Fatih Uraz

Başlatan Bafralı, 29 Temmuz 2005, 21:01:43

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

Artık Taraf Gazetesi'nde yazan ve gazetedeki köşesinde Samsunspor atkılı bir fotoğrafını kullanan eski milli kalecimiz...

http://www.taraf.com.tr/fatih-uraz/makale-suarez-kempes-ten-sonraki-en-iyi-kaleci.htm

lucarelli

Helal olsun  >l< >l< >l< >l< >l< >l< >l<

Recep

Yazısının altında mail adresi mevcut kendisini unutmadığımızı ve çok sevdiğimizi ve hala kalbimizdeki yerinin bambaşka ve değişilmez olduğunu belirten bi yazı yazıp göndereceğim

kalptenþimþek


Atakumlu

AlıntıAdamın aptalı futbolcu olur
!Sahaya 25 kişi çıkar: 20 futbolcu, 3 hakem ve 2 kaleci. 23 akılsız topun peşinden koşar, top bize gelir. Bu yüzden adamın akılsızı kaleci değil futbolcu olur!

Eski Milli Takım kalecisi Fatih Uraz (50), Kaleciyi Vurun ve Futbolun Arka Bahçesi adlı kitaplarından sonra Adamın Abdalı Kaleci Olur'u yazdı.

Kitapta, kılık kıyafetlerinden ruh hallerine, gurur ve sevinçlerine bu abdalların dünyasını anlatıyor; kalecilerin üzerine yapışan olumsuz yargıları değiştirmeye çalışıyor. Uraz, 5 yıldır ABD'de genç kalecileri yetiştiriyor ve özellikle kadınların idmanda çok iyi çalıştığını söylüyor.   

-Kitabınızın adı çok ilginç. Bu isme nasıl karar verdiniz?
Doğruyu söylemek gerekirse son ana kadar, kitaba "Adamın Aptalı Kaleci Olur" ismini vermeyi düşünüyordum. Ama kitapta kalecilere ilişkin olumsuz yargıları çürütmeye çalıştığım için bundan vazgeçtim. Ben kalecilerin zeki olduğunu, zeki olmayanların kalecilik yapamayacağını düşünürüm. Sonuçta doğru kelimenin "abdal" olmasına yayıneviyle birlikte karar verdik.

-Kaleci niye sahadaki diğer oyunculardan bu kadar farklıdır?
Futbolcu arkadaşlar alınmasın ama sahaya 25 kişi çıkar: 20 futbolcu, 3 hakem ve 2 kaleci. 23 akılsız topun peşinden koşar, top bize gelir. Bu yüzden adamın akılsızı kaleci değil futbolcu olur! Kaleci takımda patron olur, herkes onu dinler. Hep göz önündedir. "Futbolda bir atan, bir tutan vardır, gerisi teferruattır" derler ya, tam öyle işte.

-Çok gol yiyen kaleci mutlaka kötü kaleci midir?
"Efsane kaleci" dediğimiz Ali Artuner bile Polonya'da 8 gol yemişti. Kalecinin iyisi bir maçta belli olmaz. Hatta denilebilir ki; "Attan düştükten sonra tekrar ata binebilendir kaleci." Yaşar Duran da 1984'te İngiltere'den yediği 8 golün altında kaldı ama ben İngiltere maçındaki o 8 gollük hezimetten sonra yeniden oynadım ve gol yemedim. Büyüklüğün ölçüsü bir maçta 4 gol yememek değil, az hata yapmak ve hatalardan ders alabilmektir.

"RÜŞTÜ EFSANE DEĞİL"

-Türk futbolunun efsane kalecileri sizce kimlerdir?
Çok iyi kaleciler yetiştirdik ama dünya çapında kalecimiz yok. 1950'lerden sonra önemli kaleciler arasında Cihat Arman, Turgay Şeren, Yasin Özdenak, Sabri Dino, Varol Ürkmez'i sayabiliriz. Bence efsane iki kaleci Özcan Arkoç ve Ali Artuner'dir. Arkoç, Fenerbahçe ve Beşiktaş'ta oynamış ekstra bir kaleciydi. Almanya'nın Hamburg gibi önemli bir takımında oynadı. Artuner'e gelince; 32 kere Milli Takım'da oynadı. O zaman pek çok Avrupa takımından teklif aldı ama Göztepe sevgisi yüzünden gitmedi. Artık onlar gibi kaleci yok.

-Niye? Rüştü Reçber bir efsane değil mi?
"Son 20 yılın en iyi kalecisi" denilen Rüştü, Barcelona'da 4 maç oynayıp geri geldi. Halbuki Barcelona'da oynadığı ilk karşılaşmanın ardından bana şunu söylemişti: "Burada 4 yıl kalacağım, Türkiye'ye sadece jübile yapmak için geleceğim. 2004'te de Milli Takım'ı bırakacağım." Ancak, Milli Takım'ı 2009'da bıraktı. Öte yandan, Rüştü'nün 2002'deki Dünya Kupası dışında, Türkiye'nin ipini çektiği o kadar çok maç var ki! Bir oyuncu
evrensel olarak efsane değilse benim için de efsane değildir.

"VOLKAN HATALARINDAN DERS ALMIYOR"
"Volkan Demirel, Rüştü Reçber'den sonra en iyi kaleci olarak anılıyor. Hakikaten iyi kaleci ama en büyük hatası, oyunu sürekli kale çizgisinde takip etmesi. Kaleci, top rakip sahadayken penaltı noktası ile ceza yuvarlağı arasındaki bir yerde durmalı. Bu yüzden savunma arkasına atılan her top tehlike oluyor. Volkan oyunu geriden takip ediyor ve hatalarından ders almıyor. Bu arada zor topları da kurtarıyor."

"KADIN KALECİLER DAHA ÇALIŞKAN"
"ABD'de futbolu sokaktaki kişiler oynamıyor, bu yüzden yaratıcı oyuncuları yok. Şimdilik en büyük eksikleri bu. Öte yandan ABD, kadın futbolunda en iyiler arasında Yaşadığım Washington DC şehri futbol sahalarıyla dolu. Yan yana 34 sahanın hepsi dolu olabiliyor. Ben 65 kaleciye özel ders veriyorum. Bu kalecilerin yarısı kadın. Kadınlar çok iyi çalışıyor. Bir idmanda 200 kere plonjon yapabiliyorlar."
http://www.htspor.com/futbol/haber/585029-adamin-aptali-futbolcu-olur

mehmet yılmaz

AlıntıFatih Uraz; Samsunspor Hep Kalbimde...


Kütüğümüz Adana'da olmasına rağmen Türkiye'nin büyük bir bölümü Samsun'lu olduğumuzu zanneder. Çünkü orada tanındık, orada milli olduk ve orayla özdeşleştik. Gerçekten Samsun ve Samsunluları çok severiz. Bir yerde onları hemşehrimiz kabul ederiz.
Orada bulunduğumuz altı sene boyunca başkanımız Hasbi Menteşoğlu idi. Tüm sözlerini yerine getiren çok iyi bir başkandı. Bir zamanlar ihracat rekortmeniydi. Sonradan hem işleri bozulmuştu hem de sağlığı. Uzun zamandır kendisinden haber alamamıştık. Daha sonra vefat haberini aldık ve çok üzüldük. Çok sevdiği Rahmi Abisine artık kavuşmuştu.
Haddizatında iki başkanımız vardı; hem Hasbi Bey hem de ağabeyi rahmetli Rahmi Menteşoğlu. Rahmi Bey çok ciddi bir iş adamıydı ve Menteşoğlu şirketlerinin asıl patronuydu. 1983'ten 1987'ye kadar her maça cebinden iki milyon lira prim gönderirdi. 83-84 sezonunda 2.Ligde şampiyon olup 1.Lige çıktıktan sonra Menteşoğlu Ailesi Samsunspor'u zirveye oynatmak için kesenin ağzını açarak senelerce zevkle izlenen Samsunspor'un mimarı oldular.
85-86 sezonunda ilk acemilik günlerimizi atlattıktan sonra takım olarak gayet iyi sonuçlar almaya başladık. İşte o iyi hava sürerken Zonguldakspor maçı geldi çattı. Maç öncesi ısınmayı bitirip içeri girdiğimiz zaman baktık ki Rahmi Bey orada. Bizlere; "çocuklar hâkimlere saygılı olun. Primim devam ediyor; bir de sizden 7-8 farklı bir galibiyet bekliyorum." deyince şok olduk ve gülmemek için kendimizi zor tuttuk. Bazılarımız kendini çimdiklerken bazılarımız da dudaklarını ısırdı. Çünkü hem ciddi bir adamdı hem de asıl başkan oydu. Netice mi? Maçı 6-0 kazandık.
Haftalar geçti ve geldi çattı Fenerbahçe maçı. Yine biz ısınmayı bitirip maçın başlamasına on beş dakika varken soyunma odasına girdiğimizde bizimle beraber rahmetli başkan da odaya daldı ve bu sefer; "Hâkimlere saygılı olun! Kardeşimi sevindirin, primim devam ediyor. Bir de sizden 5-6 farklı bir galibiyet bekliyorum." dedi. Bu kez kendimizi tutamadık ve uzun müddet güldük. Maçın neticesi mi? 4-0 kazandık.
Sizin anlayacağınız ne zaman fark beklese ve rakam söylese, bütün dedikleri bir eksiğiyle gerçekleşiyordu. Ama kim Fener'e dört gol atacağımızı tahmin edebilirdi ki! Zaten o maçtan sonra F.Bahçe üç sene boyunca bırakın bizi yenmeyi, gol bile atamadı. Kupada, ligde, İstanbul'da, Samsun'da, İzmir'de... Her yerde yendik.
Zaten üst üste gelen mağlubiyetler Fenerli futbolcuları o kadar gerdi ki, İstanbul'daki olaylı kupa maçı sonrasında 6 futbolcu tam 42 ay hak mahrumiyeti cezası aldılar. Sonradan yarısı affa girdi ve ceza 21 aya düştü. O olaylı maçta az daha piyango bize de vuruyordu. Maç sonunda olaylar olurken biz çoktan soyunma odasının yolunu tutmuştuk. Ama iki gazeteci bazı kişileri kurtarmak için isim ararken bizi seçince, saha komiseri de bu koroya katılınca bir anda suçlu konumuna düşüverdik. Şükürler olsun ki, diğer gazeteciler ve maç gözlemcisi doğru şeyleri yazınca işler yoluna girmişti.
Unutmadan dördüncü hakem uygulamasını getirenlerin ellerine sağlık demeden geçemeyeceğiz. Zamanında onların vazifelerini üstlenen saha komiserlerinin birçoğu ev sahibi takımın formasını giymemek dışında her şeyi yapıyorlardı. Bazıları sanki ev sahibi takımın haklarını koruma cemiyetinin üyesi gibi davranıyorlardı. Hiç olmazsa dördüncü hakemle bu işlerin önüne geçilmiş oldu.

            *****

1984-85 senesini ikinci ligde Samsun ve Kayseri şampiyon olarak tamamlamıştı. Transfer sezonunda yaklaşık 600 milyon para harcayan Kayseri takımı daha 10'uncu haftada neredeyse küme düşmeyi garantilemişken, 300 milyon harcayan Samsunspor, ligi 3'üncü bitirmesini bilmişti. Kayseri tam 25 oyuncu transfer ederken Samsun yalnızca 5 transferle ligde zirve yarışına ortak olmuştu. Gördünüz mü, para her şey değil; yeter ki akıllı ve çalışkan insanlar sahneye çıkabilsin.
Futbol yaşantımda sadece bir kez verdiğim sözden dönmüşümdür, o da Samsunspor için. 1987 sezonunda tam şampiyon olduk dediğimiz halde mutlu sona ulaşamayınca o güzelim kadro bir anda dağıldığında.
Yıldız oyuncular başka takımlarla anlaşma yoluna gittiler. Tam o sırada bize de A.Gücü takımı transfer teklifinde bulundu. G.Saray'ı 3 kez lig şampiyonu yapan efsane hoca Brian Birch'le anlaşan başkent ekibi 1988 senesi için çok iddialıydı. O tarihte Türkiye'nin en pahalı bonservisine sahip iki oyuncusundan biri olduğumuz halde ( 150 milyon lira) Ankaragücü takımı pazarlık yapmaksızın o bedeli ve bizim istediğimiz parayı vermeyi kabul ederek sözleşmeyi önümüze koydu. Onlara cevabımız şu oldu; Samsunspor kulübüyle çok güzel günlerimiz geçti, o yüzden onlarla gidip bir vedalaşalım, iki gün sonra döndüğümüzde mukaveleyi imzalarız.
Ertesi gün Samsun'a geldiğimizde ikinci başkan ile genel kaptandan şu sözleri işittik; Herkes gitti, eğer sende gidecek olursan kulübün anahtarlarını valiye teslim etmemiz gerekecek. Lafı uzatmayalım yeniden Ankara'ya döndük ve A.Gücü başkanı Nurettin Çarmıklı'ya 'Kulübümden izin almazsanız gelemeyeceğim!' diye son derece saçma bir mazeret sunduk. Haklı olarak bize şu soruyu sordular 'Senin istediğin ve bonservisinde yazılı olan parayı ödüyoruz, neden başkanından izin alalım?' Daha sonra bunu bizim daha fazla para kazanmak için yapmış olduğumuzu düşünmüş olmalılar ki, sözlerinin üzerinden 5 dakika geçmeden 'ne istersin?' diye yeniden pazarlığa başladılar. 17 senelik profesyonel futbol yaşantımızda tek utandığımız gün o gündür çünkü her ne kadar A.Gücü başkanının sahip olduğu holding binasından çok sevdiğimiz Samsunspor'da kalarak ayrılmış olsak bile, verdiğimiz sözden dönerek ayıp etmiştik.
O sezon bizden sonra rahmetli Muzaffer de imzaladı, Eskişehir'den Burhanettin alındı, B.Erol ve Emin kulüpte kaldı ve küme düşer denilen takım ligi 4'üncü bitirdi, kupa da final oynadı. Orada oynadığım dönemlerde tüm futbolcuların katkısıyla Samsunspor hep zirvede kaldı.
Vakt-i zamanında lig ve kupa mücadelelerinde şampiyonluğun eşiğine kadar gelmiş, ülkenin her yanında kendine has seyirci kitlesi yaratmış, büyük takımların kâbusu haline gelmiş bir takımı o hallerde görmek sadece sevenlerini değil herkesi yaralıyordu.
Lakin Samsunspor, hiç merak etmeyin bir yerlerden başını yine kaldırır ve olması gereken yere, Süper Lige yeniden döner, o noktada bizim en küçük bir şüphemiz dahi yok.
Uzun zamandır ABD'de de bulunuyorum. Burada bir üniversitede futbol eğitimi vermekteyim. Ancak kalbim her zaman Samsunspor ile birlikte...
Tüm Samsunluları sevgiyle kucaklıyorum...

Fatih Uraz - Eski Milli Kalecimiz

Ayberk

Hep tanımak istediğim ve herkes tarafından da örnek alınması gerektiğine inandığım bir insan her şeyden önce. Kaleciliğiymiş yazarlığıymış bunlardan çok daha önde gibi geliyor bana insanlığı. Çıkıp da televizyonda konuşurken sabahlara kadar dinlenebilecek bir insan ayrıca. Kaleci olarak her Samsunsporlunun hatta Türk insanının hafızasında efsanedir zaten bana göre. Köşe yazılarını da beğeniyle okuyordum. Kitabı çıktı, onu da nasipse okumak istiyorum. Ne diyeyim gerçekten örnek insanlardan biri benim için. Yaptığı her iş, ona yakışıyor. Yaptıkları için Allah razı olsun, bundan sonraki hayatında da yardımcısı olsun  :)

mehmet yılmaz


kalptenþimþek


özkan

Lig Tv'de kalecilere özgü program sunuyor  >l<

mehmet yılmaz

Fatih abi ile çok güzel bir röportaj yaptık.
Samsunspor Dergisinin Mart sayısında çıkacak. Sonrasında burada da yayınlarız.


kalptenþimþek



özkan

Acaba kaleci antrenörü falan olmak gibi bir girişimi olmuşmu ? Lisansı falan varmı..Varsa buraya gelmek için çokmu yetersiz ?

cembaba

Samsunspor Dergisi'nin bu ay ki sayısında çıkan Fatih Uraz röportajı:

http://www.samsunspor.biz/haber-Samsunsporlu_Fatih_Olmak_Benim_Icin_Bir_Sereftir_-9891-