Samsunsporlu Olmak; Samsunspor Olmak...

Başlatan mehmet yılmaz, 17 Aralık 2008, 22:13:58

« önceki - sonraki »

mehmet yılmaz

Arkadaşlar biliyorsunuz Samsunspor'umuzun bir resmi dergisi var. Ben de "Samsunspor dergisi bizim de namusumuz sayılır" düşüncesiyle gönüllü olarak her sayıda yardımcı olmaya çalışıyorum. Sitemiz adına Samsunspor Bilgi yarışması hazırlıyoruz ve bir de unutulmayan maçalr bölümü. Benim eski futbolcular yazımın dışında iki konuda daha dosya veriyoruz dergimize. Bunlardan birincisi misafir kalem, mesela son sayıda milli eski kalecimiz Fatih Uraz'dan bir yazı aldık. Diğer ise hepinizin hoşuna gidecek bir bölüm; tribünden...

Bugüne kadar profesyonel yazı yazmamış ama yürekten Samsunsporlu taraftar arkadaşlarımıza Samsunspor yazısı yazdırıyoruz. İlkini bu sayıda başlattık ve **kar6** bize bence harika bir yazı yazdı. Önümüzdeki sayıda Mel55'in "Almanya'da Samsunspor'u Tutmak" yazısı olacak. Siz de talep eder ve kendi Samsunsporluluğunuzu anlatan yazılar yazarsanız, fotoğraflarınızla birlikte dergide kullanırız.

Şimdi sizi Mustafa'nın muhteşem yazısıyla başbaşa bırakıyorum.

Yorumlarınızı bekliyoruz.


AlıntıTribünden...



SAMSUNSPORLU OLMAK; SAMSUNSPOR OLMAK

Ben, Mustafa Kar. 16 Temmuz 1987 Samsun doğumluyum.. Doğum tarihim, Samsunsporlu olma tarihimle aynı güne denk geliyor. Hayatını Samsunspor'a adamış bir adamın, Emin Kar'ın oğluyum çünkü... İlk adımımı atarken kırmızı-beyaz bir topun peşindeydim, ilk resmim çekilirken o kutsal armanın olduğu forma vardı üzerimde... Sayı saymayı öğrenirken herkesin saydığından farklı öğretti babam. Arkadaşlarım 1-2-3-4 diye sayarlarken ben, 1-2-3-fener diye sayıyordum, bir farklılığım olduğunu anlıyordum ama tam olarak sebebini çözemiyordum...

Sonra büyüdüm. O kara gün yaşanmış, birçokları tarafından unutulmaya yüz tutmuştu ama ben her gün yaşıyordum... Onun da sebebini anlayamıyordum önce... Olduğunda 1.5 yaşımda olduğum olay, aradan yıllar geçmesine rağmen unutturmamıştı kendini aileme... Samsunspor yüzünden diyordu etrafımdakiler ama inanmıyordum. Öyle olsa daha 5-6 yaşlarımdayken babam beni alıp 19 Mayıs'ın o eşsiz atmosferine götürür müydü?

İşte böyle başladı Samsunsporlu olma hikâyem... Samsunsporluydum evet, ilkokul başladığında Samsun da olmayan takımların adlarını bağırırken arkadaşlarım ben tek tabanca Samsun diye bağırıyordum... Demiştim ya, farklıydım... İki haftada bir maç günüydü... Tribünlere binlerce insan geliyordu o zamanlar. Herkes tribündeydi, ben sahanın içinde, arabada. Yine bir farklılık vardı durumda. İlk maçımı hayal meyal hatırlıyorum. Kimseyi tanımamama rağmen futbolcular sahaya çıktığında hangisinin kazanmasını istediğimi biliyordum. Benim renklerimdi çünkü üstündekiler, Kırmızı-Beyazdı... İlk topumun, ilk formamın rengi. Kıyafetlerimin, oyuncaklarımın, odamın duvarlarının rengi. Benim renklerim...

Tesislerde büyüyen çocuk...

8-9 yaşlarıma geldiğimde ise boş zamanlarımı geniş, kocaman bir yeşilliğin içinde geçirmeye başlamıştım. Hatta içinde küçük bir göl bile vardı! Kapısından girerken kocaman Nuri Asan Tesisleri yazıyordu. Kim o diye sormuştum babama, "çok büyük bir Samsunsporluydu oğlum" demişti, "benim de hocamdı." Ne oldu peki? dedim. Cevap vermedi.

Orada hep futbolcular görüyordum. Hafta sonları maçlarını izlemeye gittiğim futbolcular, orada benimle oynuyorlardı. Yanımdan geçerken saçlarımı okşuyorlar, okuldan sorular soruyorlardı. Hangi takımı tuttuğumu duyunca hoşlarına gidiyordu, Samsunspor diye bağırıyordum çünkü ve kendimi kaptırmıştım resmen. Kim benim kadar şanslıydı ki? Tuttuğum takımın içindeydim adeta. Bir zaman sonra fark ettim ki benim ki Samsunsporlu olmak değil, Samsunspor olmaktı! Maç kaybettiğimizde hüngür hüngür ağlıyor, kazandığımızda sevinçten havalara uçuyordum. Artık daha hevesli bekliyordum hafta sonlarını. Maçlarda kızdığım futbolcuları ise çabucak affediyordum yakından görünce.

Ancak okulda durum farklıydı.. Artık soru sormaya başlamıştım. Çünkü sinirleniyordum. Görüyordum ki tüm çevrem İstanbul sempatizanı olmuş. Elbette vardı etrafımda Samsunspor'u tutuyorum diyenler ama onların da ya 2. bir takımları vardı, ya da benim kadar aşkla bağlanmamışlardı takımlarına, tutuyorlardı işte öylesine. Hele ki şehrinin takımı varken İstanbulcu olup, başarıya aşık insanların söylediklerine dayanamıyordum:
-Senin takımın bizimkileri yenemez ki!
-Siz hiç şampiyon olabildiniz mi?
-Bizim takım Avrupa kupasında, ya seninki?

Cevaplara ihtiyacım vardı. Ancak Allah'a şükür, bu tarz sorulara en iyi cevabı verecek insanlardan biriyle aynı kanı taşıyordum. Bana tüm farklılıkların kapısını açan, beni hayatımın aşkıyla tanıştıran, beni Samsunsporlu yapan insana; babama sordum tüm bu soruları. Anlatmaya başladı. O anlattıkça zihnimde karanlıkta kalan tüm noktalar aydınlanıyordu. Niçin herkes 3 ten sonra 4 derken benim Fener dediğimi, şampiyonluğun kıyısına kadar gelmişken nasıl elimizden alındığını, Başbakanlık Kupasını almamıza ramak kalmışken bir hakemin bir takımın kaderine etki edebileceğini, mazimizde ne kadar yıldız futbolcumuz olduğunu biliyordum artık. Nuri Asan'ın, Muzaffer'in, Mete'nin kim olduğunu, en büyüğün niye Samsunspor olduğunu biliyordum artık!

Yaşım 15-16 ya geldiğinde artık arabaya sığmaz olmuştum. Maçların verdiği heyecanı arabanın içinde yaşayamıyor, zaman zaman çıkarak babamı zor durumda bırakıyordum. Artık zamanı gelmişti, ben de tribüncü oluyordum artık. İlk maçım bir Ankaragücü maçıydı. Babam her ihtimale karsın maratona yollamamış, yakınında olmam için kapalıya çıkmamı söylemişti. Nitekim tahmin ettiği oldu, maçın atmosferiyle kendimden geçmiş, yerimde duramaz olmuştum. Dolayısıyla meşhur kapalı taraftarlarımızdan birkaçı rahatsız olunca bana tepki göstermişti. Bu tatsızlıktan sonra tekrar arabaya inmem söylense de, tribünün tadını alan herkesin bildiği üzere vazgeçmek kolay olmadı, nitekim vazgeçmedim de. Artık yerim kapalıydı ama içimdeki coşkuyu orada da rahatça yaşayamıyordum. Bir şey yapmalıydım ama ne?

En büyük taraftar; Av. M. Teoman Taş

Üniversite zamanı geldiğinde en çok üzüldüğüm konu, artık takımımı tribünden izleyemeyecek olmamdı. Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmıştım.. İstediğim mesleği yapacak olmanın sevincini, Samsunsporumdan ayrı kalmanın burukluğunu taşıyordum. Senede 4-5 maç İstanbul'da, 2 de Samsun'a gelip izlerimin hesabını yapıyorken ilk sene sonunda tüm hesaplar tersine dönmüştü. Şehrimden uzaklaştığım ilk sene, küme düşmüştük. Lise arkadaşlarımın mezun olurken bir yıllık klişesi olan 'Gelecekte Ne Olacaklar?' bölümüne yazdıkları gibi Samsunspor küme düştüğü için kahrından bunalıma girdi, şakası gerçek olmuştu. İnanamıyordum, kabullenmiyordum ama yapacak bir şey yoktu.



Ta ki bir bayram ziyareti için Samsun'a geldiğimde babamın vesilesiyle tanıştığım Avukat M.Teoman Taş ve Spor Yazarı Mehmet Yılmaz'ı görene kadar. O zamana kadar benim kadar fanatiklik derecesinde Samsunsporlu kimseyle tanışmamış olan ben, onları tanıdıktan sonra benim aslında pek bir şey olmadığımı, yapmadığımı fark ettim. Teoman Taş'ı tanıdıkça, nasıl Samsunsporlu olunacağını, nasıl taraftar olunacağını her şeyden önce Samsunspor'un bir hayat felsefesi olduğunu öğrendim. Bir kitap gibiydi Teoman Abim benim için, okudukça heyecanlanıyor, yeni bir şeyler öğreniyordum. Ama kitabın sonu çok acı bitti. En büyük taraftar Teoman Taş, 24 Ocak 2008 de aramızdan ayrılırken hepimize çok şeyler öğretti. Arkasından yapılan türlü organizasyonlarda sadece internet üzerinden kendine hayran bıraktığı yüzlerce insan olduğunu gördük. Bir kez daha rahmetle anıyoruz kendisini, mekânın cennet olsun Teoman Abim.

Biz Samsunspor hayranlarına bıraktığı en büyük miras ise, 2004 yılının Kasım ayında arkadaşlarıyla beraber kurduğu www.samsunspor.biz adlı internet sitesiydi. Kendisiyle tanıştıktan sonra beni yönlendirdiği bu site sayesinde yalnız olmadığımı, benim gibi hangi takımlısın sorusuna, "Samsunspor" dedikten sonra başka diyen soranlara sinir olan yüzlerce insanın olduğunu gördüm. Yazılanları okumaya, bir şeyler yazmaya başladıkça, 'Sevgi paylaştıkça artar' sözünün gerçekliğine inandım. Çünkü o zamana kadar fanatik Samsunsporlu olmakla övünürken, cefakar Samsunspor taraftarının yaşadıklarını, hissettiklerini duydukça sevgilerinin altında eziliyor, daha fazlasını yapmam gerektiğini düşünüyordum.

Tam bu sıralarda geçen sene oynadığımız Kartalspor maçı yaklaşıyordu, maça gitmek istiyordum ama stat bana uzak olduğundan ve yolu bilmediğimden sitede yazılarından tanıdığım ve İstanbul'da olduğunu bildiğim kişilere ulaştım. Stada gittiğimde gördüm ki hiç de azımsanmayacak sayıda Samsunspor taraftarı yaşıyordu İstanbul'da ve bir grup kurmuşlardı; Grup İstanbul 55...



Hayatıma, taraftarlığıma Teoman Abimden sonra yön veren ikinci olay da bu grubun bir parçası olmamdır. Neler yapabilirim diye düşünürken, ne yapması gerektiğini bulmuş ve uygulamaya geçirmiş insanlar tanımıştım çünkü bu oluşumda. "Her Yerdeyiz" pankartlarının altında gerçekten tamamen kendi imkanlarıyla her deplasmana gitmeye çalışıyor, gittikleri her yerde Samsunsporluluk duruşunu basarıyla sergiliyorlardı. Bu senenin başından itibaren de bu oluşumun bir parçası olup, zamanım el verdiğince tüm deplasmanlarda takımımı, Samsunsporumu desteklemeye çalışıyorum artık.

Unutmamalıyız ki, her zaman her şart altında sevdiklerimiz, değer verdiklerimiz için yapılacak bir şeyler mutlaka vardır.. Oturduğumuz yerden eleştirmek kolay ama şartlar mümkün olduğu takdirde taşın altına elini sokmak gerçek erdemdir. Ve yine unutmamalıyız ki, Samsunspor, Samsun şehrinin lokomotifidir ve Samsunspor gibi bir derdi olmayanlar elbet bir gün o lokomotifin altında ezilmekten kendilerini kurtaramayacaklardır.

Mustafa Kar - Üniversite Öğrencisi


Recep

helal sana Mustafa yazı gerçekten muhteşem

YaşarDoğu

Öncelikle Samsuni abi senin  desteğin için sana teseekür etmek gerekiyor.Allah razı olsun abim senden...

Mustafa kardeşimizin yazısını dergimizi alır almaz o aksam hemen okudum.Kendisinin yazısı gayet cok güzel.Seni tebrik ediyorum Mustafa on numara yazı yazmısın.

kuzey55


Sadece Samsunspor

helal olsun mustafa süper bir yazı, hem duygulu hemde ders veren bir yazı olmuş, tebrikler

Recep

ya benim fotoğrafım bütün yazıyı kurtarmış :)

cem 55

helal olsun kardeşime her yönüyle harkulade bi yazı olmuş yüregine saglık kardeşim her satırında bi güzellik incelik bi gurur var bi yazıda samsunsporlulukta teoman abimizde sitemizde grubumuzda ancak bu kadar güzel anlatılabilir onere edilebilirdi tekrardan saolasın.bu sitede kardeşten öte dostluklara vesile oldugu içinde sitemizin kurucusu en büyük samsunsporlu teoman abimi tekrardan rahmetle anıyorum mekanın cennet olsun abicim.

europe_55

cok güzel bir yazi olmus tebrik ediyorum...

gozgoz yýlmaz

Son zamanlarda okuduğum en samimi, en güzel yazılardan birisiydi. Emin Ağabeyi de ayrıca tebrik etmek gerekir, yürekten bir Samsunsporlu imiş ki onca şeye rağmen oğlunu da kendisi gibi bir Samsunsporlu yapmış.

Kaptan terk etmedi gemisini, ev yaptı kendine!

Kaya

ger çekten çok samimi duygularla yazılmış biryazı tebrikler mustafa kardeşim teşekkürler mehmet abi

ali ihsan

Yazı çok güzel,keyifli ve içten  olmuş.Kar6 kardeşimizin yüreğine sağlık diyorum.

Eeeee ne demiş atalarımız ; ARMUT DİBİNE DÜŞERMİŞ.

Böyle babaya , böyle evlat yakışır...

seckin55

Mustafa kardeşim kutlarım seni..Çok fazla oturup muhabbet edemedik ama senı bu yazıyla daha iyi tanıdım.seninle  ve senin gibi Samsunsporlularla gurur duyuyorum...

Samsuni abim senide kutlarım..iyiki varsınız..

34 SS 1965

gercekden cok hos olmus mustafa cok guzel bır yazı paylasmıssın bızlerle teoman abı kısmında gercekden duygulandım yıne goz yası aktı gozumden sağolasın mustafa

**KaR6**

18 Aralık 2008, 03:06:01 #13 Son düzenlenme: 18 Aralık 2008, 03:10:58 **KaR6**
   Arkadaşlarım, abilerim; öncelikle hepinize güzel sözleriniz için binlerce kez teşekkür ederim.. Yazının yazılış amacı Mehmet Abimin de söylediği gibi SamsunSpor Dergisi için olsa da, bu yazı benim kendimi ifade etmemin de aracı olmuştur.. İlk konustugumuzda 1 hafta surem oldugunu söylemesine ragmen Mehmet Abim, 2 saat dolmadan son şeklini almıştı yazı.. Sanki yıllardır kafamda kurmuşçasına döküldü kelimler.. Sonuç olarakta güzel birşeyler paylaştıgıma inanıyorum..

   Ama asıl söylemek istediğim şu.. Eminim ki birçok arkadasımız kendi hikayesini yazmaya başlasa öyle yazılar cıkarki benimkinin esamesi okunmaz.. Hiç yazamam diye düşünmeyin, konu SamsunSporluluk oldugu zaman öyle bir acıga cıkıyor ki duygular tarif edilemez.. Kimse için olmasa bile kendiniz için mutlaka yazmalısınız birşeyler, çok faydasını göreceksiniz emin olun..

   Son olarak 2 kişiye tesekkur etmem gerekiyor.. İlki; bu yazının hatta bu yazıyı yazanın dünyaya gelmesine sebep olan Babam.. Öyle bir zehirlemiş ki beni SamsunSporlulukla, şimdi kendisi bile kurtaramıyor ;) Gözlerindeki gurur hayat kaynagım olacak benim her zaman..
İkincisi ise tabii ki Mehmet Abim.. Cesaretlendiren ve daha da önemlisi bana bu fırsatı veren Mehmet abime de binlerce kez tesekkür ederim.. Hayatım boyunca unutamayacagım bir anı, bir deneyim olarak kalacak bende..

   Sizlere de değerli yorumlarınız için müteşekkerim.. Sağolun..

HER ŞEY SAMSUNSPOR İÇİN!!!!!!!



Not: Yazıyı bitirdikten sonra aklıma geldi, izinlerini almadan resimlerini kullandıgımız, basta recep abim olmak üzere, veis abimden, cem abimden, eyup abimden,amsterdamli abimden, ahmet,mustafa, fatih, berkay kardeşlerimden ve adını hatırlayamadıgım kim varsa -resimlere tekrar bakmadan yazdım cunku- özür dilerim :)

veis

    esasında yazı yazmak çok basit işte samsunsporu seviyorum o benim herşeyim gibi klasik yazılar yazarsın insanların gözünü boyar ve herkesden takdir alırsın.
    ama ben kar6 ile bire bir tanışmışlıgı hatda onun abisi olarak bu yazıda yüregini koydugu için duygularını gözlerimi yaşartacak derecede içten yazdıgı için sonsuz teşekkürler ediyorum.hem kişilik olarak hemde samsunsporluluk duruşu adına herkese örnek olacak bir insan oldugu içinde ayrıca alnından öpüyorum.ayrıca kar6 bizlerden izin alman hiç sorun degil kardeşim bizi düşünmen bile bizi onure etmiştir bunu unutma.ama  dedim ya yazı 10 numara sen 11 numarasın.