Samsunspor.Biz - Samsunspor Bağımsız Taraftar Platformu

Diğer Forumlar => Diğer => Konuyu başlatan: ali ihsan - 17 Mart 2009, 23:23:36

Başlık: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: ali ihsan - 17 Mart 2009, 23:23:36
Yarın 18 Mart Şehitler Günü...

Bu vatan için can veren binlerce vatan evladına selamlar olsun.Allah'ın rahmeti onlarla olsun.Ebedi alemde şefaatçilerimiz olurlar inşallah.

ŞEHİTLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Recep - 17 Mart 2009, 23:28:16
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE 
Şu boğaz harbi nedir? Var mı ki dünya'da eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi
- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya -
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde - gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"
Dedirir- yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahpesi, yahud kafesi!



Eski Dünya, yeni Dünya, bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tufan gibi, mahşer mahşer!
Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk;
Sade bir hadise var ortada: vahşetler denk.
Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela..
Hani tauna da züldür bu rezil istila.
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahluk-u asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkıyle sefil.
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına,
Döktü karnındaki esrarı hayasızcasına.
Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz..
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz!
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: eder her biri bir mülkü harab.



Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı,
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin,
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,
O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer..
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak
Boşanır sırtlara, vadilere sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.
Veriyor yangını durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler.
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından,
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.



Sarılır indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-u beşer;
Bu göğüslerse Hüda'nin ebedi serhaddi
"O benim sun'-u bediim onu çiğnetme!" dedi.
Asım'ın nesli.. diyordum ya.. nesilmiş gerçek,
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmiyecek!



Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.
Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.
Ne büyüksün ki  kanın kurtarıyor Tevhid'i..
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi..
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe!" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab..
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
"Bu taşındır" diyerek Kabe' yi diksem başına,
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına.
Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramiyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,
Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana..
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.



Sen ki,  son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili Sultanı Salahaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran..
Sen ki, İslamı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;
Sen ki asara gömülsen, taşacaksın.. Heyhat!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat..
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber... 


    Mehmet Akif Ersoy
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Kürsat Berrak - 17 Mart 2009, 23:37:29
Türk'ün Türk'den başka dostunun olmadığı dünyamızda Yüce Türk Milletinin geleceği için canını kayıtsız şartsız veren Şehitlerimiz Haklarınızı helal ediniz.Dualarımız hep Sizinle...
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: berusa55 - 17 Mart 2009, 23:39:48
Şu an bilgisayarlarımızın başında rahat rahat otruyor ve şu satırları kimsenin egemenliği altında kalmadan yazabiliyorsak bunları aziz şehitlerimize borçluyuz.

Nur içinde yatın. Vatan sizlere minnettar...

(http://www.isparta.gov.tr/img/18mart.jpg)
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: MeL_55 - 17 Mart 2009, 23:44:38
(http://img27.imageshack.us/img27/2030/72795943.jpg)
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: samsunmania - 17 Mart 2009, 23:50:12
Ulu Önder Atatürk'ün ve aziz şehitlerimizin önünde saygı ile eğiliyorum. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'nda, iç güvenlik harekatlarında canını esirgemeden kahramanca çarpışan ve şehit düşen yüce Türk Millet'nin cesur evlatlarına selam olsun. Ne Mutlu Türküm Diyene.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Sercan - 17 Mart 2009, 23:52:42
Resûlullah Çanakkale'deki
asker evlâtlarının yardımına gitmişti

Tarihler 1928 yılını göstermektedir. Osmanlının son devir âlimlerinden, ilmi ile amil Alasonyalı Cemal Öğüt Hocaefendi hacca gider. Cumhuriyet yeni kurulmuş, hızlı bir değişim yaşanıyor, Çanakkale savaşının üzerinden de on yılı aşkın bir zaman geçmiştir.
Cemal Öğüt Hocaefendi Mekke'deki vazifesinin tamamladıktan sonra Medine'ye gider. Medine'de her zamankinden fazla kalır. Bu esnada Osmanlı coğrafyasının değişik bölgelerinden gelen hacılarla istişarelerde bulunur. Osmanlı devleti yıkılmıştır, Osmanlı'dan geri kalan toprakların büyük çoğunluğu ya işgal altındadır ya da sömürge durumuna düşmüştür.
Cemal Öğüt Hocaefendi vaktinin çoğunluğunu Mescid-i Nebevî'de geçirir. Bu arada Efendimizin türbesindeki görevlilerle yakınlık hâsıl olur. Hiçbir dünyalık beklemeden, sadece Resûlullah'a sevgi ve muhabbetinden dolayı türbeye hizmet eden bu güzel insan da Cemal Öğüt Hocaefendiye yakınlıkduyar ve güzel bir dostluk kurulmuş olur. Cemal Öğüt Hocaefendi türbedarla yaptığı sohbetlerde bir şey dikkatini çeker. Türbedar Osmanlı devletine son derece bağlıdır, hatta o kadar ki Osmanlı adı geçtiği yerde muhakkak bir hürmet ifadesi belirtisi gösteriyordu. Bu nuranî ihtiyarın Osmanlı'ya bu derece bağlı ve hürmetli olması Cemal Öğüt Hocaefendinin merakımı celbeder, bir gün sorar:
"Sizde Osmanlı'ya karşı derin bir sevgi ve muhabbet görüyorum, bunun özel bir sebebi var mı?" Nurani ihtiyar derin bir düşünceye daldı, kısa süre sonra başını kaldırdı ve şöyle dedi:
"Allah ve Resûl'ünün muhabbeti, Osmanlı'yı sevmemi gerektirir." Cemal Öğüt Hocaefendi bu açıklamadan pek bir şey anlamaz. Anlamadığı da zaten yüz hatlarından anlaşılmıştır. Türbedar pek fazla bilgi vermek niyetinde değildir, ancak Cemal Öğüt Hocaefendi bir şeylerin olduğunu anlar ve ısrar eder. Nur yüzlü ihtiyar anlatmaya devam eder:
"Osmanlı'yı sevmem için şu anlatacağım hâdise yeter de artar bile."
1915 senesinde Medine'de başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlatır.
1915 yılının hac mevsimi idi. Her hac mevsiminde olduğu gibi, dört bir yandan mü'minler geliyordu, bu gelenlerin içinde Hindistan ulemâsından, âlim, zahit, keşfi açık gerçek bir Allah dostu da bulunuyordu. Bu Allah dostu ile sizinle olduğu gibi yakınlık oluştu, sohbetine katıldık. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki, kendi ağlıyordu, dinleyenleri de ağlatıyordu. O zamanlar Osmanlı'nın çok sıkıntıda olduğu zamanlardı, ehl-i küffar, İslâm'a karşı saldırıya geçmiş, Payitahtta Çanakkale Boğazı'nda büyük savaş oluyordu.
Hindistanlı âlimde bir şey dikkatimi çekmişti, sohbetlerinde ağlıyor, namazlarında ağlıyor, yolda yürürken bile gözünden yaş eksik olmuyordu. Ağlamadığı zamanlar bile devamlı hüzünlü idi. Merakım artıkça artı ve bir gün kendisine bunun sebebini sordum:
"Efendi! Bu mübarek yerdesin, gözün gönlün açılacağı yerde devamlı ağlıyorsun, ağlamadığın zamanlarda yüzünde hüzün var, bunun sebebi, hikmeti nedir?" Beni yayına oturttu, gözlerindeki yaş damlaları daha da hızlanarak akmaya başladı. Sonra yaşlarını sildikten sonra bana dedi ki:
"Ben uzun yılların hasreti ile çok uzaklardan buralara geldim. Ben Kâinatın Efendisi'nin kokusunu, ruhaniyetini Hindistan'dan alırdım. Şimdi buralara geldim, Efendimin kabr-i şerifi başındayım, ama Hindistan'da aldığım feyiz ve nuranîliği burada bulamadım. Bu ne hâldir diye düşünüyorum, acaba bir günah mı işledim, bir suçum mu var? Efendim benim üzerimden himmetini çekti mi? Ya da Efendim, burada değil, burada olsa onu hisseder, onun ruhaniyetinden bereketlenirdim. Bu hâl beni perişan etti... Ağlamamın sebebi budur."
Türbedar bu Allah dostunu dikkatle dinledi, ancak o da bu işe ne bir yorum getirebildi, ne de bir şey diyebildi. Ancak nur yüzlü türbedarın da kafası karışmıştı. Bu Hindistanlı âlimin, yalan söyleme, abartı yapma gibi bir durumu söz konusunu değildi. Son derece samimî bir hâl içindedir. Hindistanlı âlimin söylediklerine yabancı değildi. Her hac mevsiminde değişik bölgelerden gelen Allah dostları ile karşılaşır, onları Allah Resûlü'nün ruhaniyeti ile nasıl bağlantılar kurduklarını bilirdi. Bu Hindli âlim de onlardan biri idi, türbedarın bunda zerre şüphesi yoktu. Peki, bu âlimin söyledikleri nasıl açıklanacaktı?
Yaşlı türbedar gündüz dinlediklerinin etkisinde kalmıştı, gece yatağına yattığında da kafasındaki soru işaretleri gitmemişti.
Sabah namazına kalkmadan önce türbedar bir rüya görür. Rüyasında Kâinatın Efendisini görür. Nur yüzlü türbedar, edebinden Efendimize bir şey soramaz. Dün yaşananlar aklına gelir, bir şey diyemez. Türbedarın düşüncelerine Kâinatın Efendisi cevap verir:
"O kardeşimin hissettiği doğrudur. Ben her zamanki makamımda değilim, birkaç zamandır Çanakkale'deyim... Çok zor durumda bulunan kardeşlerimi yalnız bırakmaya gönlüm razı olmadı. Onlara yardım ediyorum..."
Hindistanlı âlim, Allah dostunun vaziyeti anlaşılmıştı. Burada akla şöyle bir soru gelebilir: Efendimiz bulunduğu makam itibariyle, bir anda birden çok yerde bulunamaz mı? Elbette bulunur, başta Hızır Aleyhisselâm'ın ve Allah'ın veli kullarının bulunduğu gibi. Buradaki, hâdise birine gösterirler, ondan da herkese duyururlar mahiyetindedir.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Kaya - 18 Mart 2009, 00:26:31
ALLAH ıma şükür ki iyi ki sizler gibi bir milletin evladıyım işte gerçek HAMDOLSUN
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: ugrass - 18 Mart 2009, 01:07:41
Nur içinde yatın. Vatan sizlere minnettar...

(http://img1.blogcu.com/images/g/u/n/gunisigim/18mart_sehitleri_anma_gunu2_08.jpg)
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: ugrass - 18 Mart 2009, 01:08:26
Alıntı yapılan: iak5529 - 18 Mart 2009, 00:26:31
ALLAH ıma şükür ki iyi ki sizler gibi bir milletin evladıyım işte gerçekten HAMDOLSUN
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: HoliganSamSunLu - 18 Mart 2009, 01:12:36
Vatan size minnettardır aslında özür borçluyuz bizlere emöanet ettiğiniz her karışı kanlarınızla sulanmış bu aziz vatan topraklarına layıkıyla sahip çıkıp kıymetini bilemedik sizden özür diliyor ve Teşkkür ediyoruz Ruhunuz Şad Olsun
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Sercan - 18 Mart 2009, 01:17:09
http://www.youtube.com/watch?v=X-pR2VP8f9w (http://www.youtube.com/watch?v=X-pR2VP8f9w)

LÜTFEN İZLEYİN...Peygamber efendimizde Çanakkale'de idi...
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Kürsat Berrak - 18 Mart 2009, 01:48:32
55Sercan55 Kardeşim,Allah razı olsun.Tek kelimeyle müthiş...Allahım madde aleminde TÜRK mana aleminde İSLAM'la şereflendirdiğin için sonsuz şükürler olsun.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: celebi - 18 Mart 2009, 08:19:52
eğer bzi bugünlerde sokaklarımızda rahatça dolaşbiliyorsak vatanımızda özgürce yaşayabiliyorsak çanakkale şehitlerine minnetdarız.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Baskent_Samsunspor - 18 Mart 2009, 09:53:12
Alıntı yapılan: berusa55 - 17 Mart 2009, 23:39:48
Şu an bilgisayarlarımızın başında rahat rahat otruyor ve şu satırları kimsenin egemenliği altında kalmadan yazabiliyorsak bunları aziz şehitlerimize borçluyuz.

Nur içinde yatın. Vatan sizlere minnettar...

(http://www.isparta.gov.tr/img/18mart.jpg)bu vatan işte böyle kazanıldı türkiyemizde haienler asla barınamaz

nur içinde yatın
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: kaptan 55 - 18 Mart 2009, 10:30:25
vatanda millette sizlere minnettardır
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: CriminaL - 18 Mart 2009, 10:51:05
Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: CriminaL - 18 Mart 2009, 11:44:50
Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: harbisamsunsporlu5517 - 18 Mart 2009, 12:52:40
Alıntı yapılan: CriminaL - 18 Mart 2009, 10:51:05
Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: europe_55 - 18 Mart 2009, 13:51:25
Alıntı yapılan: CriminaL - 18 Mart 2009, 10:51:05
Bugun bu topraklar uzerinde yaşayabiliyorsak,nefes alabiliyorsak,rum yada ermeni değilsek,hristiyan yada musevi yada başka bir dine mensup değilsek bunları bu vatan için kanını dökmüş şehitlerimize atalarımıza borçluyuz..Ruhunuz şad olsun mekanınız cennet olsun
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: guvener55 - 18 Mart 2009, 14:05:50
şehitlerimizi tekrardan rahmetle ve saygıyla anıyoruz.mekanları cennet olsun
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: jean - 18 Mart 2009, 14:19:31
allah mekanlarini cennet eylesin
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: pitbul055 - 18 Mart 2009, 14:59:25
Alıntı yapılan: berusa55 - 17 Mart 2009, 23:39:48
Şu an bilgisayarlarımızın başında rahat rahat otruyor ve şu satırları kimsenin egemenliği altında kalmadan yazabiliyorsak bunları aziz şehitlerimize borçluyuz.

Nur içinde yatın. Vatan sizlere minnettar...

(http://www.isparta.gov.tr/img/18mart.jpg)
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: beşnumara - 18 Mart 2009, 15:48:56
şehitlerimiz ülkenin şuanki durumunu görseler biz neler için kimler için mücadele etmişiz derler buna eminim.ayrıca her türk evladının gidip ziyaret etmesi gereken bir yerdir çanakkale şehitliği. anzaklar binlerce kilometrelerden çıkıp geliyorlar ama bizde onlar kadar vefa duygusu yok malesef. sonuçta imam cemaat muhabbeti işte. devlet büyükleri neler yapmış şehitlik için. hala yerlerde kemikler var.seyit onbaşı bu ülkede bakımsızlıktan hastalıktan öldü.seyit onbaşı'yı hepimiz çok iyi biliyoruz bilmemiz de lazım.bu ülkenin liderleri (turgut özal hariç) şehitlerimize vefa için ne yapmış?
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: CriminaL - 18 Mart 2009, 15:51:24
anca kendi ceplerini doldursunlar..
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Ertuğrul Sağlam - 18 Mart 2009, 19:21:07
Şüheda göğdesi, bir baksana, dağlar, taşlar..
O, rüku olmasa, dünyada eğilmez başlar.

Yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.  

Ne büyüksün ki  kanın kurtarıyor Tevhid'i..
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi..

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın..


Allahım Çanakkale destanını yazdıran kahramanlarımızı ve bu destanı kaleme döken Mehmet Akif ERSOY'u  nur içinde yatırsın size minnettarız...

Fatiha
بسم الله الرحمن الرحيم   
الحمد لله رب العالمين
الرحمن الرحيم
مالك يوم الدين
اياك نعبد واياك نستعين
اهدنا الصرط المستقيم
صرط الذين انعمت عليهم غير
المغضوب عليهم ولا الضالين
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: CurvaSudSamsunspor - 18 Mart 2009, 19:28:57
vatan size minnettar ...sitemizin girişteki introlar gündeme göre değişyor çok güzel bence ...
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: arena55 - 19 Mart 2009, 02:40:35
bız bu gun arena gurubu  olarak asrı mezarlıkta sehıtlık teydık aglamamak ıcın kendımızı zor tutuk fakat cocukluk arkadasım sılah arkadasım ŞEHİT ÖZGÜR EKİNCİ NIN annesını görene kadar kendımı zor tutum ama onun oğlum sen özgürümle gittin o senden önce geldi niye erken gönderdın özgürümü dedii zaman koptum kendıme hakım olamadım baktımkı yanımda şehit abimiz  ÜNAL ERTÜRK ün annesı obur tarafta şehit SERKAN DEMİR İN babası SEBATTİN AMCA VE ismini sayamadığım onlarca kahramanın annesi  babası kardeşi hepsi ağlıyodu fakat gururla .komutanlarımızın ve ordakı annelerımızın babalarımızın bize bizi unutmayan samsun spor taraftarına teşekkür  ederız .bir şehitimizin annesinin bir lafı hepımızı duygulandrdı ngoglur artık  SAMSUNSPOR  sevindirsin .ben sevındrcek anam sizin dularınızla dedım . ONLAR bizim için şehit oldular     unutmayalım unutturmayalım .komutanlarımızın ve şehit ailelerinin tüm samsun spor taraftarına  bugunku zigyaretımızden dolayı teşekkürünü sıze iletmek istedım .kımse yalnıs anlamsın bakın tüm SAMSUN SPOR tarftrı na tşk ettiler . allah hepsını nur gölünde yatırsın
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: ali ihsan - 19 Mart 2009, 11:42:03
Alıntı yapılan: arena55 - 19 Mart 2009, 02:40:35
bız bu gun arena gurubu  olarak asrı mezarlıkta sehıtlık teydık aglamamak ıcın kendımızı zor tutuk fakat cocukluk arkadasım sılah arkadasım ŞEHİT ÖZGÜR EKİNCİ NIN annesını görene kadar kendımı zor tutum ama onun oğlum sen özgürümle gittin o senden önce geldi niye erken gönderdın özgürümü dedii zaman koptum kendıme hakım olamadım baktımkı yanımda şehit abimiz  ÜNAL ERTÜRK ün annesı obur tarafta şehit SERKAN DEMİR İN babası SEBATTİN AMCA VE ismini sayamadığım onlarca kahramanın annesi  babası kardeşi hepsi ağlıyodu fakat gururla .komutanlarımızın ve ordakı annelerımızın babalarımızın bize bizi unutmayan samsun spor taraftarına teşekkür  ederız .bir şehitimizin annesinin bir lafı hepımızı duygulandrdı ngoglur artık  SAMSUNSPOR  sevindirsin .ben sevındrcek anam sizin dularınızla dedım . ONLAR bizim için şehit oldular     unutmayalım unutturmayalım .komutanlarımızın ve şehit ailelerinin tüm samsun spor taraftarına  bugunku zigyaretımızden dolayı teşekkürünü sıze iletmek istedım .kımse yalnıs anlamsın bakın tüm SAMSUN SPOR tarftrı na tşk ettiler . allah hepsını nur gölünde yatırsın

Şehit ailelerini yalnız bırakmadığınız için teşekkürler.Yakışanı yapmışsınız.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Atakumlu - 18 Mart 2013, 13:15:00
(http://img5.imageshack.us/img5/4514/canakkalezaferi2.jpg)

Tarihteki ve Ulusal Yaşantımızdaki Yeri
3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.
Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.
Türk Ulusu İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı Gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır.
Türk Ulusu ve dünya O'nu böylece tanırken, O da Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir. 18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915'in Mart ayında İstanbul'a girerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti.
Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915'te sona erecekti. Çanakkale Zaferi harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Gelibolu Yarımadası'nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb. Mustafa Kemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır.
Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü yukarda belirtilen noktalarda toplamak mümkündür.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Savaşı ve Öncesi
Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunma grubu halinde tertiplenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyamızda, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti. İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı.
İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı. İstanbul'a bir Ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı. Plan gereğince, 3 Kasım 1914 Günü 7 zırhlı ile Boğaza bir keşif taarruzu yaptı. Girişteki tabyalarımız zarar gördü. İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında 7 gün süreyle devam ettirdi. Türk topçusunun atış
menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaza girdi orta kesimdeki tabyalar 8
saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı. Son darbe 18 Martta indirilecekti. Ne var ki, Kağıt üzerinde yapılan bu
savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymayacaktı.
18 Mart 1915 Günü Savaşı
18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle Saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te açtı. Savunma planımıza göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı.
Düşman yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komuta köprüsü uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu.
Bu sırada Fransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadına koşan SUFFREN ve GAULOIS da aynı akıbete uğramıştır. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 Dakika sonra OCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Yzb. Hakkı'nın tuzağına takılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a dönüyordu. Böylece 6 Saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu.
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: Aslankaya - 18 Mart 2013, 14:13:02
18 Mart Çanakkale şehitlerimizi Rahmetle anıyoruz...
Başlık: Ynt: 18 MART ŞEHİTLER GÜNÜ
Gönderen: berusa55 - 18 Mart 2013, 17:59:35
Vatan uğruna canlarını feda eden Çanakkale şehitlerimizi rahmetle, şükranla ve saygıyla anıyoruz. Ruhlarınız şad olsun, sizleri unutmuyoruz...

(http://www.samsunspor.biz/resim/images/5620791015.jpg)