Dusko Milinkoviç

Başlatan 55samsunlu55, 01 Kasım 2005, 15:56:30

« önceki - sonraki »

55samsunlu55

01 Kasım 2005, 15:56:30 Son düzenlenme: 09 Ekim 2009, 23:45:21 samsuni
Ben bu zamana kadar beni bu kadar heyecanlandıran başka bir transfer hatırlamıyorum. İlk maçı Ordusporla oynadığımız hazırlık maçıydı. Müthiş bir frikik gölü ve süper futbolu ile beni büyülemişti. Zaten basit bir oyuncu olsa İspanya'nın Ossasuna takımında oynamazdı. Takımın en iyi oyuncusuydu o zamanlar. Schumacher'e attığı enteresan frikik golü (kötü zeminin sayesinde) sonrası Alman kalecinin aval aval kaleye bakışını unutamam. Yugoslavyada milli ve gol kralı olmuş, bir forvet oyuncuydu.

Clint_Eastwood

Dusko Milinkoviç... Ne futbolcuycu ama. Uzun saçları karizmatik kişiliği ve muhteşem frikikleri ile unutulmazlar arasına girmişti. 2.ligde de 1 sene oynamıştı. Sonra Karşıyaka'ya transfer oldu. O zaman 34 yaşındaydı. Karşıyaka'da bir antremanda kaleci Valov'un parmağını kırmıştı...

Amsterdamli

Bizim 2. lige dustugumuz sene mecburen kadrodan cikardik cunku statuye gore 2. ligde yabanci yasakti. O yuzden Karsiyakaya gitti. Gercekten o olaya cok uzulmustum. Milinkovic'in gazeteden kestigim resimleri halen duruyor.

timofte

Alıntı yapılan: "Amsterdamli"Milinkovic'in gazeteden kestigim resimleri halen duruyor.

sevgili amsterdamlı,
milinkoviç canlı izleyemediğim için üzüldüğüm bir oyuncu.
resmini & görüntüsünü merak ediyorum. hatırladığım kadarıyla uzun saçlıydı. arşivinde onun resimlerinin bulunmasına sevindim. bir gün bakmak nasip olur inşallah.

Amsterdamli

Sevgili Timofte, hatta bir kac ay once internette kendisini aramistim. Malesef pek resimleri yok ama hatirladigim kadari ile salon futbolu oynarken birkac resmi vardi. Olmazsa onlari bulup yayinlarim. Imkanim oldugu zamanda gazeteden kestiklerimi yayinlamaya calisirim.

Ayrica Milinkovic bize gelmeden RAD Belgrad takiminda Yugoslavya gol krali olmustu ve milli takimdada oynadi. Radaca ile takim arkadaslariydi ve beraber geldiler.

Clint_Eastwood

Futbolu bıraktıktan sonra ülkesinde salon futbol liginde oynadı. Görmek isteyenler linkten ulaşabilirler...

http://www.kmf-fontana.co.yu/rezultati.htm

edmontdante

Duşko Milinkoviç  ilk geldiğinde Simoviç'e ilk golü ben atacağım ve gol kralı olacağım demişti.ilk golü de atmıştı simoviç'e dediği gibi.ama sonra gelen sakatlık onu ayrı bırakmıştı takımdan.Yılam VURAL dönemiydi ve Yılmaz VURAL takım iyi giderken yanılmıyorsam 4.haftada görevine son verilmişti.Milinko açılış maçında ORDUSPOR'a frikiten yaklaşık 35 metreden bir gol atmıştı.topun başına geldiğinde  herkes "Koeman mısın vs "şeyler söylüyordu.ama topu herkes kaleci dahil  ancak filelerde görebilmişti.Milinko'nun Fenerbahçe maçında Schumacher'e attığı frikik golü unutulmaz.ayrıca TS maçında Petranoviç'e ve Gençlerbirliği kalecisi Kazım 'a attıkları.Milinko'nun ikinci ligde kasımpaşa'ya cezasahasının dışından attığı kafa golü  ve Ayrıca rakibimiz Kocaeli'ne karşı 6 pastan sağ ayağıyla yaptığı vuruş sonrasında topun üst direkten dönüşü ve neredeyse orta sahaya geri gelişi unutulmazlar arasında.Yugoslavya da gol kralı oluşu ve Ossasuna olayı onun ne kadar kaliteli bir oyuncu olduğunu zaten ortaya koyuyor.ama tüm bunların yanında attığı her golden sonra kayarak yumruğunu savurmasını unutmak mümkün değil hatta bir dönem  spor programlarının jeneriklerinde yer almıştı.yanılmıyorsam o hareket sezonun sonlarında belki de son maçında deplasmanda oynanan bir fenerbahçe maçında penaltıdan attığı  golden sonraydı.Timofte-Oruma-Milinko tribüne özel seyirci  çeken oyunculardı inşaallah süper lige çıktıktan sonra yine böyle oyuncuları takımda görme imkanımız olur.Bir de Adnan Mesedoviç'i de unutmamak lazım.Birazembeldi ama çok yetenekli bir oyuncuydu müthiş bir sol ayağı vardı.Ama burası Milinkoviç  alanı.Saygılarımla

mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: "edmontdante"Timofte-Oruma-Milinko tribüne özel seyirci  çeken oyunculardı


yazdıklarınızı keyifle okudum. Milinkoviç ilk geldiğinde ismini Milankoviç iolarak telaffuz ediyorduk. G.Saray'a sezon açılışında Deli Mahmut'un muz ortasına yaptığı vuruşla attığı gol ve o golün sevinciyle stattan çıkan sesin ta İlyasköy Mahallesinden duyulduğunu biliyorum.

1991-92 sezonunda İstanbul^da oynayıp Beşiktaş'a 5-1 kaybettiğimiz bir maç vardı. Kırmızı-beyaz çubuklu forma ile çımıştık. İlk golü ona yapılan penaltı sonrası Milinkoviç atmıştı. Hatta ertesi gün gazeteler mağlubiyete rağmen yönetimin iyi futbolundan dolayı Milinkoviç'e özel prim verdiğini yazmıştı.

nomak55

Beyler samsunsporumuzun eski yugoslav futboşcusu milinkoviçi ile ilgili elinde fotoğraf video gibi bişey olan varsa buraya koyabilirmi acaba

yaman55

en son yugoslav milli takımında salon futbolu oynuyordu

mehmet yılmaz



Alıntı
O meşum kazanın ertesi sezonuydu. Samsunspor büyük acısını unutmaya/unutturmaya çabalıyordu ve 1989-90 sezonuna yeni bir umutla ve içimizde epeydir ayrı kaldığımız sevgiliye kavuşmanın verdiği meserretle başlamıştık. Birinci hafta rakibimiz o güne dek o da rahmetli Mete'nin golüyle sadece bir kez yenebildiğimiz G.Saray'dı. Hem de bizi en lazım oldukları günlerde terk eden birilerinin futbol oynadığı; elde edebileceğimiz tek şampiyonluğun "14 yıllık hasreti bitirmeye ant içmiş" camiası tarafından hobilerle, lobilerle gasp edilmiş olan G.Saray...
   Ben, o zamanlar tıfıl bir Samsunsporluydum. Maça girebilmek için geceden stat önünde konuşlanmak icap ettiği için babam beni maça götürmemişti. Biz de o saatte mahalle maçı yapmak için İlyasköy ile Fevzi Çakmak'ın kesiştiği bir tarlada toplanmıştık. Önümüz bomboş; Meskenleri ve dahi stadı görebiliyoruz. Sadece görmek mi? Stadı yaşıyoruz adeta... Çünkü biz top oynarken birden "gooool!" sesleri geliyor stadyum tarafından... Attık diyoruz; attık valla!.. Bir süre sonra yeni bir gürültü; "aha da iki oldu!" Bırakıyoruz bizim maçı ve koşa koşa eve gidiyoruz. O zamanlar cep telefonu, internet, teleteks hak getire. Ama insanlarda merak var; ilgi var... Esnaf radyosunu açmış ve maçları dinlemiş. Soruyoruz ilk gördüğümüz büyüğe ve alıyoruz cevabımızı...
- Yendik, 1-0 aldık!
   Bakın hele, o zaman "Samsun yendi" demek de yok! Çünkü Samsun biziz, biz yendik!.. Meğer duyduğumuz o ikinci gürültü maçın bitiş düdüğüyle birlikte peyda olmuş. Olsun varsın, 1-0 olsun bizim olsun...
   Bir saat sonra babam geldi ve anlattı golü... Şehir tarafındaki kaleye hücum ediyorduk; Deli Mahmut kapalı tribünün ön tarafında orta sahaya yakın bir noktada topu almış ve çizgiye yakın bir şekilde bindirmişti. Ardından yerden bir metre yüksekliğinde bir muz orta kesmişti. Milinkoviç ise ceza sahası önünde buluştuğu topu sert bir tek vuruşla ağlara yollamıştı. Akşam da TRT'de Spor Stüdyosunda seyretmiştim; aynen de kafamda kurduğum gibiymiş!
   Ertesi gün Fotospor çıkacaktı ve ben İlyasköy'ün tek gazete bayii önünde üç saate yakın gazete beklediğimi dün gibi hatırlıyorum. Birinci sayfada vardı haberi; Samsunspor'umuz beyaz bir forma giymişti ve kollarında kırmızı bir şerit vardı ve tabii ki o kırmızın yanında bir de siyah!
   Sonra o takım Radaca, Milinkoviç gibi kaliteli isimlere rağmen küme düştü ve yine o isimlerle ertesi yıl yine çıktı ve bir sonraki sene yine düştü. 1991-92 sezonu ise benim Milinkoviç'e tam manasıyla tutulduğum zamandı! İkinci hafta Boluspor'la içeride oynadık. Bolu çok formdaydı ve seyircisi de gelmişti. Ertuğrul'un adının yeni duyulduğu yıllardı ve güzel bir de gol atmıştı. Sonra 2-1 geriye düştük ve maçın sonları yaklaştığında bir frikik kazandık. Haydi Milinko dedi arkamızdaki birisi... Olur mu acaba? Kahramanım atabilir mi o golü? Ben diyeyim maç 2-2 oldu, siz anlayın gerisini...
   Ertesi hafta İstanbul'da o sezonu namağlup şampiyon kapatacak olan Beşiktaş'la oynadık. Maçın başlarında kırmızı-beyaz çizgili formanın 11 numaralı ismi Milinkoviç topu aldı ve girdi ceza sahasına... Sonra da düşürüldü; topun başına geçen adamım, kaleci Bako'yu kolayca avladı. Maçı farklı kaybetmiştik ama ertesi gün gazeteler Samsunspor yönetiminin mağlubiyete rağmen Duşka Milinkoviç'e özel prim vereceğini yazdılar.
   Samsunspor, hızla dibe iniyordu... Kadromuz yetersizdi ve takımın başına geçen Özkan Sümer'in umut dolu mesajlarına rağmen akıbetimiz aşağı yukarı belli olmuştu. Hatta o aralar Samsun Kadıköyspor 3. ligde zirveye oynuyordu ve biz biraz da onunla teselli buluyorduk. Arada kazanılan 4-0'lık bir Adana Demirspor galibiyeti vardı ama sadece o kadar... Sonrası hep hüsran. Yine de ben çok mutsuz değildim; çünkü takımım küme düşse bile kahramanım rakiplere haddini bildiriyordu bana göre...
   Nasıl mı?
   İkinci devrenin ilk maçı ve rakip Trabzonspor. Ünal, Hami, Ogün, Hamdi, Cyzio var rakipte... Güçlüler yani, en azından bizden güçlüler! Maça Trabzonsporlu olan dayım ve onun arkadaşlarıyla gidiyorum. Hem de Trabzonspor tribünündeyiz. O zaman Belediye Evleri tarafı komple rakip takıma verilirdi. Biz de oralarda bir yerlerdeyiz. Kırmızı-beyazlı taraftarları karşıdan ilk defa o gün görüyorum. Ama yapacak bir şey yok; çocuğum henüz ve karşıya gitme şansım yok! Bu yüzden Samsunspor sahaya çıkınca bir tek ben alkışlıyorum takımımı! Tribüne çağırılan Trabzonlulara bir tek ben "oley" çekmiyorum. Trabzon'dan gelenler bizimkilerin küfürlü tezahüratlarına karşılık Samsun'a sövme girişiminde bulunuyorlar ama Samsun'da yaşayan Trabzonlular engel oluyorlar buna.
   Vaziyet fecaat... Bizimkiler çok fazla direnemiyor ve rakip golü buluyor. Ama ben diyorum ki yanımdakilere; "Milinkoviç girsin görürsünüz!" Bu arada Milinkoviç neden yedek diye merak eden olursa söyleyelim. Milinko, genelde sakat olurdu ve maçlara hep bir bacağı bandajlı çıkardı; onun yaşı da Radaca'dan aşağı değildi. Durum 3-0 oldu ve oyuna Duşka girdi. Sonra da bir frikik kazandık!
   - Geliyor... dedim. Yazacak Milinkoviç!
   Birisi "oradan atamaz!"; bir diğeri de "kale tutarsa gol olur bizim Petro kovanın teki!" dedi. Petranoviç kova olsa ne olur ki, Milinkoviç Schumacher'e de atmamış mıydı oralardan? Nitekim, Milinkoviç yerden sert bir vuruşla golü atıyor. Ben "gooolll!" diye bağırıyorum. Belki de gülüyorlardı o küçük çocuğa ama bilmiyorlardı ki, Samsunspor'um yenilse bile Milinkoviç kazanmıştı! Ertesi gün ben herkese Milinko'nun 30 metreden nasıl yazdığını anlatıyordum, maçın sonucuna inat!
   Sezon sonunda Milinkoviç ayrıldı takımdan ve Karşıyaka'ya gitti. Biz ikinci ligde devam ettik ve sonra Ertuğrul gibi Timofte gibi kahramanlar edindik... Şimdi artık bir çocuk olmadığım için midir bilmiyorum ama kahraman bulamıyorum yüreğime göre...
   Velhasıl, Milinkoviç çok karizmatik bir futbolcuydu...

veis

frikiklerde affı yokdu ve genelde 25-30 metre arasında çok güzel golleri vardı.şimdilerde butarz kaliteli oyuncular bulamadık hatta yabancı transsferlerinde hep hüsranlardaydık.

guvensolmaz

Allah'a şükürler olsun ki o günleri hep gördüm hep yaşadım, şimdi yazılanları keyifle okuyorum.. Yoksa neler kaçırdığıma yanardım, rahmetli mete nin de milinkonun da gsye attığı golleri canlı izledim 2si de benim olduğum kaleye atıldı Allah'a milyonlarca kez şükürler olsun.. Yine schumacher e attığı frikik çarşamba tarafınaydı ve yine ordaydımm..

kaptan 55

milinkoviç bizim evin karşısında oturudu hiç unutmam maç günleri onun apt. önünde saatlerce gelmesini beklediğim günler olurdu onu görebilmek için hele fenere 40 m.den attığı gol unutulmazlar arasında

faça55

Çok karizmatik bir adamdı. Hollywood filmlerinden çıkmış gibi. Genelde sakat sakat oynardı. Bacağında hep bir bandaj olurdu. Delice şut çekerdi. Yaşı geçmişti bize geldiğinde, daha gençken alabilsek çok iyi olurdu.