Şu An Hangi Kitabı Okuyorsunuz?

Başlatan Clint_Eastwood, 31 Temmuz 2008, 22:05:10

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

Ben pek sevememistim yabanciyi burak.
13-14 yil oldu okuyali. Umdugum gibi cikmamisti
Bir cinayet falan vardi
Bir de bir sabah bocek olarak mi uyaniyordu ne?

BigBadMama5552

AlıntıBir de bir sabah bocek olarak mi uyaniyordu ne?


Sabah böcek gibi uyanan Franz Kafka'nın Dönüşüm kitabındaydı.  :)

Etgar Keret'in Buzdolabının Üstündeki Kız adlı kitabını okuyorum şu an. Kısa ve ilginç hikayelerden oluşan, kolay okunabilir bir kitap.

mehmet yılmaz

Evet :) dönüşümdü o...
O da bekledigim gibi degildi.
Murat Menteş dublörün dilemmasi'na başladım ben de.

Burak

Bende kitapta böcek yok diyecektim de demişler.:) Çok güzel olduğunu iddia etmeyeceğim zaten kitap konusunda konuşacak kadar da yetkin bir kitap okuru değilim. Bu arada Franz Kafka Aforizmalar , Platon Devlet , Socrates'in Savunması , Bir Matematikçi'nin savunması , Felsefe'nin başlangıç ilkeleri , Homeros İlyada  , Minyeli Abdullah gibi enteresan kitaplar mevcut elimde okuyan varsa bunlardan bazılarını okuyup okumamam konusunda beni uyarsın :) Ama sırada Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda var

hakan55

Üstad Kadir MISIROĞLU  -Tahrif hareketleri-

mehmet yılmaz



Murat Menteş yeni keşfettiğim bir yazar. Oysa 'Dublörün Dilemması' 2005'te basılmış. Yazarın ilk kitabı. Kitap bittikten sonra bu adam 'deli' diyorsunuz. İlginç bir tarzı var. Daha önce de yazmıştım, Tarantino filmleri, Fight Club, Matrix gibi bir hikaye. Kendine has bir üslubu var Menteş'in. Zorlamıyor, su gibi akıp gidiyor cümleler -ki aslında zor cümleler. Dublörün Dilemmasının esas oğlanı bir albino. Yani hani şu bembeyaz saçları, kaşları ve ten rengi yüzünden ihtiyarlamış hissi veren hastalığa sahip olan insanlardan birisi; Nuh Tufan. Bir de onun kafayı bilimle yemiş, sıra dışı arkadaşı İbrahim Kurban var tabii. İbrahim, insanları birebir gösteren deri maskelerden yapıyor. Böylece 'aynı anda iki yerde bulunmanız gerekiyorsa bizi arayın!' ilanı ortaya çıkıyor. Sonrasında bu iş için onları tutan Ferruh Ferman ile gizli servis elemanı Habib Hobo da maceraya dahil oluyor. Ama yazar aslında sunuş cümlesinde herşeyi ilan etmişti; Canımın içi, böyle şeyler yalnız romanlarda olur. Cüneyt Arkın / Sıkı Dur Geliyorum 1964...

Karabudun

Alıntı yapılan: Burak - 07 Ekim 2013, 00:21:42
Bende kitapta böcek yok diyecektim de demişler.:) Çok güzel olduğunu iddia etmeyeceğim zaten kitap konusunda konuşacak kadar da yetkin bir kitap okuru değilim. Bu arada Franz Kafka Aforizmalar , Platon Devlet , Socrates'in Savunması , Bir Matematikçi'nin savunması , Felsefe'nin başlangıç ilkeleri , Homeros İlyada  , Minyeli Abdullah gibi enteresan kitaplar mevcut elimde okuyan varsa bunlardan bazılarını okuyup okumamam konusunda beni uyarsın :) Ama sırada Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda var


Saydığın eserler arasından hepsini değil, ama birkaç tanesini okudum. "Bir Matematikçinin Savunması" adlı eseri okumadım, lakin okuyan herkesin övgüyle bahsettiği ve şiddetle tavsiye ettiği bir eser. Ben okuduklarım arasından "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" adlı eseri okumanı öneririm. Kitabın birkaç çevirisi var. Kitabevi sahibi yakın bir arkadaşım bu esere ait birkaç çevirinin olduğunu söyleyip bana Alter' in bastığı Hasan İlhan' in çevirdiği baskıyı hediye etmişti. Diğerlerine kıyasla daha iyiymiş.

Burak

Alıntı yapılan: Karabudun - 10 Ekim 2013, 12:51:53
Saydığın eserler arasından hepsini değil, ama birkaç tanesini okudum. "Bir Matematikçinin Savunması" adlı eseri okumadım, lakin okuyan herkesin övgüyle bahsettiği ve şiddetle tavsiye ettiği bir eser. Ben okuduklarım arasından "Felsefenin Başlangıç İlkeleri" adlı eseri okumanı öneririm. Kitabın birkaç çevirisi var. Kitabevi sahibi yakın bir arkadaşım bu esere ait birkaç çevirinin olduğunu söyleyip bana Alter' in bastığı Hasan İlhan' in çevirdiği baskıyı hediye etmişti. Diğerlerine kıyasla daha iyiymiş.


tesadüfen  bende ona başlamıştım geçenlerde Good Will Hunting isimli bir film izlemiştim orada ünlü ve değişik matematikçi ramanujan ı öğrenmiştim fakat bu kitabı çok önceden satın almıştım herhalde beyin bir bağlantı kurdu kitabı bir açtım ramanujan ı keşfeden G.H. Hardy'nin kitabı çok hoş oldu bitirmek üzereyimNermin Arık diye birisinin çevirisiymiş

Jnr.Serkan

Truvanın intikamı kitabını geçen hafta bitirdim.Sonra Yavuz Sultan Selim'i anlatan Okay Tiryakioğlunun kaleme aldığı Yavuz adli kitabı okudum.Şu sıralarda sherlock holmes şüphe adlı kitabı okuyorum .Önceden hiç okumayı sevmezdim,ama nedense artık boş vakitlerimde internete girmek yerine,kitap okuyorum.Kendime şaşırsamda oldukca eğlenceli

ult55ras

Nihal Atsız - Turancılık, Milli Değerler ve Gençlik

mehmet yılmaz



Türk Ocağı İstanbul Şube Başkanı, Cezmi Bayram'ın son dönemlerin sıkça tartışılan konularından olan Türk Milliyetçiliğiyle ilgili yazılarının yer aldığı bir kitap. Kitabın ilk bölümleri yazarın konu ile ilgili fikirlerini paylaştığı yazılardan oluşuyor ve popüler tartışmalarla ilgili görüşleri var. Bayram'ın fikirlerinin hepsine katıldığımı belirtmeliyim. İkinci bölümde ise Türk milliyetçiliği fikrinin doğuşu, Türk Ocağı dönemi ama özellikle cumhuriyetin ilk 20 yılındaki aşırı ve sonradan iflas eden uygulamalarla ilgili belge ve alıntılarla dolu yorumları var.

mehmet yılmaz

Andre Gide - Pastoral Senfoni

Gide'in kısa bir roman. Aslında 2000 yılında, bir öğrenci yurdunda tek başıma kaldığım bir odadaki dolapta görüp orada okumuş ve çok etkilenmiştim. Yıllar geçtikçe çoğunu unuttuğum bir kitabı tekrar okuyayım istedim. Lakin bu sefer o kadar etkilemedi beni. Ancak Gide'in hayat felsefesini yansıtan bir eser olduğunu söyleyebilirim. Bir rahibin bitkin ve kimsesiz bir vaziyette bulduğu kör bir kıza yardımı ve olağan bir şekilde gelişen farklı bir aşk hikayesini konu ediyor.

meas55

Gabriel Garcia Marquez - Benim Hüzünlü Orospularım
1982 Nobel Edebiyat ödülü almış ismiyle içeriği hakkında büyük bir farklılık var. Son zamanlarda okuduğum en güzel dramatik yaşam romanı. 

mehmet yılmaz



Azerbaycan'ın önemli yazarlarından birisi olan Anar'ın 2003 yılında yazdığı romanı. Roman iki modern masaldan oluşuyor. Birincisinde Ak koç'un sırtına binen Melik Memmed güzel bir manzarayla karşılaşıyor. Azerbaycan ütopyası dediği bu masala göre Azerbaycan dünyanın en gelişmiş ülkelerinden birisi durumunda. Hatta tek bşına da değil Türk dünyası muasırlaşmış; ekonomiden politikaya, sanattan kültüre kadar herşey fevkalade iyi durumdadır. İkinci masal ise bir korku senaryosudur. Burada Kara koç'un sırtına binen Melik Memmed'in dinci, komünist ve demokratik olarak üç bölgeye ayrılmış ve üçünde de olması gerekenden uzak, kimliksiz, milli değerlerin olmadığı ve felaket olarak nitelenebilecek bir Bakü manzarası var. Yazarın dünya görüşünü ortaya koyan başarılı bir roman Ak Koç, Kara Koç...

mehmet yılmaz



Evrenos Gazi'nin Şifresi ( Mümin Bulut üzerine bir değerlendirme yazısı )

Mümin Bulut, benim uzun süredir büyük bir merakla beklediğim kitabın adı. Bekliyordum çünkü bunun için pek çok sebebim vardı. Yazılış sürecini neredeyse 2.5 yıl öncesinden beri kıyısından köşesinden takip ediyordum; konusu ve coğrafyasıyla ilgimi çeken tarihi bir roman olacaktı; yazarı yakından tanıyıp bildiğim ve dahi sevdiğim bir büyüğüm idi ve memleketim Samsun da bu romanda kendine yer bulacaktı. Bütün bu sebepler bir araya gelince benim için tez elden temin edip okumak da elzem oluyordu tabii...

Her şeyden önce Samsunlular olarak hemşehrimiz Akın Üner'e bir teşekkür borçluyuz. Çünkü kendisi kökenleri Rumeli'ne dayanan ve mübadele ile Türkiye'ye dönüş yapan bir Türk ailesinin torunu olarak sadece atalarının topraklarına ve hatıralarına sahip çıkmakla kalmamış, yeni vatanları Samsun'a da ayrı bir sadakat göstermiş bir isim. Bu anlamda doğrusunu yapmakta. Benim aile mazim çok da maceralı değil aslında; dedeleri Gümüşhane'den Samsun'a gelmiş, ondan öncesi Görele civarında yaşamış ve muhtemelen Selçuklular döneminde Anadolu'ya gelmiş Oğuzların Çepni boyu Türklerinden biriyim. Ama şunu düşünüyorum, sanırım ben de mübadil, Kafkas, Kırım ya da Balkan göçmeni bir ailenin evladı olsaydım tıpkı Akın ağabey gibi bir yandan onların izlerini sürüp, hatıralarını canlı tutar öbür yandan şehr-i Samsun'a ait olmaya devam ederdim.

Bilmeyenler için söyleyeyim, Akın Üner, mesleğini başarıyla icra eden bir mühendis ve halihazırda Samsun'da oldukça meşakkatli bir görevi  var. Zaten ilk soru ve tebrik buradan çıkıyor; o yoğunlukta fırsat bulup da bu kitapları nasıl yazıyor? Kitapları diyorum zira bilenler bilir 2010'da çıkmış olan bir de Çalı Harmanı var; 1920'li yılların Samsun ve Drama/Sarışaban'ındaki Türk ve Yunan mübadilleri anlatan -ki o da tavsiyemdir.  

Farkındayım bir türlü Mümin Bulut'a giriş yapamadık. Öyleyse önce mevzuyu hülasa edelim.

Osmanlı sultanlarından I. Murad, Rumeli'deki en önemli Türk akıncılarından birisi olan ve 127 sene yaşadığı rivayet edilen Akıncı Bey'i Evrenos Gazi'ye fetih hizmetleri nedeniyle iki hediye verir. Birisi 'Mümin' adlı bir kılıç, diğeri ise 'Bulut' adlı bir kaftan... Bu hediyeler asırlarca Evrenosoğullarının himayesinde kalır lakin bir gün gelir emanetler kaybolur ve efsaneye göre Osmanlının geri çekilişi de bu hadiseyle paralel gelişir. Romanda iki zaman ama üç mekan var. Eski zamanda Evrenos Gazi ve Osmanlının kuruluş dönemini okuyoruz. Yeni zamanda ise 2011 yılında bir yanda Samsun'da, diğer yanda ise İstanbul/Yunanistan hattında gelişen olaylar var. Tabii modern zamanda Türk hükumeti bilinçli olarak başka birileri ise define iştahıyla bu emanetlerinin peşindedir. Peki, Mümin ve Bulut'a ne olmuştur?

Çalı Harmanı'nda bizi 1920'lerin Samsun'una götüren yazar, bu defa 2011 yılını anlatıyor. Çiftlik Caddesi, Çarşamba Hava Limanı, Raylı Sistem, OMÜ, Amisos Tepesi, Eski Sanayi Sitesi, Çırakman ve Çınaralan Köyleri ilk aklıma gelenler... Samsun'da yaşayan, Samsun'u çok seven, ömrü burada geçmiş bir Samsunlu olarak şehrimi romanlarda, kitaplarda görmek çok güzel bir duygu hakikaten.

Çalı Harmanı'nda karakter sayısı çok fazla idi hatta adeta başrol Rum çeteci Niko'daydı. Burada ise karakter sayısı daha az; kıvamında ve bence esas oğlan rolü büyük Türk akıncısı Gazi Evrenos. Bölümlerin azami 8-9 sayfa olması hiç sıkılmadan, kolay bir okuma sağlıyor. Sıralamadaki gidişat ise sizin konudan kopmanıza izin vermiyor. Sonuçta sadece Gazi Evrenos'lu bölümleri mesela 'Birinci Kitap' diğerlerini 'İkinci Kitap' olarak da verebilirdi yazar ancak bu bölümlerin ardalanması ve iç hikayelerdeki bütünlük romana ayrı bir heyecan katmış.

Romandaki heyecan ve merak unsurları üst seviyede. Bilhassa sonlara yaklaştıkça gerilim düzeyi de artmakta ve okurda 'bir an evvel sonunu getirme' duygusunu artırmakta.

Kurguyu çok beğendiğimi söylemeliyim. Osmanlı Türklerinin akil ve insani Rumeli fetihleri üzerinden günümüze yine makul bir bakış atabilen, iyi bir damar yakalamış bir kurguya sahip. Karşılıklı olarak ortadan kaldırılan Türk ve Rum eserlerinin yoklukları ayrı bir tartışma konusu oluşturuyor. Yunanların 'bunlar Türk kuşu' diyerek leyleklere bile tahammül edemediklerini işitmiştim mesela ama bir yanda da kendimize 'hadi gayrımüslim yapılarını önemsemedik ama ya bugün yerinde yeller esen Samsun Kalesi ya da sadece adı bilinen Samsun Mevlevihanesi ne olacak? Bunlar Türk eseri değil miydi?' diye sormamak elde değil -ki romanla doğrudan ilgili değillerse de aklıma takılan şeylerdi bunlar da...

Mübadil köylerindeki en büyük efsaneler, malumunuz Rumların giderken bıraktıklarına inanılan küp küp altınlar inanışıdır. Bugüne kadar bulan çıkmış mıdır? Hiç sanmıyorum ama sadece define ve kolay zengin olma meraklısı Türkler değil o giden Rumların torunları tarafından da delik deşik edilmiş nice mekan vardır bizim mübadil köyleri civarında. Romanda bu tutku da çok iyi verilmiş doğrusu.

Romanda filmini seyredip, kitabını da okuduğum 'Da Vinci Şifresi' havası gördüm ben. Ama onu taklit eden değil asla. Hatta diyebilirim ki yerli olması bir yana en azından kitabından ( orijinalini bilmiyorum elbet) daha edebi olduğu muhakkak. Bunun da bir filmi yapılabilir mi? Kesinlikle evet. Üstelik çok da iyi bir film çıkar.

Kusursuz tek kitap, Kuran'ı Kerim'dir. Bu nedenle her kitapta olduğu gibi bunda da tenkit edilebilecek birkaç husus olması olağandır.  Dolayısıyla kitabın genelinde azınlığı teşkil edebilecek birkaç küçük eleştirim ya da acizane tavsiyem olabilirse de bunları yazmaya gerek bile görmüyorum. Sonuçta karşılıklı çaylarımızı içerken yazarına bizzat söyleyebilirim. Sormak istediğim şeylerden birisi de özellikle Pontusçu papaz, asılan imam hikayelerinin gerçek mi, kurgu mu olduğu...

Üzerinde daha epeyce konuşulabilecek bir kitap Mümin Bulut. Ancak hitama yaklaşırken şunu rahatlıkla diyebilirim ki, bu kitabı temin edininiz ve okuyunuz. Hatta sadece okumakla kalmayıp okutunuz da...

Hasılı, eline, emeğine sağlık üstadım. Böyle bir hemşehrim olduğu için kendi çapımda gurur duyabilir değil mi?

Not: Küçük bir pay da kendime çıkarayım. Ben de 'Bir Gün'den sonraki ikinci romanımı tamamladım. Üzerinde çalışıyorum. Orada 1400'lü yıllarda Horasan'dan Samsun'a gelen bir Yesevi dervişi ile 1990'larda Azerbaycan ve Bosna'ya giden bir Türk öğretmenin iki zamanlı hikayeleri var. Büyük ihtimalle ismi 'Derviş Hoca' olacak. İnşallah o da 'Mümin Bulut' gibi iyi bir kitap olur.