Beton tribünler...

Başlatan edmontdante, 12 Aralık 2008, 13:47:38

« önceki - sonraki »

edmontdante

20 Aralık 2008, 23:26:45 #15 Son düzenlenme: 20 Aralık 2008, 23:28:27 edmontdante
Üstad başlık tam bir nostalji  başlığı oldu.Clint Eastwood ve senin yazdıkların  1980-1990 lı yılların ve  o SAMSUNSPOR'un unutulmaz olduğunu ortaya koyuyor.Şanslı bir nesilmişiz ki hem takımın çok iyi zamanlarını görmüşüz hem de bahsettiğimiz şartlarda maç izleyebilmişiz 19 Mayıs'ta

Gazeteye sarılan kıymalıları unutmak mümkün mü?Şimdi olsa yok kanser yapar yok bilmem ne yapar diye sardırırlar mı onları gazeteye.

Eskiden biletler giriş kapılarından alınırdı.Sıraya girerdik bilet satın alıp aynı zamanda3-5 adım sonra  içeri girerdik.Bir ara jeton gibi bir şey vermeye  başlamışlardı.Aklımda  hep o bilet aldığımız yerlerin karanlıklığı ve havaların soğuk oluşu kalmış.Ne sıkışıklık olurdu ama.


edmontdante

Bu arada o maç anlatan sarışın çocuk sendin demek  ;D ;D

mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: edmontdante - 20 Aralık 2008, 23:30:01
Bu arada o maç anlatan sarışın çocuk sendin demek  ;D ;D


Aynen... Bendim o..  ;D

Bir de çocuk olduğumuz için çift sıra yapıp tribünde önümüzde duran büyükler olunca sahayı göremezdik. Ertuğrul'un 1991'de Boluspor'a uzaktan attığı golü görememiştim mesela. Yine de çocuksu bir hisle, "olsun ben göremeyeyim de gol olsun yeter ki!" diye düşünmüştüm. Gerçi merkez stüdyodaki abilere golü nasıl anlatacaktım, bilmiyorum. Herhalde ey yavrum, Ertuğrul 30 metreden çatala taktı derdim. Nasılsa kovulacağız!  ;D

Bir de özellikle 1992-93 sezonunun Play Offlarında çok yaptığımız birşey vardı; amca size baba diyebilir miyim? taktiği. Mahalleden arkadaşlarla maça gidiyordum, genelde de haftasonu kursunu asardım :) ( cık, cık, yaramaz talebe! ) O zaman birilerine rica edip girerdik. Kimsenin dışarıda kaldığına da şahit olmadım valla...

Dediğin gibi, şanslıyız biz. İyi ki varsın Samsunspor, sen olmasan biz tv'de izlediğimiz fbgsbjk maçlarını nostalji diye yutturacaktık sağa sola.

Clint_Eastwood

  Bu başlık gözlerimi nemlendiriyor... :) Sarırım yaşlanmak ve hatıralarla yaşamaya çalışmak böyle bir his olmalı... O zamanlar Anadolu maçları için bile stada erken gitmek bir adet gibiydi... Yan sahalarda maç izlemek yada maç öncesi Paf maçını izlemek, Maraton'da tam çizgi üzerinde bir yer seçip maçın başlamasına saatler kala yerini almak, karton alıp oturmak (yenil olunca son dakikalada kaldırılıp fırlatılırdı) Sucu çocuklardan su almak...

Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum... Kadıköy'ün maçlarında Eski Stad'a da gelirdi... Bazen şehirde de görüyorum... Bence o da beton tirbün simgelerindendir... Bu abimiz hakkında ufak bir başlık olablir kanısındayım tabi bunu Samsuni kardeşim nasıl değerlendirir bilemiyorum...

Eski skorboard bile daha bir hoştu diye düşünüyorum... Sanırım 1995 de trabzona 4-0 yenildiğimiz bir kupa maçından sonra bir taraftar sonucu Samsunspor 8 - Ts 0 diye değiştirmişti ve biz maraton olarak ''Tabelaya bakalım göbek atalım'' diye Ti'ye almıştık trabzonluları... Ne günlerdi....

Sioux

Anti sarımerdiven boşlukları
Forza beton tribünler
FIFA kriterlerinin ta...

Cadde55

San larenzo , Boca  maçı var şimdi bakın merdiven boşluğu mu varmış herkes ayakta , forza güney amerika kriterleri 

mehmet yılmaz

Alıntı yapılan: Clint_Eastwood - 21 Aralık 2008, 00:56:37
  Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum... Kadıköy'ün maçlarında Eski Stad'a da gelirdi... Bazen şehirde de görüyorum... Bence o da beton tirbün simgelerindendir... Bu abimiz hakkında ufak bir başlık olablir kanısındayım tabi bunu Samsuni kardeşim nasıl değerlendirir bilemiyorum...


Şöyle söyleyeyim, Samsunspor'a dair pek çok şeyin mutlaka kayıt altına alınması gerektiğine inanıyorum. Bu şehirde rahmetli Hasbi Ağa ile yapılmış adam gibi bir röportaj bile olmamaış. kimbilir ne hikayeler vardı onda. Keza Gozgoz Yılmaz, Nuri Asan... Hepsi göçtü gitti. Bu nedenle renkli gözlü, elinde tepsisiyle sakız satan ( biz çocukken tipitip olurdu genelde ) bu abimizi de bir şekilde belgelemek lazım elbette. Ama bunu kim, nasıl yapar, iyi planlamak lazım. Dediğin gibi halen görüyorum onu yine maraton tribünde.

Bu arada hazırladığımız kitap var ya kardeşim, eminim çok beğeneceksin, çünkü orada bu başlık gibi niceleri var. Ben bazen okurken hele de fonda hüzünlü bir türkü çalıyorsa, gözyaşlarımı tutamıyorum, mazi ah mazi diye...

edmontdante

Alıntı yapılan: Clint_Eastwood - 21 Aralık 2008, 00:56:37
  Bu başlık gözlerimi nemlendiriyor... :) Sarırım yaşlanmak ve hatıralarla yaşamaya çalışmak böyle bir his olmalı...

Yan sahalarda maç izlemek yada maç öncesi Paf maçını izlemek, Maraton'da tam çizgi üzerinde bir yer seçip maçın başlamasına saatler kala yerini almak, karton alıp oturmak (yenil olunca son dakikalada kaldırılıp fırlatılırdı) Sucu çocuklardan su almak...

Bir de unutmada bir sakız satan abimiz vardı... Halen var sanıyorum...
Eski skorboard bile daha bir hoştu diye düşünüyorum... Sanırım 1995 de trabzona 4-0 yenildiğimiz bir kupa maçından sonra bir taraftar sonucu Samsunspor 8 - Ts 0 diye değiştirmişti ve biz maraton olarak ''Tabelaya bakalım göbek atalım'' diye Ti'ye almıştık trabzonluları... Ne günlerdi....


O kupa maçına binbir hevesle Ankara'dan okulu asıp gelmiştim.4-0 bitmişti.Stelea'yı ilk kez uzaktan gol yerken görmüştüm.Bu kaleci uzaktan gol yemez diyordum hep galiba son goldü Hami atmıştı.

Sakız satan abi hala stadta.Dediğin gibi beton tribünlerin simgelerinden bence de kesinlikle

Yan sahada maç izlemenin bir diğer şekli de  maç başlamadan yada devre arasında tribünlerin en üstüne çıkıp  maratonun köşesinden yada kale arkasından izlemekti.

Takımın oynayacağı kaleye göre  yer değiştirmek de vardı tribünlerin doluluğuna göre.Kale arkalarıyla maraton arası açıktı.

edmontdante

Alıntı yapılan: Cadde55 - 21 Aralık 2008, 01:00:04
San larenzo , Boca  maçı var şimdi bakın merdiven boşluğu mu varmış herkes ayakta , forza güney amerika kriterleri 


Ben de izledim maçı.Ne sarı merdiven boşluğu nefes almaya yer yok neredeyse

edmontdante

Alıntı yapılan: samsuni - 21 Aralık 2008, 00:29:30
Aynen... Bendim o..  ;D

Bir de çocuk olduğumuz için çift sıra yapıp tribünde önümüzde duran büyükler olunca sahayı göremezdik.
Bir de özellikle 1992-93 sezonunun Play Offlarında çok yaptığımız birşey vardı; amca size baba diyebilir miyim? taktiği. Mahalleden arkadaşlarla maça gidiyordum, genelde de haftasonu kursunu asardım :) ( cık, cık, yaramaz talebe! ) O zaman birilerine rica edip girerdik. Kimsenin dışarıda kaldığına da şahit olmadım valla...


Evet kardeşim  beton tribünlerin gerçeklerinden biri daha.Ben de çok çektim o sıkıntıyı.Babam oldum olası maraton tribününün müdavimlerinden olduğu için ben de aralardan sahayı görmeye çalışırdım bir şekilde.Zaman zaman giriş kapılarının üzerinde bulunan kısımlardan yer kapmaya çalışırdı babam ben göreyim diye.Haliyle insanlar ayakta maç izleyince çocuklar da göremiyordu tabiki.

Dışarıda bekleyen çocukları babam  hiç geri çevirmezdi.Ben çocukken yanımızdaki abilere aldırırdı çocukları.Hep "Bu çocuklar tribünlerin geleceği  " derdi.Dediği de doğruydu şimdi orada bekleyen çocuklar tribündeler.

Baskent_Samsunspor

evet beyler sıkışalım sıkışalım çift sıra yapın alooooooooooooooooooooooooooooooo!!!!

sakıııııııııııız  sakızcıııııııııı

hey gidi günler yaaa

ali ihsan

O günleri sayenizde tekrar yaşadım.Sakızcı abinin ufak yuvarlak tepsisi ve donuk bakışları aklıma geldi.Bizim ortaokul ve lisenin önünede devamlı gelirdi zaten.
Maç çıkışı dışarıdaki tükrük  ;D köfteleri indirime girer bizde eve dönerken alıp yerdik.Stada saatler öncesinden girdiğimiz için çevredekilerle takım,hoca ve başkan dedikodusu bolca yapılırdı.
Sporcu kart kapısından maça beleş girip,polise yakalanmadan tellerden itinayla atlayıp kale arkasına geçerdim.Oradan da ver elini maraton ve taraftar gruplarının içinde bağırırdım.

O zamanlar çok kafama takılırdı,taraftar gruplarındaki amigoların sırtı sahaya dönük olur,maçı seyretmez , :)milleti bağırtmaya çalışırlardı.Adamlara bak golleri bile seyretmiyorlar ne diye bilet parası veriyorlar ki diye içimden geçirirdim. :P
Birde her hafta aynı yere girip ,hakeme aynı küfürleri itina ile eden kişiler olurdu.Bu hafta acaba nasıl sövecek diye merak duyardım.Gün yüzü görmemiş küfürleri ilk duyduğum yer o beton tribünlerdir.

ali ihsan

Samsunspor armalı kağıt şapkalar satılırdı.O kadar değerliydi ki sanki Pierre Cardin takım elbise mübarek...
Herkes ayakta seyreder gol atınca yanındakini tanımamana  rağman sanki Almanya'dan akraban gelmiş gibi sarılırdın.
O günleri böyle hasretle özleyeceğimi bilsem daha bir başka gözle bakardım galiba ...

cgr

06 Mart 2009, 05:42:19 #28 Son düzenlenme: 06 Mart 2009, 06:34:25 cgr
Alıntı yapılan: samsuni - 21 Aralık 2008, 01:11:04
Şöyle söyleyeyim, Samsunspor'a dair pek çok şeyin mutlaka kayıt altına alınması gerektiğine inanıyorum. Bu şehirde rahmetli Hasbi Ağa ile yapılmış adam gibi bir röportaj bile olmamaış. kimbilir ne hikayeler vardı onda. Keza Gozgoz Yılmaz, Nuri Asan... Hepsi göçtü gitti. Bu nedenle renkli gözlü, elinde tepsisiyle sakız satan ( biz çocukken tipitip olurdu genelde ) bu abimizi de bir şekilde belgelemek lazım elbette. Ama bunu kim, nasıl yapar, iyi planlamak lazım. Dediğin gibi halen görüyorum onu yine maraton tribünde.






Bu arada hazırladığımız kitap var ya kardeşim, eminim çok beğeneceksin, çünkü orada bu başlık gibi niceleri var. Ben bazen okurken hele de fonda hüzünlü bir türkü çalıyorsa, gözyaşlarımı tutamıyorum, mazi ah mazi diye...



abi bu sakızcı kel ve plastik kaplı ise Ali'dir:) ben hemen bulayım sizeee :)

salihcakir

ben de bugün bir katkıda bulunmak istedim bu nostalji dolu sayfalara.

O eski güzelim maç pazarlarına ait söylenenler nice anıyı canlandırmıştı bizlerin hafızasında. pazar günleri ekmek işini erkenden bitirip, elinde tepsisi ile gelenlere sıra verilen mahalle fırınlarından çıkan kıymalı pideler, stad kapısında alınan biletler, taş basamaklar ve daha niceleri...

Bunlara ilaveten aklıma gelen bir kaç ritüeli de söylemeden geçemeyeceğim.

İlki cezaevi minibüslerinin meydandan başlayarak maça maça diye bağırarak adam toplaması. İkincisi ise benim samsunsporla tanıştığım dönemde bulunduğum tribün bölümü ve oraya girişe verilen ad. Kart Kapısı. Benden yaşca epey büyük Orhan Abim (hiç tanışamadığım rahmetli amcamın oğlu) stadı gören tepede bir yerlerde otururdu. Her cumartesi ben akşam üstü Atakum'dan 1 Numaralı otobüse biner onlara giderdim. Ertesi sabah ilk işim evin çatısına çıkıp taraftarların gelmeye başlayıp başlamadığını kontrol ederdim. Sonra her 15 dakikada bir rutin kontroller. Hadi ama Orhan Abi gitmiyor muyuz diye sürekli sıkıştırırdım onu. Sonra ömrümün en güzel heyecanlarını tattığım o stada yürüyüş serüvenimiz başlardı. Evet o bile başlı başına bir hikayeydi. Önce Yaşar abi alınırdı. Sonra yorgancı abiye uğranır küçük bir Samsunspor sohbetinden sonra stada doğru inen yokuş adımlanmaya devam edilirdi. Stada varılınca hemen Orhan Abimin sporcu kartı ile giriş yaptığı kart kapısındaki kuyruğa girilirdi. Sabırsızlandıkça geçmeyen dakikalar sonunda biter o soğuk demir kapıdan geçilince de hızlı adımlar ile tribün basamaklarına geçilirdi. Kapalı tribün ile Kale arkası arasında kalan köşede kırmızı-beyaz seslerine karışırdık sonra...