Şu An Hangi Kitabı Okuyorsunuz?

Başlatan Clint_Eastwood, 31 Temmuz 2008, 22:05:10

« önceki - sonraki »

ismail

Aşkın Ev Hali / Ahmet bulut - Gülseren Gümüş

Özellikle evlenmeyi düşünenler, nişanlılar, kısacası gençler için evlilik hayatını hem kadın hem erkek bakış açısından anlatan çok güzel bir kitap. Erkek bakış açısıyla Ahmet bulut, kadın bakış açısıyla Gülseren Gümüş. Tamamını bitirmedim dahaca ama özellikle kızların çok beğeneceği bir kitap. Okumasa da eşine, nişanlısına kitap hediye etmek isteyenlere tavsiye edilir :)

mehmet yılmaz



Beşir Ayvazoğlu'nun Ateş Denizi romanı tam bir uzmanlık romanı aslında. Hem yazan için hem de okur için. Şöyle ki, kitap 1930'lardaki üniversite reformu(!) sonrası tasfiye edilen hayali bir kişi olan Galip Tahiroğlu adlı İstanbullu bir akademisyenin üzerinde kurgulanmış. Reformla birlikte Türk musikisi yasağı da getirilince bir süre önce vefat eden Tanburi Cemil Bey'in hayatını araştıran Galip Bey'in bu uğraşı işleniyor. Kitap dönemin inkılapçı zihniyetine ve bazı saçma uygulamalarına da yer veriyor. Öztürkçeçilik, soyadı alımındaki ilginçlikler, eski harflerin yasaklanması, diğer yasaklar, gazeteler vs.

Kitapta hayali birkaç kişinin dışında çoğu gerçek isimler. Atsız, Necip Fazıl, Peyami Safa, Mükrimin Halil Yınanç, Tanburi Cemil Bey, Halet Çelebi, Reşit Galip, Nazım Hikmet, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Abdülhak Hamit, Şeyh Galip, I. Abdülhamid gibi pek çok ismi de romana dahil etmiş. Sıkı bir edebiyatçı, musikiperver ve dönem meraklısıysanız mükemmel bir eser. Ancak sıradan okurlar için biraz sıkıcı olabilir. 

HoliganSamSunLu

Yusuf Ziya ARPACIK (GÜN DOĞARKEN)

mehmet yılmaz

Yavuz Bülent Bakiler - Sözün Doğrusu 1

Türkçeyi en iyi kullanan yazar/şairlerden birisi olan Y. Bülent Bakiler'in 2000 yılında yaptığı tv programındaki bölümlerin kitaplaştırılmış hali. Türkçe sevgisi, Türkçeyi doğru kullanmak için yapılabilecek şeyler, güncel ve tarihi meseleler üzerine ilgi çekici bir kitap.

Burak



Eli öpülesi gişe derdi olmayan saygı duyulası hayranı olduğum tüm filmlerini izlediğim Zeki Demirkubuz'un filmlerinin irdelendiği bir kitap sadece Zemirkubuz hayranı varsa benden başka diye paylaşıyorum . Dostoyevski den aşırı etkilenmiş bir yönetmen . Albert Camus'un yabancı adlı romanından esinlenerek çektiği bir filmi de var MASUMİYET kesinlikle izlenmesi gereken bir film peşine de KADER gelir zaten ...

mehmet yılmaz

Nazan bekiroglunun la adli romanini bitirdim.  Nar agacini cok begenmistim. Bu kitapta ayni tadi aldigimi soyleyemem. Kötü diyenem ama cok sarmadi beni. Hz. Adem ile hz. Havvanin cennetten cikislari dunyaya gelmeleri insan soyunun seruveni ve elbette ogullardan kabilin havili oldurmes anlatiliyor romanda...

mehmet yılmaz

17 Ağustos 2013, 14:59:15 #726 Son düzenlenme: 17 Ağustos 2013, 15:06:12 samsuni
Merhum MHP Milletvekili Mehmet Gül'ün 2002'de Zaman Kitap'tan çıkan 'Nazım, Memleket mi?' adlı kitabını bitirdim az evvel. Hayli hacimli bir kitap. 2002 Nazım Hikmet Yılı münasebetiyle alevlenen Nazım Hikmet tartışmalarına not düşen bir kitap. forumun genel kuralları itibarıyla çok fazla ayrıntıya girmek istemiyorum ama Gül, pek çok kesimin birden bire neredeyse milli kahraman ilan etmeye çalıştığı Nazım'la ilgili, kaynak ve belgeler eşliğinde Nazım Hikmet'in 'Sovyetliğini' ortaya koyuyor. En ilgi çekici bölümlerden birisi de 'Nazım FB'li miydi, GS'li mi?' konusu. 18 Haziran 1961 günü Lenin Stadında oynanan SSCB-Türkiye milli maçında ise kimi, hangi sebeple tutmuş dersiniz?

mehmet yılmaz



Canik Belediyesi Kültür Yayınlarından çıkan bir kitaptı 'İlkçağdan Cumhuriyete Canik'. Kitabın editörü benim de hocam olan Prof. Dr. Cevdet Yılmaz. Kendisi iyi bir sosyal bilimcidir ve benim de örnek aldığım nadir hocalarımdan biridir. Kitapta Cevdet Hoca'nın dışında Prof. Dr. Dursun Ali Akbulut, Prof. Dr. Nedim İpek, Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu ile Doç Dr. Rıza Karagöz ve Doç. Dr. Osman Köse'nin makaleleri var.
Bir süredir 1400'lü yıllarda geçen ve mekan olarak Samsun'un olduğu bir roman üzerinde çalışıyordum. Bu nedenle zaten uzun süredir aklımda olan ama sadece Canik bölgesini anlattığını düşündüğüm için ertelediğim bu kitabı okumam daha da elzem hale gelmişti. Bir kere bilmediğimiz ya da yanlış bildiğimiz pek çok şeye tesadüf edebiliyorsunuz. Şimdi bir kısmını paylaşayım sizlerle de...

1994'te Samsun Büyükşehir Belediyesinin alt beldeleri oluşturulurken -ki son yıllarda büyükşehir belediyesi kavramının da suyu çıktı, manası kayboldu- dört ilçe belirlenmişti. Bunlardan birine de Canik adı verildi. Bu çok isabetli bir karardı zira Samsun'un Türkler tarafından kullanılan isimlerinden birisi de Canik'ti. Ancak kitaptan anladığım kadarıyla bir eksiklik var. Öyle ki ben kitap ilk çıktığı zaman 'Canik tarihi' diye sanki sadece bugün Mert Irmağı ile Derbent arasında kalan sahayı kaplayan Canik ilçesinin anlatıldığını düşünmüştüm. Halbuki kitap bildiğimiz Samsun'dan bahsediyor, hatta düpedüz İlkadım'dan. Çünkü Canik sancağının merkezi durumundaki Samsun şehri zaten bugünkü İlkadım sınırları içinde kalıyor. Tekkeköy çok küçük bir yerleşim yeriyken Atakum bomboş bir alan. Bugünkü Canik ise 1900'lerin başına kadar tepelerdeki birkaç köy hariç nerdeyse hiç yerleşmenin olmadığı bir bölge. Hatta kitap kapağındaki fotoğraf da Mert Irmağındaki bir köprüyü ve etrafındaki boş alanı gösteriyor. Yani, aslında bugünkü Canik ile tarihi Canik'in bir ilgisi yok. Şimdi yeniden 1994'e dönersek aslında Canik isminin verilmesi gereken esas bölge İlkadım ilçesiymiş. Tabii Gazi Mustafa Kemal'den dolayı İlkadım da doğru ve anlamlı bir isim ama belki Canik'e İlkadım adı da verilebilirmiş.

Kitapta gözüm hep 1453'teki İstanbul Fethinden sonra Samsun ve çevresinden İstanbul'a gönderilen nüfusla ilgili bilgi aradı ama nedense hiçbir makalede bu yoktu. Sadece bir makalede yer ismi vermeden Canik halkının fethedilen yerlere de gönderildiklerinden söz ediliyordu.

Makaleler arasında çelişkili bilgiler de vardı. Mesela Samsun Mevlevihanesinin akıbeti. 15. Asırda Mevlevihane var mıydı, yok muydu? Net bir cevabı bulamadım.

Kitapta hakikaten çok ilginç ve ilk defa duyduğum şeyler de vardı. Kronolojik olarak gitmeye çalışırsam eğer, Samsun şehrinin Türklerin kurduğunu görüyoruz. Amisos adlı bir şehir var, bugünkü Baruthane civarında ve burası antik bir şehir. Malazgirt sonrası bizimkiler buraya gelince orayı almak yerine hemen 3 km. doğusuna bir kale inşa edip, sonra da Samsun şehrini kuruyorlar. Hatta çok uzun yıllar Samsun'da sadece Türkler yaşıyor. Amisos'a da 'Gavur Samsun / Kara Samsun' deniliyor. Müslüman samsun Selçuklulardan sonra Canik Beyliklerine geçiyor. Tabii değişen bir şey yok, halk yine Müslüman Türk. En uzun hakimiyet sağlayan Kubadoğulları oluyor. Osmanlılar şehri savaşsız alıyorlarsa da Ankara Savaşı sonrası kısa süreli bir elden çıkma oluyor. Ancak sonrasında zaten Amasya valiliği de yapan Çelebi Mehmed şehri yeniden Osmanlı'ya bağlıyor. Böylece Samsun, Canik Sancağı oluyor. Canik dediğimiz yer Alaçam, Bafra, Samsun, Çarşamba, Terme, Ünye, Fatsa hatta daha ileriye giden, içeride de Merzifon'dan Tokat'a kadar uzanan bir sahanın adı aynı zamanda. Nüfusunun büyük çoğunluğu Oğuzların Çepni boyundan. Buralara Çepni Sahili ya da Çepni Bozkırı da deniliyor asırlarca. Bu arada önemli bir gelişme 1419'da oluyor ve Ceneviz kolonisi olan Gavur Samsun, Cenevizlilerce yakılıyor. Bugün dahi aramızda Kara Samsun dediğimiz bölgenin adı buradan geliyor.

Neyse, daha fazla anlatmayayım...

İlerleyen bölümlerde o kadar çok şey çıkıyor ki karşımıza. Mesela Caniklioğulları ile Hazinedaroğulları ailelerinin Canik'teki etkinlikleri,  Canik'teki kenevir yetiştiriciliğinin yerini sonra zeytinciliğin ve sonra da tütüncülüğün alması. Samsun iskeleleri, Bağdat Caddesinin adı ve önemi, Samsun'un Bağdat, Diyabakır, Malatya, Sivas ticaret yolunun limanı olması, uzun yıllar Sivas Eyaletine bağıyken müstakil liva olması ancak Batum'u kaybeden Trabzon sancağının aslında kendisiyle bir bağı olmamasına rağmen Canik'i kendisine bağlatması, sonra Caniklilerin yıllar süren yeniden bağımsız liva olma mücadeleleri... 1869'daki büyük Samsun yangını. Kadıköy mahallesinin sayfiye ve Rum mahallesi olması. Şehir merkezindeki göç hareketleri. Evliya Çelebi Katip Çelebi, Rus general Frunze gibilerin seyahat notları, Rus donanmasının Samsun'u bombalaması, kalenin tarihi, Kırım göçmenleri, Kafkas göçmenleri ve özellikle de Çerkeslerin gelişi. Ermeni ve Rum çetecileri, ilk Samsun valisi Osman Bey. Mert Irmağının karşısındaki ilk yapılaşma olan hipodrom, mübadele ile gelenler, gidenler... Özellikle Sultan II. Abdülhamid döneminde yapılan eserler, şehirdeki esnaf grupları, tekkeler, kiliseler, medrese...

Bu eserde emeği geçenleri kutluyorum; seviyorum bu şehri...


mehmet yılmaz

2013 Okay Tiryakioğlu yılı oldu.
Bu sefer de IV.Murat'ı okudum. İsyanlarla dolu, zor dönemin padişahı Sultan IV. Murat'ın hikayesini anlatıyor Tiryakioğlu. Devrin yeniçeri ve celali isyanları, saray entrikaları gayet iyi verilmiş. Ölümle salatanat arasında gidip gelen şehzade Murat'ın ruh hali, amcası Mustafa Han, katledilen amcası Genç Osman ve devrin diğer kahramanları Kösem Sultan, Emir Çelebi ile kısmen de olsa Lagari Hasan Çelebi, Hezarfen Ahmed Çelebi ve Evliya Çelebi gibi isimler de var. II. Osman'ın katledilmesi, tütün ve afyon yasağı, Revan ve Bağdat Seferleri, sultanın muazzam bilek gücü ve çok genç yaşta nikristen dolayı vefat... Güzel bir hikaye anlatmış yine yazar.

mehmet yılmaz

Doğan Kitap'tan çıkmış olan Malazgirt'ten Dumlupınar'a adlı kitabı okudum. Yazarları Rüknü Özkök ile Barış Özkök. Anadolu'daki Türk tarihinden sayfaların olduğu bir kitap. 1071 ile 1921 arasını işliyor. Zaman zaman tekrarların olduğu, biraz da ders kitabı tadında bir kitaptı. Tarihseverlerin ilgisini çekebilir. Bazı ilginç notları da ihtiva ediyor.

mehmet yılmaz

Sokrat'ı Anma Gecesi
Meşhur Kırgız yazar Cengiz Aytmatov ile Kazak şair Muhtar Şahanov'un ortaklaşa yazdıkları bir tiyatro eseriydi. Türk dünyasının iki büyük ismi, Hunlar döneminden günümüze uzanan bir durumu anlatmışlar. Milli kültürün korunmaması, dilin kaybedilmesi, baştaki liderlerin duyarsızlaşması gibi temel sorunların anlatıldığı bir eser olmuş. 88 sayfalık, kısa ama iki büyük edebiyatçının Türk dünyasına güzel bir armağanı olmuş bu kitap. 

mehmet yılmaz

1916 yılında Çarlık Rusya'sında Isık Göl civarında isyan eden ve bağımsızlık isteyen Kırgızların ve diğer Türk boylarının ayaklanmasının anlatıldığı Göl'deki İsyan 1916'yı okudum. Turdubek Şeyşakanov'un yazdığı kitap döneme ilgi duyanların hoşuna gidebilir. Bugüne kadar üstü örtülmeye çalışılmış bir isyanın perde arkası ve gelişimi anlatılıyor.

mehmet yılmaz



Murat Menteş'i ilk defa okudum. Ruhi Mücerret enteresan bir roman. Tamamen kurmaca olduğu belirtilerek başlayan bir hikaye. İstiklal Harbi'nin yaşayan son gazisi Ruhi Mücerret'in hikayesi. Tabii arada bir de başrolün diğer ismi Civan Kazanova var. Hiç sıkmadan kendini okutan bir kitap. Eğer Tarantino vari filmlerden hoşlanıyorsanız bu tam size göre. Pulp Fiction, Kill Bill hikayeleri gibi aynı. Hatta Matrix ve Fight Club'ı da hiç duraksamadan ilave edebiliriz. Oldukça zeki ve farklı bir beynin ürünü olduğu çok açık. Modern zamanlara sert kroşeler indiren, reklam kavramını yerin dibine sokan bir eser. 

mehmet yılmaz



Tarihi romanlarıyla beğenimi kazanan Okay Tiryakioğlu'nun son kitabı Yıldırım Bayezid.
Tiryakioğlu'nun tarih ile kurguyu harmanlayan üslubunu bu kitabında da bulabiliyorsunuz. Kolay okunabilen, başarılı bir çalışma. Osmanlı'nın 4. sultanı Yıldırım Bayezid Han'ın şehzadelik günlerinden başlayarak 1396 Niğbolu Zaferine kadar geçen hayatını konu edinen bir roman. I. Kosova, I. Murad, Miloş Obiliç, Kadı Burhaneddin, Emir Sultan, Sigismund, Doğan Bey, Evrenos Gazi gibi gerçek şahsiyetlerin yanında Karatuğlar teşkilatının kurmaca kahramanlarının da yer bulduğu güzel bir eser. 1402'deki trajik Ankara Savaşı'na gelmeden evvel kitap bitiyor; o süreçte Timur ile aralarında derin bir saygı ve adeta konuşulmamış bir antlaşma var gibi. Belki de yeni kitap Timur ya da Çelebi Mehmed üzerine olacak. 

Burak



Normalde pek kitap okumuyorum ama bu kitabı okumamın sebebi izlediğim bir filme dayanıyor.Artık bunaldınız ama Zeki Demirkubuz'un Yazgı filmi bu Nobel Ödüllü kitap üzerinden kurgulanmış. Bazı tiradlar birebir aynı.Engin Günaydın'ın da ilk filmi ama yan rolde . Annesinin ölümüne rasyonel yaklaşan ve günümüz tabiriyle gamsız  bir adamın hikayesi. Albert Camus'un ismini çok duymuştum ama takip etmemiştim . En ünlü romanı imiş çokta uzun değil zaten 100 sayfa .