüksel Yıldırım'dır. "Yetersiz" olarak nitelendirilen oyuncuları ve kadroyu da yıldız yapacak Ertuğrul Sağlam'dır. Ve kesinlikle başaracaklardır. Bu konuda hiç kuşkum yok.

Zaten geleceğe yürüyen bir Samsunspor'dan, bir büyük projeden bahsediyorsak eğer bu hedefe ancak sözünü ettiğim ruhla ulaşılabilir. Ve bu projenin tek maçlık sonuçlarla hiç bir ilgisi yoktur.

Yapılması gereken şehrin birlik olması ve takımın arkasında durmasıdır.

Aksi halde, yani bu birliktelik sağlanamazsa kolayca  gözden çıkarılırsınız. Samsunspor yöneticiliği yaptığım dönemlerde sözünü ettiğim bu birliktelik sağlanamadığı ve "camianın gücü" gösterilemediği için nasıl çelmelendiğimize bizzat tanık olmuş biriyim.

Geçtiğimiz yıllarda, play off maçlarında yaşadıklarımız henüz capcanlı hafızalarımızda. O nedenle yapmamız gereken en öncelikli şeyin kenetlenmek ve gerekli "HAVA" yı yaratmak olduğunu düşünüyorum.

Ne yapıp yapıp bu olumsuz havadan çıkmalı, takımın etrafında kenetlenmeli ve birlik olmalıyız.

Bütün rakiplerimize saygı duyuyorum elbet ama hiç bir rakibimizin ne başkanının, ne teknik direktörünün, ne kadrosunun, evet tekrar ediyorum, ne kadrosunun, ne tarihinin ve ne de hikayesinin bizden üstün olduğunu kabul etmiyorum.

Hiç bir transfere, şu ya da bu oyuncuya, oyun planına ya da "taktik" hiç bir hususa değinmediğimi farketmişsinizdir.

Paylaştıklarım bir Samsunsporlu
arkadaşınız, kardeşiniz olarak yalnızca "stratejiye" ilişkin naçizane kişisel görüşlerimdir ve sizlerle paylaşmak istedim.

Çok teşekkür ederim.

Çok doğru tespitler. Fanatik Gazetesi gibi aportta bekleyen Samsunspor düşmanları var. Biz birlik olacağız, 2020'nin ilk yenilgisiydi bu. Enseyi karartmaya gerek yok. Ertuğrul Sağlam toparlayacaktır.

jean

Bu maglubiyetin izahi yok her ne kadar sene basindan beri tam kadro cikamasakta yinede bu olmamaliydi