2.Ayın Analizi

Başlatan **KaR6**, 15 Ekim 2009, 03:00:50

« önceki - sonraki »

**KaR6**

   Sezonun 2.ayını da geride bıraktık. Daha önce başladığım aylık analizlerin 2.sinin vakti geldi. İlk 4 haftada alınan 2 puanın ardından bu sene de beklentilerimizin hayalden öte olamayacağını düşünmeye başlamıştık. Böyle bir zamanda oynanabilecek en uygun takımlardan biriyle, Kocaelispor ile karşılaştık 5.haftada,19 Mayıs Stadyumunda. Rakip, hem maddi sıkıntılardan dolayı transfer yapamamış zayıf bir takımdı hem de bizim zor zamanlarımızda ilaç niteliğinde olan bir ekipti. Geçmişe bakıldığında bir çok kez içeride dışarıda mağlup etmeyi bilmiştik Kocaeli'yi, ki bu sefer de farklı olmadı. İlk yarının başından itibaren, kontrolün bizim elimizde olduğu, sağlı sollu pozisyonlarla gol aradığımız bir karşılaşma hüviyetine bürünmüştü mücadele. Fakat beklenilen gol bir türlü gelmemiş, gelmedikçe de sıkıntı yaratmaya başlamıştı ki, 62.dakikada o zamana dek çok daha net pozisyonlar gol olmamışken Hakan'ın uzaktan vuruşu savunmaya da çarparak filelerle buluştu.Bu dakikaya kadar direnen Kocaelispor'un da pili bitmişti ve rölantide bir son yarım saat izledik. Tam maç bitti diyorken de Adem'in zaman geçirmek maksadı ile ileriye vurduğu top Burhan'ın önünde kalınca Kocaeli'ye yine boş geçmedi Burhan ve ilk galibiyetimizi almayı başardık.

   6.Haftada ise ilk 5 maçta galibiyet alamamış, iki beraberliği 2 gol atarak kazanmış Hacettepe deplasmanında, Ankara'da idik. Üşenmeden saydım 79 Hacettepe taraftarına karşın, kendilerine ayrılmış kısmın büyük çoğunluğunu dolduran bir Samsunspor taraftar kitlesi vardı Ankara'da. Ancak tribünlerdeki üstünlüğe puan vermiyorlar maalesef. Doğru dürüst pozisyon, bırakın pozisyonu şut bile olmayan maçta, rakibin nadir geldiği ataklardan birinde defansın da katkılarıyla kalemizde gördüğümüz golü çıkarmayı başaramayınca, bir deplasmandan daha hüsranla döndük. Ancak Ankara'da skordan çok taraftarın ruhsuz futbola ve futbolculara isyanı vardı. Sabrı taşan taraftarımız gerek gördüğü isimlere gerekli tepkilere vererek haklı isyanlarını dile getirdiler.

   Hafta içinde ise kupa maçımız vardı. Yıllardır Türkiye Kupası heyecanını yaşayamayan taraftarın çok istediği kupa için ilk engel Karabükspor'du. Kendi sahamızda oynamanın verdiği avantajını iyi kullanma niyetindeydik ve başarılı da olduk. Hacettepe maçından sonra taraftarın büyük tepkisini çeken Turgut, ilk golü atarak bir nevi özür diledi. Golün ardından Karabük takımının kırmızı kart görerek 10 kişi kalması da ekmeğimize yağ sürdü. Bu dakikadan sonra Karabük kalesinde aradığımız 2.golü ise taraftarın atom karıncası Murat Yıldırım ile bulduk. Böylece Kupa'da gruplara kalmak için yalnızca bir engel kaldı önümüzde.

   7.Maçta rakibimiz, yine iç saha karşılaşması olmak üzere Boluspor ileydi. Lige şampiyonluk parolasıyla başlayan, bizim maça kadar 11 puan toplamayı başaran Boluspor, kağıt üzerinde favoriydi kamuoyuna göre ama atladıkları bir husus vardı. Samsunspor'un oynadığı hiçbir maçın favorisi olmaz. Ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir takıma ve futbolculara sahip olmanın en büyük avantajı, her maça içinde küçükte olsa bir umutla gitmektir. Nitekim, bu maça çok iyi bir başlangıç yaptık ve henüz 6.dakikada yine Murat Yıldırım çıktı sahneye ve takımının ilk golünü atarak perdeyi açtı. Boluspor özellikle Adem Büyük ile girdiği gol pozisyonlarını cömertçe harcayınca, Turgut cezayı kesmekte gecikmedi ve henüz ilk yarım saat dolmadan 2.golü bulduk. İlk yarı bu skorla bitti ancak ikinci yarının ilk 15 dakikasında bir gol daha bulduk Hakan Akman'la ve haftanın 'diğerlerine göre' sürpriz sonucuna imza atarak, 19 Mayıs Cehenneminin kaldığı yerden devam edeceğinin sinyallerini verdik.

   Bir sonra ki maç, deplasmanda Adanaspor karşılaşmasıydı. Son 2 maçında kaybetmiş, bu iki maçta toplam 5 kırmızı kart görmüş, yaralı bir takım vardı karşımızda. Herkesin aklında tek bir düşünce vardı: ' Bu sefer olacak!'. Ama olmadı. Deplasman fobisi devam ediyordu ve sahada tanınmayacak kadar kötü bir Samsunspor vardı. Sonuç olarak Adana takımı çok gecikmeden İlyas ile penaltıdan golü bulduğunda umutlarda puanlarla beraber uçup gidiyordu. Maçın son bölümlerinde bir gol daha bulan Adana, Samsunsporumuzu eli boş gönderiyor bize de deplasman galibiyeti için bir başka haftayı beklemek kalıyordu.

   Maçlardan aktarılacak hadiseler bunlardı. Ancak değinilmesi gereken, yazmadan geçilemeyecek durumlarda bayağı birikti. Öncelikle bir deplasman fobisi durumu var ki, evlere şenlik. Son deplasman galibiyetimizin üzerinden neredeyse 1 sene geçti, ondan öncekini hatırlamıyorum bile. Kendi sahamızda ki her maçtan haftaya kesin kazanırız düşüncesiyle çıkacak kadar bizi memnun eden bir takımın, o ertesi hafta deplasmanda bu kadar aciz futbol oynamasının sebebi nedir, gerçekten çok merak etmekteyim. Psikolojik bir neden varsa altında, kısa zamanda çözüm üretilmeli, bir an evvel sonuca gidilmelidir. Geçen sene son maçta aldığımız bir puanla bu ligde kaldığımızı unutmamak gerek. Bu sene de aynı şeyleri yaşamayacağımızın garantisi yok maalesef. O yüzden ivedilikle deplasmandan galibiyet çıkarmayı öğrenmemiz lazım. Turhan Hoca elindeki kadronun analizini iyice yapmış, tüm oyuncuları hazır hale getirmiş olmalı bu zamana kadar. Bizden istediği süre doldu, bundan sonra bizim ondan istediğimiz seri galibiyetler gelmeli. Çünkü ben inatla bu takımın kötü bir takım olmadığına hatta iyi sayılabilecek düzeyde bir ekip olduğuna inanıyorum. Eğer sonuçlar umduğumuz gibi gelmiyorsa bunda takımdan çok teknik ekibe ve yönetime uyarıda bulunmak gerek.

   Bir diğer mevzu ise Türkiye Kupası. Geçen sene direkten dönen kupa sevdamız iyice harlandı. Takımın da geçen sezona nazaran daha geniş bir kadroya sahip olması, geriye hiçbir mazeret bırakmıyor. Kupayı alın gelin demiyoruz, hiç değilse katılalım ve maddi manevi kazanç sağlayalım. Türk spor kamuoyundan gitgide silinen adımız bir kez daha gündeme gelsin istiyoruz. Umut ediyorum teknik heyette bizler gibi düşünüyordur.

   Geçen 4 hafta ve 5 maçta ise göze batan, akılda kalan, uyarılan futbolcular vardı. Bu isimlere de bir bakalım. Okan ile başlayalım. Geçen ay, 4 maçtan sonra Okan için iyi bir izlenim bıraktı demiştim, bu ay da bu izlenimini iyi yönde geliştirdi. Performansı umduğumuzun çok üzerinde ve kendine olan güvenini de kazanması bizim için avantaj. Geçtiğimiz sezonlardan maç eksiği olduğu için oynadıkça daha da iyi olacağına inanıyorum. İlk haftalarda Adem'den de bahsetmiş, idman eksiği olduğunun bariz bir şekilde göründüğünü yazmıştım. Gerçekten de Adem yanıltmadı beni ve her maç üzerine koyarak devam ediyor. Tam mevkisinin adamı, umarım böyle devam eder.

   Bu ay yeni bir futbolcumuzu daha tanımış olduk, Can Arslantaş. İlk olarak kupa maçında sahaya adım atan Can ile ilgili gelen ilk izlenimler olumlu yönde. Ancak onun da maç eksiği olması, sahada biraz ağır kalmasına sebebiyet veriyor. Uzun boyunun avantajını iyi kullanırsa yan toptan gol yeme sıkıntımızın bir nebze önüne geçebilir tabi, pozisyon alma konusunda ne denli başarılı olacağı ile doğru orantılı.

   Hakan Hacıbektaşoğlu da bizleri yanıltmadı. Rize maçından sonra olumlu görüş bildirmiştim hakkında. Oyun yapısı itibariyle savaşan bunun yanında top kullanan ve dikine oynayabilen bir ortasaha oyuncusu. Zaman zaman uzaktan şutlarla kaleyi yoklaması da sevindirici. Ortasahada beraber oynadığı Murat ve Ömür'le birlikte iyi bir 3'lü oluşturdular. Ömür'ün de bu sezonki performansı takdire şayan. Hücum olarak oyunda pek olmasa da defansif ortasaha tanımını karşılayabilecek kapasiteye sahip. Haddini bilerek oynaması ve mücadeleci yapısı en önemli özellikleri.

   Murat'a ve Volkan'a tekrar bir şeyler söylemeye gerek yok. Şüphesiz bu iki oyuncu takımın en iyileri ve bizi ayakta tutan isimler. Hakan Akman da yavaş yavaş formayı kapmaya başladı. Oynadığı sürece iyi işler yaptı ve goller de buldu. Daha önce de belirttiğim gibi Hakan Akman müthiş bir potansiyele sahip, forma aşkını kaybetmezse o formadan çok şeyler kazanır.

   Serkan Eyüpoğlu'na da değinmek lazım. Oyuncu eksikliğinden sol bekte kendine yer buldu ve bu şansı çok iyi değerlendirdi. Formanın kıymetini bilen ve sırtından çıkarmamak için çalışanların başında geliyor. İyiniyetli oyunu da en çok tribünde bizleri sevindiriyor. Bize de tek cümle söylemek kalıyor, helal olsun Serkan..

   Maalesef tüm takım için iyi konuşmak mümkün değil. Kenan ve Turgay'ın kötü performansları, Turgay'ı formadan uzaklaştırdı, Kenan da böyle giderse sonu farklı olmayacak. Hazır bir halde forma için sırasını bekleyen tecrübeli isim Hakkı Hocaoğlu'nun, hem defans görevini hem de kaptanlık görevini yapabilecek kapasitede olduğunu biliyoruz. Yakın zamanda onu da sahada görmemiz şaşırtıcı olmaz.

  Son olarak 'Samsunun Çocukları'nı da bu kısımda incelemek gerek diye düşünüyorum. Ha oldu ha olacak diye beklerken aynı kafa yapısıyla devam etmelerinin sonucunu yedek kulübesinde veya tribünde oturarak aldılar. Biz onlardan beklentilerimizi artırdıkça onların sadece egoları büyüdü maalesef ve sonuç ortada. Gerçi kraldan çok kralcı olanlar sayesinde
-kral sözcüğü tamamen deyimin bir oyunudur bana- onlar bunun farkında olmasalarda parlayamadan sönen isimler arasına adlarının yazılmasına az kaldı. Sahi ne futbolcularımız, gençlerimiz vardı bizim; Murat, Erdinç, Furkan vs vs.. Hepsi bu takımda banko oynardı, haberiniz olsun...


berusa55

15 Ekim 2009, 03:09:54 #1 Son düzenlenme: 15 Ekim 2009, 15:49:51 berusa55
Analiz ötesi olmuş bu artık Mustafa. Emeğine sağlık kardeşim...

**KaR6**

Alıntı yapılan: berusa55 - 15 Ekim 2009, 03:09:54
Analiz ötesi olmuş bu artık Mustafa. emeğine sağlık kardeşim...


1 aydır adımı bile yazmadım, anca dokuldu ne var ne yok abi ondan böyle kısa oldu :)

AntZ

15 Ekim 2009, 04:31:06 #3 Son düzenlenme: 15 Ekim 2009, 04:33:01 Ant55
Okurken epeyce yoruldum ama değdi  ;D Seni düşünemiyorum bile  ;)

(Bu ne kardeşim Malatyaspor tarihini yazsan bu kadar tutmaz  ;D)

Çok güzel özetlemişsin diyeceğim ama olmayacak  ;D
Tebrikler sevgili Mustafa çok güzel analiz.  ;)

SSBiz Gençlik

Eline sağlık kardeşim... Analizin çok güzel olmuş... Devamını sabırsızlıkla bekliyoruz... Bir de şu sorum olacak futbolcular maçlarda kaç dk oynamış, yediği kartları felan şeklinde yapmayı düşünüyor musun peki? 8)

özkan

Eline sağlık mustafa,güzel analiz..