Samsuni'nin nostalji başlığına eklediği resim.Sene 1993 SAMSUNSPOR-fb maçı.
(http://i34.tinypic.com/fvh0nt.jpg)
Şu tribünlere bak.Ana baba günü iğne atsan yere düşmez herkes ayakta.Şimdi takımın yine aynı gücünde olduğunu düşünelim stad yine dolar tabiki ama o resimdeki gibi olmaz .O zaman koltuklar yoktu.Uefa Fifa standartları derken koltuklar geldi.Stad kapasitesi düştü herkes oturur oldu.İşte bu çekirdekcilikte bundan sonra yaygınlaştı.
Şimdi maça gidiyoruz.Zaten üst tribünün açılmasıyla ve şu anda takımın durumundan ötürü stadı dolduramıyor olmamız nedeniyle doğal olarak herkes oturuyor.Geçen sezon Maraton eski tribünü doldurduğumuz maçlar oldu yine herkes oturuyor.Eskiden herkes ayakta olurdu.Oturun beyler dediklerinde anlardık ki bunu diyenler maça ilk kez o hafta gelmişler.Ayakta olunca maça daha iyi konsantre olurduk yapılan tezahuratlara daha fazla katılırdık.Sanki maçı sahadaki oyuncular değil biz alacağız hissini taşırdık.Defalarca da bu taraftar maç aldı 19 Mayıs'ta .Şimdi bakıyorum bizler bile zaman zaman oturuyor olmamızın verdiği hisle maçtan kopmuşuz.Sanki tv de İspanya'dan maç izliyormuş gibi maç izler olmuşuz
Denilecek ki yapılabilecek ne var.Tabiki hiçbirşey yok.Koltuklar ,sarı merdiven boşlukları derken oturarak maç izlemekten başka yapılacak bir şey yok tabiki.Eskiden merdiven boşluğumu vardı.Avrupa'da herkes oturarak seyrediyormuş.Olabilir.19 Mayıs Tribünlerinde beton zemin üzerinde ve hınca hınç dolu tribünlerde maç izlemiş,tuvaletten doldurulan mavi su bidonlarında su satan çocı-uklardan su almış, gol olduğunda önündekinden sıkışıklıktan ötürü ağzının ortasına dirsek yemiş hiç kimse oturarak maç izlemeyi tercih etmez biliyorum.Ama yapacak bir şey yok ben sadece bu resmi görünce o günlere döndüm o kadar.
Abi müsaadenle başlığı beton tribünler olarak değiştirdim.
Yazdıklarına aynen katılıyorum. Rahmetli Timofte ile de çok konuşmuşuzdur bunu. Ben koltuktan hiç hazetmedim; nerede o eski taş tribünler?
Yılların alışkanlığı olsa gerek, bugün dahi oturarak maç seyretmekte zorlanıyorum. Elimde olsa 90 dk. ayakta izlerim.
tanjunun rovasatanan sakaryaspora attigi golden sonra ayaga kalkan taraftarlari gorunce samsunspor bu muydu demek elde degil dogrusu
kartoooonnn kartooon 1 lira :P
çok doğru bi konuya temas etmişsin kardeşim nerde o eski yıllardaki tribünler o müthiş taraftar keşke şimdiki tribünlerde eskisi gibi tıka basa dolsa stad full çekse daha ne istenebilirki
Ve aylardan ARALIK hava soğuk.Maç yayını da ver üstelik.Ama tribünler tıka basa dolu yine de
Gençliğimin en güzel dönemleri o beton tribünlerde geçti... 1994 deki 2-2 biten Galatasaray maçını izlerken maratonda kımıldayacak yer yoktu... Nefes alacak yer yoktu, bacaklarımızı hissetmiyorduk ama o yorgunluk dünyanın en güzel çilesiydi belkide bizim için... Okuldan çıkıp gittiğimiz hafta içi kupa maçlarında beton tribünler takım elbiseli okuldan çıkmış arkadaşlarımızla doluydu... O beton tiribünler gerçek taraftarın ruhudur... Ayakta maç izlemek gerçek bir keyiftir bizler için, o dönemi yaşayanlar için.... 7sinden 70'ine kadar herkes ayakta ve herkes omuz omuza maçı yaşayarak...
Şimdi koltuklar, sarı merdivenler ve yokolan güzelliklerle başbaşa bir stad... Ve 1990'larla yaşayan bir jenerasyon....
Alıntı yapılan: Clint_Eastwood - 20 Aralık 2008, 17:32:20
Okuldan çıkıp gittiğimiz hafta içi kupa maçlarında beton tribünler takım elbiseli okuldan çıkmış arkadaşlarımızla doluydu... O beton tiribünler gerçek taraftarın ruhudur...
;D ;D ts-bjk kupa maçı SAMSUN'da oynanmıştı.Ne acayip birşeydi.Bizim stadta kendine ait bir tribün bulamamak.Kalede Bako vardı bjk'da.Beton tribünler deyince aklıma gelen kupa maçlarından biri
Yazın vuran güneş ile sımsıcak olurdu.
Kışın tribünlerin üstü açık olmasından dolayı genelde ıslak olurdu. Çekirdekçiler, az ilgililer isteseler de oturamazlardı. İlla oturacağım diyen kapalıya giderdi.
Kimisi o beton tribünlerde güneşten mayışıp yatar uzanırdı, kimisi namaza dururdu, kimisi yanındaki çocukları için evden getirdiği litrelik suyunu ve yumurtlaı ekmekleri çıkarır, bir gazeteyle ortaya sererdi. Çünkü büyüktü, doğaldı...
Üstelik o zamanlar maça şimdiki gibi başlamasına 10 dakika kala girilmezdi. Pazar günü tamamen maç ayrılırdı; en az bir saat önceden girilirdi. Zaten esas maçtan önce genelde PAF maçları olurdu.
Çok özledim be, çok özledim... :-[
Herşeyini özledim 1990'ların!!!
O beton tribünlerde halen yankılanır mı "Rado Rado Rado Radaca, Radaca Radaca Rado Radaca..." tezahüratlarımız?
Al sana sarı merdiven boşluğu. >:(
(http://i39.tinypic.com/xe0j29.jpg)
Kazadan sonraki ilk resmi maçımız; Galatasaray'ı Milinko'nun golüyle 1-0 yeniyoruz.
arkadaki herkes beyaz onlar formamı yoksa gömlekmi ???
Gömlek...
O zaman Türkiye'de forma giyen taraftar yoktu zaten.
Ama kafadakiler Samsunspor şapkası...
evet hepsinin kafada şapka var hey gidi günler yaa :(
bu günleri özlememek içten degil keşke o günlerde olsak :(
Alıntı yapılan: samsuni - 20 Aralık 2008, 17:53:47
Yazın vuran güneş ile sımsıcak olurdu.
Kışın tribünlerin üstü açık olmasından dolayı genelde ıslak olurdu. Çekirdekçiler, az ilgililer isteseler de oturamazlardı. İlla oturacağım diyen kapalıya giderdi.
Kimisi o beton tribünlerde güneşten mayışıp yatar uzanırdı, kimisi namaza dururdu, kimisi yanındaki çocukları için evden getirdiği litrelik suyunu ve yumurtlaı ekmekleri çıkarır, bir gazeteyle ortaya sererdi. Çünkü büyüktü, doğaldı...
Üstelik o zamanlar maça şimdiki gibi başlamasına 10 dakika kala girilmezdi. Pazar günü tamamen maç ayrılırdı; en az bir saat önceden girilirdi. Zaten esas maçtan önce genelde PAF maçları olurdu.
Çok özledim be, çok özledim... :-[
Herşeyini özledim 1990'ların!!!
O beton tribünlerde halen yankılanır mı "Rado Rado Rado Radaca, Radaca Radaca Rado Radaca..." tezahüratlarımız?
Evet ıslanmak istemeyenler yada oturarak maç izlemek isteyenler kapalıya giderlerdi.Bilirlerdi ki maratonda oturmak mümkün değil.
Dün gibi gözümün önünde şöyle yukarı doğru arkaya çapraza baktığımda namaza durmuş insanlar.
Paf maçları hatta daha öncesinde Ümit takım denirdi bazende başka maçlar olurdu hayal meyal hatırlıyorum sanki amatör karma maçları yada genç takım maçları.
Samsuni,bir abimin benim facebook profilimde yaptığı yoruma bak 1980'lere ilişkin çok iyi tarif etmiş
Alıntıyıl 1980 ler yer 56 lar kapıya her pazar olduğu gibi murat 124 yanaşır bir korna içinde hasan sever kahraman amca birde babamı çağırırlar hadi maça gidiyoruz kıymalılar henüz bitmiştir bizim evde yine kavga annem gitme maça der bizi gezdir ama nafile babam biner murat 124 de hasan abi kahraman abi ve ilhan gencal giderler temellere,caziplere,naimlere,bizede aşıladılar hey gidi günleeeeeeeeeeeer heeeeeeeeeey
İşte bahsedilen Hasan Abi,Kahraman Abi,İlhan Gencal ve ekibi.Elinde büyük radyo olan ve yanındakiler
(http://img508.imageshack.us/img508/3748/cimg5052fk7.jpg)
Valla abi bundan süper bir yazı çıkar; 1980'lerde Maça Gitmek...
Şimdi senin yazdıklarından sonra 2 şey daha geldi aklıma, daha doğrusu sen hatırlattın.
Pazar sabahı demek 80'lerin Samsun'unda kıymalı pide demektir. Öyle şimdiki gibi pidecilerde değil bildiğimiz ekmek fırınlarında yaptırılırdı pideler. Bir hamurun üstünde mutlaka sahibin adı yazardı, Bazen yanlışlıkla o kağıdı da yerdik. Maça gidecek oaln babalar, karga b.kunu yemeden kalkıp pide için sıraya girerlerdi. En geç 9.30'da kahvaltı başlar, 10 gibi evin babası apar topar kalkar maça giderdi. Maç 15-16'da olurdu üstelik. Eğer çocuklar da maça götürülecekse pideler gazeteeye sarılıp poşetlenirdi. Statta çevredekilere de ikram edilirdi.
Maç öncesi bilet gişesi ayrı olmadığı için uzun kuyruklar oluşur, tanıdıklar görülür, maç muhabbeti yapılırdı.
İkinci konu ise radyo meselesidir. O zamanlar şimdiki gibi cep telefonları falan olmadığı için diğer maçları öğrenmek için radyo götürülürdü. Her 100 kişiden birinde mutlaka bu eşşek başı büyüklüğündeki pilli radyolardan olurdu. Adam sanki başbakan gibi fiyakalı olurdu tabii. Arada bıkkın bir yüz ifadesiyle diğer maçları soranlara skor söylerlerdi.
Mesela bir Kadıköyspor - Giresunspor maçı hatırlıyorum. Sene 91, biz eski stattayız. Samsunspor ise Ankara'da G.Birliği deplasmanında. Hocamız gitmiş, Özkan Sümer'i getirecekler, o da tribündeymiş, izliyormuş maçı. Neyse, biz Kadıköy maçını izlerken radyo "mikrofonlarımız Ankara'da" dedi. Samsunspor, G.Birliği karşısında Hakan'ın golüyle 1-0 öne geti deyince radyo, sanki eski statta gol olmuş gibi bir "gooolll" sesi yükseldi.
Bu arada ben de Samsun'da gittiğim maçlarda -çocukluk işte- radyo spikerciliği oynardım.
Güya ben Samsun'daki spikermişim de Ankara'dakiler şimdi sözü Samsun'a, Samsuni'ye bırakıyoruz demiş gibi kolumdaki saate bakıp kendi kendime anlatmaya başlardım. Şimdi
Samsun'da dakikalar 15'i göserirken ev sahibi takımın Ertuğrul'un ayapından gelen golle 1-0 üstünlüğü var. Şimdi Samsunspor atak geliştiriyor, top Osman'da, Bünyamin'in arıyor..." Bir müddet sonra ise gerçek maça dalıp spikerliği unuturdum. Sanırım TRT bu zaafımı fark etmiş olacak ki, birkaç yıl sonra kovdu beni :) Ya da ben büyüdüm...
Hey gidi yıllar hey...
Yok, yok... Ben bundan güzel bir yazı çıkarayım...
Üstad başlık tam bir nostalji başlığı oldu.Clint Eastwood ve senin yazdıkların 1980-1990 lı yılların ve o SAMSUNSPOR'un unutulmaz olduğunu ortaya koyuyor.Şanslı bir nesilmişiz ki hem takımın çok iyi zamanlarını görmüşüz hem de bahsettiğimiz şartlarda maç izleyebilmişiz 19 Mayıs'ta
Gazeteye sarılan kıymalıları unutmak mümkün mü?Şimdi olsa yok kanser yapar yok bilmem ne yapar diye sardırırlar mı onları gazeteye.
Eskiden biletler giriş kapılarından alınırdı.Sıraya girerdik bilet satın alıp aynı zamanda3-5 adım sonra içeri girerdik.Bir ara jeton gibi bir şey vermeye başlamışlardı.Aklımda hep o bilet aldığımız yerlerin karanlıklığı ve havaların soğuk oluşu kalmış.Ne sıkışıklık olurdu ama.
Bu arada o maç anlatan sarışın çocuk sendin demek ;D ;D
Alıntı yapılan: edmontdante - 20 Aralık 2008, 23:30:01
Bu arada o maç anlatan sarışın çocuk sendin demek ;D ;D
Aynen... Bendim o.. ;D
Bir de çocuk olduğumuz için çift sıra yapıp tribünde önümüzde duran büyükler olunca sahayı göremezdik. Ertuğrul'un 1991'de Boluspor'a uzaktan attığı golü görememiştim mesela. Yine de çocuksu bir hisle, "olsun ben göremeyeyim de gol olsun yeter ki!" diye düşünmüştüm. Gerçi merkez stüdyodaki abilere golü nasıl anlatacaktım, bilmiyorum. Herhalde ey yavrum, Ertuğrul 30 metreden çatala taktı derdim. Nasılsa kovulacağız! ;D
Bir de özellikle 1992-93 sezonunun Play Offlarında çok yaptığımız birşey vardı; amca size baba diyebilir miyim? taktiği. Mahalleden arkadaşlarla maça gidiyordum, genelde de haftasonu kursunu asardım :) ( cık, cık, yaramaz talebe! ) O zaman birilerine rica edip girerdik. Kimsenin dışarıda kaldığına da şahit olmadım valla...
Dediğin gibi, şanslıyız biz. İyi ki varsın Samsunspor, sen olmasan biz tv'de izlediğimiz fbgsbjk maçlarını nostalji diye yutturacaktık sağa sola.
Bu başlık gözlerimi nemlendiriyor... :) Sarırım yaşlanmak ve hatıralarla yaşamaya çalışmak böyle bir his olmalı... O zamanlar Anadolu maçları için bile stada erken gitmek bir adet gibiydi... Yan sahalarda maç izlemek yada maç öncesi Paf maçını izlemek, Maraton'da tam çizgi üzerinde bir yer seçip maçın başlamasına saatler kala yerini almak, karton alıp oturmak (yenil olunca son dakikalada kaldırılıp fırlatılırdı) Sucu çocuklardan su almak...
Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum... Kadıköy'ün maçlarında Eski Stad'a da gelirdi... Bazen şehirde de görüyorum... Bence o da beton tirbün simgelerindendir... Bu abimiz hakkında ufak bir başlık olablir kanısındayım tabi bunu Samsuni kardeşim nasıl değerlendirir bilemiyorum...
Eski skorboard bile daha bir hoştu diye düşünüyorum... Sanırım 1995 de trabzona 4-0 yenildiğimiz bir kupa maçından sonra bir taraftar sonucu Samsunspor 8 - Ts 0 diye değiştirmişti ve biz maraton olarak ''Tabelaya bakalım göbek atalım'' diye Ti'ye almıştık trabzonluları... Ne günlerdi....
Anti sarımerdiven boşlukları
Forza beton tribünler
FIFA kriterlerinin ta...
San larenzo , Boca maçı var şimdi bakın merdiven boşluğu mu varmış herkes ayakta , forza güney amerika kriterleri
Alıntı yapılan: Clint_Eastwood - 21 Aralık 2008, 00:56:37
Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum... Kadıköy'ün maçlarında Eski Stad'a da gelirdi... Bazen şehirde de görüyorum... Bence o da beton tirbün simgelerindendir... Bu abimiz hakkında ufak bir başlık olablir kanısındayım tabi bunu Samsuni kardeşim nasıl değerlendirir bilemiyorum...
Şöyle söyleyeyim, Samsunspor'a dair pek çok şeyin mutlaka kayıt altına alınması gerektiğine inanıyorum. Bu şehirde rahmetli Hasbi Ağa ile yapılmış adam gibi bir röportaj bile olmamaış. kimbilir ne hikayeler vardı onda. Keza Gozgoz Yılmaz, Nuri Asan... Hepsi göçtü gitti. Bu nedenle renkli gözlü, elinde tepsisiyle sakız satan ( biz çocukken tipitip olurdu genelde ) bu abimizi de bir şekilde belgelemek lazım elbette. Ama bunu kim, nasıl yapar, iyi planlamak lazım. Dediğin gibi halen görüyorum onu yine maraton tribünde.
Bu arada hazırladığımız kitap var ya kardeşim, eminim çok beğeneceksin, çünkü orada bu başlık gibi niceleri var. Ben bazen okurken hele de fonda hüzünlü bir türkü çalıyorsa, gözyaşlarımı tutamıyorum, mazi ah mazi diye...
Alıntı yapılan: Clint_Eastwood - 21 Aralık 2008, 00:56:37
Bu başlık gözlerimi nemlendiriyor... :) Sarırım yaşlanmak ve hatıralarla yaşamaya çalışmak böyle bir his olmalı...
Yan sahalarda maç izlemek yada maç öncesi Paf maçını izlemek, Maraton'da tam çizgi üzerinde bir yer seçip maçın başlamasına saatler kala yerini almak, karton alıp oturmak (yenil olunca son dakikalada kaldırılıp fırlatılırdı) Sucu çocuklardan su almak...
Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum...
Eski skorboard bile daha bir hoştu diye düşünüyorum... Sanırım 1995 de trabzona 4-0 yenildiğimiz bir kupa maçından sonra bir taraftar sonucu Samsunspor 8 - Ts 0 diye değiştirmişti ve biz maraton olarak ''Tabelaya bakalım göbek atalım'' diye Ti'ye almıştık trabzonluları... Ne günlerdi....
O kupa maçına binbir hevesle Ankara'dan okulu asıp gelmiştim.4-0 bitmişti.Stelea'yı ilk kez uzaktan gol yerken görmüştüm.Bu kaleci uzaktan gol yemez diyordum hep galiba son goldü Hami atmıştı.
Sakız satan abi hala stadta.Dediğin gibi beton tribünlerin simgelerinden bence de kesinlikle
Yan sahada maç izlemenin bir diğer şekli de maç başlamadan yada devre arasında tribünlerin en üstüne çıkıp maratonun köşesinden yada kale arkasından izlemekti.
Takımın oynayacağı kaleye göre yer değiştirmek de vardı tribünlerin doluluğuna göre.Kale arkalarıyla maraton arası açıktı.
Alıntı yapılan: Cadde55 - 21 Aralık 2008, 01:00:04
San larenzo , Boca maçı var şimdi bakın merdiven boşluğu mu varmış herkes ayakta , forza güney amerika kriterleri
Ben de izledim maçı.Ne sarı merdiven boşluğu nefes almaya yer yok neredeyse
Alıntı yapılan: samsuni - 21 Aralık 2008, 00:29:30
Aynen... Bendim o.. ;D
Bir de çocuk olduğumuz için çift sıra yapıp tribünde önümüzde duran büyükler olunca sahayı göremezdik.
Bir de özellikle 1992-93 sezonunun Play Offlarında çok yaptığımız birşey vardı; amca size baba diyebilir miyim? taktiği. Mahalleden arkadaşlarla maça gidiyordum, genelde de haftasonu kursunu asardım :) ( cık, cık, yaramaz talebe! ) O zaman birilerine rica edip girerdik. Kimsenin dışarıda kaldığına da şahit olmadım valla...
Evet kardeşim beton tribünlerin gerçeklerinden biri daha.Ben de çok çektim o sıkıntıyı.Babam oldum olası maraton tribününün müdavimlerinden olduğu için ben de aralardan sahayı görmeye çalışırdım bir şekilde.Zaman zaman giriş kapılarının üzerinde bulunan kısımlardan yer kapmaya çalışırdı babam ben göreyim diye.Haliyle insanlar ayakta maç izleyince çocuklar da göremiyordu tabiki.
Dışarıda bekleyen çocukları babam hiç geri çevirmezdi.Ben çocukken yanımızdaki abilere aldırırdı çocukları.Hep "Bu çocuklar tribünlerin geleceği " derdi.Dediği de doğruydu şimdi orada bekleyen çocuklar tribündeler.
evet beyler sıkışalım sıkışalım çift sıra yapın alooooooooooooooooooooooooooooooo!!!!
sakıııııııııııız sakızcıııııııııı
hey gidi günler yaaa
O günleri sayenizde tekrar yaşadım.Sakızcı abinin ufak yuvarlak tepsisi ve donuk bakışları aklıma geldi.Bizim ortaokul ve lisenin önünede devamlı gelirdi zaten.
Maç çıkışı dışarıdaki tükrük ;D köfteleri indirime girer bizde eve dönerken alıp yerdik.Stada saatler öncesinden girdiğimiz için çevredekilerle takım,hoca ve başkan dedikodusu bolca yapılırdı.
Sporcu kart kapısından maça beleş girip,polise yakalanmadan tellerden itinayla atlayıp kale arkasına geçerdim.Oradan da ver elini maraton ve taraftar gruplarının içinde bağırırdım.
O zamanlar çok kafama takılırdı,taraftar gruplarındaki amigoların sırtı sahaya dönük olur,maçı seyretmez , :)milleti bağırtmaya çalışırlardı.Adamlara bak golleri bile seyretmiyorlar ne diye bilet parası veriyorlar ki diye içimden geçirirdim. :P
Birde her hafta aynı yere girip ,hakeme aynı küfürleri itina ile eden kişiler olurdu.Bu hafta acaba nasıl sövecek diye merak duyardım.Gün yüzü görmemiş küfürleri ilk duyduğum yer o beton tribünlerdir.
Samsunspor armalı kağıt şapkalar satılırdı.O kadar değerliydi ki sanki Pierre Cardin takım elbise mübarek...
Herkes ayakta seyreder gol atınca yanındakini tanımamana rağman sanki Almanya'dan akraban gelmiş gibi sarılırdın.
O günleri böyle hasretle özleyeceğimi bilsem daha bir başka gözle bakardım galiba ...
Alıntı yapılan: samsuni - 21 Aralık 2008, 01:11:04
Şöyle söyleyeyim, Samsunspor'a dair pek çok şeyin mutlaka kayıt altına alınması gerektiğine inanıyorum. Bu şehirde rahmetli Hasbi Ağa ile yapılmış adam gibi bir röportaj bile olmamaış. kimbilir ne hikayeler vardı onda. Keza Gozgoz Yılmaz, Nuri Asan... Hepsi göçtü gitti. Bu nedenle renkli gözlü, elinde tepsisiyle sakız satan ( biz çocukken tipitip olurdu genelde ) bu abimizi de bir şekilde belgelemek lazım elbette. Ama bunu kim, nasıl yapar, iyi planlamak lazım. Dediğin gibi halen görüyorum onu yine maraton tribünde.
Bu arada hazırladığımız kitap var ya kardeşim, eminim çok beğeneceksin, çünkü orada bu başlık gibi niceleri var. Ben bazen okurken hele de fonda hüzünlü bir türkü çalıyorsa, gözyaşlarımı tutamıyorum, mazi ah mazi diye...
abi bu sakızcı kel ve plastik kaplı ise Ali'dir:) ben hemen bulayım sizeee :)
ben de bugün bir katkıda bulunmak istedim bu nostalji dolu sayfalara.
O eski güzelim maç pazarlarına ait söylenenler nice anıyı canlandırmıştı bizlerin hafızasında. pazar günleri ekmek işini erkenden bitirip, elinde tepsisi ile gelenlere sıra verilen mahalle fırınlarından çıkan kıymalı pideler, stad kapısında alınan biletler, taş basamaklar ve daha niceleri...
Bunlara ilaveten aklıma gelen bir kaç ritüeli de söylemeden geçemeyeceğim.
İlki cezaevi minibüslerinin meydandan başlayarak maça maça diye bağırarak adam toplaması. İkincisi ise benim samsunsporla tanıştığım dönemde bulunduğum tribün bölümü ve oraya girişe verilen ad. Kart Kapısı. Benden yaşca epey büyük Orhan Abim (hiç tanışamadığım rahmetli amcamın oğlu) stadı gören tepede bir yerlerde otururdu. Her cumartesi ben akşam üstü Atakum'dan 1 Numaralı otobüse biner onlara giderdim. Ertesi sabah ilk işim evin çatısına çıkıp taraftarların gelmeye başlayıp başlamadığını kontrol ederdim. Sonra her 15 dakikada bir rutin kontroller. Hadi ama Orhan Abi gitmiyor muyuz diye sürekli sıkıştırırdım onu. Sonra ömrümün en güzel heyecanlarını tattığım o stada yürüyüş serüvenimiz başlardı. Evet o bile başlı başına bir hikayeydi. Önce Yaşar abi alınırdı. Sonra yorgancı abiye uğranır küçük bir Samsunspor sohbetinden sonra stada doğru inen yokuş adımlanmaya devam edilirdi. Stada varılınca hemen Orhan Abimin sporcu kartı ile giriş yaptığı kart kapısındaki kuyruğa girilirdi. Sabırsızlandıkça geçmeyen dakikalar sonunda biter o soğuk demir kapıdan geçilince de hızlı adımlar ile tribün basamaklarına geçilirdi. Kapalı tribün ile Kale arkası arasında kalan köşede kırmızı-beyaz seslerine karışırdık sonra...
evet abi çok güzel bi başlık bu bende en eski ve net hatırladığım kazadan önce galatasaray maçı bir pazar sabahı maç var babam dedi maça gidelimmi e bizde ne diyelim gidelim baba çıktık dışarıya mahallde babamın arkadaşları toplanmış var 6 veya 7 kişi zeytinlikten stada kadar yürüdük o zamanlar böylesi güzeldi yolları hayal meyal hatırlıyorum ama bulvar yolu ya yoktu yada yeni yapılıyodu vardık stada sanırım saat 10 gibiydi girdik kale arkası tirübün kuyruğuna bekle allah bekle sıra yılan gibi dolaşarak geliyo neyse girdik maç yanılmıyorsam 3 teydi ve öyle bir sıcak inanılmaz benim güneşe bakan tarafım yanmış o derece ve maç başladı süper bir ortam muhabbetler ve o gün omaçı 1:0 aldık sanırım golüde rahmetli mete atmıştı o maçı hiç unutamam galiba samsunsporlu oluşum o maçta olmuştur daha öncesindede maçlara gittim ama en net hatırladığım bu maçtı.
Kartoncularıda ekmeğinden ettiler
Alıntı yapılan: samsunkopat - 06 Mart 2009, 10:44:10
Ertesi sabah ilk işim evin çatısına çıkıp taraftarların gelmeye başlayıp başlamadığını kontrol ederdim. Sonra her 15 dakikada bir rutin kontroller. Hadi ama Orhan Abi gitmiyor muyuz diye sürekli sıkıştırırdım onu. Sonra ömrümün en güzel heyecanlarını tattığım o stada yürüyüş serüvenimiz başlardı. Stada varılınca hemen Orhan Abimin sporcu kartı ile giriş yaptığı kart kapısındaki kuyruğa girilirdi. Sabırsızlandıkça geçmeyen dakikalar sonunda biter o soğuk demir kapıdan geçilince de hızlı adımlar ile tribün basamaklarına geçilirdi.
SAMSUNSPOR'u ruhunda hisseden herkesin ortak hisleri ve benzer davranışları kardeşim.Hani kimileri der ya "SAMSUNSPOR'LUYUM" diye ama bunları hepsi hissedemez yada böyle şeyler hiç hissetmemiştir zaten.Mehmet YILMAZ'ın yazısında da vardı Stada yaklaştıkca hızlanan adımlar ve turnikeden geçip stad içinde arandıktan sonra o yemyeşil zemine bakış.Bunlar özel şeyler.İnsan okurken bile mutlu oluyor
Ben yaş itibariyle hatırlayamıyorum beton tribünleri maalesef ama yazılanlardan soğuk betonun aslında ne kadar sıcak olduğunu anlıyorum.Birde dikkatimi çeken bir diğer konu beton tribün özlemi çeken abilerimin ki özellikle Samsuni ve Maraton başkanın tribünde koltuk yerine alışkanlıktan olsa gerek betona oturuşunu bu konuyla ilişkilendirebiliriz sanırım ;)
Alıntı yapılan: edmontdante - 12 Aralık 2008, 13:47:38
Samsuni'nin nostalji başlığına eklediği resim.Sene 1993 SAMSUNSPOR-fb maçı.
(http://i34.tinypic.com/fvh0nt.jpg)
Bir diğer nokta da en tepede duvarın üstüne çıkıp direklere tutunarak maç izleyenler.O günlere has durumlar
birde statta tribün ayırmı yoktu, ilk yarıyı kale arkasında ikinci yarıı maratonda izleyebilirdik. bi tek kaplıya geçemezdik. !!
Alıntı yapılan: söğütlübahçeli - 07 Mart 2009, 11:28:32
birde statta tribün ayırmı yoktu, ilk yarıyı kale arkasında ikinci yarıı maratonda izleyebilirdik. bi tek kaplıya geçemezdik. !!
Hey gidi yıllar. Skorbordun önünde durup el sallardık. Çünkü TRT ilk yarı bitince orayı gösterirdi. Açık havaya karışan sigara dumanı, köfte ekmek kokusu. Özledik be.
karton satarlardı motorlar üşümesin diye nasılsa SAMSUNSPOR gol atacak diye ilk yarıyı bafra tarafındaki kale arkasında 2.yarıyı çarşamba tarafındaki kale arkalarında izlerdik hatta ilk yarının sonlarına doğru milletde bi yer kapma telaşı olurdu rakib takımın oynayacağı kale arkasında 2.yarı SAMSUNSPOR un oynadığı kale arkası bomboş olurdu hey gidi günler be
bizler için o günlerin vazgeçilmez cümlesi ise;abi önünde girebilirmiyim.
mükemmel günlerdi beton u bile özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi insan hayatında neler yaşanıyor işte veee bu durumlardayız :'(
keşke o dönemde biz de olsaydık tribünlerde....
beton tribünlerde sıkış pıkış maç izlemeye özledim sökün koltukları :-[
Alıntı yapılan: AKYOL55 - 07 Mart 2009, 10:42:06
Ben yaş itibariyle hatırlayamıyorum beton tribünleri maalesef ama yazılanlardan soğuk betonun aslında ne kadar sıcak olduğunu anlıyorum.Birde dikkatimi çeken bir diğer konu beton tribün özlemi çeken abilerimin ki özellikle Samsuni ve Maraton başkanın tribünde koltuk yerine alışkanlıktan olsa gerek betona oturuşunu bu konuyla ilişkilendirebiliriz sanırım ;)
Aynen öyle kardeşim. Koltuğa alışamadım bir türlü, o yüzden forza beton tribün üzeri gazete. Tespit doğru yani...
O beton tribünlerin en soğuk havada bile bize sıcak gelişini şimdi daha iyi anlıyor ve özlüyorum. O günleri aramamak mümkün mü...
Alıntı yapılan: cgr - 06 Mart 2009, 05:42:19
abi bu sakızcı kel ve plastik kaplı ise Ali'dir:) ben hemen bulayım sizeee :)
Bu adam kayıt altına alınmalı ve Samsun arşivlerindeki yerini almalı mutlaka..33 yaşındayım kendimi bildim bileli; trende, fuarda, maçta, Samsunda hemen her yerde karşılaştım ve ilginci adam herdönemde hep aynı sanki..
Bir de Fötr şapkalı amcamız vardı o da aynı şekil sakız satardı ama çok zaman oldu rahmetli olalı..sanırım babasıydı bu sakızcının..
bide tabeladaki skor değişimi hep ilgimi çekmiştir :D 0ı çıkar 1i tak :D
Benim de beton tribünde 2 sene görebildim o zamanlar daha güzeldi samsunsporumuzun durumu daha iyidi
vay be ne muhabbetler dönmüş...
Betn tribün,tenekeden skorbord..
O tenekeden skorbordun içini hep merak ediyordum küçükkene :)
Sonra birgün 19 mayıs etkinlikleri için stada götürrdüler bizi..
Bende ilk iş hep küçükkene içinde uzaylılar var sandığım skorbordun içine girdim..
Ula içerisi daracık bide piskokuyor sormayın :D :D
En son tabelada yenildiğimiz bir maç kalmış..
Bjk idi sanırım..
5-0 yaptım tabelayı..
Büyük bir iş başarmış biri gibi çıktım dışarı..
Sırıta sırıta aşşa indim..
Bi baktım hoca baarıyo..
Dedim hocam maçtada bu kadar bağırsan her maç galip geliriz :D :D :D :D
Hey gidi... :'( :'( :'(
Ben de hep tabelacıya özenirdim, adam her maçı beleş izliyor diye :)
Takım adı da yazmazdı, çapraz renkli birşeyler konurdu.
evet çapraz renkler vardı..ama sanki son zamanlara doğru takım ismide yazıyordu diye hatırlıyorum..
belkide yanlış hatırlıyorumdur..
bizde o zamanlar beleşe giriyorduk ki hocam ..
yaşlıca iyi huylu bir abi tespit edip boynumuzu az yana bükünce ister istemez giriyorduk alıyordu bizide yanına :D :D :D
2 saat beklediğimiz oluyordu o betonun üzerinde. poşet poşet gazete harcardık : ) yıllarca maraton da maç izlemenin ne demek olduğunu bilmeden yaşadım. babam kale arkası manyağıydı. illa da şehir kale arkası olacak. taşın en önüne biz geçerdik ilk gelip. tuvaletimiz geldiğinde vınlaması kolay olsun diye. maç oynanırken tuvalete gitmek yasaktı bize : ) futbolu, Samsunspor'u, arabayı park ettiğimiz TürkPetrol'ün köşesini, küçük kare biletleri o zamanlarda sevdik. Allah razı olsun başta babam olmak üzere çocukluğumuzda o günleri bizlere yaşatan herkese !
bende hep şehir kale arkasına giderdim..
hatta o tenekeden skorbordun 3 metre kadar yanında betonların birleşme yeri vardı..
en üstte oraya çıkar ordan başka yerde izlemezdim..
oraya ne zaman gidemesem hep yeniliridk..
hatta bir emlakbank eyüp maçımız vardı..
babam maratonda görevli diye beleşe girmekl için maratona girmiştim..
maç 1-1 bitince babama " beni göndermedin kale arkasına maçı kazanadık senin yüzünden" diye ettiğim sitemi hiç unutmama :D :D
beton tribün gzeldi be arkadaş..
samimiyet oluşuyordu doğal yollardan bi kere..
hatırladığım en kalabalık maç fatih karagümrük maçıdır...
o gün stad hiç boşalmayacak sandım..
hatta beraberlik golünden sonra stadın salladndığını dün gibi hatırlarım..
o maçta o kadar çok küfredil ki hakeme hakem eve gidin ce annesine " kahpeee" diye tokatı çakmıştır kesin.. :D :D
Alıntı yapılan: babasamsunlu - 10 Ekim 2011, 23:24:18
o maçta o kadar çok küfredil ki hakeme hakem eve gidin ce annesine " kahpeee" diye tokatı çakmıştır kesin.. :D :D
;D ;D ;D ;D ;D
>l< >l< >l< >l< >l<
efsane olur bu laf. literatüre girer ;D ;D ;D ;D
Şunun gibi bir şey olsa gerek
(http://www.samsunspor.biz/resim/images/1673901802.jpg)
Hey gidi beton günler..Saatlerce beklenen maçlar..
SAMSUNSPOR'umuzun ilk gittiğim maçı yanlış hatırlamıyorsam 1999-2000 sezonu VANSPOR maçıydı ve o maçı çok farklı kazanmıştık, sanırım o sezonda beton tribünler vardı.. SERKAN AYKUT'u o maçta tanımıştım Vanspor'a o bol gollerinden sonra >l<
taşları kırar kırar rakip takım seyircisine atardık ne günlerdi beee
Alıntı yapılan: babasamsunlu - 10 Ekim 2011, 23:11:21
vay be ne muhabbetler dönmüş...
Betn tribün,tenekeden skorbord..
O tenekeden skorbordun içini hep merak ediyordum küçükkene :)
Sonra birgün 19 mayıs etkinlikleri için stada götürrdüler bizi..
Bende ilk iş hep küçükkene içinde uzaylılar var sandığım skorbordun içine girdim..
Ula içerisi daracık bide piskokuyor sormayın :D :D
En son tabelada yenildiğimiz bir maç kalmış..
Bjk idi sanırım..
5-0 yaptım tabelayı..
Büyük bir iş başarmış biri gibi çıktım dışarı..
Sırıta sırıta aşşa indim..
Bi baktım hoca baarıyo..
Dedim hocam maçtada bu kadar bağırsan her maç galip geliriz :D :D :D :D
Hey gidi... :'( :'( :'(
1991 ve 1992 19 Mayıs törenlerinde ben de vardım.. en büyük eğlencemdi skorbordun içine girip tabelada skor yazmak.. hatta idaalı olacak ama ben başlattım diyebilirim bu işi 8) :evet: ..arada küçük çocuklarda eğlenceye yardım etmeye gelirdi, zaman ne çabuk geçiyor yahu :D
benim hatırladığım bi sarıyer maçı vardı hava soğuk mu soğuk buz gibi ayaklarımız üşümesin donmasın diye o beton tribunlerde bi o yana bi bu yana hareket ederdik az da olsa ısınalım diye yanılmıyosam ateş de yakılıyodu o zaman tribunlerde aklımda oyle kalmış nasıl olsa tribun beton bişey olmaz diye :D
Betonlu günleri az da olsa hatırlayanlardanım.Babam kale arkasına gittiği için bende şehir kale arkasında izlerdim genelde.Pazar sabahı kahvaltı için yapılan pidenin stadda yenilmesi.Yine devre arasında koşu pistinde yapılan atletizm yarışları.İlkbahar aylarında statda satılan eskimolar ve "hakan pekerin ateşini yolla bana" şarkısına eşilk edilmesi.O günlerden aklımda kalanlar.
İlk koltuklu maçımızda gaziantep maçıydı sanırım.Kale arkasında izlemiştim.Çok değişik gelmişti.
ben de az çok hatırlıyorum beton tribünleri,babam ve arkadaşları o zaman hiçbir maçı kaçırmazlardı.
beni de alırlardı tabi yanlarına,Çarşamba'dan maça 2-3 saat kala çıkardık ve bir şehir turu yaptıktan sonra stada girerdik,birer karton alıp otururduk...
62
asma köprüden stada gitmek,maça girmek için saatlerce abi önünde girebilirmiyim diye beklemek,maçın sonlarında skorboardun en üst taşına çıkıp kameraya çıkarım diye el sallamak şimdilerde gülüp geçtiğimiz şeyler o zamanlar en zevk aldığımız şeylermiş.
stada saatler öncesinden giderdik babamla, beni girişin hemen üstündeki yere oturturdu,oradan rahat seyrderdim kimse olmazdı önümde,eğer orası doluysa vay babamın haline(babamın laf çakmaları hala kulağımda "eşşekoğlu eşşek çabuk büyüde maçı kendin seyret omzum çürüdü"),babamın beni maça götürmediği zamanlarda evde terör estirirdim(o zaman evin tek erkek evladıydım,şimdilerde saltanat yıkıldı ;D )
hey gidi günler heyyy,
-Araya adam almayın beyler,duvara yanaşalım,tek sıra,abiiiii hop sıra var,ön tarafta yığılmayalım.
Ben en çok bu replikleri hatırlıyorum.O sırada 1 saat beklemenin zevkini maalesef hiçbirşey vermiyor.
Maça kalabalık gidilirse birkaç kişi bilet kuyruğuna, birkaç kişi de turnike kuyruğuna girerdi. Sonra öbürleri koşup gelirdi biletlerle. Bir de kapıya gelip, henüz bileti gelmeyenler kapı ağzında bekler, geleni geçirirdi. :)
Araya kaynak yapmayalım beyler. :D
Duvara yanaşın duvara araya adam girmesin :)
beton tribunlerden hatıra kalan sadece bir merdiven çıkmak ölümdü.Çok küçükmüşüm galiba
2000 yılında gittiğim ilk maçtı Kocaelispor maçı, hava soğuktu, babam sarmıştı her yanımı maça giderken, maratonun sol tarafı Belediye evleri kale arkasındaydık. O kadar sıktı ki Tribünler. koca basamağa karton serip oturmuştuk.
Bazen sık trbibünleri gördüğümde, aklıma o maç gelir, çünkü o zaman öyle bir atmosferle karşılaşmıştım ki, unutamadım.
1-0 yenilmiştik, üzülmüştüm yenildik diye. Babam da olsun oğlum yine geliriz, bi dahakine yeneriz demişti.
Ertesi gün oldu, babam demişti, Oğlum dün 1-0 yenilmiştik ya, sen üzüldün diye 3-0 biz kazandık demişti.
Nasıl olduğunu anlayamamıştım bi süre..
Sonra anladım ki hükmen 3-0 galip sayılmışız :D
kapıdan babamla bırlıkte yada bır abıyle onunden gırmek cok guzeldi aklımda o kalmış
Efsane başlık Valla.
Başlık İsmi Mehmet Yılmaz'a ait
Ondokuzmayıs Beton ve sonrasında koltuklu tribünleriyle hatıralara karışacak malesef.Çok anı var,çok özleyeceğiz.Benliğimizin bir parçası.Bazen protokol kapısından girip boş tribünlere baktığında insanın aklından neler geçiyor neler hissediyor neler.
O efsane skorbord hala gözümün önünde. Ufak pencerelerinden kafayı çıkaranlar :) Gol olunca tabela değişti mi değişmedi diye bakar dururduk; hey gidi...
Alıntı yapılan: mehmet yılmaz - 12 Aralık 2008, 17:57:02
Yılların alışkanlığı olsa gerek, bugün dahi oturarak maç seyretmekte zorlanıyorum. Elimde olsa 90 dk. ayakta izlerim.
Oturmak bize göre değil. Halen aynı fikirdeyim. Belki loca olursa oturur izlerim. :)