TFF 1.LİG 20.HAFTA | Sivasspor-SAMSUNSPOR'umuz

Başlatan 55_OrHaN_55, 29 Ocak 2017, 18:22:24

« önceki - sonraki »

Musti

Sivasspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal, "Oyun anlamında iyi şeyler yapmasak da hırs ve istek bize maçı kazandırdı" dedi.
Sivasspor'un 2-1 kazandığı maç sonrasında değerlendirmelerde bulunan Sivasspor Teknik Direktörü Mesut Bakkal, "Kazanmamız gereken maçı kazandık. Böyle maçlarda çok iyi oyun bekleyemezsiniz. Samsun transferlerle çok iyi bir takım olmuş. Oyun, oynama anlamında iyi şeyler yapmasak da kazanma, rahatsız etme coşkulu oyun anlamında bize döndü. Kazandık ve mutluyuz. Kupadaki Tuzla maçında enerjisini ortaya koyan bir takım vardı. Galip'in cezalı oluşu, Adem'i de kasığının ağrıması nedeni ile oynatamadık. Sivasspor her maçta çıkıp 3-5 atacak diye bir şey yok. İyi takımlar var. Bugün hırs ve istek var ve bu da bizim maçı kazanmamızı sağladı. Hem kupada hem ligde gidiyoruz. Zor geçecek bir süreç. Taraftarlara teşekkür ediyorum. Hem bizim hem rakibin taraftarlarına. Biz böyle maçlar olsun istiyoruz" dedi.

HAKEME ELEŞTİRİ
Samsunspor Teknik Direktörü Osman Özköylü ise maçtan önce rakım farkından çekindiklerini belirterek, "Maç başlamadan önce ilk 30 dakika önemliydi. Deniz seviyesinden bin 300 rakıma geldik. Ortam farklı. Rakip bu iklime çok alıştık. İlk 25 dakika gereksiz geriye yaslandık. Baskıya maruz kaldık ama önemli bir pozisyon vermedik. Bir yan toptan gelen pozisyon vardı onun dışında vermedik. 25'ten sonra oyuna hakim olduk. İlk 25 dakika hariç daha iyi oynayan taraf bizdik. Maçtan önce kenardan gelen ortalara dikkat etmemizi istemiştim maalesef burada hata yaptık. Onun dışında oynanan oyundan, mücadeleden gurur duyuyorum. Biz 20 günlük bir takımız. Sivasspor 8 aydır birlikte olan bir takım. Biz bu 20 günlük takımla 50 dakikalık zamanı daha iyi oynadık. 1-1 sonrası kazanabilecek pozisyonları da bulduk ama son pasları yapamadık. Ahmet'in sakatlanması planımızı bozdu. Sonuca üzülüyorum. Oyuna harcadığımız enerjinin karşılığı bu olmamalıydı. En kötüsü 1 puan alabilirdik. Oyuncularımı tebrik ediyorum. Maçın hakemi benim hemşehrim, ama ben ondan utanıyorum. Bizi katletmek için elinden geleni yaptı. Maçın hakemi bugün Sivasspor'un kazanması için elinden geleni yaptı" dedi.

Gökhan CEYLAN-Hüsnü Ümit AVCI/SİVAS, (DHA)
Kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/sivasspor-samsunspor-soyunma-odalari-40363436


Yönetimin yerinde olsam bütün taktiksel hatalar ve şu açıklamalardan sonra dakika tutmam kulüpte.

samsunsporlu1994

Hoca bıraksın artık şu bahaneleri. Küme düşüyoruz halen 20 günlük takımız,yok rakım yüksekti. Sanki sen söylemesen biz bilmiyoruz 20 günlük takım olduğumuzu. Osman hocayı bu kadar bahaneci bir hoca olarak bilmezdim. Bu takımı düşürürse bu ligde kolay kolay hocalık teklifi alacağına inanmıyorum. Çok pişman oldu bize geldiğine de bırakıp gidemiyor şu aşamada. Sivas'a gitti birşey yapamadı,bize geldi bir başarısı yok.

Karabudun

Rakım mı sıkıntı şimdi? İki haftalık arada rakımı yüksek yerde yapaydın ya kampı.

samsunsporlu1994

12 Şubat 2017, 23:49:49 #243 Son düzenlenme: 12 Şubat 2017, 23:55:42 samsunsporlu1994
Alıntı yapılan: Karabudun - 12 Şubat 2017, 23:47:58
Rakım mı sıkıntı şimdi? İki haftalık arada rakımı yüksek yerde yapaydın ya kampı.

Söyledikleri bahaneler geçerli sebep olabilir ancak bizim kızdığımız nokta farklı. Her kaybedilen maç sonrası bahaneler üreten hoca değil çözüm üreten,takımı toparlayacak bir hoca istiyoruz. Bu takım bu girdaptan nasıl çıkacak? Hoca çıksın onları anlatsın,yazık koca camiaya,ligin dibinden çıkamadık bu sezon.

heryerdesamsunlu

Takım iç saha maçlarına hocasız çıksa seyirci faktörüyle hepsini kazanır.mühüm olan deplasmanlar onda da hocalık öne çıkıyor o da osman hocada oldukça az .biri çıkıp osman hocaya bu ligde 1 puanın çok değerli olduğunu hatırlatmalı bandırma ad.demir maçları berabere bitseydi birde bugünkü maç 17 puan olurduk.sanki şampiyonluğa oynuyoruz yine söylüyorum bizim ilacımız şu an hüseyin kalpar okadar

heryerdesamsunlu

Ayağa top oynayana puan vermiyorlar hafdi bilerek oynayacan ilk önce 1 puanını alacan sıralamada rahat bir yere gelince istediģin kadar ayaģa oyna biz şuan küme düşmemeye oynuyoruz sivasta saldıracağına temkinli oyna  onlar saldırsın sen boşluk kolla deplasmanda kontra gol yiyoruz böyle hocalık olmaz.daha çok eleştirilecek yer var ama en önemlisi bunlardı biz osman özköylüy le yapamıyoruz o hala kendini zirveye oynayan bir takımda sanıyor.

celebi

BEN NE OLURSA OLSUN GÜVENİYORUM OSMAN HOCAYA

sadece55

Taraftar olarak elimizden geleni yaptık böylesine soğuk bir deplasmana 1500 kişi gitti ama yine olmadı. Bence saha da kurgu hatamız var. Topu iyi tutuyoruz ama çok yavaş oynuyoruz kanat oyuncularımız gerçekten çok yavaş kalıyor. Artık Kone tek santrafor oynamalı sol da lumu sağ da vedat ile başlamalıyız. Gelelim Ndiaye meselesine bu kadar yetersiz bir yabancı stoper ile devam etmemiz gerçekten üzücü artık Ercan Abdülkerim tandemini bir türlü denemeliyiz. Ndiaye yüzünden çok gol yiyoruz. Abs gençlere yine ders verdi bugün o çıkınca takım ciddi anlamda düştü, İnşallah ciddi bir sakatlığı yoktur. Artık bu maç geride kaldı bundan sonra 2 maç 6 puan yapmalıyız acilen.

Karabudun


kamuri

13 Şubat 2017, 16:12:49 #249 Son düzenlenme: 13 Şubat 2017, 16:22:59 kamuri
topu ileriye taşıyacak kontra yapacak hızlı futbolcumuz yok maalesef vedat ağır kevin ağır göksu ağır hasan ağır kenan ağır bi tek konenin ayaklarına bakıyoruz hal boyle olunca hucum yapmakta zorlanıyoruz halbuki elimizde lumu gibi hızlı bi oyuncu var ne zaman kullanacaz merak ettim sivas 6O ile 75. dakika arası sallandı bayağı ama bzide o ara gol atamadık sonuç böyle oldu

tactician

Samsunspor'umuz transfer tahtasını açtıktan sonra tamamı ile olmasa da alınan ilk isimler ile bandırma deplasmanına çıktı. Burada bekleneni veremedi. Rakibe göre çok kötü gözükmesek de sahadakilerin halen kafalarının yeni gelecek isimlerde olduğu ve dolayısıyla da maça odaklanamadığı bir maçtı. Yönetimin transfer olarak gecikmesinin ve Osman hocanın sahadaki oyuncuları kafa olarak maça hazırlayamamasının neticesi direk rakibimize yenilerek ikinci devreye başladık. Akabinde oynadığımız Adana demirspor maçında yeni transferlerinde katılımı ile daha güçlü bir kadro ile daha verimli bir oyun oynadık. Özellikle ikinci yarı rakibin bir puana razı bir görüntüye bürünmesine neden olacak kadar etkindik. Bulduğumuz çok net pozisyonları golle sonuçlandıramayınca her geçen dakika takımdaki kaygı seviyesi arttı. Buna bir de rakibin 10 kişi kalmasının takım üzerinde oluşturduğu gereksiz stres eklendi. Bu noktada yine osman hoca kenardan doğru oyuncu hamlelerini yapamadı ve son dakikada beklenmedik bir pote golü ile mağlup olduk.

Özellikle Adana'da oynanan güzel oyun içeride oynayacağımız malatya maçı öncesi bizi ümitlendirse de, camianın tamamında acaba soruları sorulmaya başlamıştı. Bu noktada, ortaya konan bütünleşme hamleleri ile malatya maçına taraftar desteğini daha belirgin biçimde arkasında hissederek çıktı takımımız. İlk 30 dakika net biçimde denk güçlerin kaliteli kavgası şeklinde geçti ve bundan sonraki her dakika samsunspor maçı kazanmaya daha yakın olduğunu hem rakibe hem de maçı izleyenlere hissettirdi. Güzel oyun, nihayet goller ve çok önemli bir galibiyet ile taçlandırılmıştı.

Aradan sonra ortaya çıkan takım ile ilk yarıdaki takım arasındaki fark çok belirgindi. Tarihin belki de en kötü samsunspor'unu izlemiştik 16 maç. Özellikle engin korukır döneminde takımımızın dibe vurduğunu söylemek yanlış olmaz. engin korukır'ın ayrılmasından sonraki ilk maçımızda kenan yelek yönetiminde ilk galibiyetimizi almıştık. Akabinde pek de tahmin edilemeyecek biçimde osman özköylü ile anlaşıldı. Her ne kadar takım cılız görüntüsünden haftalar ilerledikçe kurtulsa da skor olarak yine bekleneni bulamıyorduk. Özellikle ilk yarının sonlarına doğru oynadığımız iç saha maçlarında takımın coşkusu ve etkinliği oldukça tatmin edici idi. İhtiyacımız olanı yine basit hatalar, bireysel yetersizlikler ve ufak nüanslar nedeni ile alamıyorduk. Bu dönemde takımın kazandığı çok önemli iki isim vardı. Birisi sağ tarafta gerek önde gerekse de gerideki performansı ile Halil İbrahim; diğeri de iştahı, kuvveti, hızı ve ortalamanın üzerindeki hızı ile sol bekteki yerini hiç bırakmayan burhan armandı. Bu iki isim bugün osman hoca üzerinde getireceğimiz eleştirilerimin temelini oluşturduğu için önemli; buraya yazı sonlarında tekrar döneceğiz.

Her hocanın kendi vizyonuna, futbol inançlarına, zihinsel yapısına ve bir parça da elindeki oyuncu profiline göre belirlediği bir futbol mentalitesi var. Bazı hocalar futbol felsefesine sonuna kadar bağlı kalarak hareket ederken, bazı hocalar da tamamen farklı bir felsefe ile de takımı evirmekte sıkıntı görmüyor. İlk hoca tipi için bizim Osman hocanın da uygulamaya çalıştığı tiki-taka felsefesinin mihenk taşı niteleğindeki hocası Pep Guardiola örnek gösterilebilir. İkinci hoca örneklemesi için aklıma nedense hemen Petkoviç geldi. Kendisini Young boys yıllarında üne kavuşturmuş 3-4-3 formasyonu üzerine oturtulmuş futbol felsefesini bizi de çalıştırmaya başladığında uygulamaya çalışmış ve fakat bizim takımın buna adapte sağlayamamasının ardından 4-4-2; 4-2-3-1 gibi ülkemizde daha belirleyici formasyonlara dönmüştü. Hatta akabinde çalıştırdığı takımlarda da (lazio ve isviçre milli takımı) yine 4 lü savunma ile devam etti. Petkoviç'in aksine Guardiola ise her gittiği takımda farklı ülkelerde olmasına rağmen çok ufak değişiklikler felsefesine sadık kaldığını görüyoruz. Gerçi geçtiğimiz günlerde de, guardiola'nın kendi felsefesini oturtmak noktasında en çok zorlandığı ingiltere futbolu hakkında söylediklerini takip etmiştik. Onun ingilitere de oyunu dar alana sıkıştırma, hızlı top kazanma ve rakip kaleye en yakın noktada hücum oyununu kurma felsefesi, hemen her orta ve alt sıra takımının uzun top şişirerek ilerideki sayzlı oyuncular sayesinde topu ileride tutmayı başarması ya da topu ön alana taşıdıktan sonra rakip sahada direnç gösterebilmesi nedenleri çok zaman sekteye uğruyordu. Bu konu hakkında geçtiğimiz günlerde benim ingilteredeki futbolu değiştirme şansım yok, ben buraya kendimi değiştirmeye geldim şeklinde bir özeleştiri de getirmişti. Tabi bunun bir köklü felsefe değişikliği olmayacağını, "kendi taktiksel yaklaşımımın nasıl ilerletilebileceğini ve ingiltere'ye daha uygun hale getirilebileceği noktasında daha fazla kafa yormam gerek" diyerek belli etmişti.

Bu noktada benim daha saygın bulduğum görüşün, net bir futbol mentalitesi üzerinde güncellemeler ile bir kimlik oluşturmanın olduğunu belirtmeliyim. Ülkelerin olduğu gibi kulüplerin de düstur edindikleri bir taktiksel anlayışın benimsenmesini kulübün kendine has bir futbol kültürü oluşturması adına önemli buluyorum.
Rahmetli Erdoğan Arıca dönemindeki pas oyununu oynayan takımın bana en çok zevk veren samsunspor olduğunu hatırlıyorum. O dönemlerde bu ekolün etkisiyle hep bilekleri iyi, teknik becerileri yüksek ama tıfıl isimlerden kurulu olduğumuz hatırlıyorum. Pas oyunun yanına dinamizm, fiziksel güç/direnç ve hız katamadığımız için bu felsefenin de çok öteye taşınamayan güncellikten uzaklaşan bir felsefe olduğunu da söylemeliyim. Öte yandan, Hüseyin Kalpar (ki bu isim önemli, geri döneceğim) dönemleri ise rakibi oynatmamayı ön planda tutan, geride kazanılan topları hızla rakip alana taşıyan oyuncular ya da 3.bölgeye şişirilen toplara ön alanda baskı yapıp kazanılan topların direk gol bölgesine aktarılması üzerine kurulu bir sistemi izletti bize. Bundan sonra da hocalar değişse dahi bu felsefe üzerimize yapıştı. Kazansak dahi, çok zaman mücadelen memnun ama oyun kalitesinden zevk almadan takip ettik takımımızı. Öyle ki, takım formuna  bağlı olarak mücadele direnci gösteremediğimiz zaman (ki senede iki üç maç oluyordu) bu oyun tarzı hiç çekilmez bir hal alıyordu, hayattan soğutuyordu.

Osman hocanın gelişi ile bu anlayış yerini tekrar yavaş yavaşta olsa pas oyununa bıraktı. Samsun şehrinin yapısı olarak, şiirsel ve görsel bir futbol yaklaşımının daha çok kabul göreceğini, insanlara stada/takıma yaklaştıracağını düşünüyorum. Aktif biçimde kareografi şovlarının olduğu dönemde sırf bu görsel şöleni izlemek için kapalı tribüne gelen çok adam olduğunu çevremden biliyorum. Şehir olarak şovanizm ve hatta bir parça da populizm (az sayıda romantik idealist ve hayalperestleri saymazsak) üzerinde yerleştiğimizi anlamak gerekiyor. Bu nedenle de başarı ve seyir zevki sadece kitleleri samsunspor etrafında buluşturabiliyor. Bu argümanlarım ile Osman Hoca tipi felsefenin, Kalpar tipi felsefeden bize daha uygun olduğunu düşünüyorum. Tabi burada önemli bir sav daha ortaya koyuyorum. Osman hoca tipi felsefe dinamizm, hız, hırs ve gençlik ateşi ile harmanlanırsa, mücadeleye dayalı ligimizde başarı getirir. Bizde de Guardiola'nın ingilterede yakındığı duruma benzer kareler yaşanmıyor mu çok zaman.

Türklerin genel yapısı olarak bizler salt bir doğru veya tek bir ölçüm standardı üzerinde başarıyı belirliyoruz maalesef. Herhangi bir yarıştaki ikinciliğin başarısızlık olarak sayılması, belli öğrencilik dönemlerindeki sınavlardaki skorun net bir zeka/aptallık belirleyicisi olması vb gibi. bu noktada ne esnek ne de sabırlı davranamıyoruz. Bizim için ya siyah var ya da beyaz. Ya bugün ya da hiç. Halbuki ne bir ağaç 1 günde meyve veriyor ne de bir bebek iki günlük iken yürüyebiliyor. Kalpar'a geri döneceğiz demiştim. Kalpar'ın bizi ligde tuttuğu 2008-2009 sezonunda hatta ardından bizi şampiyon yaptığı 2009-2010 sezonunda bu sitede ne çok eleştiri ve hakaret aldığını hatırlayanlarınız muhakkak olacaktır. "Yaa bak ben geçmişte de söylemiştim" gibi basit bir tavır için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın, konunun daha net bir örnek ile ortaya konması için söylemek zorundayım; burada çoğu skora bağlı oluşan tonlarca eleştiriye rağmen, her ne kadar oyun zevk vermese de bizim kadro yapımıza ve içinde bulunduğumuz lige o dönemde çok uygun bir felsefe benimsediği için kalpar'a sabırla yaklaşmamız gerektiğini defaatle yazmıştım. adamın kendi doğrularında ödün vermeden dik duruşu zaman içerisinde takım içerisinde karşılık bulmuş tüm futbolcular her golden sonra ona koşmaya başlamıştı. Taraftar "kalpar istifa" diyor, takım ise golden sonra ona koşuyordu. Filmin sonunu zaten biliyorsunuz.

O ya da bu şekilde bir hikaye/felsefe belirlemeli, bu hikayeye inanmalı, bunun için ne kadar çaba sarf edilmesi gerekiyorsa sarf edilmeli, ne kadar sabredilmesi gerekiyorsa sabredilmeli. Bir felsefesi, bir hikayesi olmayan hiç bir şey başarılı ve yıllara sari olmuyor. Erkut Tutu bu iş için doğru başkan mı (bence en ideali tabi ki İsmail Uyanık idi); Osman Hoca bu iş doğru kaptan mı? her ikisi için de öyle olduğunu hissediyorum. Umarım başarırlar, umarım başarırız.

Gelelim Sivasspor maçını merkeze alarak Osman Hoca eleştirilerime. Maçın ilk 30 dakikalık kısmında tutuk göründük. Orta alan mücadelesi geçen bu bölümde kaleci furkan'ın hataları dışında çok da tedirgin olmadık. Bundan sonra oyunu dengeledik ve orta alanı aldık. Sivasspor da gerçekten orta alanda ciddi savaştı. Bu savaşı malatya takımı da yapmıştı ve hatta onlar da sivasspor gibi hakemden yüz buldukları için dozu bir parça daha arttırmıştı ama taraftar baskısı nedeniyle biz bir şekilde o kavgadan galip çıkmıştık. Sivas'ta durum farklı gelişti. Hakem hiç bir şekilde yüzümüze bakmadı ve bizi ince ince doğradı. Malatya maçında olduğu gibi kavgayı kazanmaya yaklaştığımız her anda hakem bir elimizi tuttu adeta. Ara bölümü atlayalım. Skor 1-1 olduktan sonra 60-75 dakikaları arası net biçimde oyuna hükmeden ve galibiyete daha yakın olan taraf bizdik. Bu noktada yumruk atmaya mecali kalmamış Sivas takımına hakemin de yapacağı çok fazla şey kalmamıştı ki (penaltı pozisyonlarını saymıyorum, sivaslıların bize müdahale edecek kadar yaklaşamamalarından bahsediyorum) Osman hoca nın yanlış hamlesi ile durumu dengeleyebildi. Takımın çarklıları bir şekilde işler iken Murat Gürbüzerol - Kevin değişikliği ile ön alandaki verimliliğimizi sonlandırdı. Her maç bir değişiklik yapmak şartmış gibi. O dakikada illa bir değişiklik yapılacaksa idi; bu değişiklik, yediği tekmeler ve maçın o bölümüne kadar gösterdiği efor nedeni ile aksayarak oynamaya devam eden Vedat yerine Lumu şeklinde yapılmalıydı. Bu ufacık nüans bizi 3 puandan etti. Biz hakemin art niyetine rağmen 3 puan ile oradan dönecek iken 1 puandan da olduk. Gelelim bizi 1 puandan da eden nüansa. Burhan Arman ve Halil İbrahim Pekşen'e geri döneceğim demiştim 😃

Burhan ile Halil İbrahim o yada bu şekilde sezonun ilk devresinde ummadığımız halde kazandığımız iki adamdı. İkisi de bulundukları kanatta açık oyuncusu olmasına rağmen kısıtlı kadro nedeni ile kendilerine savunmada yer buldular. Burhan da Halil İbo da oynadıkları maçların büyük bölümünde çok iyi iş çıkardılar. Hatta Osman hoca en azından sıkıntılı günlerde bu iki ismi kazandığı için övünüyordu. Bu şekilde genç, kendini ispat etmiş, hırslı iki adam kazanmış iken (ki kazanmamız yıllar almışken), bu isimleri kaybetmemizin 2-3 hafta alması akıl alır gibi değil. Her ikisi de 18 içerisinde yer alsa ister açıkta, isterse bekte ihtiyaç doğduğunda, tabiri caizse kulübede 4 kişilik bir yedek alternatifi oluşturmuyor mu? Bu tercih, kalan 5 yedek oyuncuyu daha hamle odaklı kullanması için Osman Hoca'ya ciddi bir rahatlık getirmez mi?

Buradan tekrar felsefeye geri döner isek Osman Hoca'nın artık takımın coşkusuna, dinamizmine ve hızına adapte olamayacak, yüzü eskimiş, takımdaki misyonunu çoktan tamamlamış isimleri bir an önce ayıklaması gerekiyor.

Son olarak, ligdeki sıralama ile alakalı oluşan kaygılara bir cevap olabilmesi açısından, bundan sonraki 6 hafta için tahminlerimi belirtmek istiyorum. İçeride arka arkaya oynayacağımız Mersin ve bolu maçları ile deplasmanda oynayacağımız Denizlispor maçları 3 maçlık seri yapmaya en yakın olduğumuz süreç. Takip eden üç hafta sırası ile içeride antep belediye, dışarıda altınordu (ev sahibi gibi oynarız) ve yine içeride balıkesir ile oynayacağız. Bu süreçte en azından 14 puan toplayacağımızı düşünüyorum. Bu 6 maç için 4 galibiyet 2 bererlik yada 5 galibiyet hedefi demek. 14 puan ile 26.hafta sonunda 28 puan oluruz. Çok zor ihtimal değil. içerideki balıkesir maçı ile deplasmandaki denizlispor maçı puan bırakmaya en yakın olduğumuz maçlar olarak öne çıkıyor. Malatya'yı yendiğimizde nasıl ligde kalmadı isek, sivasspor'a yenildiğimizde ligden düşmedik. Her şey sahada olup bitecek. Sonrasında kalan 8 haftada en azından 9 puan alarak 37 puan ile rahatlıkla ligde kalacağımızı düşünüyorum.

Son not: uzunca bir yazı oldu arada yazım dilinde ve imla kullanımda hatalar olmuş olabilir. kusura kalmayınız...

özkan

Maçın üzerinden 3 gün geçti,siteye girip anca bakma moralini buldum ne yazmışlar ne olmuş diye.Maçı yorumlamaktan ziyade once o kadar sayfaya tek tek baktım bir allah kuluda o sivasa gelen biride çıkıp bizim taraftarın kültürsüzlüğünden kolpalığından her maç yaptığı her deplasman ve her iç saha maçında yaptığı pisliklerden bahseden olmamış.Yazık..

Her deplasman,her iç saha maçı aynı kişiler aynı roller aynı senaryo.Ulan stada girerken  adamların içinden geçtik alkışlarla karşıladılar bizi.Stad anonscusu müzikle bizi bastırdı diye hiddetlendirdiniz adamların uyuyan daha pazar uykusundan uyanamamış taraftarını uyandırdınız.Hadi tersini düşünün aynısı bize olsa biz müzikle bastırmayacakmıyız yapacagız.Ama kültür varya ah o kültür..Eskişehirin kültürlü taraftarının son iç saha maçında bizim çapsızların dalaşmaları sonucu onların ''Anadolu'' ve ardından ''Alkış'' tepkileri ile bizim onlara karşı rezil oluşumuz..Tıpkı bunu yapamayışımız gibi..

Deplasman gidiyorsun,bazı kuralları bazı maddeleri vardır kabul edeceksin.Çirkefleşmeyeceksin.İşine bakacaksın takımına destek olacak reklamını şeklini yapcak 1-3 puanını alıp geleceksin.Oyle millete dalaşmakla ana avrat sovmekle olmaz.İnşallah rapor yazılmıştırda herkese değil ama orada olanlar gordu kımleri kastettiğimi onlara miy maçı için pasoliglerine umarım bloke gelir..Şimdi kimse kalkıpda o kadar yol giden adama bunu diyemezsin demesin.Bunu yapan cefakar ahmet mehmet değil..Samsunca bilinen isimler..

Peki ne oldu trübünde..Samsun deplasman tribününde ne olursa o oldu.Grup kavgaları,bıçaklamalar,kavgalar,küfürler,rakip trübünü ile sovüşmeler,millete dalaşmalar,rakip taraftarını uyandırmalar...Kayseride,giresunda,karabükte olduğu gibi 3 gün oncede sivasda..

Velhasıl kelam,1.300 kişi gitmektense grupsuz 500 kişi gitmek daha hayırlı olur takımımız ve rakiple trübün mücadelemiz adına.

Giresunda kendinden ufak renkdaşının yüzüne tüküren,karabükte kafayı çekip gozu gormeyen birbirini bıçaklayan,sivasda birilerine kafa yaptırıp onu davul tomağıyla dovduren bizim taraftarın olduğu yerde,tıpkı maçtan sonra konuştuğumuz onlarca kişi gibi bende bunlar yüzünden artık uzuuuunca bir süre gitmeyi planlamıyorum.İnşallah yonetımde bu notları aldı,gereği ile ilgli çalışma başlatacaktır.

Trübüncülük,ne tükürmek ne sovmek ne adam dovmek.Takımını desteklemek,kardeşlerini o trübüne çekmek..Onlara kültür oğretmek,insan sevgisi vermek,arma aşkını benimsetmek..Tıpkı Burak Güleç'in yaptığı gibi..Facebookta 95 kişiyi etiketleyip stada 15 kişiyle gelmek değil trübüncülük,benım grubumum sesi daha çok çıktı yada kendi adını ooooo xxx reis diye bağırttırmak değil...

Üzücü olan,bunları bilip,bu insanlarla dışarıdada gorusup bunlara bu dersleri vermeyen aslında onların kapasitelerini artırabilecek abilerimizin bunu dile getirmeleridir onlara..Canları sağolsun.

Ama heryerde bunlar yüzünden samsun cingan olarak biliniyor,pislik olarak biliniyor.

Tebrikler büyük Samsunspor taraftarı.Benim gibi onlarca deplasmancıyı deplasmandan soğuttuğunuz için..


OOOOOOooooOOO xxxxx reis !!!
Noldu 3 puan yazdılarmı bizim xxx reise hakikaten ?


ata55

15- SAMSUNSPOR Kulübünün, 12.02.2017 tarihinde oynanan SİVASSPOR - SAMSUNSPOR TFF 1. Lig müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle takdiren 15.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Aynı müsabakada SAMSUNSPOR Kulübünün, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde misafir kulüp olduğu müsabakada ilk kez gerçekleştirilmesinden dolayı İHTAR CEZASI ile cezalandırılmasına, FDT'nin 53/3. Ve 53/4. Maddesi uyarınca çirkin ve kötü tezahüratta bulunan MİSAFİR TRİBÜN A,B,C bloklara giriş yapan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle bir sonraki misafir müsabakaya girişlerinin engellenmesine,

Aynı müsabakada SAMSUNSPOR Kulübü teknik sorumlusu OSMAN ÖZKÖYLÜ'nün, sportmenliğe aykırı açıklamada bulunmasından dolayı takdiren 3 RESMİ MÜSABAKADA SOYUNMA ODASINA VE YEDEK KULÜBESİNE GİRİŞ YASAĞI ve 7.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Mert

Tesislere gelmesini de yasaklasalarmış eksik olmuş biraz