18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ

Başlatan ali ihsan, 17 Mart 2009, 23:23:36

« önceki - sonraki »

kaptan 55

vatanda millette sizlere minnettardır

CriminaL

Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

CriminaL

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.

harbisamsunsporlu5517

Alıntı yapılan: CriminaL - 18 Mart 2009, 10:51:05
Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

europe_55

Alıntı yapılan: CriminaL - 18 Mart 2009, 10:51:05
Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE

guvener55

şehitlerimizi tekrardan rahmetle ve saygıyla anıyoruz.mekanları cennet olsun

jean

allah mekanlarini cennet eylesin

pitbul055

Alıntı yapılan: berusa55 - 17 Mart 2009, 23:39:48
Şu an bilgisayarlarımızın başında rahat rahat otruyor ve şu satırları kimsenin egemenliği altında kalmadan yazabiliyorsak bunları aziz şehitlerimize borçluyuz.

Nur içinde yatın. Vatan sizlere minnettar...



beşnumara

şehitlerimiz ülkenin şuanki durumunu görseler biz neler için kimler için mücadele etmişiz derler buna eminim.ayrıca her türk evladının gidip ziyaret etmesi gereken bir yerdir çanakkale şehitliği. anzaklar binlerce kilometrelerden çıkıp geliyorlar ama bizde onlar kadar vefa duygusu yok malesef. sonuçta imam cemaat muhabbeti işte. devlet büyükleri neler yapmış şehitlik için. hala yerlerde kemikler var.seyit onbaşı bu ülkede bakımsızlıktan hastalıktan öldü.seyit onbaşı'yı hepimiz çok iyi biliyoruz bilmemiz de lazım.bu ülkenin liderleri (turgut özal hariç) şehitlerimize vefa için ne yapmış?

CriminaL

anca kendi ceplerini doldursunlar..

Ertuğrul Sağlam

Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar
.

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.


Ne büyüksün ki  kanın kurtarıyor Tevhid'i..
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi..

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın..



Allahım Çanakkale destanını yazdıran kahramanlarımızı ve bu destanı kaleme döken Mehmet Akif ERSOY'u  nur içinde yatırsın size minnettarız...

Fatiha
بسم الله الرحمن الرحيم   
الحمد لله رب العالمين
الرحمن الرحيم
مالك يوم الدين
اياك نعبد واياك نستعين
اهدنا الصرط المستقيم
صرط الذين انعمت عليهم غير
المغضوب عليهم ولا الضالين

CurvaSudSamsunspor

vatan size minnettar ...sitemizin girişteki introlar gündeme göre değişyor çok güzel bence ...

arena55

bız bu gun arena gurubu  olarak asrı mezarlıkta sehıtlık teydık aglamamak ıcın kendımızı zor tutuk fakat cocukluk arkadasım sılah arkadasım ŞEHİT ÖZGÜR EKİNCİ NIN annesını görene kadar kendımı zor tutum ama onun oğlum sen özgürümle gittin o senden önce geldi niye erken gönderdın özgürümü dedii zaman koptum kendıme hakım olamadım baktımkı yanımda şehit abimiz  ÜNAL ERTÜRK ün annesı obur tarafta şehit SERKAN DEMİR İN babası SEBATTİN AMCA VE ismini sayamadığım onlarca kahramanın annesi  babası kardeşi hepsi ağlıyodu fakat gururla .komutanlarımızın ve ordakı annelerımızın babalarımızın bize bizi unutmayan samsun spor taraftarına teşekkür  ederız .bir şehitimizin annesinin bir lafı hepımızı duygulandrdı ngoglur artık  SAMSUNSPOR  sevindirsin .ben sevındrcek anam sizin dularınızla dedım . ONLAR bizim için şehit oldular     unutmayalım unutturmayalım .komutanlarımızın ve şehit ailelerinin tüm samsun spor taraftarına  bugunku zigyaretımızden dolayı teşekkürünü sıze iletmek istedım .kımse yalnıs anlamsın bakın tüm SAMSUN SPOR tarftrı na tşk ettiler . allah hepsını nur gölünde yatırsın

ali ihsan

Alıntı yapılan: arena55 - 19 Mart 2009, 02:40:35
bız bu gun arena gurubu  olarak asrı mezarlıkta sehıtlık teydık aglamamak ıcın kendımızı zor tutuk fakat cocukluk arkadasım sılah arkadasım ŞEHİT ÖZGÜR EKİNCİ NIN annesını görene kadar kendımı zor tutum ama onun oğlum sen özgürümle gittin o senden önce geldi niye erken gönderdın özgürümü dedii zaman koptum kendıme hakım olamadım baktımkı yanımda şehit abimiz  ÜNAL ERTÜRK ün annesı obur tarafta şehit SERKAN DEMİR İN babası SEBATTİN AMCA VE ismini sayamadığım onlarca kahramanın annesi  babası kardeşi hepsi ağlıyodu fakat gururla .komutanlarımızın ve ordakı annelerımızın babalarımızın bize bizi unutmayan samsun spor taraftarına teşekkür  ederız .bir şehitimizin annesinin bir lafı hepımızı duygulandrdı ngoglur artık  SAMSUNSPOR  sevindirsin .ben sevındrcek anam sizin dularınızla dedım . ONLAR bizim için şehit oldular     unutmayalım unutturmayalım .komutanlarımızın ve şehit ailelerinin tüm samsun spor taraftarına  bugunku zigyaretımızden dolayı teşekkürünü sıze iletmek istedım .kımse yalnıs anlamsın bakın tüm SAMSUN SPOR tarftrı na tşk ettiler . allah hepsını nur gölünde yatırsın

Şehit ailelerini yalnız bırakmadığınız için teşekkürler.Yakışanı yapmışsınız.

Atakumlu



Tarihteki ve Ulusal Yaşantımızdaki Yeri
3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.
Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.
Türk Ulusu İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı Gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır.
Türk Ulusu ve dünya O'nu böylece tanırken, O da Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir. 18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915'in Mart ayında İstanbul'a girerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti.
Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915'te sona erecekti. Çanakkale Zaferi harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Gelibolu Yarımadası'nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb. Mustafa Kemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır.
Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü yukarda belirtilen noktalarda toplamak mümkündür.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı ve Öncesi
Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunma grubu halinde tertiplenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyamızda, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti. İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı.
İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı. İstanbul'a bir Ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı. Plan gereğince, 3 Kasım 1914 Günü 7 zırhlı ile Boğaza bir keşif taarruzu yaptı. Girişteki tabyalarımız zarar gördü. İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında 7 gün süreyle devam ettirdi. Türk topçusunun atış
menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaza girdi orta kesimdeki tabyalar 8
saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı. Son darbe 18 Martta indirilecekti. Ne var ki, Kağıt üzerinde yapılan bu
savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymayacaktı.
18 Mart 1915 Günü Savaşı
18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle Saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te açtı. Savunma planımıza göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı.
Düşman yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komuta köprüsü uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu.
Bu sırada Fransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadına koşan SUFFREN ve GAULOIS da aynı akıbete uğramıştır. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 Dakika sonra OCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Yzb. Hakkı'nın tuzağına takılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a dönüyordu. Böylece 6 Saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu.