Fatih Uraz

Başlatan Bafralı, 29 Temmuz 2005, 21:01:43

« önceki - sonraki »

hasselbaink

Alıntı yapılan: "55samsunlu55"Samsun'da uzun yıllar kalecilik yapmasına rağmen 1 veya 2 sene oynadığı beşiktaşı sürekli ön plana çıkardığı için değer vermiyorum kendisine. samsunsporu zikrettiğine hiç şahit olmadım.


valla birader Fatih Abi'nin sitenin yazarlar ve futbol-medya bölümündeki yazısını bir oku bakalım Samsunspor'u zikrediyor mu etmiyor mu? insanları karalamak ne kadar kolay ya!

veis

süper kaleciydi ondan sonra zaten bi stellla geldi.

adige73

[Yazılarında samsunspoırdan bahsediyormu?

ulusal medyada yazıpta samsunsupordan bahseden ender yazarlardan biridir.Biri çıkmış beşiktaştan daha fazla bahsediyor diyor bugün ulusal medyada yazan yazarlarımızdan hangisi daha önce oynadığı anadolu kulüplerinden bahsediyor.

55samsunlu55

Alıntı yapılan: "canikli"
valla birader Fatih Abi'nin sitenin yazarlar ve futbol-medya bölümündeki yazısını bir oku bakalım Samsunspor'u zikrediyor mu etmiyor mu? insanları karalamak ne kadar kolay ya!


birader ben zaman gazetesine aboneyken fatihin sürekli köşe yazılarını okurdum. bir yerde samsunsporla iilgili bir şey yazsda da okusam diye. fakat hep beşiktaştan bahsederdi. bu yüzden sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyoruum. zorla mı sevdireceksiniz ya. benim kendi duygularım bunlar :evil:

hasselbaink

Alıntı yapılan: "55samsunlu55"

birader ben zaman gazetesine aboneyken fatihin sürekli köşe yazılarını okurdum. bir yerde samsunsporla iilgili bir şey yazsda da okusam diye. fakat hep beşiktaştan bahsederdi. bu yüzden sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyoruum. zorla mı sevdireceksiniz ya. benim kendi duygularım bunlar :evil:


tamam kardeşim sevme, kimse kimseyi sevmek zorunda değil, haklısın. sen yazmadı demişsin ben de ulusal medyada ne kadar yazılabilirse yazıyor demişim. uzatmanın alemi yok.

veis

yok bee adam samsunsporda emegi geçen ekmegimizi yiyen birisi ondandırki saygı duyalım.hocalık kariyerinin sonlanmasına üzüldüm pek ragbet görmüyor niyeyse kaleci teknik direktörleri.

celebi

Ben zaman gazetesinde Samsunsporla alakalı yazılaırını okumuştum.Samsunsporun fff 1. lige düşmesinden Samsunsporu bu hale getirenlere atıfta bulunan bir yazı yazmıştı. beşiktaştan bahsetmesi Fatih Urazı sevemeyeceğim veya sevmeyeceğimiz anlamına gelmez.Bu arada bizim siteye yeni bür üye bildiğim kadarıyla zaman sporvizyon yazarlarından MEHMET YILMAZ bu arkadaşımız bize bu konuda yardımcı olabilir.

mehmet yılmaz

Fatih Uraz Milliyet'e konuşmuş. Hayatımın en kötü anı Samsunspor kazasıydı demiş.



O maçın kötü bir rüya olmasını dilersin ama her şey gerçektir"

20 yıl önce İngiltere Milli Takımı'ndan sekiz gol yiyen kaleci Fatih Uraz: "O gece yatamazsın. Yatsan da uyuyamazsın. Belki sabaha karşı gözüne biraz uyku girer. Uyandığında o maçın gerçek değil, bir kabus olmasını dilersin. Ama birkaç dakika sonra anlarsın ki her şey gerçek. Bu maç Beşiktaş'ın peşini asla bırakmayacak. Benim peşimi bırakmadığı gibi"


"Dönüm noktası dördüncü goldür. Karabasan gibi üzerinize çöker"
Yine 1987'de, İngiltere milli takımıyla oynadığımız ve 0-0 biten maçta da kalede siz vardınız değil mi?
Evet. O maçta son dakikada kurtardığım gol dünyanın yedinci iyi kurtarışı seçilmişti. 1987'in nisanında aynı takımla 0-0 berabere kaldık, altı ay sonra 14 Ekim'de sekiz gol yedik.
İkinci golü yedikten sonra işiniz çok zordur. Böyle maçlarda dönüm noktası dördüncü goldür. Arka arkaya gelen goller karabasan gibidir. Üzerinize çöker. Kendinize gelemezsiniz. Dördüncü golden sonra yenilen takımda aklı selim kimse kalmaz. Herkes rezil oluyorum endişesi taşıdığı için kendini kurtarma derdine düşer. Ama nafile.
İlk maçta fark beklerken 0-0 bitti. İkinci maç öncesinde İngiltere Federasyon Dergisi kapağında tam sayfa fotoğrafımı yayınladı. Beni övdü. Kendime aşırı güven gelmişti. İkinci maç öncesinde biri gelip de bana "2-0 yenilmeye razı mısın?" deseydi cevabım "Hayır, değilim" olurdu.

Şimdi geriye dönüp bir muhasebe yapmanızı istesem... O sekiz gol nasıl oldu da Türk milli takımının ağlarına gitti?
Kararlarım doğru değildi. İngiltere gibi güçlü bir takımın karşısına çıktığımda henüz altıncı A milli maçımdı. 26 yaşındaydım.
O maça 30-40 tane A milli maçı oynamış bir kaleci olarak çıkabilseydim belki absorbe edebilirdim. Yumruklayayım mı tutayım mı derken yanlış kararlar verdim. Aslında çok soğukkanlı biriyimdir. Ama onun da bir faydası olmadı. Önünüzdeki oyuncuya "Tut" diyorsunuz ama duyuramıyorsunuz. Çünkü herkes maçta kopup gitmiş, abandone olmuştu.

Hangi şartlar altında oynadınız o maçı?
Maç günü İngiltere'de inanılmaz bir fırtına ve yağmur vardı. O kadar ki ertesi gün İngiltere'de olağanüstü hal ilan edilmişti. Fırtına da zorladı bizi. O fırtınanın altında ikinci kazağım olmadığı için 90 dakika tek kazakla oynadım. Ayakkabımı ve eldivenimi evimden getirmiştim. O gün 50 dolar harcırah ödeniyordu bize. O da otelde içtiğimiz kolaları ödeyebilmek için bize verilmedi bile. Oynadığım dönemde dört-beş galibiyet, iki-üç beraberlik yakaladığımız halde toplamda almış olduğum prim 15 bin mark yani 10 bin dolar civarındadır. Biz gönülden oynuyorduk. Paranın lafı geçmiyordu. Oysa 2000 Avrupa Şampiyonası'nda Türkiye finallere giderken futbolculara verilen para o kadar büyüktü ki hiçbir yabancı takım bizim primlerimizin yanına bile yaklaşamadı.

"Diğer 8 golü yiyen arkadaşımız bu işi hep magazinleştirdi"
O sekiz golü yedikten sonra taraftarın karşısına çıktığınızda neler oldu?
Altı ay sonra, 1988'de Macaristan'la oynadığımız milli maçta görev aldım. Maçı 1-0 kaybettik. Ama golü ben yemedim. Teknik direktör Tınaz Tırpan, milli olsun diye son dakikada kaleye Okan'ı koydu. Okan da golü yedi. Milli takımdayken Samsunspor'un da kalecisiydim, orada oynamaya devam ettim. Yaşadıklarımı çok çabuk atlattım. Hayat devam ediyordu, ben de hayatıma devam ettim. Hayatım boyunca hakkımda yapılan tezahüratlara kafamı kaldırıp bakmadım. Seyircidir söyler dedim. Birkaç dakika sonra sustular zaten.
Diğer sekizi yiyen arkadaşımız işi hep magazinleştirdi. Mizah güzel bir şeydir ama... Onun bu kadar gündeme gelmesinin nedeni sekizin üzerine beş gol daha yemesi. Halbuki ben hep şunu söyledim: Ben korkmadım. Bazı kaleciler sakatım diyerek İngiltere maçında oynamak istemedi. Ben iyi bir şeyler yapmaya gayret ettim. Ama şansım, kapasitem, takımca o günkü halimiz buna elvermedi. Ben yanlış ve kötü bir şey yapmadım. Ben Lev Yashin değildim, Gordon Banks değildim.

Yaşar Duran'ın yaptığı esprilerden pek hazzetmediğiniz belli. Belki de o yaşadıklarını kendiyle dalga geçerek atlatıyor.
Olabilir ama o zaman bunu doğrularla yapsın. İkimiz de sekiz gol yedik diye "Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmez" diyor, benimle aynı odada kaldığını söylüyor. Bunlar doğru değil ki. O benim oynadığım dönemde bir kez milli takıma gelmiştir. Onda da benimle birlikte kalmamıştır.

O günlerde yaşadığınız üzüntüyü unutmanıza kim yardımcı oldu?
Hanımım. Hanımım eski basketbolcu olduğu için beni çok iyi anladı. Bir de Samsunspor'un hocası Nuri Asan yardımcı oldu. Bütün samimiyetimle söylüyorum, sadece üç hafta boyunca hezimetten bayağı etkilendim. Sonra atlattım.

Hakan Arıkan'ın kaleciliğini nasıl buluyorsunuz?
Yetenekli bir arkadaş. Yiğidin iyisi attan düşmeyen değil, düşünce tekrar binebilendir demişler. Merakla tekrar ata binip binmeyeceğini bekliyorum. Türkiye'de milli takımlar içinde hezimete uğrayıp da tekrar kaleye dönen ve başarılı olan tek adam benim. 8-0'dan sonra, altı ayın ardından yine kaleye geçtim. Kendimi toparladım. Zafer (Öğer) altı tane yedi, milli takıma bir daha giremedi. Yaşar sekiz üzerine beş tane yedi, bir daha giremedi.

"O yenilgi değil, trafik kazası hayatımı değiştirdi. Belim kırıldı, sakatlandım"

O dönemdeki milli takım arkadaşlarınızdan Semih Yuvakuran bir röportajında; bir önceki İngiltere maçında 8 gol yemiş Yaşar Duran'a, "Abi nasıl 8 gol yedin ya, ben olsam yemezdim" dediğinizi, sonra sizin de sekiz gol yediğinizi söylüyor. Böyle talihsiz bir laf çıktı mı ağzınızdan?
Hayır. Doğru değil. Doğruları söyleyerek espri yapsınlar. Yalanlarla espri yapmasınlar. Ben oynadığım dönemde oyuncularla fazla konuşmayan, kendi halinde bir adamdım. Bunu demiş olsam gam yemem. Asla bu cümleleri sarf etmedim. Kalecilikte olmaz diye bir şey yoktur. Herhangi bir oyuncuyla hayatım boyunca dalga geçmedim. Hem ayıp hem günah. Hem hakkım da yok.

Wembley hezimetini sizinle birlikte yaşayan Erhan Önal "İngiltere'deki maçta altıncı golü yedikten sonra kaleci sakatlanıp yerde kaldı. Ne oldu diye başına gittik. Kafasını kaldırıp 'Gol mü oldu?' diye sorunca Büyük Savaş da (Demiral) 'Hangisi gol olmadı ki?' demişti. O an acayip yıkılmıştık gülmekten" diye anlatıyor.
İşte bu doğru. Lineker topa vurduktan sonra ben de yatmıştım. Ayak tabanı tam göğsüme geldiği için bir müddet yerde kaldım. Savaş'a "Gol mü oldu?" diye sordum. O da "Hangisi gol olmadı ki!" dedi. Savaş'ın espri gücünü takdir ediyorum.

Kariyerinizin en kötü anı 8-0'lık maç mıydı?
Hayır. Çünkü altı ay sonra yeniden milli takımda oynamaya başladım. 1988'e kadar devam ettim. Yani dört yıl kalecilik yaptım milli takımda. Benim hayatımı 1989'da, Samsunspor'dayken takımca geçirdiğimiz trafik kazası değiştirdi. Belim kırıldı, omzum sakatlandı, iç kanama geçirdim. Çok çile çektim. Sahalara bir yıl sonra döndüm. O kazada altı kişi öldü, üç kişi sakat kaldı.


8-0'lık maçta milli takımın teknik direktörü Mustafa Denizli'ydi. Maç sonrasında size nasıl davrandı?
Ortada bir yenilgi vardı, bunun mimarı hepimizdik. Kimse kimseye ihaleyi bırakmaya çalışmadı. Mustafa (Denizli) hoca o zaman çok gençti. Sonra Türkiye'nin en iyi hocalarından biri oldu. İlerideki günlerde hatalarımızı konuştuk, o kadar. Önümüzde bir enkaz vardı, hepimiz onu kaldırmaya çalıştık. Becerdik de. Ardından Yunanistan'dan, Doğu Almanya'dan, İzlanda'dan puan aldık. Yenilgilerimiz de oldu ama 8-0'dan sonra yaptıklarımız bir anlamda milattı. Bunca yıl defanstaki arkadaşlarımı asla suçlamadım. Kimse de beni suçlamadı.


Geniş hali şurada
http://www.milliyet.com.tr/2007/11/15/pazar/axpaz01.html

TANJU COLAK

herseye ramen o benim icin özel bir kaleciydi

mehmet yılmaz

Fatih...
    Samsunspor'un efsanevi kalecisiydi. Milli takımda da başarılı maçlar çıkarmıştı.
    Fatih'le ilgili aklımda kalan ilginç bir hatıram var. İlkokul yıllarımdı. Kiminleydi,ne zamandı bilmiyorum ama bir gün Fatih'le ilgili şöyle bir diyaloğa girdiğimi hatırlıyorum.
   -Kaleci  Fatih o kadar terbiyeliymiş ki, hiç küfür etmezmiş. 
   -Yok ya...Çok sinirlendiği zaman da mı küfür etmezmiş?
   -Etmezmiş...Yalnız çok sinirlenirse "Allah cezanı versin!" dermiş.
   "Allah cezanı versin" benim büyüdüğüm mahallede küfürden sayılmazdı. Öyle ki, bizim mahallenin çocukları cümlenin sonunda nokta niyetine okkalı bir küfür savururlardı. Ve bir insanın hiç küfür etmemesi bizim için çok garip bir şeydi. İnanamamıştım bir türlü. 
    Halbuki Fatih Uraz'ın bugünkü çizgisine ve dünya görüşüne bakınca bu söylentinin çok doğru olduğunu anlayabiliyorum.
   
Onunla ilgili bir anım da bir Altay maçına ait... Samsun'da oynanmıştı ve  maçı 2-0 kazanmıştık. Kitapta tafsilatıyla anlatıldığı gibi top Fatih'te iken sahaya bir polis köpeği girmişti ve topun peşine düşmüştü. Fatih Uraz kitapta köpekten fazlasıyla bahsediyor fakat bilmiyorum ismini hatırlıyor mu?
   Polis köpeğinin ismi Reks'ti.
   O kadar sempati kazanmıştı ki,mahallede oynadığımız köpeklere bile Reks adını vermiştik.


veis

hocalık kariyeri istedigi gibi gitmedi keşke başarılı olsa.

Recep

bir kaç kez fatih abiyle muhabbet etme fırsatım oldu
gerçekten çok beyefendi bir insan.Samsunspor denince gerçekten insanlara anlatabileceği
çok anısı var.Hayatının büyük bir bölümü Samsunsporla geçmiş kazaya kadar Samsunspora çok değerler katmıştır.Hala Samsunu Ve Samsunspor u çok seviyor ve bunu her fırsatta dile getiriyor.Ama bizde şu vefasızlık yok mu arkadaşlar kazadan sonra fatih abiye hiç sahip çıkılmadı ve bizim yapamadığımızı kendisine beşiktaş yaptı onu oynatmadığı halde transfer etti kadrosuna kattı yanlış hatırlamıyorsam bir arada kaleci antrenörlüğü yaptı:Ondan sonra bir kaç kulüpte teknik direktörlük yaptı ama nasip değilmiş olmadı.Samsunsporumun en iyi günlerinide en kötü günlerinide yaşamış gerçekten çok kaliteli ve inandığı gibi yaşayan riyası olmayan bir insandır.Ben kendi namıma kendisini çok seviyorum ve hayatında başarılar diliyorum

veis

hocalıkda başarı veya futbolcuyken kaleciyken performansı enson takıldıgım noktadır benim.benim için efendiligi çok önemli ve halen duruşuyla a kalite bir insan.

mehmet yılmaz

18 Mayıs 2008, 00:59:51 #28 Son düzenlenme: 18 Mayıs 2008, 15:20:13 samsuni


Onun oynadığı 5.5 sezonda evimizde maç başına yediğimiz gol ortalaması 0.35. Yani 3 maçta 1 gol yiyormuşuz. Samsunspor'un bugüne kadar ki tek milli kalecisi.


US

Yonetim biras kafayı calıstırırsa fatih urazı kaleci koclugu için teklif yapması lazım..
Bu kadar iyi bu kalecinin yenı nesil kalecilerine verecegi cok sey oldugunu düşünüyorum..