Yüksel Yıldırım - Başkan

Başlatan _SoN_, 01 Mart 2020, 17:23:33

« önceki - sonraki »

5trawberry

İyiliğini istemem, mezarımdan taş çalma diye laf vardır...
Yüksel Yıldırım'ın olayı da buna benziyor...
İş desteğe gelince kimse yok, köstek olmaya gelince her delikten bir kafa çıkıyor.
Büyükşehir Belediyesine 3.5 milyon lira su faturasi borç var, Mustafa Demir bir kuruş inmem diyor...
Altyapı tesisi yapacak yok bir yıl, yok beş yıl, yok on yıl...
Gece düzenliyor forma satılıyor, formalar nerde diye telefon yağmuru...
Formaların Bir kısmını almayın bağış yapın diyorsun, banane kardeşim ben formami isterim diye ayak dikiyolar...
Başka birisi olsa vallahi çoktan çeker giderdi.
Adam iki gün önce, iki saat dün üç buçuk saat konuştu. Konuşurken resmen çocuk gibi mutlu oluyor.
Bırakmayacağım diyor, öyle ya da böyle en kısa zamanda bu ligden çıkacağız. Bu sene cikamazsak büyük revizyon yaparak seneye çıkacağız, baktık o da olmuyor zaten on yıldır yokuz Altınordu gibi zevk alarak oynayarak çıkarız diyor.

SSKLA

21 Nisan 2021, 11:49:30 #136 Son düzenlenme: 21 Nisan 2021, 11:53:16 SSKLA
Dün başkan ne konuştu ne etti dinlemedim. Zaten sürekli sürekli konuşması da yanlış bence. Yine garip garip şeyler demiş ama gördüğüm kadarıyla. Neden yüzünü eskitiyor, niye sürekli konuşuyor anlamıyorum. Ne güzel pazar günü konuşmuşsun ayarı vermişsin herkese, doğru veya yanlış. Neden yine yine yine konuşuyorsun da kendini de bizi de alemin diline düşürüyorsun.

Teşvik primi konusunda düşüncem bence doğrudur ama MT gibi yandaşın ta kendisi bi adamı karşına almak bize yarar mı bilmiyorum. Ayrıca sürekli -miş -muş şeklinde konuşması insanların gözünde inandırıcılığını kaybettiriyor, sırf bu yüzden bile daha az konuşmalı.

İstanbulspor maçı primi için Ertuğrul Sağlam'dan 300 bin borç aldım yarı yarıya verdik demesi tam bir skandal, nasıl bir marjinal fayda elde etti bunu diyerek bilemiyorum veya neyi hedefledi. Test ettim diyerek hem kendini hem ERuğrul Sağlam'ı hem de organizasyonu küçük düşürmüş çünkü.

Pazar gün ki konuşmada haklıydı en az %90 oranında, ki orda bile at yarışı muhabbetleri falan doğru olsa bile miş muş kullanması yanlıştı doğru ise demesi daha da yanlıştı. Para konusunda ise iki taraf da haksız, nasıl oluyor demeyin. Yüksel bey haksız çünkü bu kadar profesyonellik naraları atıp geriden ödeme yapmayı görmek yanlış, futbolcular haksız çünkü sene başı bunun anlaşması yapılmış, taksitli ödemenin. Geriden ödeme yapmasak yaptırımı da uygulamakta boynumuz bükük kalmaz misal, bunu olay ilk patladığında da dedim. Organizasyon şemasında boşluklar olduğunu kendi de kabul ediyor ve mücbir sebepler ile doğdunu söylüyor, evet haklı ama eğer kurumsallıktan bahsediyorsak bu işleri zaten İnsan ve Organizasyonel Dönüşüm(İnsan Kaynakları) Birimi halletmeli, halen bu işler ile patron uğraşıyorsa bu çok yanlış bir yaklaşım, kobi yaklaşımı. Misalen soruyorum Yıldırım Holding'e girecek bir insan ile mülakatı Yüksel bey mi yapıyor veya o mu seçiyor yoksa İOD mi? Bu tarz ara çözümler olmadığı için boşalan veya hali hazırda boş olan yönetsel kadrolar dolamıyor haliyle haklı olduğu takımdaki başına buyruk durum ortaya çıkıyor. Bugün diyor ki ben kulübün başında olabilseydim 10 puan farkla şampiyonduk. Evet kendisine katılıyorum haklı fakat hani kulüpte yatan başkan profili yanlıştı ve kurumsallıktan uzaktı. Bunları İsmail Uyanık için derken doğru idi de sizde mi yanlış.

Konuşma üslubu ve içeriğinde genel olarak biraz düşük seviye sinyali veriyor ama CV'sine baktığımızda bunu pek mümkün bulmuyorum, nasılın cevabı yok fakat konuşma stili yer yer gayet çiğ ve cahilce geliyor. E tabi bunun bize yansımaları irili ufaklı oluyor. Ya hiç umursamayacağımız insanlar ile düşman pozisyonuna düşüyoruz(İstanbulspor örneği), ya hiç olmadığımız pozisyonlara düşüyoruz(Tayyip Erdoğana söz verdim bu şehri süper lige çıkaracam gibi söylemler ile siyaset destekli yandaş takım etiketi), ya da dandun konuşup aile içi parçalanmalar gibi(Serkan-Celil-İsmail Uyanık-Ertuğrul Sağlam hepsi hakkında ama doğru ama yanlış patavatsız söylemleri oldu isimlere bakınca geriye 3-5 tane efsanemiz kaldı şükür ki onlar hayatta değil...Taraftara dediklerine girmiyorum bile, biz çekeriz cefa...).

Her hareketi hakkında ayrı ayrı uzun uzun yazılabilir aslında ama aşağıda madde madde özetliyeyim:

Vaatler:
-Kurumsallık
-Kendi kendine yeten öz değerlerini üreten bir Samsunspor
-Altyapı ve üstyapı gelişimiyle başarılara koşma
-Elit takım olma

Gelinen Nokta:
Kurumsallık: Kesinlikle yok. Bakkal gibi kasanın başında durayım mantalitesi ile olmaz da zaten veyahut her olaya müdahil olarak hiç olmaz. Yaşanan kriz, organizasyonel şema boşluğu ve kendinden başkasına güvenememek, egoların esiri olmak bunlar başlıca kurumsallık düşmanı başlıklar.

Kendi kendine yeten öz değerlerini üreten bir Samsunspor: Evet güzel bir antrenman tesisi ve altyapı tesisi atılımı var, tesisleşme konusunu göz ardı edemem. Lakin tesisleşmekten başka bir adım yok. 3 senedir yönetiminde olan takımda 24-25 yaş altı topçu bile oynamamış nerdeyse geçtim altyapıyı. Hocaların genç oynatmaya inanan kişiler değil hedeflerinde acelecisin ve böyle bir ortamda namümkün kendi değerlerini çıkartman. Bu sezon bizim için altın fırsattı hem lig kolaydı hem de süper ligde değildin. Yani 8 adet çok iyi topçunun yanına 3 adet 20 yaş altı futbolcu entegre edip ileriye hazırlayabilir genç oyuncu kültürünü oturtabilirdin. Peki biz ne yaptık, 30+ adamlar aldık, 6-1 biten eskişehir maçında bile 10 dakikadan fazla altyapı oyuncusu oynatmaya korkan(Ali kılıç son değişiklikti ki bence 11 çıksa bile olurdu hadi olmadı 3-0 bitmiş ilk yarı ikinci yarı al di mi) bir hoca ile değer üretmeye çalışıyorsun. Kısacası bu vaat sadece sınıf başkanlığı seçiminde okula havuz yaptıracağım tadında bir vaat şu an gözümde.

Altyapı ve üstyapı gelişimiyle başarılara koşma: Altyapıya bakış açımıza önceki maddede değindim zaten. Üstyapıya hiç değinmeye gerek yok iyi bir durumda olsa şu an bunlar görülmezdi bile. Taktiksel bir bütünlük var mı bilemeyeceğim ama sanmıyorum olduğunu, bu olmadan da altyapıdan üstyapıya entegrasyonu mümkün görmüyorum. Yani burda ihtiyaç bir futbol ekolü ve şirket kültürü oluşturmak ama ikisi içinde uygun kişiler ve ortam yok. Eğer amaç Ajax, Barcelona gibi sistemin sürerli kişilerin önemsiz olduğu bir ekosistem yaratmaksa bunun için önce bir ekol belirleyici lazım sonrasında da egoları törpüleyip isimlerin geri planda kaldığı bir süreç sonucunda oluşan kültür lazım. Bu adım olmazsa da gelen her başarı satın alınmış ve kısa vade başarısıdır.

Elit takım olmak: bu zaten uzun vade hedefi ancak bunun için 3 sac ayağı doğru seçilse de vaatten öte değiller. Nedir bu üç ayak dersek önceki saydığım 3 madde.

Yapılması gerekenler

Kurumsallık: Öncelikle ben de dahil herkesin dediğini dikkate alıp ama hiçbirini de dinlememek birinci şartı olabilir. İşlerin adreslenmesi ve ayrıştırılması ve o bölümün uzmanları ile çözüme gidilmesi gerekli. Mesela kesinlikle ilk adım iyi bir insan kaynakları departmanı olması lazım ve bunu getirdiği fayda ile başkan(yani patron) erişilebilir olmaktan uzaklaşıp problemler için ara çözümcü oluşturulmalı. Çünkü patronun görevi çalışan idare etmek değildir. Patron tanımı finansör, vizyoner ve atılımcı ayaklarına oturur. 3 adet 3 harfli yönetsel çalışan ihtiyacı var bunlar yabancı bile olabilir sadece ehil kişi olmaları önemli. Kimdir bunlar CEO(Cheif Executive Officer), CFO(Cheif Financial Officer), CSO(Cheif Sport Officer). Bu kişilerin altında da ilgili yönetsel kademe kırılımları. Mesela teknik direktör CSO'ya bağlı iken genel menajer CEO'ya bağlı olmal. CEO, CFO, CSO ve İOD(İnsan ve Organizasyonel Dönüşüm Birimi) direkt olarak patrona bağlı olmalı. Yani patron sadece bu birimlerin başları ile muhattap olmalı, yoksa yüzü eskiyecektir veya para için yapılan çirkinliklerin örnekleri artarak devam edecektir. Yani eğer kurumsallıktan tıkır tıkır işleyen bir düzenden bahsetmek istiyorsa bu işi ciddiye alıp Yıldırım Holding nasıl yönetiliyorsa burayı da öyle yönetmelidir. Bu adımları Yüksel Bey'e değil biz fanilere anlatıyorum, çünkü bu süreçleri bilmeden o kadar büyük bir holding sahibi olamaz diye düşünüyorum.

Altyapı ve üstyapı gelişimiyle başarılara koşma: bunu diğer iki maddeninde çatısı olarak görüyorum diğerlerini yazmayacağım. Bunun için öncelikle Cruyff gibi Klopp gibi Derwall gibi ekol ve trend belirleyicisi bir mihenk taşı kişi bulmak ilk adımımız olmalı. Böyle bir hoca ile 2-3 sene çalışıp sonrasında kendisini futbol direktörü yapıp süreci yürütmeliyiz. Neden 2-3 sene td'lik süresi biçtiğim sorusunun cevabı ise bu tarz bir hocayı olası başarısılıkta kaybedeceğimiz için ekolü koruma altına almamız gerekli. Belirlenen ekol ile altyapı geliştirilip, üst yapı buna göre dizayn edilip oynatılmalı. Son adım ise egoları kenara bırakıp isimleri önde tutmayı bırakmalıyız.

Benim reçetem bu.

Edit: Unutmuşum kurumsallık için bir de en azından basın sözcüsü lazım.

5trawberry

Alıntı yapılan: SSKLA - 21 Nisan 2021, 11:49:30Edit: Unutmuşum kurumsallık için bir de en azından basın sözcüsü lazım.
Yönetim kurulunu birlikte organize çalışabilecek kişilerden sil baştan oluşturacağını söyledi.
Bahsettiğiniz görevi, dün canlı yayında Ender Gür'e teklif etti.

SSKLA

Alıntı yapılan: 5trawberry - 21 Nisan 2021, 12:00:07Yönetim kurulunu birlikte organize çalışabilecek kişilerden sil baştan oluşturacağını söyledi.
Bahsettiğiniz görevi, dün canlı yayında Ender Gür'e teklif etti.

Mesela yine yanlış bi adım, çok yapıyor bunu, canlı yayında iş teklifi yapılan bi organizasyonun kurumsal olduğuna kim inanır. :)

Ender Gür doğru isim mi olur pek emin değilim ama en azından bir adım bu da bir şey.

ata55

Yerli Donald Trump konuşmuş yine.
Seni hiç sevemedim, sadece sustuğun zamanlar sevimli oluyorsun.
Bu adamda mahremiyet, sınır, çizgi diye bir şey yok.
İsmail Uyanık kötü, Emin Kar kötü, Ertuğrul Sağlam kötü, Celil Sağır kötü...
Herkes kötü, bir tek bu iyi.
Böyle bir dünya yok.
Samsunspor'un sahibiyim laflarından da gına geldi artık.
Antipatik.

ali ihsan

Başarıyı yakalamak için önce başarısızlığı sahiplenmek gerekir.Başarı benim,başarısızlık ben hariç herkesin derseniz orada ne kurumsallık olur ne de aidiyet.Ayı yavrusunu severken öldürürmüş derler.Bizimkisi de o hesap.

cembaba

Yüksel Yıldırım'ın üslubu ve her şeyi her yerde söylemesi kendisini antipatik yapıyor. Borç aldığını falan söylemesi olacak iş değil. Teşvik primi iddialarını da ispatlamazsa bir yandan suç işliyor. O zaman hiç söyleme sessiz, sakin, derinden bekleyelim. Rakipleri de gaza getiriyoruz böylelikle. Kaos bizi güçlendiriyor gerçi.

Yüksel Yıldırım'ın sahiplik ve her şeyi her yerde söylemleri kendisini antipatik yapıyor.

Stoper

Bu konuşma dili, daha başına çok dert açar, Samsunspor'a da düşmanlar kazandırır.


Mert

https://www.samsunhaber.com/m/samsunspor/istanbulspor-galibiyetinin-primlerini-odeyebilmek-icin-yildirim-h65446.html

Yani bu haber doğru mu bilmiyorum fakat başkanın bu süreçte 10 bin TL için bu kadar eğilmemesi gerekir.Yerel basının abartmasıdır inşallah.

evolution55

Doğru, canlı yayında açıkladı

defansif orta saha

Alıntı yapılan: Stoper - 21 Nisan 2021, 19:25:41Bu konuşma dili, daha başına çok dert açar, Samsunspor'a da düşmanlar kazandırır.
Maalesef "Yılport" Samsunspor gitgide antipatik bir kulüp olma yolunda ilerliyor. Bunda Yüksel Başkan kadar biraz da başkanın peşinden koşan twitter tayfanın etkisi olduğunu düşünüyorum. Yılport Samsunspor olduğumuz ilk sene Sakaryaspor ile pankart mevzusu temelli olsa da "kim daha büyük" merkezli bir sürtüşme oldu. Sonraki sene Manisa FK için "spor bakanı da Manisalı, Manisa'yı üzmezler" deniliyordu, Manisa cephesiyle gergin bir ortam oluştu. Bu sene de durduk yere İstanbulspor ile gerçekleşmeyen Duhan Aksu transferi sonucu yönetimler ters düştü. Taraftar da twitter üzerinden İstanbulspor başkanı vs önüne gelene yazdı da yazdı. Şimdi de ADS başta olmak üzere yanında Menemenspor, Tuzlaspor ve Balıkesirspor ile de sorun yaşanıyor.

Biz daha kendi sahamızda direkt kendi rakiplerimizi yenememişiz, kulüpte herkes keyfine göre takılır olmuş, transferler büyük oranda karavana çıkmış, üç yılda üç tane keyifli maçımız yok. Gelgelelim hâlâ ona teşvik ithamı, buna bilmem ne. Kaldı ki teşvik suçlamaları tıpkı "bizim takımda iddaa/bahis oynayanlar varmış" cümlelerini söylemek kadar ciddi ifadeler.

Bu söylemler çok yanlış. Artık olması gereken, kalan maçları kazanmaya bakıp rakiplerden puan kaybı beklemek, olmazsa da play-off'tan çıkmayı kovalamak.

Stoper

Başkan amacına ulaşıyor mu?
Açıklamalar taktik mı?
Hepsinin cevabı Pazar akşamı belli olur.



Sadece Samsunspor

Zirzop aciklamalar. Baskan bi yandanda iyi yapti ortaligi karistirdi. Sanki yalan soyluyor. Hemen zipliyorlar. Ayrica baskan ads veriyor demedi. Onlar ustlerine aldiklarina gore aciklama yapma ihtiyaci duyduklarina gore dogru soyledikleri.

ugurozkan

vay arkadaş teşvik alan suçlu değil, veren suçlu değil, açıklayan suçlu. bu zamanda herkesin korktuğu sancak ailesini adını açıklamadan da olsa teşvik primiyle suçlayabilmek kolay değil.
yüksel yıldırım'a son bir haftaya kadar mesafeliydim ama son söylemleri, eylemleri en azından çabalamasıyla içim ısındı.

daha önce katıldığı programları pek izlememiştim. bu sefer kaya tv'ye verdiği röportajın tamamını, ender gür'e olanın da çoğunu izledim.

farkettiğim durum, ona yapılan eleştirileri haklı çıkaracak şekilde üslup ile ilgili sıkıntıları var. doğrudur, bizim alıştığımız political correctly yönetici modeline hiç benzemiyor. büyükşehir'in kanalına çıkıyor belediye  başkanının takıma faydası yok diyor.
adam tam bir amerikan.
herkes rahatsız olmuş ama borç alıp prim dağıttığını söylemesi ya da kredi çekip transfer yaptığını söylemesi hiç alışık olmadığımız şeffaflık örnekleri.
derneğin ofis talebini bütün gün misafir ağırlayıp çay içeceksiniz ne gerek var diye geri çevirmesi takdire şayan.
genel eğilim kendini hiç eleştirmediği yönünde ama alt metinde en çok onu yapıyor. bu yıl, yüz milyonluk ders aldım diyor. biz yöneticinin de hocanın da ders verenine alışkınız. güvendiği çeşitli kişilerin güvenini boşa çıkarttığını, yanlış yönetici seçtiğini kaç kez söyledi.
kararları hep kendisi alıyor diye suçlanıyor ama fikrini sorduğu bütün yöneticilerin fikir belirtmeyip emir beklediğini söylüyor.
yıldırım'ın konuşmaları sonucu takımın antipatik olduğu söyleniyor, bu zamana kadar sempatik olduk da ne oldu? mersin maçında dünya hukuk tarihine geçecek şekilde hakkımız yendi. bütün küme düşmelerimizde ağır operasyonlara maruz kaldık.
bu sıralar tek eleştirim ümraniye maçının tekrar edilmesi kartını elimizde tutmaması. soru soranlar da o maçı sormuyor. burada gerekirse uluslararası hukuka başvururuz gibi söylemlerle gündemi diri tutmalıydı.
 

Nuri Asan

Velev ki diyelim Menemen yada Eskişehir prim aldı. İyi de kardeşim sana ne, sen çık oyununu oyna. Elinden geleni yap yeteneklerini göster. Menemen futbolcuları adam başı 100 milyon TL alsa, sen iyi oynadıktan sonra bir yerlerine füze takacak hali yok ya.

Kanıt edemem ama geçen sene İnegölsporun ve Tarsus İdman Yurdunun Manisa FK'dan teşvik aldığına yemin edebilirim. Ama ne oldu, sen oyununu oynadın zor geçen maçı yeteneklerini ve gücünü kullanarak kazandın.

Teşvik primi her yerde olur, illa prim verilmesi de ortada para dönmesi de gerekli değildir. Şimdi, senin takımın olsa büyük bir takımla karşılaşsan aynı oyunu oynamazsın, daha istekli olursun. Kendini daha fazla göstermek istersin.

Bakın arkadaşlar en basitinden benim FİFA'da takımım var. Hafta sonu büyük maçlara çıkıyoruz, prof. oyuncular ve hatta futbolcular ile oynuyoruz. Ama bu maçlara daha konsantre halde çıkıyorum. örneğin asla 4 defa üst üste maç yapmıyorum, konsantre bozulmasın diye. Cumartesi günü turnuvam var ve ben şimdiden kendimi hazırlıyorum.

Demek istediğim şu, Evet Menemen gibi takımlar bizimle oynarken diğer maçlarına göre elbette daha konstantre çıkacaktır. fakat o seni ilgilendirmez. Çıkıp oyununu oynayacaksın, kimse sana gel beni yen demez. Biz şimdi Menemen durumunda olsak, Karşımızda AdanaDemir olsa kendimizi göstermek için daha istekli maça çıkmayacak mıyız. Bilmem kaç sene önce biz düşme mücadelesi verirken, burada Kasımpaşaya karşı delice top oynayıp, göndermedik mi? Bununla gururla bahsetmedik mi. Üstelik karşımızda ki sadece Kasımpaşa idi :D

Cumartesi günü gerçek takımlarla maç yapacağım, daha iyi oynayacağım ben. Niye çünkü karşıma gelecek takımlar benimle oynadıkları maçı büyük ihtimal canlı yayınlarında Youtube ve twich gibi kanallarında dünyaya izletecek, olmadı kanallarında özet geçecek. Sonuçta göz önünde olacak takımım. Üstelik kimlerle hangi kanallarda yayına çıkacağımı bilmeden.

e şimdi kalkmış, Menemen bize şöyle oynadı böyle oynadı diyemezsiniz. Sana sormazlar mı senin adamların armut mu topluyordu sen niye onlar gibi oynamadın sende oynasaydın diye.

Teşvik piriminden önce takım içinde ki papazları ve teşvikçi komisyoncuları çözün dayı bey.