TFF 2. LİG 2019/2020 9. HAFTA | İnegölspor 0 - 1 SAMSUNSPOR'umuz

Başlatan Levent ÖCAL, 16 Ekim 2019, 08:57:37

« önceki - sonraki »

evolution55

İç saha hadi bir şekilde taraftarla güzel ama deplasmanlarda çok zevksiziz. Kubilayın iki pozisyonu hemen ilk aklıma gelen, ataktayken yine 2-3 kişi arasına daldı topu kaybetti akabinde kontra yedik, ikincisi ise topu kaptık pas opsiyonu varken kendi sahamızdan topu kaleye vurması. Futbol bu tarz laubalilikleri kaldırmıyor maalesef. Bakmayın kazandık ama ikinci yarı değişikliklerden sonra (biri sakatlık mecburiyetinden) pozisyon verdik.

_Jack Daniels_

Bünyamin Karataş şu bahsi geçen oyunculardan çok mu kötü de süre alamıyor geldiğinden beri ? Samet yerine Onur Eriş'i formsuz haliyle 100 kere tercih ederim. Orta kesmeyi biliyor en azından.

jean

Her deplasman korku icinde geciyor yine kazandik coksukur ama nereye kadar bu ne zevksiz oyun artik su isi cozmek gerek

tactician

Bu sene tüm futbol sektöründe kendisini çok belirgin biçimde hissettiren ekonomik kriz nedeniyle, kurulan takımların geçen seneye göre oldukça alt seviyede kaldığını görebiliyoruz; geçtiğimiz 9 haftaya bakarak. Geçen hafta oynadığımız Kırklarelispor başta olmak üzere, Gümüşhane, Amed ve bugün karşılaştığımız İnegöl gibi amiyane tabirle iki pas yapamayan rakipleri gördükçe bu tespitimiz iyice pekişiyor. Böylesine kötü takımların toplandığı bir sezonda, 9.hafta itibari ile geçen sene topladığımız puanın bir eksiğini topladık ve geçen sene olduğu gibi yine ikinci sıradayız.

Bu takımlar karşısında ortaya konan futbol(!) bizi derin ve karanlık düşüncelere sevk ediyor ister istemez. Tempodan, üretkenlikten ve seyir zevkinden uzak bir Samsunspor beklentilerin yanına dahi yaklaşamıyor maalesef. En bariz rakibimiz Manisaspor takımının, maç başına 3.5 gol ortalaması ile  devam ettirdiği ligi biz şu an 2.1 gol ortalaması ile sürdürüyoruz. Dün Manisa takımını da seyrettik; stoperleri dışında gerçekten iyi ve etkili bir takım olmuşlar. Bizim maçta da şahit olduğumuz gibi her maçlarında çok kolay pozisyona giriyorlar. Benzer durum bizim için geçerli değil maalesef. Takımımız en vasat takımlar karşısında dahi baskı kurmak, oyun hakimiyetini rakibe hissettirmek ve pozisyona girmek noktasında sınıfta kalıyor.

Geçmişte bunun başlıca nedenini İrfan Buz ve teknik ekibine bağlamıştım. Bu konudaki ısrarım devam ediyor. Kendi birinci bölgemizde yan pas yapmak; akabinde de açık oyuncularını savunmanın arkasına uzun topla kaçırmak ya da açık oyuncularının içeriye yalancı koşu yaptığı anlarda, onlardan boşalan koridora çizgi beklerini sarkıtmaya çalışmaktan gayrı ne gibi bir plan ortaya koyabiliyoruz haftalardır. Tarsus maçında olduğu gibi bu maçta da sadece rakip savunmayı dengesiz yakaladığımız anda bir gol bulabildik. Şahsi fikrim, eldeki oyuncularımız bu seyrettiğimiz futbolun çok daha ötesini üretebilecek kapasitede. Günümüz futbolunda genel oyun şablonları sene başında oturtulan takımlar ana aksiyonlarının yanı sıra, maçlara ve rakiplere göre anlık stratejiler geliştirir iken bizim daha bir ana şablon dahi ortaya koyamamamız çok tedirgin edici. Bu nedenle oyuncuları yargılamaktan önce, teknik ekip üzerinden sorunların okunması doğru olacaktır.

İnegöl maçı özelinde değerlendirmelerimize gelir isek, temelde yine birinci bölge-ikinci bölge geçişini topla ya da pas oyunu ile yapamayan bir takım gördük. Stoperlerin üzerine iki hücumcusu ile baskı yapan ve orta alanını 4 kişi ile savunan her takım bizi uzun topa mahkum edebiliyor. Bu noktada bizim ön bölgeye olgun biçimde gidebilmemiz için yeni bir şeyler denenmesi şart. Atabey'in ilk haftalara nazaran form seviyesinin yükselmesi ve yapısı gereği takıma pivot olması çok değerli. Kendisinin gerek hücum aksiyonlarında, gerekse de savunma aksiyonlarında elinden geleni yapması övgüyü hakediyor lakin yine de bu katkı tek başına hantal oyun yapısını bir üst seviyeye çekmeye yetmiyor. Çok hareketsiz ve yavaş oyun rakiplerin ekmeğine yağ sürüyor. Tempomuzu ve oyun hızımızı arttıramıyoruz, rakibimizi şaşırtacak herhangi bir hücum rotasyonu yapmıyoruz, doğaçlama devam ediyoruz. Böyle olunca da, doğaçlama gelen gollerden başkasını bulamıyoruz.

_SoN_

Maçı izleyemedim ama benim istediğim bu saatten sonra skordur, 3 puanı alalımda isterlerse dans etsinler sahada. Tebrikler Samsunspor.

9. hafta hiç yenilmedik, 2. sıradayız ve ligin en az gol yiyen takımıyız.Rakibi açtığımızda farka nasıl gittiğimizi geçen maçta gördük, varsın deplasmanda iyi oymayalım ama 3 puan bizim olsun ;)

Ollivanders

Artık öylesine yorulduk ki yorum yazmak bile zor geliyor.

diocid

Alıntı yapılan: tactician - 20 Ekim 2019, 18:11:08Bu sene tüm futbol sektöründe kendisini çok belirgin biçimde hissettiren ekonomik kriz nedeniyle, kurulan takımların geçen seneye göre oldukça alt seviyede kaldığını görebiliyoruz; geçtiğimiz 9 haftaya bakarak. Geçen hafta oynadığımız Kırklarelispor başta olmak üzere, Gümüşhane, Amed ve bugün karşılaştığımız İnegöl gibi amiyane tabirle iki pas yapamayan rakipleri gördükçe bu tespitimiz iyice pekişiyor. Böylesine kötü takımların toplandığı bir sezonda, 9.hafta itibari ile geçen sene topladığımız puanın bir eksiğini topladık ve geçen sene olduğu gibi yine ikinci sıradayız.

Bu takımlar karşısında ortaya konan futbol(!) bizi derin ve karanlık düşüncelere sevk ediyor ister istemez. Tempodan, üretkenlikten ve seyir zevkinden uzak bir Samsunspor beklentilerin yanına dahi yaklaşamıyor maalesef. En bariz rakibimiz Manisaspor takımının, maç başına 3.5 gol ortalaması ile  devam ettirdiği ligi biz şu an 2.1 gol ortalaması ile sürdürüyoruz. Dün Manisa takımını da seyrettik; stoperleri dışında gerçekten iyi ve etkili bir takım olmuşlar. Bizim maçta da şahit olduğumuz gibi her maçlarında çok kolay pozisyona giriyorlar. Benzer durum bizim için geçerli değil maalesef. Takımımız en vasat takımlar karşısında dahi baskı kurmak, oyun hakimiyetini rakibe hissettirmek ve pozisyona girmek noktasında sınıfta kalıyor.

Geçmişte bunun başlıca nedenini İrfan Buz ve teknik ekibine bağlamıştım. Bu konudaki ısrarım devam ediyor. Kendi birinci bölgemizde yan pas yapmak; akabinde de açık oyuncularını savunmanın arkasına uzun topla kaçırmak ya da açık oyuncularının içeriye yalancı koşu yaptığı anlarda, onlardan boşalan koridora çizgi beklerini sarkıtmaya çalışmaktan gayrı ne gibi bir plan ortaya koyabiliyoruz haftalardır. Tarsus maçında olduğu gibi bu maçta da sadece rakip savunmayı dengesiz yakaladığımız anda bir gol bulabildik. Şahsi fikrim, eldeki oyuncularımız bu seyrettiğimiz futbolun çok daha ötesini üretebilecek kapasitede. Günümüz futbolunda genel oyun şablonları sene başında oturtulan takımlar ana aksiyonlarının yanı sıra, maçlara ve rakiplere göre anlık stratejiler geliştirir iken bizim daha bir ana şablon dahi ortaya koyamamamız çok tedirgin edici. Bu nedenle oyuncuları yargılamaktan önce, teknik ekip üzerinden sorunların okunması doğru olacaktır.

İnegöl maçı özelinde değerlendirmelerimize gelir isek, temelde yine birinci bölge-ikinci bölge geçişini topla ya da pas oyunu ile yapamayan bir takım gördük. Stoperlerin üzerine iki hücumcusu ile baskı yapan ve orta alanını 4 kişi ile savunan her takım bizi uzun topa mahkum edebiliyor. Bu noktada bizim ön bölgeye olgun biçimde gidebilmemiz için yeni bir şeyler denenmesi şart. Atabey'in ilk haftalara nazaran form seviyesinin yükselmesi ve yapısı gereği takıma pivot olması çok değerli. Kendisinin gerek hücum aksiyonlarında, gerekse de savunma aksiyonlarında elinden geleni yapması övgüyü hakediyor lakin yine de bu katkı tek başına hantal oyun yapısını bir üst seviyeye çekmeye yetmiyor. Çok hareketsiz ve yavaş oyun rakiplerin ekmeğine yağ sürüyor. Tempomuzu ve oyun hızımızı arttıramıyoruz, rakibimizi şaşırtacak herhangi bir hücum rotasyonu yapmıyoruz, doğaçlama devam ediyoruz. Böyle olunca da, doğaçlama gelen gollerden başkasını bulamıyoruz.

Oyuncu analizlerinede yer vermelisin bence, orta sahada Gökhan sürekli geriye top atıyor ve risk almıyor, bu şekilde nasıl bir sistem oturtsun İrfan Buz.

Stoper

Az atıyoruz fakat yemiyoruzda. Bu da önemli. Tebrikler.

tactician

Alıntı yapılan: _SoN_ - 20 Ekim 2019, 19:01:553 puanı alalımda isterlerse dans etsinler sahada.

Bu kısım çok hoştu :)
3 puan muhakkak çok önemli ama bundan sonraki önermelerinize katılamıyorum.
Alıntı yapılan: _SoN_ - 20 Ekim 2019, 19:01:559. hafta hiç yenilmedik, 2. sıradayız ve ligin en az gol yiyen takımıyız.Rakibi açtığımızda farka nasıl gittiğimizi geçen maçta gördük, varsın deplasmanda iyi oymayalım ama 3 puan bizim olsun ;)
Bildiğiniz üzere, en az mağlup olan, ya da ligin en az gol yiyen takımı şampiyon olmuyor. İkinci takım da şampiyon olmuyor.
Geçen sene örneğin bizim grupta en az gol yiyen takım Kastamonu ikinci, diğer grupta en az gol yiyen takım Tuzlaspor dördüncü oldu.
Eğer iki gruptan direk çıkan takımların ortak özelliği ne idi derseniz; her ikisi de gruplarında en çok gol atan takımlardı.
Sadece toplam gol sayısının en birincil gösterge olmadığının farkındayım ama bu lig için puan ile korelasyonu en güçlü gösterge sanırım atılan goller.

Bakın daha ligin başındayız farkındayım; genelde optimist olan kişilik de benimdir forumda aslında...
Lakin inanın lastik inik; bunu önceden okumaya ve bağırmaya çalışıyorum sadece.
Lastik inikken de araba bir süre gidebilir, bizi aldatan durum bu zaten.
Fakat önlem alınmaz ise bu araba ya virajda dengesini sağlayamayacak takla atacak ya da cantın üzerine oturup lastiği yaracak.
Bakın dün hemen futbolcu kamplaşmaları ile alakalı kamuoyu oluştu ve iç karışıklık ortaya dökülmeye başladı.
Bunlar galip geldiğimiz halde yaşanıyor, bir de mağlup olsak demek ki...

_SoN_

Alıntı yapılan: tactician - 21 Ekim 2019, 08:45:51Bu kısım çok hoştu :)
3 puan muhakkak çok önemli ama bundan sonraki önermelerinize katılamıyorum.Bildiğiniz üzere, en az mağlup olan, ya da ligin en az gol yiyen takımı şampiyon olmuyor. İkinci takım da şampiyon olmuyor.
Geçen sene örneğin bizim grupta en az gol yiyen takım Kastamonu ikinci, diğer grupta en az gol yiyen takım Tuzlaspor dördüncü oldu.
Eğer iki gruptan direk çıkan takımların ortak özelliği ne idi derseniz; her ikisi de gruplarında en çok gol atan takımlardı.
Sadece toplam gol sayısının en birincil gösterge olmadığının farkındayım ama bu lig için puan ile korelasyonu en güçlü gösterge sanırım atılan goller.

Bakın daha ligin başındayız farkındayım; genelde optimist olan kişilik de benimdir forumda aslında...
Lakin inanın lastik inik; bunu önceden okumaya ve bağırmaya çalışıyorum sadece.
Lastik inikken de araba bir süre gidebilir, bizi aldatan durum bu zaten.
Fakat önlem alınmaz ise bu araba ya virajda dengesini sağlayamayacak takla atacak ya da cantın üzerine oturup lastiği yaracak.
Bakın dün hemen futbolcu kamplaşmaları ile alakalı kamuoyu oluştu ve iç karışıklık ortaya dökülmeye başladı.
Bunlar galip geldiğimiz halde yaşanıyor, bir de mağlup olsak demek ki...

Ben her zaman sahada özellikle bu ligte mücadelenin kaliteli futboldan daha önemli olduğuna inanıyorum, dediğiniz gibi en az gol yiyen takım Şampiyon olmuyor doğru,en çok gol atan takım şampiyon oluyor diye bir garanti de yok, k,i var sayalım en fazla hol atan takım şampiyon olacak,yada her maçı alıp süpürecek, bizde ligin en fazla gol atan 2. takımıyız. Yani çok az gol yiyor ama gol atamıyor değiliz, gol de atıyoruz.

Benim özellikle dans yorumu alıntı yapmasamda birazda sizin yorumunuza karşı idi :)

Şimdi sizi dikkatle takip ediyorum,özellike çoğu yorumunuza forumun aksine katılmıyorum, ama beğendiğim yorumlarınız da var, iyi futbol oynamadığımız doğru,şunu unutmayalım ki bu ligte sadece iyi futbol iş yapmıyor,İrfan Buz'la alakalı çok katı yorumlarınızda bana göre şu aşamada çok erken,bizi bu ligte şuanda sadece Manisa ile kıyaslayabilirsiniz daha kötü oynuyor diye , bende eleştirdim manisa maçında , çok sert eleştirdim bu konuda, ama sonraki maçta hoca jilet gibi kesti iki oyuncuyu, hemde takımın en iyilerine, bana kalırsa çok sert eleştirdiğim mücadeleci futbol oymamadıkları için kesti,boş yere top kaybettikleri için kesti, kıyaslama kısmına gelirsek, Manisa da şuanda ligin en iyisi diyebileceğimiz 4-5 futbolcu sayabilirim, bunlar bu ligin tecrübeli hocası ile hangi takıma gitse iş yapabilecek oyuncular,hocalarıda bu ligin kurdu, şimdi bizim büyük patrona sordular, Dilaveri neden almadınız dediler, biz Dilaveri istedik,gelmedi, yada Manisa ya çoktan gitmiş gibi birşey söyledi, diğer topçular içinde benzer şeyler, bakın Minasadan dilaver ve zahit i al,takımın nasıl top oynadığına o zaman bak.

Yani mesele bu ligte hocaların morinho olması değil, çok uc noktadaki bu ligi alışkın fark yaratan oyunculardır, bu oyuncuların yorulduğu , gününde olmadığı, sakatlandığı günlerde olacak, o zaman göreceğiz uçan Manisa yı.

Bizim takımın Manisa maçından sonraki değişimle Mücadeleci oyunu bence çok daha iyi duruma gelerek devam edecek,manisa da puan kaybedecek, yeterki biz bu oyun anlayışını bırakmayalım.

s_uzunkaya

kutuplaşmaların olması sanırım alınan ücretlerdeki fiyat farklılıklarından kaynaklanıyor. hangi maçtaydı hatırlayamıyacağım biz 2-0 öndeyken ramazan ortadan bomboş kaçan oyuna sonradan giren atabeye değilde sol taraftan kaçan bahattine topu vermesi özellikle çok dikkat çekiciydi. akabinde 3-5 dakika sonra bahattinin sol çaprazdan ceza sahası sıfına kadar inerek boşta ortada duran atabeye değilde şut atmasıda bir ihanetti. 2-0 önde olduğumuz için göze batmadı belki ama bu pas tercihleri bir sorun olduğunu bağarıyordu.

çiğ futbolcuların olduğu yerde maalesef bu sorunlar kaçınılmaz oluyor sanırım. bizim en büyük sorunlarımızdan biri bence para sıkıntımızın olmaması. yokluk yaşamamış ve paranın kokusunu almış çiğ futbolcular atabeye gökhana o paraları veriyorsan bizede vereceksin despotluğu yapabiliyorlar. azcık akılını kullanan insan bu lige futbolcu getirmenin ne kadar zor bi olay olduğunu anlar ve yüksek paralarla gelen kaliteli oyunculara sevinerek bağrına basar ve bu ligden kurtularak kendiside lig atlamaya bakar.

yiyin bakalım sermayenizi ukala-şımarık-hadsiz basit düşünceli insanlar....

eprianu

Hazırlık kampında Aytaç Sulu'nun bir röportajı vardı. Adam Resmi Youtube Kanalı'nda yayınlanan röportajda açık açık geçen sezon takımda gruplaşmaların olduğunu ve herkesin farklı gruplar halinde takıldığından bahsetmişti. Aynı röportajda bu sene takım olduklarını birlikte hareket ettiklerini söylemişti ama anladık ki öyle değilmiş.

Bir futbolcunun özel hayatında istediği takım arkadaşıyla gezip tozmasına karışacak değiliz. Ancak aynı hareket camia içinde, bir de utanmadan saha içinde yapılırsa iş değişir.

İsmet Taşdemir geçen sezon geldiğinde takımda ciddi manada mücadele eksiği olduğundan bahsetmişti. Bu durumun sebebi de bu sene hala devam eden vurdumduymazlık, kendini camianın üzerinde görme ve laubaliliktir.

Hataları, yanlışları çoktur ama Taner Taşkın ve İsmet Taşdemir'i yakan da bu durumdu. Bu iki teknik adam gruplaşma, kibir ve laubaliliğin önüne geçemedi. Çünkü takıma neşter vuramadılar. Belki yapamadılar, belki farkında varmadılar ama durum buydu.

Gelelim İrfan Hoca'ya, aynı sınavı kendisi verecek. Önünde iki seçenek var. Ya Hüseyin Kalpar'ın yaptığı gibi kendini yıldız zannedenleri kadro dışı bırakacak ya da Taner Taşkın ve İsmet Taşdemir'in başına gelenler onun da başına gelecek.

İrfan Hoca camiayı, taraftarları, gerekirse de Kubilay aşığı olan Yüksel Yıldırım'ı da karşısına alacak ve İlyas, Bahattin ve Samet'i kadro dışı bırakacak. Aksi takdirde bu sene de gider. Hiç öyle Polyannacılık oynayıp da biz yolumuza bakalım, Manisa puan kaybeder nasılsa diye beklemeyin. Manisa FK - Pendik maçında Manisa'nın attığı 2. gole bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Bizim iki senedir böyle golümüz yok.

Bu sene azalsa da iki senedir aynı hikayeyi izliyoruz. Kubilay Bahattin'e pas atmaz, o ona atmaz, 2-3 kişi boşta olmasına rağmen kaleye vurmalar, 15-20 dakika tribünlere hoş gelecek hareketler yapıp gerisinde yatmalar, gol attıktan sonra taraftara sus işareti yapmalar, yedek bırakılınca tribe girmeler, oyundan alınınca teknik heyete hareket çekmeler... Kimsiniz lan siz, Messi bile geçende yedek kulübesinde oturuyordu. Geçenlerde eski bir maç izledim, Manchester United - Real Madrid maçını. Beckham yedekte oturuyordu. Samet kimdir ki yedeğe çekilince surat yapıyor. Hepsinin kıçına tekme vurulmalı. Samet'in tribini çekeceğime Enes'i izlerim, Ramazan'ı izlerim, alt yapıdan çıkan 19 yaşındaki bir genci izlerim daha iyi.

Deplasmanda kazanılan maç sonrası taraftara gitmeyip doğrudan soyunma odasına gidilmesi bir skandaldır. Bu olay bile bazılarının kendini takımın üstünde gördüğünün işaretidir.

maço

Bir gün Mehmet Batdal'ın Başakşehirde iyi oynadığı sene yapılan röportajını dinlemiştim.
Kendisi, oynayacağı muallakta olduğundan, yabancı topçuların geldiğinden vs bahsedip , Abdullah Avcı'nın sezona başlarken ilk 5 hafta ne olursa olsun 11 sin kendini ona göre hazırla dediğinden bahsediyordu.

İrfan hocanın da belki de bu tarz bir söylemle Onur Erişi , Okan'ı , Enes'i , Samed'i vs. motive etmesi gerekir.

Bizim en büyük sorunumuz rekabetti. Bu sene onu kanatlar ve 10  numara bölgesinde yakalayamadık.
Onuru solda enesi sağda , ortada belki ileri dönük oğuzu ya da samed i oynatıp kimseye bu takımın muhtaç olmadığını göstermesi gerekiyor.

Ligimiz zaten çöp.

Battal boy Bahattin çöpü kendini bir nimetten sanıyor. Bırakalım Bakspor'da falan oynasın .

orhan

İki senelik süreçte en büyük sorumlu yönetimdir,gerektiği zamanda gerektiği hamleyi yapamamış ve umutlanan şehrin umudunu kırmıştır.Yapılan sözleşmeler hep iki ,üç yıllık yapılmış,mazisi ve iş disiplini fazla araştırılmamış,bir birini tamamlamayan   futbolcular ve hocalar transfer edilmiş,kadro mühendisliğinin yanlış yapıldığı, herkesin alacağı paranın hesabını yaparak yan gelip yattığı bir kulüb izlenimi verilmektedir.İnegöl maçındaki görüntülerde artık mızrağın çuvala sığmadığını göstermiş acil olarak radikal kararların alınması gerekliliğini ortaya koymuştur.İnşallah yönetim bu sefer başarılı olur.

brigand

Ben bu ligde oyunumuzun, aldığımız skorların vs. Manisa hariç diğer takımlarla karşılaştırılmasına katılmıyorum.
Diğer grup dahil toplam 36 takım içinde; bonservis, yıllık maaş, prim, günlük giderler, ulaşım, konaklama, malzeme, sağlanan imkanlar ve diğer harcamalar açısından açık ara en fazla maliyet bizde var. Oynadığımız İnegöl'ün yıllık harcayacağı para, bizim 4-5 oyuncumuza toplam harcadığımız kadardır. (bonservis + yıllık giderleri) Bu nedenle ben kalkıp, Manisa'yla karşılaştırırsak kötü oynuyoruz belki ama diğer takımlara nazaran iyiyiz diyemem.

Şuan ki durumumuza bakarsak formasyondan, oyun planına, saha içi motivasyondan takımdaşlığa kadar birçok konuda sorunumuz var. Bu iyice gözler önüne serildiği halde yok sayamayız. Hocanın eleştirilmesi gayet normal geliyor bu yüzden. 1.5 sezondur belli temel konuları becerememiş yönetimle beraber suçluluk payı bence hocada da var. Özellikle oyun planı ve oyuncu tercihleri açısından. Yine de suçlu sırası yapılsa hocayı sona yazarım. Çünkü iyice kronik hale gelen o kadar çok sorunumuz var ki şuan. İdari açıdan disiplinsizliğin sahaya yansıması, oyuncu grubunun iyice zıvanadan çıkması, gittikçe kötüye giden oyun. Acilen sert ve ciddi bir reforma gitmezsek bu böyle devam edeceğe benziyor.

Son olarak doğruluk payını bilmiyorum ancak maç sonu yaşanan krizden sonra futbolcular tribüne geldikten sonra ''güzeller içinden'' yapılmış galiba. Caner'in isyanı boşuna gidiyor bu durumda. Futbolculara işin ciddiyetini hala hissettirememiş olmak, gözlerini korkutmamak da bu tribünün suçudur. Eğer işin sonu yine ''güzeller için''e bağlanmışsa bu saatten sonra bizi kale alacaklarını da sanmıyorum. Sezon sonunu elbette bu oyuncuların çoğuyla getireceğiz ama hiçbiri babasının hayrına oynamıyor bu kulüp için. Birçoğu bu ligin çok üstünde ücretlere imza attılar ve hiç sarkmadan zamanında alıyorlar. Sadece bunun karşılığını beklemek bile, taraftar, yönetim ve teknik heyet  tarafından fazlaca şımartılmış oyuncu grubu için moral bozucu oluyor demek ki!

Maça dair yine bir yorumda bulunmayacağım. Sahaya ekstra hiçbir şey koymadık ama kötü oyuna rağmen zayıf bir rakip karşısında deplasmanda kazanmak teselli oldu.