Şu An Hangi Kitabı Okuyorsunuz?

Başlatan Clint_Eastwood, 31 Temmuz 2008, 22:05:10

« önceki - sonraki »

Nuri Asan


Serkan




gerçekten çok güzel bir kitap..

mehmet yılmaz

Ben de az önce Şah ve Sultan'a başladım Serkan. Eşim bitirdi, çok beğenmiş. Eğer bu hoşuna gittiyse İSkender Pala'nın Katre-i Matem adlı romanını da tavsiye ederim. Lale Devrinde geçen bir macerayı anlatıyor, aşk, cinayet, saltanat kavgası, ihanet, tarih... Ne ararsan var :)

Serkan

D&R gittiğimde ilk alacağım şey olacak abi senin önerdiğin kitaplar güzel oluyor   (=

Nuri Asan

Siteye girmediği arada AYşe KULİN'in Türkan adlı kitabını bitirdim.
Kitap yorumuma gelince;

Ayşe KULİN bu anı-roman'ı yazarken 30-100 sayalar arasındaki mektuplara keşke o kadar sık yer vermese idi.Çoğu roman okuyucusu romanın akışı içerisindeki mektupları okumayı sevmez.Birde bu mektuplar 70 sayfa olunca çok sıkıcı olmuş bir an hiç bitmeyecekmiş gibi geldi.

Mektupları yayınlamak yerine bu mektupları Türkan SAYLAN'ın sevgili arkadaşı Gökşin ile konuşturabilir yada 100.sayfadan yaptığı gibi anlatabilirdi Türkan SAYLAN'ın ağzından.

Açıkçası bu 70 sayfadan sevgili KULİN'in diğer eserleri Veda'dan,Umut'tan,Köprüden,Bir Gün'den aldığım tadı alamadım.

100.Sayfadan itibaren kitap harika bir akışkanlık halinde gidiyor.

Prof.Dr. Sayın Türkan SAYLAN ülkemizin yetiştirdiği en önemli kişilerden birisidir.Cüzamlı hastalara herkez hortlak gibi davranırken,kaçarken o hastalarının ellerini tuttu,onlara insan muamlesi yaptı.Bugün cüzamla başedebiliyorsak bunda Sayın SAYLAN'ın rolü çok büyüktür.

Herkez daha fazla para kazanma hırsına bürünmüş ikeno hiç bir menfaat gözetmeksizin insanlık için çalıştı,başhekimlik bile yaparken ek ücret almadı.Buna rağmen yılmadan yorulmadan çalıştı,bir hastayı iyi edebilmek için gecesini gündüzüne kattı.İmkanı olmayanlara dişinden tırnağından artırarak burs sağladı,ÇYDD'yi kurdu.Kalacak yeri olmayanlar onun evinde kaldı.

Aynı zamanda bir vatansever olan SAYLAN'ın bir gün evine baskın düzenlendi,ÇYDD üyeleri göz altına alındı.Oysaki onların tek derdi okumayan çocuk kalmasındı,yurttaşlara daha iyi bir eğitim ve gelecek sağlamaktı.

SAYLAN o kadar iyi,ince ve kibar bir insandı ki baskına gelen polislere bile iyi davrandı.Doktor oğlu bir polis memurunun hastalığı ile uğraştı,onlara ikramda bulundular,yani Saylan baskına gelen polislere bile herkeze olduğu gibi evladı gibi davrandı.

Ayşe KULİN bu romanda aynı zamanda kadının toplumumuzdaki iş hayatından ve onun getirdiği sıkıntılarıda anlatmakta.Sayın SAYLAN'ın Yapmış olduğu iki evliliğin bitmesinin sebeni aslında SAYLAN'ın geçimsiz olmasından kaynaklanmıyor.Mesleğine,işine,hastalarına aşık olması,SAYLAN'ın bir idealist olması SAYLAN'ın evliliğinin bitmesinin sebeplerinden bir tanesi.Kısacası tahmin edebileceğiniz gibi kocasının istekleri ve SAYLAN'dan sadece eviyle ilgilenmesini istemeleri.Ama SAYLAN hastalarını,yaşamayı,yaşatmayı o kadar kutsal görmektedir ki bunları ret eder.Tek başına kalma pahasına olsa bile.

İyiki Sayın Türkan SAYLAN mesleğine devam etmiş ülke olarak o kadar çok SAYLAN'lara ihtiyacımız varki...

Ne mutlu banaki ÇYDD'nin 20.yılına katılıp,Sayın SAYLAN'ın son bir konuşmasını dinlemiştim.Romanı okurken o akşam ÇYDD 20.Yıl kutlamaları olduğu gibi gözümün önünden geçti.

Türkan-TEK Ve TEK BAŞINA idi belki ama şu anda onun arkasında milyonlarca seveni var

Nuri Asan

Okay TİRYAKİOĞLU: Yavuz

Yalnız sevgili arkadaşlar Okay TİRYAKİOĞLU'nun Yavuz eserine başlayacaksanız bu eseri okumadan önce Kuşatma 1453'ü okumanızı tafsiye ederim.

Yavuz'dan sonra İskender PALA'nın Şah Ve SULTAN'a başlayacağım.


Serkan

Ayşe Kulin'in kaleminden Aylin'i okumuştum Amerikada subay olan bir türk kızını anlatıyordu baya güzeldi.

salihcakir

Alıntı yapılan: Nuri Asan - 28 Ekim 2010, 14:06:35

İşte gelen kitaplarım.
...

   Teşkilat
...


Selman Kayabaşı olmalı yazarı. Selman benim halen görüştüğüm üniversite yıllarından kalan ender arkadaşlarımdandır. Bu kitabından sonra muhafız adlı bir kitap daha yazmıştır. Şu an kendi yayın evi üzerinden güncel siyaset dalında kitaplar yayınlamaya devam ediyor.

Her ne kadar ben tarzını çok beğenmesemde her seferinde üzerine koyarak yazıyor.

Siyasi arenanın görünenden çok daha farklı işlediğini ve ülkelerin uzun vadeli planlarını, stratejilerini çok isabetli biçimde analiz eder ve yansıtır. Bu konulara ilgi duyan arkadaşlara okumalarını şiddetle tavsiye ederim.

Baykal'ın skandal kaseti ortaya çıktığı dönemde Selman dost meclisinde Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkan olacağını ve Önder Sav'ı partiden ihraç edeceğini söylemişti mesela. Bundan aylar önce. Hatta daha da ötesi Selman'ın ilk kitabı olan 2005 yılında basılan Kafkas Ruleti'nin ilk sayfalarında Ergenekon adlı oluşumdan ismiyle bahsediyordu.

Nuri Asan

Evet Selman KAYABAŞI yazarı.Muhafız'da beni çok etkilemişti.O kitapta yakın tarihimizden bahsetmişti.Her ne kadar Muhafız'da bu kitapta yazılanlar hayal ürünü desede bir kaç kurguda gerçeklik payı yok değil.Özellikle Üzeyir Garih cinayetinde.

Okay TİRYAKİOĞLU'nun Yavuz romanını bitirdim.Kitap yorumum;

2.375.000 Km kare olarak devraldığı Osmanlı topraklarını 6.557.000.Km kareye çıkarttı Yavuz Selim Han.İslam Dünyasında birliği,beraberliği,dirliği sağladı.Ticaret,Hac,Han yollarında güvenliği sağladı.

Çok mütavazi idi Yavuz Selim Sultan.Tamtakır aldığı hazineyi doldurdu ama tahta kaplardan tek çeşit yemek yedi,güzel cariyelerle birlikte olmak yerine ülkesi için dondurucu soğuklarda-çöl sıcaklarında askerleri ile birlikte en önde savaştı.Ülkesinin insanları onurlu başı dikti.

8 yıl gibi çok kısa bir zaman zarfında Osmanlıya uzun yüzyıllar boyunca nefes aldırdı.Osmanlıya altın çağını yaşattı.

Kendisine domuz gönderen Şah İsmail'e cavap olarak lokum,şeker gönderdi.Herkez yediğinden ikram eder diyecek kadar zekiydi.

Hedefi ve ülkesinin menfaatlari uğrana kardeş kavgasını-baba oğul çekişmesini göz önüne aldı.İyiki Yavuz yerine Şehzade Ahmet geçmedi.

Kaybettiği dostları ve kardeşlerinin özlemine eşlik eden yürekli bir şairdi.İlim adamlarına ve şairlere önem verdi.

Okay TİRYAKİOĞLU'nun bu romanı 9.Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim Han'a gaddar,kardeş-baba katili diyenlere iyi bir cevap olmuş.Karışık Osmanlı askeri sistemi Yavuz'un bu yaptıkları olmasa çoktan 1600'lü yılları görmeden yıkılıp gitmişti.İki başlılık başka türlü önlenemezdi.

Başka bir gerçekte eğer Yavuz Selim Han,Şah İsmail ile birlik olabilse idi,ikisi dünyanın hakimi olurlardı.

Yavuz Selim Han Doğudaki tehlikeyi önledi,tam batıya açılacak iken aramızdan erken ayrıldı.Eğer 8 sene daha tahtta kalabilse idi Şah İsmail'e kalmadan dünyanın tek hakimi olurdu.

Herkezin mutlaka okuması gereken bir kitap.Sevgili Okay TİRYAKİOĞLU'na teşekkür ediyorum.Umarım Fatih'le başladığı tarihi romanlarına son Osmanlı padişahına kadar devam eder.Tabiki Vahdettin zamanına değinmeden.Vahdettin'i ele alırsa Okay sempatiliğini kaybedebilir.

Her ne kadar konuları iki taraf açısından ele alsada Vahdettin konusu tarihimizde hala açıklanamamış vede çözülemeyecek yapıda.

Nuri Asan


mehmet yılmaz




Şah ve Sultan titiz bir çalışmanın ürünü her şeyden evvel. Ancak İskender Pala'ya böyle bir romanı yazdıran esas faktör iki hükümdarın kudretlerinden ziyade şairlikleridir. Gerek divan edebiyatına gerekse de halk edebiyatına çok önemli mısralar bırakmıştır iki hükümdar da...

Pala, romanı yazarken tarafsız kaldığını belirtmişti. Hakikaten de öyle yapmış ama cümleler tarafsız değillerdir. Nihayetinde ben ilk başlardaki sertliği ve hırçınlığına rağmen sonralarda iyice olgunlaşan, örnek bir sultan gördüm Yavuz'da. Zaten seviyordum kendisini daha bir sevdim. Şah İsmail ise bana yazarın onca tarafsızlığına rağmen kötü olarak göründü.

Her iki tarafın da Türk/Türkmen olduğu bir muharebe Çaldıran. Şah İsmail için değil ama Yavuz için mezhebin hiçbir önemi olmadığını, önemli olanın devlete bağlılığın olduğunu görebiliyoruz. Zaten bu yüzden isyan etmeyen hiçbir topluluğa bir müdahalesi olmuyor. Tebriz'in Şah'ın ve Sultan'ın ellerine geçişyle birlikte yaşananlar oldukça açık nitekim.

Osmanlı'ın Safevi'ye göre gerçek bir devlet odluğunu görebiliyoruz. Taha Akyol'un tabiriyle Çaldıran'da iki ordu değil iki zihniyet/anlayış karşı karşıya geliyor. Ve kuruluşundaki Türk unsurlara rağmen ilerleyen süreçteki Şiileşme/İranlılaşma açıkça gösteriyor ki, şayet o gün kazanan taraf Şah İsmail olsa idi biz bugün Türk değil İranlı olacaktık. Bu nedenle Yavuz Selim, çok önemli bir işe imza atmış oluyor.

Yavuz'un daha şehzade iken Tebriz'deki saraya gitmesi, çölde bir aslanı öldürmesi... Bir de Timur'un Ankara Savaşında mağlup ettiği Yıldırım'ın eşini esir alıp, çırılçıplak soyması ve komutanlarına içki servisi yaptırması nedeniyle daha sonraki Osmanlı padişahlarının Türk kadınlarla evlenmekten imtina ettiklerini, böyle bir riske girmek istemediklerini öğrendik.

Neticede bu bir roman. Romanın ana unsuru ise aşk... Taçlı yahut Bihruze adlı dünyalar güzeline aşık olanların hikayesi biraz da. Şiirlerle süslenen ve o kadar aşığına rağmen eline erkek eli değmeyen bir ahu gözlünün hikayesi biraz da... Yavuz'u o çok meşhur küpesinin de sebeb-i hikmetinin aşka dair olduğunu bildik bir de... İhtimal, kurgu da olsa.

Bu arada Yavuz'a Şam'da aşık olan cariyenin küçük hikayesi de çok hüzzamdı. O nasıl bir sevdaymış ki, aşığını bulunca kendini kaybetmiş...

Kitapta birkaç küçük hata da vardı, bizzat İskender Pala hocama mail atıp, yollayacağım. Son olarak şöyle bitirelim;


Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân
Beni bir gözleri âhûya zebûn etti felek.


( Benim pençemin korkusundan arslanlar(bile) titrerken
Felek beni bir ahu gözlüye esir etti... )

Kaya

 Yavuz Sultan Selim ,en sevdiğim hayatını çeşitli kaynaklardan defalarca okuduğum,çok büyük bir insan daha sonra çok büyük bir padişah.Bu kitapla ilgili birçok iyi duyum alıyordum zaten..Yalnız takıldığım nokta küpe olayı..Kitabın resminde yavuz diye resmedilen kişi bir çok kaynağa göre de Şah İsmail olarak söylenir,hala daha tam bir açıklama yokken İskender Pala gibi dev bir yazarın küpeyi Aşk ile ilişkilendirmesini kitabın roman olmasına ve belli bir kurgu içerisinde yazılı olmasına veriyorum.Bunun dışında en kısa zamanda okuyacağımı belirtmeliyim..

mehmet yılmaz

Romanı okuduktan sonra takan kişiyi değil küpenin hikmetini anlarsın İnanç...
Ancak ikisi arasındaki yaş farkı ve küpenin el değiştirdiği düşünülünce tasvirin Yavuz olması ihtimali daha yüksek.
Biz Türkler'in Yavuz gibi bir padişaha sahip olması ne kadar büyük bir talihse, çok kısa bir sürede onu kaybetmemiz, üstelik tam da yüzünü Batı'ya dönmüşken kaybetmemiz çok daha büyük bir talihsizlik olmuş.

Kaya

   Evet abi işin tarihi noktasında İskender Pala'nın herhangi bir yanlış içerisinde olacağını düşünmüyorum zaten.Romanı yorumlama konusunda tereddütlerim vardı nedenide bu resmin gerçekte hiç varolmamış olma olasılığı..Yoksa müthiş bir romandır buna eminim ayrıca güvendiğim arkadaşlarımdan en son da senden tavsiyeyi aldık zaten.Hikmetine en kısa sürede ereceğiz  :D >l<

mehmet yılmaz

Tarihi romanların tarihi gerçekliğe tamamen uyma gibi bir durumları olmaz hiç bir zaman. Neticede bu bir kurgudur. Mesela Tarık Buğra'nın enfesten de öte romanı Osmancık'ta Osman Bey'in Malhun Hatun'a aşık olmasını anlatır rahmetli Buğra. Şeyh Edebali'nin kızıdır Malhun Hstun ve Kara Osman onu tekkenin bahçesinde görüp aşık olur. Harikulade işlenmiştir gerçekten de. Neticede onu bir yere bağlayacaktır yazar. Ancak sonradan yine bir Tarık Buğra röportajında öğrendim ki, meğer Malhun Hatun, Osman Bey'in ikinci eşiymiş. Yani, gerçekle oynanması normaldir, bu yüzden romanlar tarihi vesika sayılmaz...

Yarın M. Ayas İshaki'nin Üyge Taba - Eve Doğru adlı unutulmaz eserine başlayacağım. Bildiğim kadarıyla I. Dünya Savaşı'nda Rus Ordusunda zorla bulunan, sonra Almanlara esir düşen ama esaret sırasında Türklüklerini anlayan Türkistanlıların Türkiye'ye ulaşma çabalarını anlatıyormuş.