Rejime Düşman Şehir; Samsun(!)

Başlatan mehmet yılmaz, 21 September 2014, 12:49:13

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

AlıntıRejime Düşman Şehir; Samsun(!)

-Tok karnına okuyunuz-

Durun yahu; başlığa bakıp da hemen işkillenmeyin. Kabul, başlık biraz sansasyonel. Ama yazılanı okutabilmekteki en mühim unsurlardan birisi de yazının başlığıdır derler. İtiraf edin, ilginizi çekti değil mi? Öyle ya, nasıl olur da koskoca bir vilayet rejim düşmanı olabilir?

Neyse, sizleri daha fazla bekletmeden 'rejim' derken ne kastettiğimi izah edeyim. Buradaki rejim, bir siyasi rejim ya da ideoloji değildir. Eskiden perhiz dediğimiz, diyet dediğimiz ama son yıllarda nedense rejim deyiverdiğimiz şey. Zayıflamak gibi algılansa da aslında düzene sokmak manasındadır. Artık ne diye lafı dolandırıyorsam, sizler anladınız zaten. Hele de bitmek tükenmek bilmeyen, Brezilya dizisivari rejimlerin müptelası bazı bayan okullarım kesinlikle anlamıştır mevzuyu.

Şimdi, diyelim ki Samsunlusunuz ve Samsun'da yaşıyorsunuz ve diyet yapmaya karar verdiniz. Bir kibrit kutusu beyaz peynir, tam tahıllı buğday ekmeği falan yiyorsunuz; ne bileyim, bol bol su içiyorsunuz. Hatta günde en az bir saat kadar yürüyorsunuz. Bunlara eyvallah. Neticede bir varoş mahalle çocuğu olarak tıp dendi mi susarız. Öyle öğrenmişiz. Hatta oyunu da vardı bunun! Bırakın diyetisyen hekim olmayı, matematikte çarpım tablosunu ezbere bileni sınıf başkanı sayan bir gelenekteniz.

Diyet listesi de makbul, muteberdir. Hiç itiraz etmiyorum. Şimdi biraz canlandırma yapalım. Güne diyet kahvaltısıyla başladığınızı kabul edelim. Sonra da dediniz ki 'biraz yürüyüş yapayım.' Düz bir yerde yürüyelim mantığıyla ver elini Sahil Yolu. Oradan biraz yukarı çıkıp, şöyle bir beş dakika Çiftlik'e uğradınız diyelim. Hah, işte tam da o anda o diyet iflas etmiştir. Çünkü Çiftlik'te karşınıza çıkacak olan dönercilerden gelen o enfes et kokusu, bırakın diyetteki adamı delirtmeyi, tabiri caizse ölüyü diriltir. O yumuşacık lavaşa sarılan yaprak döner eti. Aman Allah'ım! Üstelik açsınız! Şöyle, diyeti de bozmadan incecik bir tane alayım bari denilir ama vaz geçilir. Dürüm de olabilirdi bu tombik de. İradenize hakim olup yemediniz diyelim. Ama ilerlemeye devam ediyorsunuz ve bırakın lüks restoranları, köşe başlarındaki simitçilerde bile o enfes Samsun simidini görmek... Çıtır, çıtır; başka memlekette inanın öylesi yok. Açlık devam ediyor ve simidin yanında ayran da ne güzel gider değil mi?

Hadi diyelim ki, o engeli de aştınız. Bunca günlük emek, çaba, sıkıntı ve evdeki baskül geldi aklınıza. Yürümeye devam ettiğinizde bu sefer mesela bir balıkçıya denk gelebilirsiniz. İçeriden gelen ızgara kokusu. Dışarıdaki balık ekmek; taze taze hamsiler, çinekoplar, mezgitler, barbunlar, çipuralar... Allah Allah! Yanında turşusu, mısır ekmeği i çoban salatası.

Halen mi direniyorsunuz? Tamam, yürümeye devam. Peki ya o meşhur Samsun pidesi. Kapalı kıymalısından açık karışığına, kuşbaşından pastırmalısına uzanan o ince ama lezzetli çizgi? Pide demek Samsun demekse, nasıl hayır denilir o lezzete? Kafa kısmını yumurtasına bana bana yiyeceksin üstelik!
Zaten bir şekilde o karın doyacak ve üstüne de Balkaymak dondurmasından yenilecektir. Madem diyeti delik deşik ettik, o dondurmanın üstüne çikolata sosu ve fındığı da koydurun bari!

Bakın daha sadece Çiftlik civarındayken bile nasıl bir rejim düşmanlığıyla karşı karşıya olduğumuzu görebildik. Bir de tutup da ilçelere giderseniz zaten tiridinden menemenine, tandırından haluçkasına uzanan acayip zengin bir mutfakla karşılaşacaksınız.

Hangi rejim dayanabilir bu lezzetlere birader?
Kahrolsun rejim, yaşasın Samsun yemekleri!   


http://www.haberexen.com/rejime-dusman-sehir-samsun-1937yy.htm